Haydarpaşa Camii
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Haydarpaşa Camii veya eskiden Azize Katerina Kilisesi (Yunanca: Ναός Αγίας Αικατερίνης Naos Ayias Ekaterinis), Lefkoşa'nın kuzey kesiminde yer alan bir camidir. Kirlizade Sokağı'nda yer almaktadır.[1] Lefkoşa'daki eski Frenk (Latin) katedrali olan Ayasofya'dan sonra en önemli Gotik yapıdır.[2] Harry Charles Luke tarafından adadaki en güzel Gotik yapı örneklerinden birisi olarak tanımlanmıştır.
Temel bilgiler | |
---|---|
Koordinatlar | 35°10′39″K 33°21′58″D |
İnanç | İslam |
Mimari | |
Mimari tür | Cami |
Mimari biçim | Gotik mimari |
Tamamlanma | 14. yüzyıl |
Özellikler | |
Minare sayısı | 1 |
Binanın ne zaman inşa edildiğine ve özgün isminin ne olduğuna dair doğrudan bir kanıt yoktur. Binanın özgün kimliğine dair en eski kaynak, 1767'de şehre gelen ve caminin eskiden Azize Katerina Kilisesi (Fransızca: Église de Sainte-Catherine) olduğunu ifade eden Giovanni Mariti'dir. Mariti'nin bu ifadesine ek olarak araştırmalarını 1899'da yayımlayan Camille Enlart'ın da binayı Azize Katerina kilisesi olarak belirlemesi, günümüz literatüründe bu ismin kullanılmasına dayanak oldu.[3] Binanın esasen "çok büyük ihtimalle" rahibelerden oluşan bir dinî tarikata ait bir manastır olduğunu düşünen Philippe Plagnieux ve Thierry Soulard, Azize Katerina Kilisesi olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmadığından başka hipotezleri de değerlendirmeye almaktadır.[4] 14. yüzyıldan kalma bir manastırlar listesi üzerinden giden Plagnieux ve Soulard, yapım tarihleri veya konumları itibarıyla diğer tüm seçenekleri dışlayarak, Haydarpaşa Camii'nin Benediktin tarikatının rahibelerine ait olan Notre-Dame de Sur Manastırı olması hipotezi üzerinde durmaktadır.[5]
Mihalis Olimpios ise binanın Azize Katerina'ya adanmış olduğuna dair şüpheye yer olmadığını ifade etmektedir. Buna dayanak olarak adanın Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilmesine ağıt olarak yazılmış Yunanca bir şiir olan Thrinos tis Kipru ("Kıbrıs'a Ağıt") eserini göstermektedir. Bu eserde, 1570 yılında Lefkoşa'daki çeşitli kiliselerin camiye çevrildiği aktarılmakta, bunlara örnek olarak birbirine yakın olan Ayasofya ("kralın kilisesi"), Azize Katerina Kilisesi ("piskoposun kilisesi") ve Eleusa Kilisesi'ni göstermektedir. Haydarpaşa Camii'nin yakınında bulunan Yeni Cami'nin de kiliseden çevrilmiş olduğu düşünüldüğünde Olimpios Yeni Cami'yi Eleusa Kilisesi olarak değerlendirmekte ve Haydarpaşa Camii'nin de Azize Katerina Kilisesi olduğuna dair kesin bir çıkarım yapmaktadır.[6]
Lüzinyan dönemi Lefkoşa'sında Azize Katerina'ya adanmış üç kilise bulunmakta olup, bunlardan günümüze ulaşan Haydarpaşa Camii dışındaki ikisi 1567'de Venedik yönetiminin Lefkoşa surlarını güçlendirip çevresini küçültme çalışmaları sırasında sur dışında kalarak yıkıldı. Lüzinyan dönemindeki belgelerden günümüzde Haydarpaşa Camii olan Azize Katerina Kilisesi'nden bahsettiği en olası olarak değerlendirilen, 31 Mart 1362 tarihli bir belgedir. Bu belgede, "kısa zaman önce" inşa edilmiş ve Azize Katerina'ya adanmış olan fakirler hastanesinin şapeline endüljans verilmesinden bahsedilmekteydi. Belgede konum bilgisi verilmese, şapel ile hastanede çalışanların kimliğine dair bir bulgu bulunmasa da, söz konusu tarih araştırmacıların binanın mimarisini bağdaştırdığı inşa tarihiyle uyuşmaktadır. Giovanni Mariti, Azize Katerina