Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kült film (İngilizce: Cult film) sadık, tutkulu ama görece az sayıda bir hayran kitlesine sahip filmler için kullanılan bir terimdir. Kült kelimesi (İngilizce: Cult, Fransızca: Culte, Almanca: Kult) batı dillerine tapınma anlamındaki Latince cultus kelimesinden girmiştir ve Türkçede de batı dillerindeki gibi tutku, ilahlaştırma derecesinde aşırı saygı anlamlarını taşır.
Kült filmler ilk gösterime verildiklerinde önemli bir ticari başarı gösterememiş, aynı zamanda eleştirmenlerden de övgüler alamamış genelde düşük bütçeli bağımsız filmlerdir. Bu filmler başlarda çoğunluğu oluşturan ortalama sinema seyircisinin dikkatini çekmemiş de olsa zaman içinde kendilerine has, az sayıda ama tutkulu, hatta saplantılı bir seyirci kitlesi oluşturmuşlardır. Bu filmlerin fanatik hayranları (veya müritleri) kült film olarak kabul ettikleri bir filmi defalarca seyrederler, repliklerini ezberlerler, filmle ilgili en ince ayrıntıları öğrenirler, filmin değişik versiyonlarını biriktirirler, hatta filmle ilgili efemera malzemelerinin koleksiyonlarını yaparlar.
Kült filmlerin her zaman küçük bir hayran kitlesi olması gerekmez. Bunun istisnaları da çoktur. Örneğin Taksi Şoförü (Taxi Driver) (1976), Ucuz Roman (Pulp Fiction) (1994) veya Dövüş Kulübü (Fight Club) (1999) gibi filmler çok geniş seyirci kitlesine ulaşmış popüler kült filmlere örnek olarak verilebilir.
Kült kavramı subjektiftir. Birisi için kült olan film bir başkası için olmayabilir. Ayrıca kült bir filmin iyi bir film olması da gerekmez. Hiçbir sinemasal değeri olmayan bir filmin kendine özel bir hayran kitlesi oluşmuş olabilir. Buna örnek olarak Dünyayı Kurtaran Adam adlı Türk bilimkurgu filmi verilebilir. Klasik filmler arasında birçok kült film olabildiği gibi (Örnek: M - Bir Şehir Katilini Arıyor), her klasik film de bir kült film değildir.
Korku ve bilimkurgu gibi bazı film türlerinin içinden kült film çıkma eğilimi daha fazla olduğu gibi kült filmler kendinden sonra gelen filmlere ilham kaynağı olurlar ve birçok filmde kült olarak kabul görmüş bu filme göndermeler yapılır. Korku ve bilimkurgu türlerinden daha çok kült film olmakla birlikte, The Sound of Music gibi müzikallerden Johnny Guitar gibi westernlere, Shaft gibi şiddet-istismar filmlerinden Çılgınlar Okulu (Animal House) gibi gençlik filmlerine hatta Gates of Heaven gibi belgesellerden Deep Throat gibi porno klasiklerine kadar sinemanın hemen hemen her türünden kült filme rastlamak mümkündür.[1]
Bazı filmlerin kült olmasında müziği etkiliyken (örnek: The Blues Brothers), bazı filmlerde de bir fetiş obje (Kirli Adam'ın ünlü tabancası veya Ölüm Noktası (Vanishing Point) filmindeki dayanıklı araba gibi) veya kişi (Big Lebowski filminin Jeffrey "the Dude" Lebowski karakteri) o filmi kült mertebesine çıkaran etkenler arasındadır.
Bazı yönetmenlerin kült statüsünde sayılan filmleri daha fazla olduğu için o yönetmenlere kült yönetmenler gözüyle bakıldığı da olur. David Lynch, Quentin Tarantino, Stanley Kubrick, Tim Burton ve Coen Kardeşler gibi.
