Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Prososyal davranışlar, olumlu sosyal davranışlar ya da başkalarına yarar sağlama niyeti; yardım etmek, paylaşmak, bağış yapmak, işbirliği yapmak ve gönüllülük gibi, diğer insanlara ya da bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar bütünüdür. Bunlara ek olarak kurallara uymak ya da sosyal olarak kabul edilen davranışlarla (dur işaretinde durmak veya markette satın alınan ürünler için ödeme yapmak gibi) uyum içinde olmak da prososyal davranışlar arasında sayılmaktadır.
Kişinin prososyal davranışta bulunmasını etkileyecek bireysel ve toplumsal etkiler bulunmaktadır. Bireysel davranışta kişi, etrafındaki insanların tutumuna göre eylemde bulunabileceği gibi kendi saygınlığını korumak ya da artırmak gibi etkenler ile de bu eylemi gerçekleştirebilir. Ayrıca karşılık bekleme, izleniyor olmak ve eylemle beraber gerçekleşen hissi paylaşma isteğiyle de hareket edebilir. Yine bu bağlamda prososyal davranışın muhatabı olacak bireyin ait olduğu cinsel, dinî vb. gruplar karar alma ve uygulama aşamasında etkili olmaktadır.
Çocukluktaki prososyal davranış genellikle paylaşım ve adalet üzerine sorgulamalarla başlar ve yaşama dair ahlakî bir bakış açısı kazanmaya başlayan çocuklar buna bağlı olarak da prososyal davranışlar sergilemeye devam ederler. İlerleyen yaşlarında, toplumsal standartlara uymak önemli hale geldikçe çocukların sosyal davranış sergileme yeteneği güçlenir, bu davranışların ortaya çıkışı ve çeşitliliği yaş ve bilişsel olgunluk ile artar. Gelişimsel açıdan önemli olan, çocuğun paylaşmanın sosyal ilişkinin zorunlu bir parçası olduğu ve bazı davranışların doğru bazı davranışlarınsa yanlış olduğu inancını geliştirmesidir.
Başkalarına yardım etmenin, oksitosin gibi "iyi hissettiren" nörotransmitterler üretebilmekte ve kişiye haz veren diğer aktivitelere benzer şekilde gönüllülük, yardımlaşma ve genel olarak prososyal davranışların bağımlılık yapabilmektedr. Buna ek olarak iş ve okul hayatında performans artışı sağlayabilmektedir.
Prososyal davranışlar; yardım etmek, paylaşmak, bağışta bulunmak ve işbirliği yapmak gibi başkaları için olumlu sonuçlar doğuran davranışları tanımlar. Toplum içindeki belirli bireylere fayda sağlayan davranışlar kadar bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar da prososyal davranışlar kavramının içinde yer alır. Bu tanıma gönüllülüğün dâhil edildiği çalışmalar olduğu gibi[1][2] kişinin fayda üretmeye yönelik aktif eylemlerine ek olarak kurallara uymak ya da sosyal beklentilere uyum göstermek gibi davranışlarını da kapsayan tanımlar yapılmıştır.[3] Psikolog ve araştırmacı C. Daniel Batson, sosyal bilimciler tarafından antisosyal kavramının zıt anlamlısı olarak ortaya atıldığını kaydetmiştir.[4] Kavram, Türkçe alan yazında ayrıca olumlu sosyal davranışlar[5] biçimiyle de kullanılmıştır.[6] Terim, genellikle çocuklarda arzu edilen özelliklerin geliştirilmesi ile ilişkili kullanılagelmiş[7] olsa da konuyla ilgili literatür 1980'lerin sonlarından itibaren yetişkin davranışlarını da içerecek şekilde genişlemiştir.