Kilisesi'nin rahibelerce yönetildiğini ifade etmiştir. Mihalis Olimpios'a göre hastane ve yanındaki şapelin ilk önce seküler bir kurum tarafından inşa edilmiş olup, sonra bir tarikatın mülkiyetine geçmiş olması dönem koşulları göz önünde bulundurulduğunda olasılık dâhilindedir. Azize Katerina Kilisesi'nden bahseden bir diğer belge, 16. yüzyılda, Venedik egemenliğinde Azize Katerina şapelinin (İtalyanca: Capella di Santa Caterina) yıllık 200 düka gelir getiren üç casalia'ya sahip olduğunu belirten bir belgedir. Bu belgenin de günümüzdeki kiliseyle ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği belirsizdir.[7]
Binanın 1362'deki belgede kaydedilmiş hastaneyle ilişkili olmuş olabileceğine dair bulgular mevcuttur. Bu bulgular, binanın güney apsisindeki bir bölmeden girilen bir odayla alakalıdır. Koro yerinin vaftiz teknesinden gelen su, burada toplanmaktaydı. Burada duvardan açılan olukla bir kapta toplanan su, daha sonra kullanılabilmekteydi. Orta Çağ'da ayin sırasında kullanılan suların hastaları iyileştirebileceğine inanılır, bu sular hasta bedenine sürülerek mucizevi iyileşmeler beklenirdi. Orta Çağ hastanelerinde bunun gibi kutsal ritüeller hastanın "ruhani" sağlığı ve ahiret hayatına hazırlığı için önemli addedilirdi, vaftiz suyunun bu dönemde Avrupa hastanelerinde kullanımı belgelerde yer almıştır. Mihalis Olimpios, böyle bir kullanımın Azize Katerina Kilisesi'nde de var olmuş olabileceğini ifade etmektedir. 1893 yılında Kıbrıs anılarını yazan bir gezgin de, bu odaya çocukların getirildiğini, böylece hastaysalar iyileşebileceklerine, sağlıklıysalar da talihlerinin açılabileceğine inanıldığını söylemekteydi. Bu da odanın kutsal iyileştirme söylencesinin camiye döndürülmesinden yüzyıllarca sonra da hayatta kaldığına dair bir emare olarak değerlendirilmiştir. Eğer ki kompleks gerçekten de hastane olarak kullanılmışsa, 1361-63 yıllarında adayı vuran ve Kara Ölüm olarak adlandırılan, özellikle de çocukları öldüren veba salgınında bu kompleks hizmette bulunmuş olmalıdır.[8]
Binanın inşa tarihine dair Mihalis Olimpios, yaptığı mimari analiz sonucunda 1350'lerin sonları veya 1360'ların başlarında yapıldığı sonucunu çıkarmıştır. Olimpios, kilisenin mimarisini etkileyen en geç tarihli binanın Bellapais Manastırı olduğuna, burasının da 1340'lar ve 1350'lerde inşa edildiğine işaret etmektedir. Kilise ve hastaneyi kimin yaptırdığına dair belgelerde bir emare bulunmamaktadır. Bununla birlikte Olimpios binanın bu dönemde Lefkoşa'da inşa edilen diğer binalara kıyasla çok daha "kaliteli" bir mimarisi olduğunu not düşmekte, bu nedenle "en yetenekli taş ustalarıyla çalışabilecek en zengin ve güçlü kesim"den birilerinin kiliseyle hastaneye banilik etmiş olması gerektiğini ifade etmektedir. Binanın nefindeki kilit taşı kabartmalarında Lüzinyan hanedanının arması yer almaktadır. Olimpios bunu kraliyetin baniliğine işaret olarak yorumlamakta, Kral IV. Hugues'ün veya daha küçük bir ihtimalle oğlu Kral I. Pierre'in hem Bellapais Manastırı'nda kraliyetin yaptırmış olduğu hem de Ayasofya Katedrali'nde Başpiskoposluk tarafından yaptırılmakta olan taş işçiliğine hâkim bir taş ustasıyla anlaşıp kiliseyi ve hastaneyi yaptırmış olması gerektiğini ifade etmektedir.[9] Plagnieux ve Soulard ise aynı mimari benzerliklere dikkat çekerek kiliseyi katedralle manastırın çağdaşı olarak 14. yüzyılın ikinci çeyreğine, IV. Hugues'ün dönemine tarihlemektedir.[10]
