Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Siegfried Oberndorfer (24. Haziran 1876'da Münih' ; † 1. Mart 1944, İstanbul ) Alman doktor, patolog ve kanser araştırmacısıdır.
Siegfried Oberndorfer | |
---|---|
Doğum | 24 Haziran 1876 Münih |
Ölüm | 1 Mart 1944 İstanbul |
Kariyeri | |
Dalı | Patoloji |
Çalıştığı kurumlar | İstanbul Üniversitesi Münih Üniversitesi |
Oberndorfer, Münih ve Kiel'de tıp eğitimi aldı. Doktorasını tamamladı, devlet sınavını geçti ve 1900 yılında Münih'te doktor olarak atandı.[1] Ekim 1900'den Eylül 1901'e kadar Oberndorfer, Cenevre'de Friedrich Wilhelm Zahn'ın (1845-1904) asistanlığını yaptı. Bir gemi doktoru olarak, 1901'de Hamburg-Brezilya hattında meydana gelen veba salgınıyla başarılı bir mücadele etti.[1] 1902'de, başkanlığını Otto von Bollinger'in yaptığı Münih Üniversitesi Patoloji Enstitüsü'ne asistan olarak döndü. 1906'da, Hans Schmaus'un (1862-1905) erken ölümünden sonra Oberndorfer Rechts der Isar hastanesindeki patoloji enstitüsünün başına getirildi. 1906'da Münih'te patolojik anatomi eğitimini kronik apandisit üzerine bir tezle tamamladı. 1906’da Bavyera Krallığı’nda Yahudi olduğu halde doçentlik habilitasyonu kabul edilen ilk kişidir.[2]
1910'dan itibaren Oberndorfer, 22 yıl boyunca (1911'den itibaren) doçent ve yönetim kurulu üyesi olarak çalıştığı Münih-Schwabing'deki hastanenin patoloji enstitüsüne başkanlık etti. Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1915'te Rijssel'de sağlık görevlisi olarak çalıştı.[1]
Enstitü Rechts der Isar'daki halefi, Otto von Bollinger ile birlikte meslektaşı ve arkadaşı Hermann Dürck (1869-1941) idi.
Nisan 1933'te başhekimler Otto Neubauer ve David Mandelbaum ile birlikte Münih-Schwabing Hastanesi'ndeki görevlerinden ırkçı uygulamalar nedeniyle açığa alındı. Schwabing Başhekiminin yazdığı rapora göre, güya ‘sinirsel gerginlik nedeniyle mesleğini yapamaz hale gelmiş’ idi. Ama asıl neden, bir Yahudi’nin Hristiyan cesetler üzerinde otopsi yapabilmesi ile ilgili olarak basında çıkan polemikti.[2] Nazi rejiminin Almanya'da gerçekleşen uygulamaları sonrası aynı yılın sonbaharında, Oberndorfer İstanbul Üniversitesi'nin davetini kabul ederek Almanya'dan ayrıldı. Ölümüne kadar Türkiye'de sürgünde kalarak yayınlarını sürdürmüş, tıp fakültesinde doçent ve İstanbul Genel ve Deneysel Patoloji Enstitüsü'nde müdür olarak görev yapmıştır. 1937'de Kanser Araştırma Enstitüsü'ne geçmiştir. Türkiye'de onkoloji alanında önemli katkılarda bulundu.
1941’de bütün diğer Yahudi mülteciler gibi Alman vatandaşlığından çıkartıldı. 25.10.1943’te Oberndorfer, İstanbul Üniversitesi rektörüne hitaben şu mektubu yazmıştır:
“Beni halsiz bırakan (...) sağlık sorunlarım, keyfimi kaçırıyor. Bu dispnenin tehditkâr boyutlar kazanmasından, hatta nihayet ani bir exitus’a sebebiyet vermesinden korktuğum için, profilaktik olarak size bu mektubu yazıyorum. Her şeyden önce Üniversiteye ve Türk devletine, uzun yıllar boyunca bana karşı göstermiş oldukları konukseverlikten ötürü teşekkür ederim. Burada mutlu oldum. En büyük gururum ise, benim çizdiğim yolda çalışmalarını sürdürecek, ülkelerinin yüzünü ağartacak olan çalışkan asistanlar ve öğrenciler yetiştirmiş olmamdır. Müsaadenize sığınarak bir istirhamımı dile getirmek istiyorum: Benim ölümümden sonra karımın, mümkün mertebe hızlı bir biçimde çocuklarının yanına, Güney Amerika-Kolombiya’ya gitmesi, özel arzumdur. Sayın Rektör, sizden karımın yola çıkabilmesi için gerekli kolaylıkların (formaliteler vs.) sağlanması, özellikle de yanında mücevheratımızı, gümüşlerimizi ve sair değerli şeyleri götürebilmesi için yardımcı olunması yolundaki bu ricamı Yüksek Türk Hükümeti nezdinde desteklemenizi istirham ederim."
Oberndorfer 1944'te mediastinal tümörden öldü.[1] Ölmesinden sonra dul karısı, Mısır üzerinden Medellin’e çocuklarının yanına gitti.
1912'de Oberndorfer, enstitüde birinci kattaki gösteri ve toplantı odasında eğitim amaçlı kullanılan bir numune koleksiyonu oluşturdu. Bu koleksiyon sadece istisnai durumlarda halka açıktır. Ancak, akıbeti Şubat 2019'da hala belirsizdi.[3][4]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.