Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Mohini Birdanem, 1950'de Hindistan Başbakanı Cevahirlal Nehru tarafından Türk çocuklarına armağan edilerek Ankara'ya gönderilmiş erkek Asya fili.
Doğan Kardeş dergisinin ısrarlı yayınları ve yetkililerle kurduğu ilişkiler sonucu hediye edilerek Türkiye'ye getirilmiş ve 45 yıl Gazi Hayvanat Bahçesi'nde yaşamıştır. "Cumhuriyetin ilk fili" olarak bilinir.[1][2] Türkiye'ye gelecek olması, İstanbul'da karşılanması, isim aranması, Ankara'ya götürülüşü, hayvanat bahçesindeki Azadi adlı dişi fil ile ilişkisi, soğuk algınlığı geçirmesi ulusal gazetelerde yer bulmuştur.[3]
Kemikleri Erzincan'ın Kemaliye ilçesinde Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi'nde sergilenir.[4]
II. Dünya Savaşı sırasında Tokyo bombalanırsa hayvanat bahçesinin de isabet alıp vahşi hayvanların şehrin sokaklarına dağılabileceği endişesi ile Ueno Hayvanat Bahçesi'ndeki hayvanlar öldürülmüştü.[5] Savaşın ardından Hindistan başbakanı Nehru, savaşın acılarını hafifletmek üzere 1949 yılında kızı İndira Gandhi'nin adını verdiği bir yavru dişi fili Ueno Hayvanat Bahçesi'ne hediye etti. Fil, 25 Eylül 1949’da Tokyo'da binlerce kişi tarafından karşılandı.
Nehru, hayatlarında ilk kez bir fil görmüş çocukların nasıl fili görmeye gittikleri, kurulan dostluk bağını, Dünya Çocuk Günü vesilesiyle dünya çocuklarına hitaben yazdığı ve gazetelerde yayımlanan bir mektupta anlattı.[6]
Doğan Kardeş Dergisinin yayın müdürü Vedat Nedim Tör'ün anılarında yazdığına göre Tör, Nehru'nun dünya çocuklarına mektubunu okuyunca Hindistan’ın Ankara Büyükelçisi vasıtasıyla Nehru'ya kısa bir mektup göndererek Türk çocuklarına da bir fil göndermesini talep ettti.[3] Tör, bir fil yavrusunun gönderildiğini bildiren bir yanıt alınca Ankara’daki Gazi Çiftliği müdürü ile görüşerek gelecek fili kabul etmelerini istemiş ve bu isteği kabul edilmiştir. Tör, bu gelişmenin ardından konuyu dergiye taşıdı; ancak bir filin geleceğini dergide duyurmak yerine fil talebinin dergi okurlarından gelmesini sağladı.[3]
“ | Biz Türk çocukları, ömrümüzde daha canlı bir fil görmedik. Onun için biz de senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz? | ” |
— Türk çocuklarının Nehru'ya mektubundan |
2 Şubat 1950'de Nehru'nun dünya çocuklarına mektubu Doğan Kardeş dergisinde yayımlandı. Bu mektubun ardından dergiye Türkiye'ye de fil gönderilmesi dileğini ileten okur mektupları geldi ve 9 Şubat 1950'de Doğan Kardeş'te "Sevgili Pandit Nehru Amca" hitabıyla bir mektup yayımlandı. Vedat Nedim Tör'ün daha önce Hindistan Sefareti vasıtasıyla gönderdiği mektuba benzeyen bu mektupta Türkiye'ye de bir yavru fil göndermesi talep edilmekteydi. Altında “Yüzün üzerinde imza ile alınan bu mektubu aynen bastıkları" belirtilmiştir.[3]
Mektubun ardından Doğan Kardeş dergisinde "Fil gelsin mi, gelmesin mi" konulu bir karikatür yarışması başlatıldı. Derginin her sayısında gönderilen karikatürlerden seçilenler ve fil öyküleri yayımlandı.
“ | Aziz çocuklar, size bir Hindistan fili gönderiyorum. Bu benim hediyem değildir fakat daha çok Hint çocuklarının sizlere gönderdiği bir hatıradır. | ” |
— Nehru'nun Türk çocuklarına notundan |
Doğan Kardeş'in, 14 Aralık 1950 tarihli 220. sayısında "Müjde! Müjde! Müjde! Fil Geliyor!” başlığı ile yayımlanan haber göre Nehru, dönemin Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Adnan Menderes'e Türk çocuklarının ricasını kabul ettiğini, beş yaşında ve bir ton ağırlığındaki Mohini (Şirin) adlı bir yavru filin Hindistan'dan gemi ile yola çıktığını yazmış;[3] ayrıca Türk çocuklarına bir not ileterek Mohini'nin Hint çocuklarından bir hediye olduğu belirtmişti.