Lefkoşa'nın 1570 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğine girmesini müteakiben mihrap, minber ve kadınlar mahfilinin eklenmesiyle camiye çevrildi. "Haydarpaşa Camii" olarak anılmasına rağmen cami ismini Lefkoşa'nın ele geçirilmesinde rol oynayan bir Osmanlı paşasından almadı. 5 Eylül 1573 tarihli, Lefkoşa kadısı ve Kıbrıs Beylerbeyi'ne hitaben yazılan bir belgede, gönüllüler ağası Haydar'ın kiliseyi tamir ederek camiye çevirmiş olduğu ve cami yanına hayrat olarak çeşme yaptırmasına izin verildiği kaydedildi.[11] Haydar Ağa'nın ismi daha sonra halk arasında "Haydar Paşa"ya dönüştü. Caminin bakımını üstlenmek üzere "Haydar Paşa Cami-i Şerifi Vakfı" isimli bir vakfın varlığı kayıtlarda yer alırken, bunun yanı sıra Lapta'da mülkleri bulunan ve esasen Haremeyn-i Şerifeyn Vakfının parçası olan Haydar Paşazade Mehmet Bey vakfının da varlığı belgelendi. Bu vakfın mütevellisi 1709 tarihli şeriyye sicilinde Derviş Mehmet Ağa olarak kayda geçti.[12] Tarihsel olarak, civarda yaşayan Türk yerel ileri gelenlerinin sıkça kullanıldığı gibi "Ağalar Camisi" olarak da adlandırılmıştır.[13]
Eskiden Evlendirme Dairesi olarak hizmet veren yapı günümüzde bir sanat galerisi olarak işlev görmektedir.
Binanın mimarisindeki iki ilham kaynağı, Lefkoşa'daki Selimiye Camii (Ayasofya Katedrali) ve Bellapais Manastırı'dır.[14]
Binanın uzunluğu 17 m, genişliği 8 m ve yüksekliği 12 m'dir.[15] Tek nefi, bu nefte dikdörtgen şeklinde iki bölmesi bulunur. Nefin tavanı dört parçalı kaburgalı tonozdan oluşur.[15] Nefin yanındaki beş kenarlı apsisin tavanı altı kaburga tarafından desteklenir. Olimpios'a göre binanın planı ve yüksekliği, "Kıbrıs'taki küçük Gotik kiliseleri" arasında normaldir.[16] Plagnieux ve Soulard, binanın boyutlarının nispi küçüklüğünün ve mimari planının basitliğinin dilenci tarikatlarına ait kiliseleri çağrıştırdığını, ancak bunun gösterişli dış süslemeleriyle tezat oluşturduğunu söylemektedir. Binanın dış yüzeyinde yamuk şeklinde kesiti olan payandalar yer alır, bunlar dış yüzeye dalgalı bir görünüm katar. Bu payandalar tonozların kesişim noktalarında dışa dönük oluşan kuvveti taşır. Payandalar arasında nispeten uzun ve dar pencereler yer alır, bu pencerelerde taş kafesler yer alır. Bir tek batı cephesinde taş kafesli pencereler yerine oculus yer alır.[15][16]
19. yüzyılda, Azize Katerina'ya ait olduğuna inanılan bir mezar binanın sağ tarafında bulunmaktaydı ve Kıbrıslı Rumlar buraya sık sık gelir ve kandil yakarlardı. Ön kapı, kemerli pervazı gelincik başlığı ile sonlanan ince bir Gotik tarzdadır. Üzerinde bir de Catherine tekerleği bulunur. Sağ tarafta, Ayasofya'dakinden sonra eski kentin en yüksek ikinci minaresi yer alır[17] İki güzel girişi vardır. Batı kapısında üç kez tekrarlanan iki ejderha arasında bir gül olan bir mermer lento bulunur. Daha ağır olacak bir şekilde inşa edilmiş bir diğer kapı ise güney tarafındadır.[2]
Caminin sol tarafında, camiye bir şekilde, sadece birkaç Gotik kemeri kalmış olan yarı yıkık bir bina yer alır. Sağ tarafta çerçeve ve süslemelerin bulunduğu bir kapı bulunur. İkisi ince sütunlarla bölünmüş üç Gotik pencere, üstünde çörtenler bulunan payandalar arasındaki boşluğu doldurur. Caminin solunda benzer payandalar ve bir tür kare taret vardır.
Bu camide hem mihrap (Mekke yönü) hem de minber sağda yer alır.[17]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.