Yapılan çalışmalarda prososyal davranışların her boyuttaki sosyal grubun refahı için merkezî bir öge olduğu saptanmıştır. Örneğin, okullarda öğrencilerin öğrenme motivasyonlarını artırmakta, bunun yanı sıra hem sınıf içerisinde hem de sınıf dışında topluma katkı yapma motivasyonlarını olumlu yönde etkilemektedir.[8][9] Hem çocuklar hem de toplum için faydalı olan yardımlaşma, hoşgörü, saygı gibi olumlu özelliklerin gelişimine destek olmakta, herhangi bir topluluğun oluşmasında ve verimli bir biçimde işleyebilmesinde rol oynamaktadır.[9] İşyerlerinde çalışanların psikolojik güvenliğine katkı sağlamakta ayrıca yardım davranışları ve görev performansları üzerinde de dolaylı olumlu etkiler yaratabilmektedir.[10][11] Dikkatsiz araba kullanımı gibi istenmeyen toplumsal davranışların azaltılması ve ortadan kaldırılması ile de ilişki içindedir.[9]
Prososyal davranışlara aracılık eden etkenlerin arasında hem durumsal hem de bireysel faktörler bulunmaktadır. Örneğin empati, prososyal davranışı ortaya çıkarmada güçlü bir güdüdür ve derin evrimsel kökenlere sahiptir.[12][13] Bunların yanı sıra karşılıklılık normu, özgecilik, gözetleniyor olmak, sorumluluk ve suçluluk algısı, duygudurum ve duyguların da etkisi bulunmaktadır. Başkalarının refahını ve haklarını önemseme gibi motivasyonlarla gerçekleştirilebileceği gibi; kişinin kendi sosyal statüsünü ve itibarını arttırma isteği, doğrudan ya da dolaylı bir karşılık alma beklentisi, davranışın yöneldiği kişiye duyulan bağlılık ya da kişinin kendi adil insan olma anlayışına uygun davranışlarda bulunma isteği gibi benmerkezci ya da pratik kaygılarla da gerçekleştirilebilir.[14][15] Özgecilik (diğerkamlık) bu motivasyonların arasında anılmışsa da saf özgeciliğin varlığı tartışmalıdır ve bazı bilim insanları tarafından bir psikoloji kavramından ziyade bir felsefe kavramı olarak değerlendirilmektedir.[16]
Seyirci etkisi, bir kriz anına tanıklık eden çok sayıda kişi bulunduğunda, tanıkların yardıma ihtiyaç duyan kişiye yardım etme olasılığının azalması olgusudur. Örneğin, bir kişi kalabalık bir sokakta yere düştüğünde, çoğu insan yardım etmeye teşebbüs etmeksizin düşen kişinin yanından geçip kendi yoluna devam edecektir. Örnek, trafik kazası veya doğal afet gibi daha acil durumlara da uyarlanabilir. Bu etkiyi açıklayan çalışmalardan birisi olan karar modeline göre birey; kararı alırken mevcut durumun yardımını gerektirip gerektirmediğini, yardım etmenin kendi sorumlulukları olup olmadığını ve nasıl yardım edileceğini değerlendirir. Karar modeli, yardım ya da müdahale davranışının meydana gelmesi için gerekli olan şu beş unsuru öne sürmüştür:[17]
Beş maddenin yanı sıra yardım gerektiren duruma tanık olan bireylerin sayısı da kişinin yardım verme kararını etkilemektedir. Tanık sayısı arttıkça herkesin ferdî olarak algıladığı kişisel sorumluluk azalacağından, yardım etme ihtimalleri de azalacaktır.[17] Bu duruma sorumluluğun dağılması ismi verilmektedir; sorumluluk hissi, olaya tanık olan kişi sayısına bölünmekte ve tek bir kişiye düşen sorumluluk miktarı azalmaktadır. Burada çoğulcu cehalet olgusu yardım davranışını engelleyebilmektedir. Bireyler, belirsizliğin yoğun olduğu bir ortamda harekete geçmek için başkalarının hareketlerini referans alırlar ancak ortamdaki herkesin bir başkasını referans almayı beklediği durum, kimse yardım etmemesiyle sonuçlanacaktır.[18]