Doğan Kardeş dergisinde 21 Aralık 1950'de duyurulan bir yarışma ile Mohini'ye bir soyadı belirlenmiştir. Dergiye gönderilen beş yüz kadar öneri arasından Sevim Nart'ın önerdiği "Birdanem" adı, Mohini'nin soyadı olarak kabul edildi.[1]
Mohini, bakıcısı Sultan Muhammed ile birlikte İtalyan bandıralı Rosalind şilebi ile Türkiye'ye geldi. Gemi, 25 Aralık 1950'de İstanbul'a ulaştı. Mohini, Dolmabahçe rıhtımına vinçle kafesinin içinde indirildi. Halk, Mohini'yi görmek için akın etti.
Mohini için yapılan karşılama töreninde Hindistan Büyükelçisi ve İstanbul Valisi birer konuşma yaptı. Mohini, Taksim'e götürüldü ve Cumhuriyet Anıtı'na hortumuyla çelenk bıraktı. Karşılama törenini ve anıta çelenk koyma, ertesi gün birçok köşe yazarı tarafından eleştirildi.[7]
Basının büyük ilgi gösterdiği karşılamanın ardından Mohini Spor ve Sergi Sarayı’ndaki Sümerbank Pavyonu’nda ziyaretçilere gösterildi.
Mohini ve İstanbul'da onu karşılayan çocuklar Doğan Kardeş dergisinin 11 Ocak 1951 tarihli sayısının kapağında Selma Emiroğlu'nun çizimi ile yer almıştır.
Mohini, o dönemde Türkiye'de başka şehirde bir Hayvanat Bahçesi olmadığı için 28 Aralık akşamı özel bir vagonda bindirilerek trenle Ankara'ya gönderildi. Başkente 29 Aralık sabahı vardı. Yüzlerce çocuk tarafından karşılanan fil, Gazi Hayvanat Bahçesi müdürü Necdet Pençe'ye teslim edildi.[5] Mohini, Ankara’ya gidişinden sonra gündemden uzaklaşmış, zaman zaman çeşitli vesilelerle hatırlanmış, Azadi adı fille kavgası, Azadi’nin gebe olması, dış gebelik ihtimali gibi haberlerle ulusal gazetelerde gündeme gelmiştir.[3]
Pakistan’ın Büyükelçilik Basın Ataşeliği 8 Nisan 1950’de Pakistan hükumetinin de Türk çocuklarına bir yavru fil hediye ettiğini duyurdu. Azadi (Hürriyet) isimli dişi yavru fil Aralık ayı başında Doğu Pakistan'dan (günümüzde Bangladeş) hareket eden bir gemi ile İstanbul'a getirilmiştir.[7] 12 Ocak 1951’de önce İstanbul Dolmabahçe Rıhtımı’na getirilmiş; ardından Samsun Postası’na bağlanan bir özel vagonla Ankara'ya götürülerek Atatürk Orman Çiftliği istasyonunda indirilmiştir.
1972'de dişi bir Afrika fili olan Şirin adlı fil de Hayvanat Bahçesine gelmiş ve böylece Mohini, Ankara'da Azad ve Şirin ile birlikte yaşamıştır.
Mohini, 5 Haziran 1996'da Ankara'da öldü.[8] Testere ile üçe bölünerek gömüldü.
Kemikleri, 2002 yılında bilimsel araştırma için Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Ana Bilim Dalı’ndan öğretim görevlileri tarafından laboratuvarlarına götürüldü.[4] Üç parçaya ayrılan iskeletin kemikleri 2008'de birleştirildi. 2009'da Erzincan'ın Kemaliye ilçesinde Hacı Ali Akın Meslek Yüksekokulu girişine kurulan Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi'ne götürülerek orada kuruldu.
“ | İstanbul liselerinde Mohini takma adını hak etmek için fil gibi iri yarı, doğuştan ihtiyar ve benim gibi sallanarak ağır ağır yürümek yetmez. Ayrıca yoksul ve duyarlı da olmak gerekir. | ” |
— Orhan Pamuk, Kafamda Bir Tuhaflık Var |
Mohini, Türkiye'ye geldiği dönemde halk arasında da o denli bilinir olmuştur ki Mohini markalı ürünler üretilerek, piyasaya sürülmüştür.[3]
1950'li yıllarda Türkiye'de "Mohini" kelimesi iri yarı ve şişman insanlar için bir lakap olarak kullanılır olmuştur. 1950’lerin tanınmış dolandırıcılarından Kazım Çalışır’ın ve Ankaralı gazeteci ve foto muhabiri Rıfat Atamtürk’ün lakabı Mohini’dir.[7] Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık adlı romanında da lakabı Mohini olan bir karakter vardır.[9]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.