Kırım Seferi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Alman ve Rumen ordularının Kırım Yarımadası'nın işgali ve Sivastopol'ün düşürülmesi için giriştikleri bir askeri seferdir. Barbarossa Harekâtı'nın başlarında Aşağı Dinyeper'e kadar ilerleyen Alman 11. Ordusu ve Rumen 3. Ordusu, Kırım'ı anakaraya bağlayan Perekop Kıstağı'nda Kızıl Ordu savunmasını 29 Ekim 1941'de aşmış, hızla Kırım işgal ederek Sivastopol'ü kuşatmıştır. Ancak Kızıl Ordu'nun Kırım Cephesi kuvvetlerinin Kerç Yarımadası'na 26 Aralık 1941'de bir çıkarma yapmaları üzerine Sivastopol taarruzu durdurulmuştur. Daha sonra Mihver kuvvetlerin Kerç Yarımadası'nda yerleşmiş olan Sovyet kuvvetlere taarruz etmiştir. Yenilgiye uğrayan Kızıl Ordu birlikleri geride tüm ağır silahlarını ve çok sayıda tutsak bırakarak denizden tahliye edilmiştir. Sivastopol'e ikinci taarruz 2 Haziran 1942 tarihinde başlatıldı ve bir aydan biraz fazla süren şiddetli çatışmalardan sonra 3 Temmuz 1942 tarihinde kent Alman-Rumen kuvvetlerinin eline geçti.
Sivastopol Kuşatması (1941-1942) | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
II. Dünya Savaşı Doğu Cephesi | |||||||
6 Kasım 1941'de Kırım'daki Sovyet savaş esirleri | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Sovyetler Birliği |
Almanya Romanya | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Fyodor Kuznetsov İvan Petrov Filipp Oktyabrski Gordey Ivanovich Levçenko |
Erich von Manstein Wolfram Freiherr von Richthofen Gheorghe Avramescu Constantin Costăchescu |
Harekât öncesi
Barbarossa Harekâtı planlarında Kırım ve Sivastopol yer almamaktadır. Plana göre Kızıl Ordu'nun büyük bir bölümü Dinyeper batısında kuşatılıp imha edilecekti ve Kırım'daki Kızıl Ordu varlığının da Sivastopol Limanı'ndaki Sovyet Karadeniz Filosu'nun da bir sorun olacağı düşünülmemişti. Ancak, 13 Temmuz 1941 günü Karadeniz Donanması'na ait 6 İlyuşin DB-3, Romanya'nın Ploesti petrol bölgesini bombaladı. Bu bombardıman sonucu 9 bin ton ham petrol üç gün boyunca yanmıştır. Beş gün sonra bir başka Sovyet hava akınında ise 2 bin ton ham petrol yandı. Esasen bu hava akınları görece küçük çaplı akınlardı ama neden oldukları kayıp, Rusya'daki tüm panzer tümenlerinin beş dolumluk yakıtı kadardır. Hitler'in tepkisi 33 Sayılı Emir'e 23 Temmuz 1941 tarihli bir ek emir[dipnot 1] çıkartarak Kırım işgalini harekât planına dahil etmek oldu. OKW, bu emre dayanarak Kırım'la ilgili operatif hedefleri açıklayan bir emir çıkardı. Bu emirde, özellikle Romanya petrol sahası üzerinde büyük bir tehdit oluşturan hava üslerinin yer aldığı Kırım'ın işgal edilmesi emrediliyordu ve Kafkasya için bir "sıçrama tahtası" olarak kullanılacağı ifade edilmekteydi.[1][dipnot 2]
Kuvvetler
Wehrmacht
Barbarossa Harekâtı'nın henüz hazırlık aşamasında Rumen 3. Ordu ile 4. Ordu'sunun Alman 11. Ordusu ile "Antonescu Ordu Grubu" olarak teşkillenmesi ve bu ordu grubunun komutasını Mareşal Ion Antonescu'nun üstlenmesi karara bağlanmıştı. Ancak 27 Temmuz 1941'den itibaren Rumen 4. Ordusu Güney Besarabya'da kaldı, dolayısıyla ordu grubu çözülmüş oldu.[2][3] Bu aşamada Rumen 3. Ordusu Alman 11. Ordusu emrindedir ve o da Alman Güney Ordular Grubu Karargâhı'na bağlıdır.[4] General von Manstein, 11. Ordu komutasını üstlenme emrini 12 Eylül akşamı aldı. Ordu'nun Nikopol'deki karargâhına 17 Eylül'de ulaştı ve komutayı aldı. Bir önceki ordu komutanı General Eugen von Schobert, uçağının bir mayın tarlasına iniş yapmasıyla 15 Eylül'de ölmüştü.[5] Bu tarihte 11. Ordu üç kolordudan oluşmaktadır.
- General Hans von Salmuth [6] komutasındaki 30. Kolordu (50. Piyade Tümeni, 72. Piyade Tümeni, 1. SS Panzer Tümeni)
- General Erik Hansen [7] komutasındaki 54. Kolordu (22. Piyade Tümeni, 46. Piyade Tümeni, 73. Piyade Tümeni)
- Kübler komutasındaki 49. Dağ Kolordusu (170. Piyade Tümeni, 1. Dağ Tümeni, 4. Dağ Tümeni)
General von Manstein'a ve dolayısıyla onun 11. Ordu'suna Üst Komutanlık'ça verilen ve birbiriyle çelişen iki emir vardır. Bunlardan biri doğu yönünde çekilmekte olan Sovyet kuvvetlerini izlemeyi sürdürmek, diğeri ise Kırım'ın alınmasıydı ki buna "özel bir öncelik" verilmişti. Bunun bir nedeni de Kırım'ın alınmasının Türkiye'nin tutumunda olumlu bir etki yaratacağı beklentisidir.[8] Bu görevler için von Manstein emrindeki kuvvetler, Alman 11. Ordusu'na ilave olarak, bir dağ kolordusu (1., 2. ve 4. Dağ Tugayları) ile bir süvari kolordusundan (5., 6. ve 8. Süvari Tugayları) oluşan Rumen 3. Ordusudur. General Petre Dumitrescu komutasındaki ordu 74.700 kişilik bir kuvvettir.[9]
General von Manstein komutasındaki topçu unsurları, II. Dünya Savaşı boyunca Alman ordusunun tek bir komuta altında toplamış olduğu en büyük topçu birliğidir. Harko 306 ve Harko 110 olarak teşkillenen 785 Alman, 112 Rumen olmak üzere toplam 897 parça orta ve ağır top 11. Ordu emrine verilmişti. Bu toplar içinde üç tanesi "ünlü" toplardır. "Thor" ve "Odin" adlı iki Karl-Gerät sınıfı iki ağır havan (600 mm çapta) ve 800 mm çaplı Dora adlı demiryolu topu, 20 Mayıs 1941 tarihinde Sivastopol yakınlarına getirildiler ve atış pozisyonu aldılar.[10] Havan topları ağırlıklı olarak Maksim Gorki tahkimatını, özel olarak da buradaki iki zırhlı tareti hedef almıştır.[11]
Kızıl Ordu
Kırım Yarımadası'nda görevli Kızıl Ordu kuvveti başlangıçta General Fyodor Kuznetsov komutasındaki 51. Ordu'dur. Perekop Kıstağı'nda Sovyet savunması çökünce bu ordunun büyük bir bölümü Kerç Yarımadası'na yönünde çekildi ve oradan deniz yoluyla Kırım'dan tahliye edilerek Kuban Yarımadası'na alındı. General Kuznetsov görevden alınarak sık aralıklarla komuta değişti, Pavel Batov, V. L'vov ve N. Kirpiçenko.