Bazı araştırmacılar, herhangi bir durumda yardım edilip edilmeyeceğini belirlerken bireylerin alacakları faydayı en üst düzeye çıkarmaya ve maliyetlerini en aza indirmeye çalıştıklarını öne sürmüştür. Yani insanların prososyal davranışlar için motive oluşları, yaptıkları rasyonel hesaplamalara dayanmaktadır. Yardım davranışının maliyeti düşükse (asgari süre veya asgari çaba ile gerçekleştirilebiliyorsa) yardım etmek, yardımı sağlayan kişiye de fayda sağlayacaksa ve yardım sağlamanın getireceği karşılık büyükse prososyal davranışların ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Eğer bireyin, bir başkasına yardım etmesi kendi çıkarlarıyla uyum içindeyse ve son olarak yardım etmemek ortaya büyük bir maliyet çıkarıyorsa yardım davranışı yüksek olasılıkla gerçekleştirilmektedir.[19]
İnsanların kendi sosyal gruplarındaki veya iç gruplarındaki kişilere yardımcı olma olasılıkları bu gruptan olmayan kişilere yardımcı olma olasılıklarından daha yüksektir. Bir birey, ortak bir kimliksel aidiyetin paylaşıldığı hissi ile iç grubun bir üyesi olarak algılandığında, bu kişiye yönelik hissedilen yakınlık ve hem yardım ihtiyacını ortaya çıkaran duruma hem de söz konusu kişinin genel sosyal refahına dair sorumluluk hissi artacaktır. Böylece yardım veren kişinin yardım davranışına daha fazla zaman ve enerji harcayabilir duruma gelmekte, prososyal davranışlarda bulunma motivasyonu yükselmektedir.[19] Araştırmacılar ayrıca sosyal dışlanmanın prososyal davranışların ortaya çıkma olasılığını azalttığını bulgulamıştır. Birbirini takip eden yedi deneysel çalışmada araştırmacılar, katılımcılara diğer katılımcıların onları kasten dışlıyor olduklarını veya muhtemelen hayatlarının geri kalanında yapayalnız kalacaklarını söyleyerek sosyal içermeyi veya dışlamayı manipüle ettiler. Bu sosyal dışlanmanın ardından prososyal davranışlar önemli ölçüde düşmüştür. Bu sonuç, araştırma raporunda şöyle kaydedilmiştir: "Sosyal olarak dışlanan insanlar öğrenci fonuna daha az para bağışladı, gelecekteki laboratuvar deneylerine katılmak için gönüllü olmaya istekli değillerdi, yaşanan bir aksilikten sonra daha az yardımcı oldular ve başka bir öğrenci ile oynanan karma-motivasyon oyununa daha az katılım gösterdiler."[20] Sosyal dışlanmanın böyle bir fark ortaya çıkarmasının sebebinin yine prososyal davranışlar ile kişinin sahip olduğu kaynakları kendi içgrubu ile paylaşma motivasyonuyla ilgili olduğu tahmin edilmektedir. Kişi enerji ve zamanını kendisini dışlayan bir dış grubun üyelerine ayırmak istememektedir.[kaynak belirtilmeli]
Bireyler, çocukluk döneminde öğrenme ve sosyalleşmeye dayalı olarak prososyal davranışlarda bulunmaya yönlendirilebilirler. Edimsel koşullama ve sosyal öğrenme, bu türdeki davranışların sayısının ve sıklığının artmasını sağlayabilir. Zeka gibi bilişsel kapasiteler ile prososyal davranışlar arasında pozitif illişki olduğu bilinmektedir.[21] Yardım becerileri ve başkalarına yardım etme alışkanlığı sosyal olarak kazanılır; çocuk, sahip olduğu becerilerin niçin çevresindeki diğer insanlara yardım etmek için kullanılması gerektiği konusunda bir anlayışa sahip oldukça yardım etme motivasyonu da buna bağlı olarak artacaktır.[22]
