Loading AI tools
nazilerden arınma hareketi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Nazilerden arındırma veya denazifikasyon[1] (Almanca: Entnazifizierung), II. Dünya Savaşı'nın ardından Müttefik Devletler tarafından Alman ve Avusturya toplumlarında uygulanan ve nasyonal sosyalizmin etkisini kültür, toplum, ekonomi, basın, hukuk ve siyaset alanlarından silmek için uygulanan politikaları anlatır. Politika kapsamında sorumlu örgüt liderleri görevden alınmış, ilgili kurumlar kapatılmıştır. Politika, savaşın hemen ardından toplanan Potsdam Konferansı'nda kararlaştırılmıştır. Politika kapsamındaki uygulamalar Soğuk Savaş'ın başlamasıyla beraber fiilen sona erdirilmiştir.
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın teslimiyetinden sonra 17 Temmuz 1945 - 2 Ağustos 1945 tarihleri arasında Almanya'nın başkenti Berlin'nin 26 km güneybatısındaki Potsdam'da toplanan Potsdam Konferansı özellikle Almanya ve Avusturya topraklarında nazilerden arındırma faaliyetlerinin başlatılmasını karar altına alır. Berlin'deki Müttefik Komutanlığı 1946 yılı Ocak ayından itibaren konuyla ilgili uygulamalara başlar. Bu kapsamda belirli kişiler ve kuruluşlar gözlemlenerek bunlara dair kararlar alınır. Tüm Müttefik Devletler genel prensipte uzlaşmış olsa da denetimlerindeki topraklarda uygulamalar çok farklılık arz etmiştir. Nazilerden arındırma faaliyeti nazi rejiminin sembollerinin de kaldırılmasını içerir.
ABD Genelkurmay Başkanı Dwight Eisenhower yayınlanan 1067 numaralı emir çerçevesinde konuyu ele alır.[3] Konu kapsamında ABD denetimindeki bölgelerdeki 18 yaşının üzerindekiler için belirli kategoriler oluşturulur:
Yapılan çalışmalarda Alman halkının uzun vadede eğitilmesi ihtiyacından bahsedilmiş, sorumluluğun da işgal yönetiminde olduğu belirtilmiştir. 1 Nisan 1946 tarihine gelindiğinde kanuni olarak nazilerden arındırma programının sorumluluğu Alman yönetimine devredilmiştir.[9] 1947 yılı itibarıyla ABD denetimindeki bölgelerde 90 bin Nazi tutuklanmış, 1.9 milyon kişinin de mesleklerini icra etmeleri yasaklanmış, sadece el emeğine dayanan işlerde çalışmasına izin verilmiştir.
1948 yılıyla birlikte Soğuk Savaş koşulları nazilerden arındırma sürecini doğrudan etkilemeye başlar. Oluşmakta olan Doğu Bloku daha çok gündeme gelmiş, arındırma mahkemeleri hızlandırılmış ve yüzeysel olmaya başlamıştır. Sanıkların yeterince araştırılmadığı süreçlerde kısa sürede karar verme baskısı süreci anlamsızlaştırmıştır.[10] Harry S. Truman Başkanlığında Nazilerden arındırma süreçleri artık cadı avına benzedikleri için eleştirilir hale gelmiştir.
Başından beri, Sovyet bölgesindeki Nazilerden arındırma, sosyalist topluma dönüşümün kritik bir unsuru olarak görüldü ve hızlı ve etkili bir şekilde uygulamaya konuldu.[11] Nazi Partisi ve örgütlerinin üyeleri tutuklandı ve gözaltına alındı.[12] NKVD bu süreçten doğrudan sorumluydu ve kampları denetledi. 1948'de kamplar Sovyet hükûmetindeki gulag ile aynı yönetim altına alındı. Resmi kayıtlara göre 122.600 kişi gözaltına alındı. Bu süreçte gözaltına alınanların 34.700'ü Sovyet vatandaşı, geri kalanı ise Alman olarak kabul edildi.[13] Bu süreç, aynı zamanda eski Nazi destekçisi olan büyük toprak sahiplerinin ve Junkerlerin kamulaştırılmasıyla aynı zamanda gerçekleşti.[14]