1941 yılı Aralık ayında Kerç Yarımadası ve Feodosya bölgesine yapılan Kızıl Ordu çıkarmaları, Sovyet Kafkasya Cephesi'nin yeni düzenlemesi olan Kırım Cephesi kuvvetlerince yapıldı. Kırım Cephesi kuvvetleri, esas olarak 44. Ordu, 47. Ordu ve 51. Ordu'dur.
Sivastopol savunması esas olarak General Filipp Oktyabrski komutasındaki Sovyet Karadeniz Filosu ve Odessa Kuşatması sırasında denizyoluyla tahliye edilip Sivastopol'e getirilen General İvan Petrov komutasındaki Bağımsız Sahil Ordusu tarafından sağlandı. Kent garnizonu General B. A. Borisov komutası altındaki bir tugay, üç alay ve on dokuz deniz piyadesi taburundan (toplam 23 bin savaşçı) oluşmaktadır. Deniz piyade birlikleri her ne kadar kara muharebesi için yeterli eğitim almamış olsalar da savunmada önemli bir rol oynadılar. Aralık ayındaki Mihver taarruzunun püskürtülmesinde üç deniz piyade taburu esas başarıyı sağlamıştır.[12] Savunmanın ağır silahları yaklaşık 150 kadar sahil topu, 82 uçak, 82 makineli tüfek yuvası ve 220 makineli tüfektir. Makineli tüfek ve top mevzileri, toprak ve tomruk kullanılarak yapılmıştır. Ayrıca kent etrafında 33 km tank engeli ve 56 km dikenli tel engeli, 9.600 mayın yerleştirilmiş, savunma engelleri yapılmıştı.
Perekop Kıstağı Muharebesi
Perekop taarruzu
Azak Denizi'nden doğu yönünde karanın içlerine doğru uzanan Sivaş Lagünü, askeri bir harekât için hemen hemen olanaksız bir bölgedir. Kırım Yarımadası'na ana karadan ulaşan iki kara bağlantısı vardır. Bunlardan biri daha doğuda olan Genişensk'in batısındaki dar kara köprüsüdür. Öylesine dardır ki ancak bir demiryolu hattı için olanak vermektedir. Bu haliyle askeri bir amaç için tümüyle kullanışsızdır. Daha batıdaki kara bağlantısı ise yaklaşık 8 km genişlikteki Perekop Kıstağı'dır. Bu durumda General von Manstein'ın taarruz edebileceği en uygun hat, Perekop Kıstağı olarak görünmektedir.[13]
Perekop'a taarruz edecek olan General Erik Hansen komutasındaki 54. Kolorduya (45. ve 73. piyade tümenleri[14]), 11. Ordu'nun tüm topçusu, istihkamcıları ve uçaksavar topları tahsis edildi. Ayrıca ikinci aşamada İshun yönünde yapılacak taarruz için de 50. Piyade Tümeni geriden yanaştırılmaktadır.[15]
Kırım Seferi sırasında Kızıl Ordu'nun sert bir direnme göstereceğini hesap eden von Manstein, bölgeyi yeni kuvvetlerle takviye etmek için ileri hareketini durdurdu. Bu arada Doğu Cephesi'nde muharebelerin görece seyrekleşmesi sayesinde Stavka 51. Ordu kuvvetlerini savunma mevzileri hazırlamakla ve Kırım'ı savunmakla görevlendirdi ve komutasına General Fyodor Kuznetsov'u atadı.
Kırım'la ilgili olarak savaş öncesi Sovyet planlamasında, denizden gelecek bir saldırı esas alınmıştır. General Kuznetsov da nedense bu planlamalara sadık kaldı ve yarımadayı anakaraya bağlayan kara köprüsü Perekop Kıstağı ve Sivastopol yaklaşımlarını görece zayıf kuvvetlerle tuttu.[16] Gerçekten de Kırım Yarımadası'ndaki Kızıl Ordu birliklerinin mevcudu 235.600 olmasına karşın, Perekop Kıstağı'nda yalnızca yaklaşık 50 bin kişilik bir kuvvet bulundurmaktadır. Bu tertipleniş Kızıl Ordu için bazı sorunlar yarattı. Yine de kıstak, Alman kuvvetleri tarafından işgal edildiğinde büyük sayıda Sovyet birliği elden çıkmamış oldu. Kıstaktaki savunma kuvvetlerinin sayısı daha sonra, bu bölgeden dışarı bir taarruz yapılması konusunda ısrar eden Stalin tarafından daha da düşürülmüştür. Bu taarruz, birliklerin ağır kayıplara uğramasıyla başarısız oldu. Mevcut tahkimat da hasar gördü. Üstelik Geniçensk'in 15 Eylül'de Mihver kuvvetlerince alınmasıyla, Kızıl Ordu kuvvetleriyle Kırım arasındaki tüm kara bağlantısı kesilmiş oldu.[3]
Perekop Kıstağı Muharebesi[17][18][19] 24 Eylül'de başlatıldı. Eldeki tüm topçunun desteğine karşın 45. Piyade Tümeni ve 73. Piyade Tümeni ilerlemekte zorlandılar. Sovyet savunma sistemi 16 km derinlikte düzenlenmişti. Sovyet askerleri her siper, her makineli tüfek yuvası için çarpıştılar ve karşı taarruzlar düzenlediler. Ne var ki bu karşı taarruzlar Alman ilerlemesini durduramadı ve Alman kuvvetleri 26 Eylül'de Perekop'u alarak Tatar Çukuru'nu geçtiler. Kalan Sovyet birlikleri İshun Gölleri arasına dağıldı. Üç günlük çatışmaların sonunda Alman kuvvetleri von Manstein'ın ifadesine göre 10 bin tutsak aldılar ve 112 tankla 135 parça top ele geçirdiler.[20] Alman 54. Kolordusu'nun bu muharebede kayıpları 2.641 olmuştur.[14]
Ancak von Manstein'ın kuvvetleri kıstak boyunca ilerleyip Kırım Yarımadası'na giremediler. Azak Denizi kuzeyinde, Güney Ordular Grubu cephesinde Sovyet 9. Ordusu ve 18. Ordusu 26 Eylül 1941 günü bir karşı taarruz başlattı. Von Manstein'ın 30. Kolordusu karşısında ilerleme sağlayamayan Sovyet taarruzu, yine von Manstein'ın Rumen 3. Ordusu cephesinde 16 km'lik bir kesimde girmeyi başardı. Bunun üzerine Rumen 3. Kolordusu cephesindeki kritik durumun önlenmesi için von Manstein'ın, Perekop yönüne hareket halinde olan Alman Dağ Kolordusu geri çevrildi. Dahası von Manstein'ın tek zırhlı kuvveti olan LAH (1. SS Panzer Tümeni "Leibstandarte SS Adolf Hitler"), OKH tarafından 1. Panzer Grubu emrinde Rostov bölgesinde tutulmuştur. von Manstein, 29 Eylül'de taarruzu durdurdu.[21] Sonuç olarak Perekop Kıstağı'nda Alman taarruzu Kızıl Ordu savunmasını yarıp geri atmış olsa da Azak Denizi Muharebesi'nin daha kuzeyde yol açtığı durum, Kırım'daki von Manstein kuvvetlerinin savunmaya geçmesine neden olmuştur. E. von Manstein, Lost Victories 11 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh: 214, 215</ref> Çünkü 11. Ordu aynı anda iki cephede çarpışıyor durumdadır, hem Kırım'da hem de Azak Denizi kuzeyinde.[22]