Bireyleri prososyal davranışlarda bulunmaya motive eden başka bir unsur ise toplumsal ve bireysel standartlardır. Çocukluk döneminde sosyal sorumluluk ve sosyal karşılıklılık normlarına uygun davranan bireylerin bu davranışları büyükler tarafından pekiştirilecek ve alışkanlığa dönüşecektir.[23] Bireyler bu türden davranışlarda bulunduklarında hem kendilerine ve kendi düşüncelerine yönelik olumlu algılarını korumakta hem de kendi ihtiyaçlarını karşılamaktadır.[24]
Duygusal uyarılma, prososyal davranış için önemli bir başka motivasyon kaynağıdır. Bir araştırmacının, duygusal ve motivasyonel bileşenini incelediği empati-özgecilik modeline[25] göre, yardıma ihtiyacı olan bireye yönelik empati hissetmek, yardımın verilme olasılığını artırmaktadır. Empatik endişe olarak adlandırılan bu empati türünün bileşenleri, hassasiyet, şefkat ve sempati duygularıdır.[25]
Beş büyük kişilik özelliği ile prososyal davranışlar arasındaki ilişkileri inceleyen bir çalışmada uyumluluğun, içsel prososyal motivasyonla en çok ilişkili kişilik özelliği olduğu öne sürülmektedir.[26] Prososyal düşünceler ve duygular, bir kişilik özelliği olarak empatiye eğilimli olma ve uyumluluk ile ilişkilidir.[26][27]
Bazı çalışmalar, prososyal davranışlar ile dini inanç arasında pozitif ilişki olduğu yönünde bulgular elde etmiştir.[28][29][30]
Özellikle ergenlik döneminde cinsiyetler arasında farklar görülebilmektedir.[31] Kadınlarda başkalarını desteklemek veya önemsemek gibi ilişkisel yönü ağır basan prososyal davranışları daha yaygın olarak görülürken erkeklerde statü kazanmak ya da üstün statüyü belli etmek gibi kolektif yönü ağır basan prososyal davranışlar daha yaygın olarak görülmektedir.[32] İşyerlerindeki yardımlaşma davranışlarını inceleyen bir çalışmada, kadınların erkeklere göre ve beyazların azınlık gruplara göre daha fazla yardım etme davranışı içinde bulunduğunu ancak azınlık grubun mensuplarının toplam çalışan nüfusu içindeki oranının azınlıkların yardımlaşma miktarlarıyla pozitif ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir.[33]
Prososyal davranışlar, en saf hallerinde, başka bir kişiye yardım etmek için bencil olmayan bir ilgi anlamındaki özgecilik motivasyonuyla gerçekleştirilir. Psikolog John W. Sanstock, bir çalışmasında ihtiyaç sahibi bir bireyle empati kurulması ya da davranışı yapan ile davranıştan etkilenen kişi arasında yakın bir ilişkinin bulunması durumunun özgeciliğin ortaya çıkma olasılığının en yüksek olduğu koşullar olduğunu yazmıştır. Bununla birlikte, özgecil görünen birçok prososyal davranışın altında karşılıklılık normu—yani bir iyiliğe karşı iyilik yapma yükümlülğü bulunmaktadır. İnsanlar bir iyiliğe iyilikle karşılık vermediklerinde kendilerini suçlu hissederler ve başkası kendi iyiliklerine iyilikle karşılık vermediğinde kendilerini kızgın hissedebilirler.[14]
Simpson ve Willer tarafından gerçekleştirilen deneysel çalışma, prososyal davranışların kişinin prososyal bir birey olarak ününün sosyal çevrede duyulması ve böylece uzun vadeli karşılıklar olarak fayda sağlaması beklentisinin etkili olabileceğini göstermektedir; çalışmada özellikle egoist bireylerin kamusal olarak görünen yardım davranışlarına böyle bir beklentinin motivasyon sağladığını bulgulamıştır.[34]
