İslami köktendincilik veya radikal İslamcılık, İslam dininin temellerine dönmek anlamına gelen, dinin temel elemanlarını sosyal hayata egemen kılmak amacındaki hareketlere verilen ad. Başlangıçta modern mevcut ideolojilere karşı alternatif bir sistem oluşturma amacı taşırken, akımların liderleri tarafından dinsel anlayışın gerektirdiğine inanılan sosyal hayatı şiddet uygulayarak diğerlerine kabul ettirmek biçimine dönüşmüştür. Günümüz toplumlarında olumsuz bir imaj yaratmış ve tutuculuk, kültürel gerilik, bağnazlık, hoşgörüsüzlük, temel insan haklarını yok saymak ve dışlayıcılıkla özdeşleştirilmiştir.[1]
Kavramın ortaya çıkışı
Fundamentalism terimi 20. yüzyılın başında ABD'de 12 cilt halinde yayınlanan ve Protestan anlayışı savunmak amacıyla "The Fundamentals: A Testimony To The Truth" adında bir araya getirilen makalelere ithafen kullanılmaya başlandı. Bu makalelerde Protestanlık savunulurken, Katoliklik, liberal teoloji, sosyalizm, modernizm, mormonluk, evrimcilik, ateizm gibi birçok anlayışa saldırılıyordu. Bunlara karşın katı ataerkil otorite ve ahlakı, içki yasağı, ahlaki yozlaşmanın engellenmesi ve otokontrol mekanizmalarının geliştirilmesi savunuluyordu. Bu değerler dinin fundamental (esas, temel) değerleri olarak kabul ediliyor ve bunları savunanlar da kendilerini fundamentalist olarak tanımlıyorlardı.[1]
Fundemantalistlere göre bütün Hristiyanlar gerçek Hristiyanlığı yaşamıyorlardı ve Hristiyanlığın özünden sapmışlardı. Tehdit altındaki Hristiyanlığı kurtarmak için saf Hristiyanlığa dönmek, öze dönmek gerekliydi. 1920'lerin başında İskoçya Protestanları da bu kelimeyi kullanmaya başladı ve fundamentalizm Protestan hareketini tanımlayan bir sözcük haline geldi.[1]
1950'lerde Hindistan'daki büyük partiler arasındaki mücadeleler ve Mısır'da Müslüman Kardeşler adlı bir İslami hareketin ortaya çıkması ile terim Mısır ve Hindistan'daki bu hareketleri tanımlamak için de kullanılmaya başlandı. Daha sonra Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerdeki dini hareketleri tanımlamak için de kullanılmaya başlandı. 1970'lere gelindiğinde kavram, dünyanın birçok yerindeki dini hareketlenmeyi ve başkaldırıyı ifade etmek için kullanılır oldu.[1]
1990'lara gelindiğinde kavram artık başlangıçtaki dini anlamının dışına taştı, sosyolojik ve siyasal anlamlarla yüklü bir hale geldi. Herhangi bir ideolojiye, dine, sorgulamaksızın inanma ve bu inancın tüm gereklerini diğerlerine zorla dayatma anlamında kullanılan kavram artık dinsel ya da ideolojik fanatizm ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.[1]
Köktendinciliğin belirgin özellikleri
İslami köktendincilik yitip giden "Altınçağ"a özlem duyar. Ancak Sünni köktendincilik hilafet zamanına geri dönmeyi arzularken, Şii köktendincilik İmamet sistemini oluşturmayı arzu eder. İki grubun ortak fikri ise kusursuz bir geleceğin şanlı geçmişle aynı olduğudur. Bunun dışında iki grubun da hemfikir olduğu ölçütler şöyle sıralanabilir:[2]
- Modernizme tepki, köklere dönüş: Müslüman toplumların geri kalmasının iki nedeni vardır: Birincisi totaliter rejimler, ikincisi de sömürgecilik. Her ikisi de modernizmin ürünüdür. İnsan merkezli Batı kültürü günümüzün "Cahiliye"sidir ve Müslümanlar ona karşı savaşarak Tanrı merkezli "gerçek İslam"ı uygulamalıdırlar.
- Şeriata uygunluk: Köktendincilere göre toplum yaşamına ait kurallar şeriata uyumlu olmalıdır. Demokrasi şeriata giden yolu açmak ve toplumu hazırlamak için kullanılmalıdır. Ancak halkın oyu ile şeriat kaldırılamaz.
- Şiddet: Köktendincilik şiddetin ve cezalandırmanın tüm tarihsel biçimlerini meşru ve uygulanabilir kabul ederler. Recm, baş kesme, kırbaçlama gibi cezalar günümüzde de meşru cezalandırma yöntemleri kabul edilir. Nitekim köktendinci anlayışın iktidarda olduğu Suudi Arabistan ve İran'da bu tür cezalar uygulanır.