Azak Denizi Muharebesi'nden sonra OKW, bir ordunun aynı anda hem Rostov yönünde, hem de Kırım Yarımadası'nda bir operasyon düzenleyemeyeceğini kabul etmişti. Bu nedenle Güney Ordular Grubu düzeninde bir değişikliğe gidildi. Kırım Seferi açısından değişen, 49. Dağ Kolordusu'nun ve LAH'ın, Rostov yönünde ilerleyen 1. Panzer Grubu emrine verilmesidir. Böylece 11. Ordu'ya verilmiş olan operatif hedef sadece Kırım'ın işgali oldu ve bu hedefe, 30. Kolordu ve 54. Kolordu ile yürünecektir. Bu aşamada 30. Kolordu, 22. Piyade Tümeni, 72. Piyade Tümeni ve 170. Piyade Tümeni'nden, 54. Kolordu ise 46. Piyade Tümeni, 73. Piyade Tümeni ve halen Odessa civarında olan 50. Piyade Tümeni'nden oluşmaktadır. Öte yandan 11. Ordu Rumen 3. Ordusu'nu da elden çıkarmak durumunda kalmıştır. Rumen Ordusu Karadeniz ve Azak Denizi sahillerini perdelemekle görevli olarak yeniden Mareşal Antonescu emrine girdi. Ancak General von Manstein, Mareşal Antonescu ile görüşerek Rumen Dağ Kolordusu'nun karargâhının ve bir süvari tugayıyla bir dağ tugayının (4. Dağ Tugayı[3]), Kırım'ın doğu sahillerinde görevlendirilmek üzere onay almıştı.[23]
İshun taarruzu
Artık tüm ilgisini Kırım Yarımadası'na yönelen von Manstein için aşılması gereken ilk engel ana karayı Kırım Yarımadası'na bağlayan kara köprüsünün dibi olan İshun Kıstağı'dır. Perekop Kıstağı Muharebesi'nden geri çekilebilen Sovyet kuvvetleri burada yeniden savunma durumu almıştır.[24]
Sovyet savunması Mihver güçlere oranla sayısal bir üstünlüğe sahiptir. 11. Ordu'nun altı tümenine karşılık Stavka, 16 Ekim'de Odessa'dan sekiz piyade tümeni ve dört süvari tümenini deniz yoluyla Kırım'a getirmiştir. Her ne kadar Luftwaffe bu konvoydan toplam 32 bin tonluk gemi batırdığını rapor etmişse de bu birliklerin büyük kısmı Kırım'a çıkarılmıştır. Bununla birlikte Alman topçusu tüm savunma üzerinde etkili bir ateş desteği sağlamıştır.[24]
İshun Kıstağı göllerle üç kara geçişine bölünmüştür. Bu nedenle taarruza 54. Kolordu'nun üç piyade tümeni katıldı. Bunlar, 22. Piyade Tümeni, 46. Piyade Tümeni[25] ve 73. Piyade Tümenidir. 30. Kolordu ancak güneye doğru ilerleme sağlanıp arazi genişlediğinde muharebeye girebilecektir.[26]
Harekât öncesinde Sovyet avcı ve taktik bombardıman uçakları bölgeye hakim durumdadırlar, her gördükleri hedefe dalışa geçmektedirler. Öyle ki cephe gerisinde dahi her şey -tüm bataryalar, araçlar, hatta atlar bile- gizlenmek, tam anlamıyla "toprağa gömülmek" zorundaydılar. Sovyet uçakları öylesine ataktır ki, Alman uçaksavar bataryaları, zaman zaman ateş açmaya bile cesaret edememektedirler. Muharebenin son günlerinde bölgeye gelen Luftwaffe avcı grupları hava hakimiyeti sağladılar.[26] Esas başarı, 3 BF-109 avcı grubu tarafından elde edilmiştir.[25]
Kırım Yarımadası'nın işgali için yeniden harekete geçilmesi, Perekop üzerine bir taarruzla 18 Ekim 1941'de başlatıldı. Bu aşamadaki şiddetli çatışmalar on gün sürmüştür. Bölgedeki altı Alman tümeni, sekiz piyade ve dört süvari tümeninden oluşan Sovyet kuvvetlerine saldırmaktadır. Bu Sovyet birliklerinin çoğu Rumen kuvvetlerince işgal edilen Odessa'dan gemiyle 16 Ekim dolaylarında bölgeye getirilen birliklerdir. Ancak Sovyet tümenleri, tam kadrolarının yarısı gücündeydiler. Dolayısıyla Alman tümenlerinin neredeyse yarısı güçteydi. Üstelik birkaç tümen, Odessa'daki muhabereler sırasında kayıplara uğramışlardı. Harekât yapılacak arazi üç dar kara uzantısı şeklinde olduğu için von Manstein, Sovyet kuvvetlerinin işgal etmiş olduğu mevzilere, zırhlı araçlar ve hava üstünlüğünden yararlanarak bir cephe taarruzu yapmak zorunda kaldı. Kıstağın 8 km'lik genişliği, bir kanat taarruzuna olanak vermemektedir.[27]
Savunmadaki Sovyet birlikleri her karış toprağı inatla savunurken Alman kayıpları da giderek arttı. Bir Alman tümen komutanı 25 Ekim'de von Manstein'a, komutası altındaki alayların güçlerinin sonuna geldiğini iki kez rapor etmiştir. Ancak von Manstein taarruzu durdurmaya yanaşmadı ve zorlanan Alman birlikleri 27 Ekim'de[21] Sovyet savunmasını yardı. Bir sonraki gün, 28 Ekim'de Sovyet savunması dağıldı. İshun Taarruzu'nda Alman kayıpları 5.376 olmuştur.[25] Gece von Manstein emrindeki birliklere ileri hareket için emir verdi. Rumen 1. Dağ Tugayı Salkovo Kıstağı'na, yine Rumen 8. Süvari Tugayı Geniçensk üzerinden taarruz edecektir. Mihver taarruzu hemen ertesi sabah başlatıldı. Salkovo Sovyet Komutanlığı tarafından oldukça iyi tahkim edilmişti ve taarruz cephesi ancak iki taburla taarruz etmeye olanak verecek şekilde iki kilometre genişlikte idi. Taarruzun ilk günü Rumen dağ birlikleri, topçu ve hava desteğine karşın ancak 1,5 km ilerleyebildiler. Süvariler ise Geniçensk'de kayda değer bir ilerleme gösteremediler.Bununla birlikte von Manstein'ın diğer birlikleri Kırım Yarımadası'nın içlerine doğru ilerleyerek Salkovo Kıstağı'ndaki Sovyet birliklerini tecrit etmekle tehdit etmeye başladılar. Bu durumda Sovyet birlikleri ertesi gün çekilmeye başladı. Geri çekilen Sovyet artçılarıyla çatışmaya giren 1. Dağ Tugayı saat 12.00 dolaylarında son savunma hattını da geçti ve çekilen birlikleri Sivaş boyunca izlemeye devam etti.Çekilen Sovyet birlikleri Salkovo Kıstağı ile Kırım arasındaki köprüleri atarak izleyen Mihver kuvvetlerle teması kestiler.31 Ekim'de 1. Dağ Tugayı bu su engelini botlarla geçmeye başladı. Bir sonraki gün ise Alman istihkamcılar yüzer bir köprü kurdular. 8. Süvari Tugayı, hareket kabiliyeti Kırım'daki manevralara çok uygun düştüğünden Sovyet birliklerini izlemekle görevlendirildi. Takip, 16 Kasım'a kadar sürmüş ve tahkim edilmiş Sivastopol kenti hariç tüm Kırım Yarımadası'nda kontrol Mihver kuvvetlerin eline geçmiştir. On iki piyade, dört süvari tümeninden oluşan iki Sovyet ordusu büyük bölümüyle imha edilmiştir. Mihver kuvvetlerin takibinden kurtulabilen ama tüm ağır silahlarını geride bırakan Kızıl Ordu unsurlarının bir kısmı Kerç Boğazı'ndan Taman Yarımadası'na geçmiş, bir kısmı ise Sivastopol'e çekilmiştir.[28] Bu noktada Kırım'ın, bir bakıma kilidi kırılmış oldu. General von Manstein emrindeki kuvvetleri üçe ayırdı. 11. Ordu'nun büyük kısmı, 30. Kolordu ile 54. Kolordu doğrudan Sivastopol'e yöneldi. Rumen birliklerinin bir kısmı, değişik yönlere dağılan Sovyet birliklerini izlemekle görevlendirildi. Ancak Sovyet 51. Ordusu'nun büyük kısmı Kerç Yarımadası yönünde çekilmekteydi. Bu birlikleri izlemek ve Kırım Yarımadası'ndan atmak ya da imha etmek görevi ise General Sponeck komutasındaki 42. Kolordu'ya ve geçici olarak Kolordu emrine verilen Rumen 8. Süvari Tugayı'na verilmiştir. von Manstein bu operasyona Toy Kuşu Tuzağı "Trappenfang" kapalı adını vermiştir.[29]