İnsanların genellikle kamusal alanlarda, kendi kişisel alanlarına kıyasla prososyal hareket etme olasılıkları daha yüksektir. Bu bulgunun bir açıklaması algılanan statüyle ilgilidir; başkaları tarafından prososyal davranışlarda bulunan biri olarak tanınmak, kişinin kişinin kendi gözündeki değerini ve sosyal gruplara kabul edilme olasılığını arttırır.[35] İnsanlara gözlemlendiklerine dair bir “yanılsama” verildiğinde (örneğin, bulundukları odaya kendilerine bakan gözlerin olduğu posterler asıldığında) bağış yapma veya etrafa çöp atmama gibi pro-sosyal eylemlerde önemli değişiklikler ortaya çıkabildiğini tespit etmektedir. Konu hakkında yapılan çalışmada insan gözlerini içeren resimlerin, insanlarda prososyal davranışları arttıran istemsiz bir nöral bakış algılama mekanizmasını devreye soktuğu kaydedilmiştir.[36]
Suçluluk hissi, uzun zaman bir motivasyon unsuru olarak alınmış ve bu konu hakkında araştırmacı De Hooge 2012 yılında bir çalışma yürütmüştür. Bu çalışmada elde edilen veriler bir kişinin bir başkasına verdiği zarar üçüncü bir birey tarafından tazmin edildiğinde zarar veren kişinin suçluluk duygularının, onarıcı niyetlerinin ve sosyal davranışlarının büyük ölçüde azaldığını göstermektedir. Bu sebeple suçluluk duygusunun, kişinin prososyal davranışlarda bulunma ihtiyacından ziyade verilen zararın herhangi bir biçimde onarılmasıyla ilgisi olabileceği öne sürülmüştür.[37][38][39]
Duygudurum ve prososyal davranış birbiriyle yakından ilişkili iki olgudur. İnsanlar genellikle iyi bir ruh hâlinde olmanın yardım etme davranışlarını artırması anlamına gelen "iyi hisset-iyi davran" fenomenini deneyimler. İyi bir ruh hâlinde olmak, diğer insanlarda "iyi" olan unsurların daha fazla dikkatimizi çekmesini sağlar ve bu da kendi iyi ruh halimizin daha uzun sürmesine sebep olur. Örneğin, ruh hali ve çalışma davranışları arasındaki ilişki araştırmalarda sıklıkla incelenmiştir; örneğin 1992 tarihli bir araştırma, iş yerlerindeki olumlu ruh halinin iş arkadaşlarına yardım etmek gibi işle ilgili olumlu davranışlarla ilişkili olduğunu bulgulanmıştır.[40] Benzer şekilde, prososyal davranışların olumlu ruh halini arttırdığı kaydedilmiştir.[41] Çeşitli çalışmalar gönüllülüğün ve diğer toplum yanlısı davranışların benlik saygısı, yaşam doyumu ve genel ruh sağlığı üzerindeki faydalarını göstermiştir.[42][43][44] Ek olarak, olumsuz ruh hali de prososyal davranışları etkileyebilir. Araştırmalar suçluluk duygusunun genellikle sosyal davranışlara yol açtığını, buna karşın korku gibi diğer olumsuz ruh hali durumlarının aynı sosyal davranışlara yol açmadığını göstermektedir.[45][46][47]
Psikolog Lynn E Alden, 2013 tarihli bir çalışmasında sosyal anksiyete problemi yaşayan genç yetişkinlerde prososyal davranışların artmasını sağlayacak bir müdahalenin olumlu duygulanımları arttırıp arttırmayacağını ve sosyal anksiyeteyi azaltıp azaltmayacağını incelemiştir. 4 hafta boyunca haftada ikişer kez uygulanan müdahale programında gençler her gün günde en az üç nazik davranışta bulunmaya yönlendirilmiştir. Bu müdahalenin sonucunda gençlerin olumlu duygudurumları artış göstermiş, kurdukları ilişkilerden tatmin alma seviyeleri yükselmiştir. Bu çalışma ile prososyal davranışlarda bulunmanın bireylerin duygudurumlarının ve ruh sağlıklarının iyileştirilmesinde yararlı olabileceğini bulgulanmıştır.[48]