Eski Nazi yetkilileri, Batı Müttefikleri tarafından kontrol edilen bölgelerde daha az engelle ve soruşturmayla karşılaşacaklarını hemen fark etti. Birçoğu anti-komünizm bahanesiyle Batı'ya sığınma şansı gördü.[15] Toplama kamplarındaki koşullar çok kötüydü ve 42.000 ile 80.000 arasında mahkûm öldü. 1950'de kamplar kapatıldığında mahkûmlar Doğu Almanya hükûmetine teslim edildi.[16]
Sovyet işgal bölgesindeki görevlilerin çoğu daha önce Nazi rejimi tarafından yargılanmış olduğundan, NSDAP'ye önceden üye olmak bile suç olarak değerlendiriliyordu.[12]
Batı Almanya'da Nazilerden arındırma resmi olarak terk edilmeden önce bile, Doğu Alman propagandası sıklıkla kendisini tek gerçek anti-faşist devlet olarak tasvir ediyor ve Batı Alman devletinin, hükûmeti yöneten aynı yetkilileri istihdam eden Nazi rejiminin bir devamı olduğunu savunuyordu. Nazi diktatörlüğü sırasında. 1950'lerden itibaren bu suçlamaların gerekçesi, Nazi rejiminin birçok eski görevlisinin Batı Almanya hükûmetindeki pozisyonlarda görev yaptığı gerçeğine odaklandı. Ancak Doğu Alman propagandası, bizzat Nazi rejimi tarafından hapsedilen Kurt Schumacher gibi politikacıları bile Nazi olarak suçlamaya çalıştı.[17] Bu tür iddialar Almanya Sosyalist Birlik Partisi'nin resmi gazetesi Neues Deutschland'da sık sık yer alıyordu. 1953'te Berlin'deki Doğu Alman ayaklanmasının suçu resmi olarak Batı Berlin'den gelen Nazi ajan provokatörlerine atfedildi. Neues Deutschland bunların o zamanlar Batı hükûmetiyle işbirliği içinde tüm Almanya'da Nazi yönetimini yeniden kurma amacıyla çalıştığını iddia etti. Berlin Duvarı'na resmi olarak Doğu Alman hükûmeti tarafından Anti-Faşist Güvenlik Duvarı (Antifaschistischer Schutzwall) adı verildi.[18] Batı Almanya'ya karşı yürütülen propaganda kampanyasının bir parçası olarak, soykırıma karışan eski Nazi liderleri Theodor Oberländer ve Hans Globke, Doğu Almanya'da suçlanan ilk federal politikacılar arasındaydı. Her ikisi de Nisan 1960 ve Temmuz 1963'te Doğu Almanya tarafından gıyaben ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.[19] Özellikle Batı Almanya'nın başkanı Heinrich Lübke, Doğu Almanya'nın Ulusal Anıtlarında düzenlenen Buchenwald ve Sachsenhausen toplama kamplarının kurtarılmasıyla ilgili resmi anma törenleri sırasında kınandı.[20]
İngiltere 1942 yılında hazırlanan bir plan ışığında işgal edilen topraklarda yönetimi ele almak üzere sivil yönetimlerin hazırlığını yapmıştır. Buna göre nazi sempatisi besleyenler cezalandırılmış ve görevlerinden alınmıştır. İngiliz yönetimleri genellikle Fransa ve ABD ile koordineli şekilde hareket etmiştir.
Fransızlar İngilizlerin aksine sadece en üst tabakadaki Nazilerin değil tüm işbirlikçilerin cezalandırılmasını istiyorlardı. Alman topraklarının işgali sırasında intikam duyguları içindeki Fransa birliklerinin çoğunlukla disiplinsiz davrandıkları gözlemlenmiştir. Alman savaş esirlerinin Fransa'ya zorunlu işçilik için götürüldüğü de bilinmektedir.
Nazilerden arındırma kültürü ileride Batı Almanya olarak anılacak bölgelerdeki parlamenter hayatı derinden etkilemiştir. 8 Mayıs 1949 tarihinde hazırlanan ve 23 Mayıs günü onaylanan Batı Almanya Anayasası bu yönde oluşturulmuştur. Nazilerden arındırma döneminin kapanmasıyla birlikte batıda Avrupa Birliği adını alacak olan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nun temelleri atılabilmiştir.