General von Manstein kuvvetleri Perekop Kıstağı'nı geçtikten sonra hızla güneye ilerlediler ve 1 Kasım 1941 tarihinde Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti Simferopol'ü,[21] 4 Kasım'da Feodosya'yı[21] aldılar. Sovyet birliklerinin büyük kısmı Kerç Yarımadası boyunca doğu yönünde çekildiler. Daha sonra Kerç Boğazı üzerinden tahliye edildiler. General Sponeck'in kuvvetleri 16 Kasım'da[21][29] Kerç'i kontrol altına aldı. Bu Alman ileri hareketleri sürerken birkaç Kızıl Ordu tümeni, Kerç'te Alman hatlarını geçip Sivastopol savunma hatları gerisine çekildiler. General von Manstein kuvvetleri Kırım içlerinde ilerlerken küçük bir Alman kuvveti de Sivastopol'ü kontrol altına almıştı. [30] Kırım, 16 Kasım 1941 tarihinde fiilen Almanların eline geçti. Bu tarihte sadece Sivastopol kalesi Sovyet kontrolünde kaldı.
General von Manstein, Perekop Kıstağı Muharebesi'nde ve Kızıl Ordu birliklerinin takip edilmesi manevralarında toplam 100 bin Sovyet askerinin tutsak alındığını, 700 top ve 160 tank ele geçirildiğini rapor etmiştir.[31] Sovyet kaynakları ölü, yaralı, kayıp ve tutsak olarak toplam kayıplarının 68.200 olduğunu bildirmektedir. Sovyet 51. Ordu'su Komutanı Kuznetsov Kasım ayında görevden alınarak yerine General Pavel Batov atandı[32] ve Ordu, Taman Yarımadası'nda yeniden düzenlendi.
Birinci Sivastopol Muharebesi
Birinci Sivastopol Muharebesi,[3][33][34] Sivastopol'ü düşürmek için girişilen ilk Alman taarruzudur. Sovyet kaynaklarında bu Alman taarruzu Sivastopol Savunması olarak geçer. Taarruzun ana kuvvetleri olan Alman 30. ve 54. Kolorduları 29 Ekim 1941'de[21] Sivastopol yönünde ilerlemeye başlamışlardı. Alman taarruzu kente kuzeyden, kuzeydoğudan ve doğudan yaklaşmaya çalıştı. Sivastopol'ün doğusundaki Feodosya'nın ardından Evpatorya da ele geçirildi.
Sivastopol taarruzuna katılacak birliklerin civarda toplanması ve gerekli ikmal malzemesinin stoklanması için gereken zaman hesaplandığında, harekâtın 17 ya da 18 Kasım'da başlatılmasına karar verilmiştir. Ancak kış koşullarının getirdiği ulaştırma sorunları nedeniyle taarruz gecikti. Öte yandan daha kritik bir durum Rostov'da baş göstermişti. OKW, Rostov yönünde yapılacak genel taarruz için (Rostov Muharebesi, 21 Kasım 1941) von Manstein'ın 73. Piyade Tümeni ile 170. Piyade Tümeni'ni Güney Ordular Grubu emrine almaya karar vermiştir. Von Manstein, Sivastopol taarruzunun tehlikeye düşeceği gerekçesiyle karara karşı çıkmış, 170. Piyade Tümeni'nin elinde kalmasına izin sağlamıştır. Yine de 17 Kasım'da başlaması düşünülen taarruz 17 Aralık 1941 günü başlatılabildi.[35]
Bu gecikmenin önemli bir diğer nedeni ise von Manstein'ın elinde yeterli ağır topçu ve hava unsuru olmadığını düşünmesidir. Yine de 10 Kasım 1941 tarihinde cephenin merkez bölümünde bir yoklama taarruzuna girişmiştir. Çernaya Nehri'nin aşağı kısmında 50. Piyade Tümeni tarafından başlatılan ve ertesi gün 132. Piyade Tümeni'nin de katıldığı taarruz bu kesimdeki iki köyü alarak Severnaya Koyu'na 4 km kadar yanaşmayı başardı. Ancak General Petrov, 172. Piyade Tümeni ile bir deniz piyade alayını bölgeye sürerek Alman ilerlemesinin önünü tıkamıştır. Bu birliklerin harekâtı deniz topçusu, sahil bataryaları ve hava unsurlarınca da desteklenmiştir. Daha güneyde Alman 172. Piyade Tümeni 15 Kasım'da Balaklava yönünde bir taarruza başladı. Fakat Amiral Oktyabrki'nin iki hafif kruvazörü ve bir muharebe gemisi bu birliklerin kanadını ateş altına aldı. Von Manstein bu kesimde 22. Piyade Tümeni'ni de savaşa sürdüyse de General Petrov'un harekete geçirdiği ihtiyatındaki birlikler durumu kontrol altına almıştır. Taarruz 20 Kasım'da durdurulduğunda Alman kayıpları 2 bini bulmuştu.[36]
Von Manstein'ın planı, ilk adımda kuzeyde yapılacak sürpriz bir taarruzla Kaşa ve Belbek dereleri arasındaki Sovyet ileri savunma hattını ele geçirmek, aynı anda Belbek deresinin güney yamaçlarındaki müstahkem mevkileri almaktı. Bu taarruzda asıl sorumluluk General Ludwig Wolff komutasındaki 22. Piyade Tümeni üzerinde olacaktır. Hemen solunda, bu taarruzu desteklemek için 132. Piyade Tümeni de taarruza geçecektir. Doğudan yapılacak diğer taarruz ise 24. Piyade Tümeni ve 50. Piyade Tümeni tarafından Sivastopol koyu (Severnaya Koyu) kıyılarına inmek amacıyla yapılacaktı.[37] Taarruzun sağ kanadını Rumen "Korne Müfrezesi" oluşturmuştur. Bu Rumen birlikleri, Alman tümenlerinin en sağında, kıyıya paralel bir hatta taarruz edeceklerdir.[3]
Perekop'taki savunmanın çökmesi üzerine Amiral Oktyabrski Sivastopol Deniz Üssü'nü alarma geçirdi ve Sivastopol Savunma Bölgesi'nin (Sevastopolskogo Oboronitelnogo Raiona - SOR) komutasını üstlendi. Amiral, Alman kuvvetleri Sivastopol önlerine gelmeden olabildiğince tamamlamak üzere üç kuşat halinde bir savunma düzeninin hazırlanmasına girişti. Bu iş için askerlerin yanı sıra binlerce Sivastopol'lu sivil de çalışmıştır. Bu bir bakıma zorunluydu çünkü, bu işte çalıştırabileceği yeterince askeri yoktur.[25]
Kırım'daki Sovyet kuvvetleriyle ilgili 1 Kasım tarihli raporlar buradaki kuvvetlerin, Özel Sahil Ordusu, 25. Piyade Tümeni, 95. Piyade Tümeni, 172. Piyade Tümeni, 2. Süvari Tümeni, 40. Süvari Tümeni, 42. Süvari Tümeni ile 7. Deniz Piyade Tugayı, kuvvetlerinden ve destek birliklerinden oluştuğunu bildirmektedir. Ayrıca savunmanın dörtte üç topçu alayı gücünde topçusu ve bir avcı uçağı alayı kadar destek kuvveti bulunmaktadır.[38] Diğer önemli kuvvetler 51. Ordusu emrinde, 9. Piyade Kolordusu Karargâh birlikleri, 106. Piyade Tümeni, 276. Piyade Tümeni, 320. Piyade Tümeni, üç topçu alayı, 120. Bağımsız Tank Taburu ve 8 hava alayıdır. Kuvvetler doğrudan Kırım Karargâhı'na bağlıdır. Karargâha ayrıca 156. Piyade Tümeni, 184. Piyade Tümeni, 271. Piyade Tümeni ve 421. Piyade Tümeni ile 48. Süvari Tümeni bağlıdır.