Diğer araştırmalar şükran gibi olumlu duygular geliştirmenin de sosyal davranışları kolaylaştırabileceğini düşündürmektedir. Minnettarlık hissi, yardıma ihtiyaç duyan bir kişiye yardım etmenin maliyetinin yüksek olduğu koşullarda dahi yardım davranışının artmasını sağlamaktadır. Ayrıca minnettarlığın, sadece yakın sosyal bağları değil yabancılara sağlanan yardımı da artırabileceği bulgulannmıştır.[49] İçinde bir miktar korku da barındıran bir şaşkınlık ve hayranlık hissi anlamındaki huşu hissinin prososyal davranışlarla bağlantısı olup olmadığını inceleyen bir araştırma, ekonomik ve etik karar verme oyunları kullanarak yapılan bir dizi deneyler aracılığıyla bu savı incelemiş ve şu sonuca varmıştır: "İnsanlar huşu duyduğunda, bu deneyimi diğer insanlarla paylaşmak isterler, yani bu his insanlar arasında yayılan bir histir... huşu, olumlu bir hissi birlikte deneyimleme isteği yaratarak insanları birbirlerine bağlar."[50]
Grupların otoriteye itaat etmelerinin sistemi, otoritenin temelini ve taleplerini meşru gördüklerinde mümkün olacağını savunan görüşler vardır. Bu sava göre kişiler yıkıcı olarak gördükleri anti-sosyal itaatsizlik ile yapıcı olarak gördükleri prososyal itaatsizlik arasında ayrım yapar. İtaatsizliğin prososyal olması, tüm seviye ve gruplarıyla toplumun geneli için gerçekleştiriliyor olması anlamına gelir. Bunun aksine, anti-sosyal itaatsizlik, tek bireyin çıkarları veya bireyin kendi grubunun çıkarları için gerçekleştirilen itaatsizliktir. Anti-sosyal itaatsizlik ve prososyal itaatsizlik arasındaki temel fark, otorite ile ilişkilenme biçimlerinde yatmaktadır. Anti-sosyal itaatsizler, otoriteyi her durumda reddeder, normlara ve yasalara uymazken prososyal itaatsizler, toplumsal yasaların düzeni sürdürmede oynadığı önemli rolü tanır ancak otoritelerin akıl yürütme biçimlerindeki hataları görür ve teşhir ederler. Prososyal protestolar, halk için özgürlükleri ve eşitliği artırabilmeleri olan ve demokratik kurumları geliştirebilmeleri açısından olumlu olarak ele alınabilirler.[51]
Çocukluktaki prososyal davranış genellikle paylaşım ve adalet üzerine sorgulamalarla başlar. 12-18 aylıktan itibaren çocuklar, teşvik edilmeksizin ya da övgü yoluyla pekiştirilmedikleri halde oyuncaklarını ebeveynlerine verirler.[52] İki yaşına geldiklerinde yaşama dair ahlakî bir bakış açısı kazanmaya başlarlar ve buna bağlı olarak da prososyal davranışlar sergilemeye devam ederler.[53] İlerleyen yaşlarında, toplumsal standartlara uymak önemli hale geldikçe çocukların sosyal davranış sergileme yeteneği güçlenir, bu davranışların ortaya çıkışı ve çeşitliliği yaş ve bilişsel olgunluk ile artar.[15][54] Gelişimsel açıdan önemli olan, çocuğun paylaşmanın sosyal ilişkinin zorunlu bir parçası olduğu ve bazı davranışların doğru bazı davranışlarınsa yanlış olduğu inancını geliştirmesidir.