Korku sineması, bir tür olarak, sinemanın kendisi kadar eski sayılır. Sinema tarihinin ilk korku filmi olarak kabul edilen, Georges Melies'in Le Manoir du Diable (Şeytanın Şatosu) adlı filmi 1896'da gösterildi. Tüm film toplam iki dakika sürmüştür. İlk korku filmi olmasının dışında; şeytan ve vampir kavramlarını bir arada kullanılması açısından da önemli bir filmdir. Bir diğer deyişle bu film, aynı zamanda sinema tarihinin ilk ''vampir'' filmidir. Sinema öncesinde, 19. yüzyılda edebiyat, yeni bir tür olarak ''korku'' yu zaten yaratmıştır. 1910 yılında Edison'ın yapım firması korku edebiyatının verimli olduğunu fark etmiş ve Mary Shelley'in ünlü romanı Frankenstein'ı sinemaya uyarlamıştır.[2]
1900'lerin ilk çeyreğinde, Alman film yapımcıları, ilk korku temalı film türünü yaratmışlardır. Yönetmen Paul Wegener, eski bir Yahudi halk masalından esinlenme Der Golem adlı filmi 1913'te çekmiştir. Aynı filmi 1920 yılında yeniden çeker ve daha büyük bir başarı elde eder.[3]
Friedrich Wilhelm Murnau imzasını taşıyan Nosferatu, Eine Symphonie des Granuens (Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi, 1922) ise dönemin başyapıtı olarak kabul edilir. ''Nosferatu'' çoğu kaynakta Bram Stoker'ın ''Dracula'' adlı romanının beyazperdedeki ilk versiyonu olarak kabul edilir.[4]
İngiliz asıllı yönetmen James Whale, Amerikan korku sinemasının en önemli kurucularından biri olarak kabul edilir. 1931 yılında Waterloo Bridge (Waterloo Köprüsü) adıyla tiyatro oyununun film versiyonunu çekmiştir. Böylece Hollywood'a giriş yapmıştır. Universal'ın o dönemki patronu Carl Laemmle ile sözleşme yapmıştır. İlk önce, çoğu yönetmenin şans tanımadığı Frankestein filmi çekilmeye başlar. Film çekimi yaklaşık üç ay sürmüştür ve beklenmedik bir başarı elde etmiştir. James Whale, 1932'de bu kez The Old Dark House (Eski Karanlık Ev) adlı ikinci korku filmini çekmiştir. Bir ''taşra korku'' klasiği olarak adlandırılan bu film, psikolojik fantezi türünün ve korku filmlerinin sık kullanacağı ''karanlık ev'' temasının öncüsü bir yapımdır. James Whale, artık korku filmi yapmaktan vazgeçmek istediği dönemlerde, Frankenstein'in devam filmini çekme teklifleri almıştır. Son kez korku filmi çekmek adına teklifleri kabul etmiştir. Böylece 1935 yılında Bride of the Frankenstein (Frankenstein'ın Gelini) filmi çekilmiştir ve başarı yakalayarak Amerikan gotik korku filmlerinin en iyisi olarak nitelendirilmiştir.[5]
Tod Browning'in yönettiği 1931 yapımı Dracula, Hollywood'da çekilen ilk önemli vampir filmi olarak gösterilir. Film, Bram Stoker'ın ünlü romanından uyarlanmıştır ancak romandan yola çıkarak yazılmış olan Hamilton Deane ve John L. Balderston'un tiyatro oyununa dayanmaktadır.[6]
Korku sinemasının altın çağı olarak değerlendirilen otuzlu yıllarda Dracula'nın devam filmleri çekilmiştir. 1936 yapımı, Lambert Hillyer'in yönettiği Dracula's Daughter (Dracula'nın Kızı) filmi çekilmiştir. Gloria Holden'ın canlandırdığı Kontes Marya Zaleska, sinema tarihinin ilk lezbiyen vampiri olarak değerlendirilir. Ardından 1943 yılında Robert Siodmak'ın yönettiği Son of Dracula (Dracula'nın oğlu) serinin üçüncü filmi olmuştur.[7]
Phantom of the Opera (Operadaki hayalet), ilk kez 1925 yılında sessiz film olarak çekilmiştir. Fransız yazar Goston Laroux'un romanından uyarlanma bir filmdir. Hayalet rolünü Lon Chaney oynamıştır. Yönetmenliğini Rupert Julian, dağıtımını Universal şirketi üstlenmiştir. Hayalet karakterinin makyajı uzun yıllar konuşulmuştur ve film, gotik korku sinemasının en başarılı ilk örneklerinden biri olmuştur.[8]
Tod Browning'in yönetmenliğini üstlendiği 1932 yapımı Freaks (ucubeler) filmi çekilmiştir. Sinema tarihinin en aykırı filmlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Filmde ucubeleri canlandıran oyuncuların çoğu gerçek hayatta da fiziksel engellidir.[9]
"Türk Sineması" adlı sinema sitesinin yaptığı bir ankete göre Türk sinemasındaki kült filmler şöyle sıralanmıştır:[11]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.