Ali Emîrî ya da Ali Emîrî Efendi (1857, Diyarbakır - 23 Ocak 1924, İstanbul), araştırmacı ve tezkire yazarı.[1]

Pratik Bilgiler Doğum, Ölüm ...
Ali Emîrî
Thumb
Diyarbakır Gazi Köşkü'ndeki büstü
Doğum1857
Diyarbakır
Ölüm23 Ocak 1924
İstanbul
MeslekDevlet memuru, kitap koleksiyoncusu, kütüphaneci, yazar.
Tanınma nedeniMillet Kütüphanesi'ni kurması, Divânu Lügati't-Türk'ün orijinal nüshasını bulması
Kapat

Bilinen en eski Türkçe sözlük olan Divânu Lügati't-Türk adlı eserin orijinal tek kopyasını bularak kültür hayatına kazandıran kişidir. Otuz yıl kadar Osmanlı Devleti'nin değişik eyaletlerinde memuriyet yapmış ve gittiği yerlerde nadide kitapları toplamıştır. Oluşturduğu büyük kitap koleksiyonunu devlete bağışlayarak İstanbul'daki Feyzullah Efendi Medresesi'nde "Millet Kütüphanesi"ni kuran Ali Emîrî; ömrünün sonuna kadar kütüphanenin idareciliğini yürüttü. Ayrıca biyografi ve tezkire türünde birçok eser kaleme almış, bazı eski eserleri de "Nevâdir-i Eslâf" adı altında hâşiyelerle yeniden yayımlamıştır.[2]

Yaşamı

1857'de Diyarbakır'da doğdu. Divan sahibi, şair Seyyid Mehmed Emîrî Çelebi'nin torunlarındandır.[3] Düzenli bir eğitim görmedi. Amcası Fethullah Feyzi Efendi'den ve büyük amcası Şaban Kâmil Efendi'den alet ilimleri (o çağın en büyük yenilikleri olan telefon, telgraf, telsiz) ve hat dersleri, Şirvan Kaymakamı olan dayısından Farsça dersleri aldı.[3] Bu arada eski tarzda şiirler kaleme almaya başladı. 1875’te telgrafçılık kurslarına katılarak telgrafçı oldu.[2] Hat sanatı ile uğraştı ve yazdığı bazı levhalar Diyarbakır'da camilere asıldı.

Küçük yaşlarından itibaren okumaya ve araştırmaya meraklıydı. Dokuz yaşındayken, beş yüzden fazla şairin şiirlerinin yer aldığı Nevadir-ül Asar isimli eserdeki dört bin beyiti ezberledi. Bu yıllarını kendisi şöyle anlatmıştır:" Eğlenmeye merakım yok idi. Üstadımızla gezintiye gittiğimizde, çocuklarla oyun oynarken, ben bir tarafa çekilir kitap okurdum."[1] Dükkâna bir müşteri girdiğinde, "Mal orada. Fiyatı da şudur. Alacaksanız indireyim, yoksa beni boş yere meşgul etmeyin" diye sesleniyordu. Bunun üzerine müşteri de mal almadan gidiyordu. Babası oğlunun ticarete faydadan ziyade zarar verdiğini görünce, onu dükkândan uzaklaştırmak zorunda kaldı.[4]

Otuz yıl kadar memurluk yaptı. Kâtip, maliye müfettişi ve defterdar olarak Diyarbakır, Selanik, Adana, Leskovik, Kırşehir, Trablusşam, Elazığ, Erzurum, Yanya, İşkodra, Halep ve Yemen'de hizmet verdi. Gittiği yerlerde nadide kitapları topladı. Çeşitli nedenlerle sahip olamadığı kitapları bizzat kendisi kopya ederek, kütüphanesine kazandırdı. Yediyüzden fazla kitabı bu şekilde çoğaltmıştır.[3] Kırşehir muhasebecisi iken masrafları kendisinden, işçiliği dervişlerince karşılanmak üzere Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhı'nı tamir ettirdi.[2]