[14] Araştırmacı Nancy Eisenberg'in yaptığı bir boylamsal çalışmaya göre çocukların yaşı büyüdükçe düşünme biçimleri haz ve ihtiyaç odaklı olmaktan gittikçe uzaklaşır. Çocuk için hem toplumsal yaşamda öğretmenleri, ebeveynleri, arkadaşları gibi kişilerin onayını almak önem kazanmaya başlar hem de başkalarının bakış açısını düşünebilmeyi ve karşılılıklılık normunu kavramayı sağlayacak bilişsel bir kapasiteyi edinirler.[55] Bu dönemlerde prososyal davranışlar temelde arkadaşlarla ilişkiler ve başkalarınca onaylanma endişesiyle ilgiliyken ergenlikten itibaren bunların yerine suçluluk hissi ve bir davranışın başkaları üzerindeki olası etkileri gibi soyut meselelerle ilgili akıl yürütmeler önem kazanmaya başlar.[55]
Ebeveynler, çocukların prososyal davranışları için model teşkil ederler; çocuklar ebeveynlerinden model aldıkları davranışları arkadaşlarıyla olan ilişkilerine de taşıyacaktır. Ancak sosyal ilişkiler genişledikçe model alınan davranışların yanı sıra akranlarla etkileşim ve iletişimler esnasında müzakere edilerek belirlenen adalet standartları da eklenecektir.[14] Çocuklarla yapılan konuşmalarda kullanılan dili, eylemden ziyade kişiye odaklı olacak şekilde değiştirmek, yani sözgelimi "yardım etmek" yerine "yardım eden" şeklinde bir vurgu yapmak, davranışın kimliği yansıttığı algısını güçlendirerek yardımlaşmayı ve genel olarak prososyal davranışları artırmaktadır.[56]
10-15 yaş arası Kanadalı ve İtalyan ergenler üzerinde prososyal davranışın gelişimi araştırılmış ve araştırmanın bulgularına göre erken ergenlik döneminde empati ve ahlakî akıl yürütmenin gelişmeye devam etmesine rağmen prososyal davranışların gelişimi bu aşamadan sonra duraksamaktadır. Gelişimdeki bu değişimin sebebinin, ergenlik döneminde gençlerin akran gruplarına ve / veya ilişkilerine odaklamaya başlaması olduğu öne sürülmektedir. Bu çalışmada ayrıca erkek sınıf arkadaşlarına kıyasla genç ergen kızlarda, prososyal davranışlara yönelik daha yüksek bir eğilim olduğu bulgulanmıştır. Kadınlarda erken olgunlaşma, bu farklılık için olası bir açıklama olabilir.[57]
Pubertal zamanlamanın etkilerine odaklanan 2012 tarihli bir çalışmada ergenlerde erken olgunlaşmanın prososyal davranışlar üzerinde olumlu bir etkisi olduğu bulunmuştur. Bu bulgu hem kadınlar hem de erkekler için geçerlidir ancak söz konusu etki erkeklerde daha belirgin bir biçimde görülmektedir. Bu bulgular, ergenliğin erken başlaması ile prososyal davranışların gelişimi arasında pozitif bir korelasyon olduğunu göstermektedir.[58]
Pprososyal davranışların yoğun olduğu bir ortam, ebeveynlerin desteği ve rehberliğiyle birlikte başkalarını düşünme yetisinin, sorumluluk hissinin ve çeşitli becerilerin çocuklara kazandırılması için uygun bir ortam olarak görülmektedir.[59] Çocuklar, pratik yaşama dair becerileri hem yetişkinlerin davranışlarını gözlemleyerek hem de bu öğrenilen becerileri topluluk içinde katılımcı olarak uygulayarak öğrenirler. Prososyal davranışların gelişimi çocukların bireysel kişilik gelişimiyle ilgili olduğu kadar, kültürel gelenekleri öğrenmeleriyle de alakalıdır, bu gelenekler de hem gözlem hem toplulukla kurulan interaktif ilişki aracılığıyla öğrenilmektedir.[60]