Amiral Oktyabrski 8. Deniz Piyade Tugayı kuzeydoğu savunmasına, 7. Deniz Piyade Tugayını da merkez savunmaya yerleştirdi. Derleme birlikler de kanat savunmalarına -kuzey ve güney- yerleştirildi. Bu birliklerin toplam gücü 20 binden azdır. Amiral Oktyabrski, takviye kuvvet gelene kadar Alman ilerleyişini yavaşlatmak için 12 sahil bataryasına ve donanma toplarına, bir de 61 avcı uçağına bel bağlamıştır.[39]
Savunmanın fazlasıyla güçlendirilmesi üzerine General von Manstein kuvvetleri bölgeden alınarak kuzeyde görevlendirildi. Ancak bir sonraki taarruza hazırlık olmak üzere Nazi Almanyası'nın en ağır topu olan (bir demiryolu topu) 80 cm çaplı "Ağır Gustav"'ı bir sonraki taarruzda kullanmak üzere bölgeye getirdiler. Topun bölgeye ulaşması ardından Alman topçusu kenti beş gün boyunca bombaladı. Bu hazırlık ateşi ardından 17 Aralık'ta, altı Alman tümeniyle iki Rumen tugayı, 1.275 top ve havan ile 150 tank ve 300 uçağın desteğinde ikinci bir taarruz başlatıldı. Bu ileri tarih, sert hava koşulları anlamına geliyordu, dolayısıyla Luftwaffe'nin operasyonları yürütülemedi. Hava akınlarının olmaması Sovyet savunmasının işine yaradı, bu süre içinde kent etrafındaki tahkimatları güçlendirmeye devam ettiler. Alman kuvvetleri 21 Aralık'ta Albay Kudyurov'un Severnaya Koyu'ndaki 40. Süvari Tümeni hattını iki kilometreden daha dar bir hatta yardılar. Yeni bölgeye intikal eden 79. Bağımsız Deniz Piyade Tugayı'nın da katıldığı bir karşı taarruzla bu Alman kuvvetleri geri atıldı.[40] Sivastopol'e yönelen ikinci taarruz girişimi de başarısız olmuştu. Sovyet karşı taarruzları tüm Mihver kuvvetlerini 4 Ocak 1942 tarihi itibarıyla durdurmuştu.
Kuzeydeki taarruz planlandığı gibi gelişme gösterdi. Belbek deresi güneyindeki sırtlar alındı. Ancak doğudan yapılan taarruz, dağlık arazide giderek daraldı. Sovyet birliklerinin inatçı bir kararlılıkla savunduğu makineli tüfek yuvalarını ele geçirmek için yapılan çatışmalar, Alman birliklerinin taarruz gücünü zayıflatmıştır. Bununla birlikte Aralık ayının son günlerinde ileri unsurlar Stalin Tahkimatı yakınlarına kadar sokulmayı başardılar. Bu noktadan, topçunun Severnaya Koyu'nu ateş altına alması için atış kontrolü yapılabilecekti. Von Manstein anılarında, 73. Piyade Tümeni elinden alındığı için ihtiyatı olmadığını, elinde ihtiyat birliği olsaydı muharebeye sürüp Severnaya Koyu'na ilebileceğini belirtmektedir.[37]
Kerç-Feodosya Çıkarma Harekâtı
Karadeniz'deki askeri hakimiyetinden yararlanan Stavka, 26 Aralık 1941 tarihinde Kerç Yarımadası'nda bir çıkarma yaptı. Sovyet planlamasında operasyon, "Kerç-Feodosya Harekâtı" olarak geçmektedir. Kerç kenti yakınlarına yapılan çıkarma, 51. Ordu'ya bağlı 5 bin kişilik bir kuvvettir.[41] Çıkarma Kerç'in her iki yanından ayrı ayrı yapıldı. Ayrıca Kerç Yarımadası'nın kuzey kıyılarına da daha küçük çapta bazı birlikler çıkarıldı.[42] Çok geçmeden, 29 Aralık gecesi bu kez Theodosia - Feodosiya yakınlarında Kırım Yarımadası'na ikinci bir çıkarma daha yapıldı. Bu çıkarmalar, General Dimitri Kozlov'un Kırım Cephesi'ne bağlı General S. Chernyak'ın 44. Ordusu ve General V. L'vov'un 51. Ordusu ile yapılmıştır. Kerç'te 26 Aralık'ta 51. Ordu'dan 13 bin kişilik bir kuvvet oluşmuştur. Feodosya civarına ilk etapta 44. Ordu'nun 3 bin kişilik kuvveti, daha sonra 29 Aralık'ta da 23 bin kişilik kuvveti çıkarıldı.[29] Sovyet kaynakları çıkarmanın ilk üç, dört gününde sadece Feodosya'da 23 bin kişilik, 127 topu, 211 havanı ve 24 tankı olan bir Sovyet kuvveti toplandığını belirtmektedir.[3] Bu çıkarmalar, Kırım'da inisiyatifi yeniden ele almak ve General von Manstein sert kış koşullarına karşın yeni bir taarruza hazırlanırken Sivastopol üzerindeki baskıyı hafifletmek içindi.