1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra kendi arzusuyla emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra Millî Tetebbûlar Encümeni, Tasnîf-i Vesâik-i Târihiyye Encümeni başkanlığı ile Târîh-i Osmânî Encümeni üyeliği yaptı.[2]

Divânü Lugâti't- Türk nüshasını bulması

Ali Emîrî, bilinen en eski Türkçe sözlük olan Dîvânu Lugâti't-Türk'ün tek orijinal nüshasını 1914'te İstanbul'daki bir sahafta tesadüfen buldu. Abbasi halifesine sunulmak üzere Bağdat'ta 1072-1074 yıllarında Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan bu eseri, Divân-ı Lügati't-Türk olduğu bilinmeden İstanbul Sahaflar Çarşısı'nda satılırken fark edip sahaf Burhan'dan 33 liraya satın almıştı. Şirazeleri çözülmüş, formaları dağılmış, sayfaları birbirine karışmıştı kitabın eksik mi, tam mı olduğunun tespitini Kilisli Muallim Rıfat Efendi'ye yaptırdı. Eser ilk kez, 2007 yılında Pera Müzesi'nde sergilendi.[5]

Millet Kütüphanesi'ni kurması

Ali Emîrî Efendi, 16bin eserden oluşan özel kitap koleksiyonunu 1916 yılında Fatih'te Feyzullah Efendi Medresesi'ne bağışladı. Kütüphaneye kendi adının verilmesi önerisini reddetti ve bu eserlerin "milletin malı" olduğunu söyleyerek "Millet Kütüphanesi" adını verdi.[3] Ömrünün sonuna kadar Millet Kütüphanesi'nde "kütüphane nazırı" olarak görev yaptı. Gerek Divanü Lugâti't-Türk'e sahip olmak için Macar İlimler Akademisi'nden gelen para teklifini, gerekse kütüphaneyi satın almak için Fransa'dan gelen teklifi reddetmiştir.[6]

Thumb
Ali Emiri Efendi'nin kabri

23 Ocak 1924'te Fransız Hastahanesi'nde öldü. Mezarı Fatih Camii haziresindedir.

Ölümünden sonra

2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul'un Fatih ilçesinde Ali Emiri adına bir kültür merkezi açılmıştır.[7]

Eserleri

Sayısı otuzu bulan eserler yayımlanmamış, bunların bazıları kaybolmuştur. Yazma halinde bir de divanı vardır.[2] Ayrıca 32 sayı yayınlanan Tarih ve Edebiyat Mecmuası ve altı sayılık Amid-i Sevde dergisini çıkarmış; gerek bu dergilerde gerekse başka dergilerde makaleler yayımlamıştır.[2] Bilinen eserleri arasında şunlar yer alır:

  • Levâmiu'l-Hamîdiyye
  • Cevâhirü'l-mülûk (Osmanlı padişahlarının şiirlerini toplayan bu eserin sadece ilk fasikülü yayımlanmıştır)
  • Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid (Diyarbakır'da yetişen 217 şairin biyografisini içeren bu eserin yetmiş üç şairi içine alan sadece birinci cildi yayımlanmıştır)
  • Mardin Mülûk-i Artukıyye Târihi ve Kitâbeleri ve Sâir Vesâik-i Mühimme (Ferdî Kâtib adıyla)
  • Ezhâr-ı Hakîkat
  • Osmanlı Vilâyât-ı Şarkıyyesi
  • İşkodra Şâirleri
  • Yanya Şâirleri
  • Diyarbekirli Bâzı Zevâtın Terceme-i Halleri
  • Yemen Hâtırâtı
  • Osmanlı Şâirleri
  • Mir'âtü'l-fevâid

Bibliyografya

  • Ali Emîrî, Tezkire-i Şuara-yı Amid, İstanbul 1328, I., 65-98;
  • İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, I, 298-301; Ali Aksakal, “Ölümünün 60. Yılında Kitap Dostu Ali Emîrî Efendi”, Türk Kültürü, XXII/250, 1984, s. 25-28.

Kaynakça

Wikiwand in your browser!

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.

Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.