Prososyal davranış, öğrencilere kendilerinin ve sınıflarının ötesinde bir amaç duygusu sağlaması sebebiyle eğitimde güçlü bir motivasyon unsuru olarak işlev görebilir. Öğrenme ortamlarında öğrencilerin izole bir durumda olmaları öğrenme motivasyonlarını ve eğitim hakkındaki tutumlarını olumsuz yönde etkileyebildiği öne sürülmektedir. Kişinin kendisinin ötesinde bir öğrenme amacının olmasının, gelecekte üniversiteyi bırakma olasılığının azalmasını, lise matematik ve fen genel not ortalamalarının artmasını ve sıkıcı görevleri sürdürebilmesini sağladığını göstermektedir. Kişinin kendini aşan bir amaca sahip olması, sıkıcı görevlerde kalıcılığı teşvik etmesinin yanı sıra, sıkıcı görevleri daha anlamlı ve çekici hale getirmeye de yardımcı olabilmektedir.[61]
Okullarda prososyal katkılarda bulunmak için yeterli fırsat olmaması, okulun gerçek hayata uzak ve ilgisiz olduğu duygusuna sebep olur. Öğrencilerin, eğitim yaşamlarında kendilerinin ötesinde bir amaç bulma konusunda desteklemek, öğrenme motivasyonlarını ve öğrenmeden aldıkları keyfi artırmaktadır.[62][63]
Başkalarına yardım etmenin, oksitosin gibi "iyi hissettiren" nörotransmitterler üretebileceğini ve kişiye haz veren diğer aktivitelere benzer şekilde gönüllülük, yardımlaşma ve genel olarak prososyal davranışların bağımlılık yapabileceği kaydedilmiştir.[64][65] Bu etkinin terapötik olarak kullanılmasıyla ilgili olarak yardım terapisi üzerine çalışma yapılmıştır.[66]
Frank Riessman tarafından ortaya atılmış yardım eden kuramına dayalı yardım terapisi, bir başkasına yardım eden bireylerin bundan ruhsal fayda sağlayacaklarını kaydetmiştir.[67] Roman'ın toplum sağlığı görevlilerine odaklanan çalışmasında, doğası gereği prososyal davranışlar üzerine kurulu bu mesleği sürdüren kişilerin kendileriyle ilgili olumlu duygular, aidiyet duygusu, değerli iş deneyimleri gibi kazanımları olduğu tespit edilmiş, bu kazanımların mesleklerinden kaynaklanan günlük stresle baş etmelerine yardımcı olduğu görülmüştür.[66] Buna ek olarak, yardım terapisinin işleyiş mantığı intihar düşünceleriyle baş etmeye çalışan ergenler için de oldukça faydalı olabilir. Greidanus, psikolojik yardım arayışıyla çevrimiçi forumları ve diğer sosyal ağları kullanan gençlerin, bu platformlarda ayrıca başkalarına yardım etmeye ve destek vermeye başladıklarını ve böylece depresyonla baş etmek için karşılıklı prososyal davranışlara dayanan toplulukların ortaya çıktığını tespit etmektedir.[68]
İşyerlerinde prososyal davranışların teşvik edilmesi çalışan performanlarını artırmakta, işleri başkasına devretme niyetini ve iş bırakma davranışlarını azaltmakta, müşteri memnuniyetinde iyileşmeyi sağlamaktadır.[69] Prososyal katılımların çalışanlar için işe alım fırsatları ve ücretler açısından fayda sağladığı da kaydedilmiştir.[70]
İş performansı üzerinde olumsuz etkilerini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Örneğin başkalarına yardımcı olmak zorunda hisseden bireylerin kaldırabileceklerinden daha fazla iş yükü aldıkları ve böylece aşırı yükleme, stres ve performans seviyesi düşüşü yaşayabildikleri söylenmiştir.[71] Prososyal davranışların, çalışanlar üzerindeki etkilerinin pozitif ya da negatif olmasının işyerinin örgütlenme biçimiyle ilişkili olabileceği; sadece bireysel başarıya önem veren bir işyeri örgütlenmesinde başkalarına yardım etme sorumluluğunu üstlenmenin kişinin üzerinde bir yüke dönüşebildiği kaydedilmiştir.[72]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.