Sovyet radyo istasyonları Kerç'e yapılan çıkarmanın bizzat Stalin tarafından Kırım'ı geri alınması amacıyla planlandığını ve yürütüldüğünü, harekâtın Stalin'e göre Alman 11. Ordu'su "haritadan silinene kadar" devam edeceği duyurulmuştur.[42]
General von Manstein, Mihver kuvvetlerin büyük bir bölümü Sivastopol önlerinde çarpışırken bu Kızıl Ordu çıkarma manevralarının çok ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtmektedir.[37] İlk önlem olarak 30. Kolordu taarruzu durdurdu ve 170. Piyade Tümeni, Kerç'te ortaya çıkan duruma müdahale etmek üzere yürüyüşe geçme emri aldı. Rumen 4. Dağ Tugayı ve 8. Süvari Tugayı da bölgeye sevk edildi. Ancak 4. Dağ Tugayı'nın iki taburu, Simferopol - Aluşta yolunu korumak için geride kaldı. Ayrıca Sivastopol taarruzunda olan Rumen Korne Müfrezesi de ateş hattından çekilip Kerç Yarımadası'na gönderildi. Bu Rumen birliklerine hareket emri 26 Aralık'ta verilmiştir. Bölgeye gönderilen Rumen birlikleri zaman zaman kar fırtınasında ve -30 dereceye düşen bir soğukta 26-28 Aralık arasında uzun mesafeler yürüdüler. 4. Dağ Tugayı 140 km, 8. Süvari Tugayı 200 km ve Korne Müfrezesi 100 km.[3]
Bu arada Kızıl Ordu birlikleri başarılı bir harekât gerçekleştirdiler. Bölgedeki zayıf Mihver kuvvetleri Feodosya'daki çıkarmayı ve Kızıl Ordu birliklerinin ileri hareketini engelleyememiştir ve Rumen birlikleri de bir sonraki sabaha kadar bölgede toplanamamışlardır.[43] Kerç alındığı gibi Evpatorya ve Feodosya da Kızıl Ordu birlikleri tarafından geri alındı. Bir süre için Kırım'daki tüm Alman birlikleri tehdit altına kaldı. Tüm ihtiyatların Feodosya ve Evpatorya'ya sevk edilmesi gerekiyordu.[30]
Kerç Yarımadası'nı savunmada bırakılmış olan Mihver kuvvetleri, General Hans Graf von Sponeck komutasındaki 42. Kolordu'nun 46. Piyade Tümeni ile iki Rumen tugayından[9] ibarettir. General Sponeck, daha Kerç'teki Sovyet çıkarması üzerine Kerç Yarımadası'nı tahliye için izin istedi. Yarımada'nın dar kıstak bölgesinin, Parpaç'ın Sovyet kuvvetlerince kesilebileceğini düşünüyordu. Ancak von Manstein 46. Piyade Tümeni'nin geri çekilmesine onay vermemiştir. Von Manstein de Sovyet birliklerinin Kerç Yarımadası'nda sağlam olarak yerleşmesi durumunda Mihver kuvvetleri açısından Kırım'da ikinci bir cephe açılmış olacağını, bunun ise son derece tehlikeli bir durum yaratacağını, sonuç itibarıyla Sivastopol'ü düşürmenin çok zaman alacağını düşünüyordu. Bu nedenle 42. Kolordu'ya, Kerç Yarımadası'ndaki Sovyet kuvvetleri tam olarak yerleşmeden taarruz etmesi ve bu kuvvetleri denize dökmesi emredildi. Öte yandan 46. Piyade Tümeni'nin durumunu sağlamlaştırmak için bölgeye takviye kuvvetler gönderildiği bildirildi. Bu birlikler, olası bir Sovyet çıkarmasına karşı Feodosya'ya gönderilmiştir. Bu tugaylar daha önce Simferopol civarında ve daha sonra da Kırım'ın doğu kıyılarında çatışmalara katılmışlardı. Ayrıca bu kuvvetlere ilaveten halen Kırım'da olan 73. Piyade Tümeni'nden bir alayın Geniçek'ten Feodosya'ya intikali emredildi. 28 Aralık'ta 46. Piyade Alayı, Kerç'in güney ve kuzey sahillerindeki bazı Sovyet birliklerini imha etmişti. Buna rağmen General Sponeck yine geri çekilme izni istedi. Yine Kerç Yarımadası'nın terk edilmesine izin verilmedi. Bu arada 54. Kolordu, Sivastopol'deki son taarruzu kesmiştir.[42]
İkinci bir Sovyet çıkarması Feodosya'da gerçekleştiğinde General Sponeck'in durumu daha da kritik bir hal almıştır. General Sponeck'in sorumluluğu üstlenmesiyle[44] Kızıl Ordu taarruzu karşısında, ağır silahlarının çoğunu geride bırakarak ve bir ricat muharebesi vererek geri çekildiler. Aslında General Sponeck'in geri çekilme emri, 11. Ordu Karargâhı'nca bir telsiz mesajıyla iptal edilmişti. Ama bu telsiz mesajı yerine ulaşmadı,[43] ya da dikkate alınmadı. Sovyet kuvvetlerinin başlangıçtaki başarıları Sovyet komutanlığını Perekop Kıstağı yönünde ilerlemek için cesaretlendirmiştir. Sovyet birlikleri, bir savunma hattı kurulamadan önce tüm yönlerden Parpaç'a ilerledi.
42. Kolordu'ya tahliye emrini iptal eden telsiz mesajı çekildiği sırada 11. Ordu Karargâhı'nca Rumen Dağ Kolordusu'na da bölgeye hareket emri verilmiştir. Kolordu, bölgeye ilerlemekte olan iki tugayın desteğiyle Feodosya'da karaya çıkmış olan Sovyet kuvvetlerini denize dökmekle görevlendirilmişti. Esasen von Manstein, Feodosya'da halen yeterince güçlü bir Sovyet askeri varlığı olmamasına güveniyordu. Eğer "güçlü bir kararlılıkla" hücum edilirse Sovyet kuvvetlerinin dezavantajlı duruma düşürüleceğinin hesabını yapıyordu.[42]
Rumen Dağ Kolordusu'na bağlı bazı birliklerle 30 Aralık sabahı bir taarruz başlatıldı. Ancak 8. Süvari Tugayı henüz bölgeye ulaşmamıştı. İlerleyen dağ birliklerinin sol kanadı böylelikle savunmasız kaldı. Sovyet birlikleri bu durumdan yararlandı ve kısa sürede 4. Dağ Tugayı'nın zaten yorgun askerleri geri çekildiler. Ancak, öğleden sonra Dağ Kolordusu Komutanı General Gheorghe Avramescu, Stariii Krim civarında cepheyi tutmayı başardı. Sovyet kuvvetleri 31 Aralık'ta bu mevzileri Starii Krim civarında yokladılar ve daha sonra Rumen 4. Dağ Tugayı mevzilerine karşı bir taarruz girişiminde bulundular, ancak geri atıldılar. Sovyet taarruzları 14 Ocak 1942 gününe kadar yedi kez yinelendi.[3]
Rumen Dağ Kolordusu'nun Feodosya'ya yaptığı taarruz, bir grup Sovyet tankını Stari Krim doğusuna geri atmaya olanak sağladı. Öte yandan geri çekilen 46. Piyade Tümeni yürüyüşe geçerek Parpaç'ta dar bir arazi parçasına yayıldı. Ancak bu cebr-i yürüyüş sırasında toplarının çoğunu geride bıraktığı gibi birlikler de aşırı yorgun olarak Parpaç'a gelmişlerdi. Bu arada Geniçek'ten gelen 213. Piyade Alayı ile Rumen birlikleri Stari Krim yakınlarında Yayla Dağları kuzey yamaçlarından Sivaş'a kadar, zayıf da olsa bir cephe oluşturdular.[45]
Bu arada von Manstein Sivastopol'de, 54. Kolordu'ya kuzey kesimde taarruz ederek Severnaya Koyu'na ulaşmalarını emretmiştir.[37] Sivastopol'e yeniden girişilen taarruzda 22. Piyade Tümeni öncü kuvveti olan 16. Piyade Alayı, Stalin Tahkimatı'nın dış çemberine girmeyi başarmıştır. Fakat bu arada tüm birlikler güçlerinin sonuna gelmişlerdi. Tümen komutanları, taarruzu sürdürmenin yararsız olduğunu bildirdiler. Bunun üzerine von Manstein taarruzun durdurulması yönünde emirler çıkardı. Böylece kuvvetler, Belbek vadisinin kuzeyindeki sırtlara geri çekildiler. Sonuçta Sivastopol taarruzu başarısız olmuştur. Esasen Kızıl Ordu'nun Kırım'a bir çıkarma girişimi, çok uygun bir zamanlamayla yapılmıştı. Çünkü Alman 11. Ordu'sunu Sivastopol taarruzunun en kritik aşamasında yakalamış oldu.[46] Öte yandan General Sponeck'in kuvvetlerini geri çekmesi Sovyet birliklerinin Kerç Yarımadası'nda yerleşmelerini sağlamış oldu. Bunun sonucunda Sivastopol üzerindeki tehdit, ikinci bir Mihver girişimine kadar ortadan kaldırılmışdı.