- Dinin yaşam ideolojisi haline gelmesi: Köktendinciliik İslamiyeti zaman ve mekana bakmaksızın eksiksiz bir siyasi, toplumsal ve ekonomik sistem kabul eder. Sadece bir din değil, özel ve toplumsal hayatın her yönüne cevap veren bir yaşam ideolojisidir.[2]
Fikir kaynakları
İslami köktendincilik İslam coğrafyasının üç ayrı bölgesinden aynı dönemlerde ortaya çıkmıştır. Arap Yarımadasında Vahhabiler, İslamiyetin ilk dönemindeki yaşamı ifade eden Selef'e dönülmesini istiyorlardı ve nihayet Suudi ailesiyle kurdukları ilişki sayesinde bu hedefe ulaştılar. Hindistan'da Müslümanların bağımsızlık hareketi sırasında el-Mevdudi halifeliği yeniden canlandırıp tüm İslam coğrafyasını tek bir devlet altında birleştirme fikrini geliştirdi. Mevdudi bu amaçla bir de anayasa hazırladı. Mevdudi'nin fikirleri Suudi Arabistan tarafından beğenilince Vahhabiler ile Mevdudi arasında yakın bir ilişki gelişti. Mevdudi'nin fikirleri Mısır'da oluşan Müslüman Kardeşler'in fikir babası olan Seyyid Kutub'u da derinden etkiledi.
Şii İslam dünyasında ise Muhammed Bekir Al Sadr, Mevdudi'den etkilendi. Sadr da bir anayasa hazırladı ve İran'ın dini liderlerine gönderdi. İran'daki geçici hükûmet o sırada laik bir anayasa taslağı hazırlamıştı. Muhammed Beheşti, Sadr'ın sunduğu taslağa benzer yeni bir taslak hazırladı ve bu taslak onaylandı. Sadr'ın takipçilerinin oluşturduğu Şii İslami Davet Partisi Irak'ın en büyük partilerinden biridir. Yine aynı düşünceler temelinde ve hatta aynı isimle Lübnan'da kurulan parti ise daha sonra Hizbullah adını aldı.[2]
Şii köktendincilik
1970'li yıllardan itibaren İranlı ve Lübnanlı Şiiler arasında askeri ve politik örgütlenmeler ortaya çıkmaya başladı.[3] Hizbullah, 1973 yılında İran'ın Kum kentinde Gaffari tarafından Şah rejimini devirme amaçlı kuruldu.[4] İran'da 1979'daki İslam devrimi Şii aktivizminin kurumsallaşmasını sağladı. Önceleri ılımlı ve laik bir örgütlenme olan Nebih Berri'nin Emel örgütü Lübnan'da Şiiler içinde güçlü iken, 1975'te başlayan Lübnan İç Savaşı ile Şiiler arasında radikalleşme eğilimleri arttı. Örneğin Emel'in daha radikal olmasını savunan Hasan Nasrallah, 500 kadar adamıyla birlikte Güney Lübnan'daki Hizbullah'a katıldı.[4]
Sünni köktendincilik
Vahhabi hareketi 18. yüzyıla kadar uzanır, ancak 19. ve 20. yüzyılda güçlenip yayılmıştır.[5]
Mısır'da Müslüman kardeşler örgütünün 1920'lere giden bir geçmişi vardır. Köktendinci bir tabanı olan örgütün 1970'lerde silahlı mücadeleyi bırakması üzerine örgütten ayrılanlar tarafından 1979'da Mısır İslami Cihadı adlı örgüt kuruldu.[6]
Filistin'de ortaya çıkan HAMAS ise Mısır'daki Müslüman kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kuruldu. 2006'daki Filistin parlamento seçimlerinde yıllardır tek başına sahnede olan el-Fetih'i iktidardan uzaklaştırdı.[7]
1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgalinden sonra milyonlarca Afgan Pakistan'a kaçarken, dünyanın dört bir yanından gönüllüler Afganistan'a savaşmak için gitti. Pakistan'daki medreselerde eğitim gören öğrenciler Peştun mücahitlerle birlikte Taliban örgütünü kurdu. Taliban rejimi, savaş beyleri, farklı aşiret, boy ve etnik gruplar arasında bölünmüş olan Afganistan'da 1994'te ortaya çıktı ve 1996'da Kabil'i ele geçirdi.[8]
Cezayir'deki gelişme ise bir savaş ortamında olmadı ama savaş ortamına dönüştü. Cezayir'in 1962'de bağımsızlığını kazanmasından sonra 1989'a kadar tek partili rejim kuruldu. 1989'daki referandumda çok partili hayata geçilmesi büyük çoğunlukla kabul edildi. Ancak Haziran 1990'daki yerel seçimlerde İslami Selamet Cephesi FIS yaklaşık 8,5 milyon seçmenin yüzde 54'ünün oyunu alarak beklenmedik bir başarı elde etti. Ardından yaşanan askeri darbe, seçimlerin iptali ve FIS'in kapatılması ülkeyi bir iç savaşa sürükledi.[9]
Dış destekler
II. Dünya Savaşı'nı izleyen Soğuk Savaş boyunca bazı NATO ülkeleri, özellikle de ABD ve Birleşik Krallık kimi zaman gizli kimi zaman açık şekilde Ortadoğu ve Güney Asya'daki köktendinci İslami örgütlere destek verdi. Bu örgütler hem potansiyel bir Sovyet yayılmasına karşı bir çit olarak düşünülüyor hem de Batı ülkelerinin çıkarlarını zedeleyecek milliyetçi hareketlerin büyümesini engelleyebilecek bir özellik taşıyordu.[10]
Kaynakça
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.