ABD, işgal altındaki Almanya'nın Amerika bölgesinde kamuoyu araştırmaları yaptı.[21] Tony Judt, Savaş Sonrası: 1945'ten Bu Yana Avrupa Tarihi adlı kitabında bunlardan bazılarını çıkarıp kullandı.[22]
İngiliz tarihçi Ian Kershaw, The "Hitler Myth": Image and Reality in the Third Reich [23] adlı kitabında Alman nüfusu üzerinde yürütülen çeşitli araştırmalar hakkında yazıyor:
Ancak Hitler, Almanlar ve "Yahudi Sorunu" nda Sarah Ann Gordon anketlerden sonuç çıkarmanın zorluğuna dikkat çekiyor. Örneğin, katılımcılara soru 1'de olduğu gibi seçebilecekleri üç alternatif verilmiştir:
İfade | Yüzde katılıyorum |
---|---|
Hitler Yahudilere yönelik muamelesinde haklıydı: | 0 |
Hitler, Yahudilere yönelik muamelesinde çok ileri gitti ama onları sınırda tutmak için bir şeyler yapılması gerekiyordu: | 19 |
Yahudilere karşı yapılan eylemler hiçbir şekilde haklı değildi: | 77 |
Bir Aryan'ın bir Yahudi ile evlenmesinin kınanması gerekip gerekmediği sorusuna ise yüzde 91'i "Hayır" yanıtını verdi. "Sivillerin öldürülmesi emrini veren veya cinayete katılanların yargılanması gerekip gerekmediği" sorusuna yüzde 94'ü "Evet" yanıtını verdi.[24]
Özellikle ABD yönetimi tarafından sahip çıkılmamaya başlanan nazilerden arındırma süreci Batı Almanya Başbakanı Konrad Adenauer'ün girişimleriyle sona erdirilmiştir. Adenauer, süreç boyunca ana suçluların cezalandırıldığını savunarak hükûmet olarak başvuru yapan rejim kurbanlarına tazminat vermeyi kabul eden bir politikayı uygulamaya başlamıştır. Nazilerden arındırma yasaları yürürlükten kaldırılınca eski nazilere yeniden devlette iş olanakları yaratılmıştır. Tahminen 792.176 kişiyi etkileyen çeşitli af yasaları da çıkarıldı. Affedilenler arasında altı ay hapis cezasına çarptırılan kişiler, bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılan 35.000 kişi ve mağdurları hapishanelere ve kamplara sürüklemeye katılan SA, SS ve Nazi Partisi'nin 3.000'den fazla görevlisi de bulunuyor, 20.000 diğer Nazi "hayata karşı eylemlerden" (muhtemelen cinayet) mahkûm edildi. 30.000 kişi bedensel yaralanmaya neden olmaktan mahkûm edildi ve 5.200 kişi "görevde suç ve kabahat" işledi.[25] Sonuç olarak, eski Nazi geçmişine sahip pek çok insan yeniden Batı Almanya'nın siyasi aygıtına dahil oldu. 1957'de Alman Adalet Bakanlığı üst düzey yetkililerinin %77'si eski Nazi Partisi üyesiydi.[26]
Nazi örgütlerine üyelik hâlâ açık bir tartışma konusu değil. Almanya Cumhurbaşkanı Walter Scheel ve Şansölye Kurt Georg Kiesinger, Nazi Partisi'nin eski üyeleriydi. 1950'de, Konrad Adenauer'in Devlet Bakanı Hans Globke'nin, Nazi Almanyası'nda Yahudi karşıtı Nürnberg Irk Yasalarının hazırlanmasında önemli bir rol oynadığının ortaya çıkmasıyla büyük bir tartışma çıktı.[27] 1980'lerde eski BM Genel Sekreteri ve Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim, Balkanlar'daki savaş zamanı sicili hakkında yalan söylediği iddialarıyla karşı karşıya kaldı.
Soğuk Savaş sebebiyle nazilerden arındırma sürecinin durdurulması Doğu Almanya hükûmetlerinin yanı sıra batıdaki sol gruplar tarafından da eleştirilmiştir. Özellikle Kızıl Ordu Fraksiyonu adlı örgüt Batı Alman hükûmetini Nazi döneminin devamı olarak görerek eylemler yapmıştır. Batı Almanya siyasi arenasında çok sayıda eski nazinin faaliyet göstermesine izin verilirken Almanya Komünist Partisi'nin mahkeme kararıyla kapatılması örneği örgüt tarafından bu fikri desteklemek için verilmiştir.
Günümüzde ünlü Alman yazar Günter Grass'ın gençliğinde Waffen-SS'de yardımcı olarak[28] görev yaptığını açıklaması ve kamuoyunda ortaya çıkan tepkiler konunun hâlen toplumsal alanda önemli yer tuttuğunu göstermektedir. Açıklananın çok ötesinde sayıda kişinin nazi rejimine bir şekilde destek verdiği ve bu geçmişle kamuoyu önünde yüzleşemediği düşünülmektedir.
Fiiliyatta nazilerden arındırma süreçleri işgal altında kalmış çoğu ülkede farklı isimlerle gerçekleştirilmiştir. Fransa'daki sürece Épuration légale[29] adı verilmiştir. Müttefik Devletler'in topraklarında esir edilen tutsaklar da ülkelerine dönmeden arındırma sürecine tabi tutulmuşlardır. Benzer şekilde Belçika, Norveç, Yunanistan ve Yugoslavya'da da süreç işletilmiştir.[30]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.