Feodosya Muharebesi
Kırım'ın güneydoğusunda, Parpaç Kıstağı ve Feodosya civarındaki Sovyet askeri varlığını ortadan kaldırmak için ilk adım olarak Feodosya hedef alınmıştır. Bu bölge 5 - 14 Ocak tarihleri arasında, bölgeye kaydırılan 30. Kolordu'nun 132. Piyade Tümeni, 170. Piyade Tümeni ile ve Rumen 18. Piyade Tümeni'yle takviye edildi. Bu takviyeler bölgeye ulaşınca bir karşı taarruz planlandı. Buna göre 42. Kolordu'nun 46. Piyade Tümeni, Rumen 18. Piyade Tümeni ve 8. Süvari Tugayı, Parpaç Kıstağı'ndaki esas savunma mevzilerini tutarken 30. Kolordu'nun iki tümeni ile Rumen 4. Dağ Tugayı Sovyet köprübaşına taarruz edecekti.[3]
Bu kuvvetlerin karşısındaki Sovyet gücü sekiz tümenle bir tugay kadardı. Öte yandan Sovyet kuvvetlerinde az sayıda olduğu tahmin edilse de tank vardır.[47] Taarruz 15 Ocak'ta başlatıldı. Taarruz, saldırının ilk saatlerinde hızlı bir gelişme gösterdi. Özellikle 170. Piyade Tümeni taarruz hattında Sovyet birliklerinin kanadı tehdit altına alındı. Stavka'nın, Feodosya'nın 57 km batısında ve Simferopol'ün 104 km doğusundaki Sudak'ta yeni bir çıkarma yapması üzerine zaten eksik kadroyla çarpışan Rumen Tugayından 13. Tabur bu bölgeye gönderildi. Geride muharebeye devam eden 17. Tabur, 17 Ocak'ta Pavlovka'da sahile ulaştı.[3] Sonuçta taarruz başarılı oldu ve 18 Ocak'ta Feodosya Mihver kuvvetlerin eline geçti. Von Manstein'a göre Sovyet kuvvetlerinin kaybı 6.700 ölü ve 10 bin tutsaktı. Ayrıca 177 top ve 85 tank ele geçmişti. Luftwaffe de Feodosya Limanı'nda birkaç Sovyet nakliye gemisi batırmıştı.[47]
Feodosya'daki Sovyet köprübaşının ortadan kaldırılmasının hemen ertesinde Sudak üzerine yürünmüştür. Bu operasyon için Alman Albay Rusker komutası altında bir görev kuvveti oluşturuldu. Müfreze, Rumen 13. Dağ Taburu, 4. Topçu Alayı'ndan bir tabur ve bir Alman taburu, bir uçaksavar bölüğü, bir de topçu bataryasından kurulmuştur. Rusker Grubu 17 Ocak'ta taarruza geçti ve Taraktaş köyünün doğu parçasını işgal etti. Bir sonraki gün köyün batı kesimi de alındı fakat bir Sovyet karşı taarruzuyla terk edildi. Aynı gün Sudak-Otusi yolunu savunmak için Otusi Müfrezesi oluşturuldu. Bu müfreze, 4. Dağ Muharebe İstihkam Taburu, 3. Motorize Alay'dan bir kısım unsurlar ve bir makineli tüfek takımından oluşuyordu. Ayrıca iki Alman piyade bölüğü ile bir uçaksavar bölüğü vardır. Müfreze 20 Ocak'ta bir taarruz denemesinde bulundu ancak ilerleme sağlayamadı. Bu başarısızlıkta Sovyet partizanlarının, Sovyet birliklerine sağladığı büyük desteğin payı vardır. Mihver müfrezesi bunun üzerine partizan unsurları temizlemeye yönelmiştir. 21 - 23 Ocak tarihlerinde yaklaşık 200 partizan öldürüldü. 24 Ocak'ta güçlü bir hava ve topçu desteğiyle Taraktaş alındı. Rumen ve Alman unsurlarla takviye edilen 17. Dağ Taburu 27 ve 28 Ocak'ta Kızıl Ordu birliklerini Sudak yönünde geri çekilmeye zorladı. Bir bölük kente girmeyi başardı. Sovyet birliklerinden 880 tutsak alındığı, savaş alanında 770 ölü sayıldığı rapor edilmiştir. Savaşın sonuna kadar Rumen 4. Dağ Tugayı Komutanı olarak kalan General Gheorghe Manoliu, bu çatışmalarda özellikle dikkati çekti, komuta yerini ateş hattından birkaç yüz metre geride kurmuştu. II. Dünya Savaşı sırasında Şövalye Haçı alan birkaç Rumen subayından biridir.[3]
Parpaç'ta Sovyet taarruzları
Von Manstein'a göre Feodosya'da kazanılan zafere karşın Kırım halen Mihver kuvvetleri için güvenli değildir. Kerç Yarımadası'ndaki Sovyet kuvvetleri, her ne kadar halihazırda Parpaç Kıstağı gerisinde bloke edilmiş olsalar da ciddi bir tehdit oluşturmaktaydı. İstihbarat raporları 29 Ocak tarihi itibarıyla Kerç Yarımadası'ndaki Sovyet kuvvetlerinin dokuz tümen, iki piyade tugayı ve bir tank tugayı kadar bir kuvvet haline geldiklerini göstermektedir. Üstelik hava fotoğrafları, Karadeniz'in kuzeydoğu limanlarında ve Kafkasya'daki havaalanlarında önemli Sovyet kuvvetlerinin toplanmakta olduğunu göstermektedir. Sivastopol'de de yeni topçu unsurları getirilmektedir.[48]
Sonunda beklenildiği gibi 27 Şubat 1942'de hem Parpaç Kıstağı'nda hem de Sivastopol'de Kızıl Ordu taarruza geçti. Parpaç cephesinde, cephenin kuzey kesiminde Kızıl Ordu taarruzu epeyce bir ilerleme sağladıysa da bataklı arazide durduruldu. Şiddetli, aralıksız çatışmalar 3 Mart'a kadar sürmüştür. Kızıl Ordu taarruzu 13 Mart 1942'de sekiz piyade tümeni ve iki tank tugayıyla yeniden başladı. Sovyet taarruzu ilk üç günde 136 tank kaybetti, ancak taarruza devam edildi. 18 Mart'ta 42. Kolordu, güçlü bir taarruza daha karşı koyamayacağını rapor etmiştir. Aynı gün 22. Panzer Tümeni bu kesimde cephe gerisine ulaşmıştı. Von Manstein, bu zırhlı birliği kuzeyde oluşan girintiye karşı bir taarruzda kullanmaya karar vermiştir. Bu taarruzla iki ya da üç Sovyet ordusunun kuşatılması ve diğer yandan başlangıçtaki esas muharebe hattının tekrar ele geçirilmesi amaçlanmaktadır. Kanatlardan 46. Piyade Tümeni ve 170. Piyade Tümeni tarafından desteklenen taarruz 20 Mart 1942 tarihinde başlatıldı. Ancak muharebe deneyimi yetersiz olan 22. Panzer Tümeni, sabahın sisinde, her iki yanındaki piyade tümenlerini geride bırakarak dosdoğru Sovyet birliklerinin içine daldı. 42. Kolordu tarafından çekip çıkarılana kadar mevcudunun üçte birinden fazlasını kaybetti.[49]
Bu arada von Manstein kuvvetleri 22. Panzer Tümeni'nin yanı sıra Rumen 7. Kolordusu'yla da takviye edilmişti ve 8. Hava Kolordusu ordu emrine verilmişti.[50] Bir dizi taarruz ve karşı taarruzdan sonra Kızıl Ordu'nun son taarruzu 9 Nisan 1942 tarihinde başlatıldı. Alman kuvvetlerini geri atmak için altı tümen ve 160 tankla yapılan bu taarruz, iki günlük çatışmalardan sonra başarısız oldu.
Kerç Yarımadası Muharebesi
Alman geri hatlarında ikmal konvoylarına, birlik karargâhlarına, ikmal depolarına saldırılar düzenleyen gerilla grupları bu dönemde bölgede faaliyetlerine başlamışlardı. 1942 yılı Ocak ayı içinde gerilla gruplarını tasfiye etmek, Evpatorya ile Feodosya'yı geri almak sonucunda Alman pozisyonları yavaş yavaş gelişti. [30]
General von Manstein'ın 11. Ordusu, 1942 yaz genel taarruzunda Stalingrad ve Kafkasya eksenlerinde taarruz edecek olan Güney Ordular Grubu'nun sağ (güney) yanını, Kırım'ı taarruzla kesin olarak işgal ederek emniyete almakla görevlendirdi.[51] Bu amaçla Nisan ayında von Manstein kuvvetleri 22. Panzer Tümeni, 28. Hafif Tümen ve Rumen 7. Kolordusu ile takviye edilmiştir. Hitler aynı zamanda, Kafkasya'nın işgali için Kerç Yarımadası'ndan yararlanmayı düşünmüştü. Dolayısıyla Kerç Yarımadası'na yapılacak olan bu taarruz, 1942 Alman genel taarruzunun (Mavi Durum) kapsamındadır.
Kendisine verilen emirler doğrultusunda von Manstein'ın hesabı, kısa sürede Kerç Yarımada'sındaki Sovyet kuvvetlerini atmak, Sivastopol'ü kuşatıp almak ve Kerç'ten Karadeniz'i geçerek Mavi Durum taarruzunda Kafkasya yönünde ilerleyen kuvvetlere katılmaktı.[50] Bu taarruz için 11. Ordu'nun üç kolordusu Parpaç Kıstağı'na yanaştırıldı. Cephe hattında kuzeyden güneye yerleşimlerine göre 7. Rumen Kolordusu (19. Piyade Tümeni ve 8. Süvari Tümeni), 42. Kolordu (46. Piyade Tümeni ve 50. Piyade Tümeni), 30. Kolordu (132. Piyade Tümeni, 170. Piyade Tümeni ve 28. Hafif Tümen). Von Manstein ihtiyat olarak 22. Panzer Tümeni, "Groddek" Motorize Tugayı ve Alman 3. Piyade Alayını ayırmıştır. "Groddek" Motorize Tugayı, 11. Ordu bünyesinde birkaç motorize teşkilden, bu harekât için oluşturulan bir görev kuvvetidir. Bu görev kuvvetinin esas teşkili, 2. Motorize Süvari Alayı'ndan oluşan "Korne" Müfrezesidir. Ayrıca Alman 22. Keşif Grubu, Brandenburg Alayı'ndan 6. Bölük ve 560. Tanksavar Bölüğü, görev kuvvetinin bünyesine dahil edilmiştir. Groddek Tugayı, Kerç yönünde hızla ilerleyerek 30. Kolordu'nun kanadını örtmesi ve Sovyet birliklerinin yeni bir cephe oluşturmasını önlemek için düşünülmüştü. Bu görev grubu planlanan taarruzda çok önemli bir görev üstlenmiş ve harekâtın gidişatında önemli bir rol oynamıştır.[3]
Kerç Yarımadası'ndaki Kızıl Ordu kuvvetleri, Sovyet Kırım Cephesi kuvvetleridir. Kırım Cephesi, 44. Ordu, 47. ordu ve 51. ordu'dan oluşmakta olup toplamda 17 piyade tümeni, 3 piyade tugayı, 4 tank tugayı ve bir süvari tugayıdır. Sovyet Hava Kuvvetleri'nden 176 avcı ve 225 bombardıman uçağı "Cephe"'nin hava gücünü oluşturmaktadır. Ancak uçakların büyük bir bölümü eski model uçaklardır.[3]
Von Manstein'ın bu planı, Sovyet kuvvetlerinin büyük bölümünün kuzeyde toplanmış olması nedeniyle hazırlanmıştı. Sovyet Komutanlığı, 18. Piyade Tümeni'yle girişilecek bir saldırıyla Mart başında kaybedilen araziyi geri almayı planlıyordu. Dolayısıyla cephe hattının kuzey kesimine kuvvet yığılmıştı.[3]
General von Manstein 6 Mayıs'ta Sovyet savunma hattını incelemek için cepheyi ziyaret etti. Cephe, Kırım Yarımadası ile Kerç Yarımadası'nı birleştiren 12.5–13 km genişlikteki bir kıstaktır. Bir topçu alayının ileri gözetleme noktasından dürbünle baktı ve yarımadanın bir yanından diğer yanına uzanan, böylece Kerç'e giden tüm yaklaşımları kesen 5 metre derinlikte, 10 metre genişlikte su dolu bir tank çukuru gördü. Hendeğin gerisinde ise mayınlı alanlar, dikenli tel diziler ve makineli tüfek yuvarı ile bir savunma sistemi kurulmuştur. Harekât planını bu inceleme üzerinden yaptı.[50]
Alman karşı taarruzu, "Toy Kuşu Avı" ("Trappenjagd")[dipnot 3] kapalı adıyla 8 Mayıs 1942 tarihinde General von Manstein kuvvetlerinin büyük bir bölümü tarafından, Sovyet kuvvetlerini Kerç Yarımadası'ndan atmak amacıyla başladı. Bu Alman karşı taarruzu, Kerç Yarımadası Muharebesi[52] olarak bilinecek olan çatışmaları başlattı. Kerç Yarımadası Muharebesi, bazı kaynaklarda Parpaç Muharebesi olarak geçmektedir.[53] Alman kuvvetleri yedi piyade tümeni ve bir panzer tümenidir. Alman kuvvetlerinin yaklaşık olarak üçte biri kadar da Rumen kuvveti taarruza katılmıştır.
Taarruz 8 Mayıs sabahı saat 03.15'te cephenin kuzey kesiminde topçu hazırlık ateşi ve hava akınlarıyla başladı. Bu şekilde kendilerine ateş koruması sağlanan istihkamcılar ileri çıktı. Çapraz ateş açacak şekilde konuşlanmış olan Sovyet topçusu derhal karşılık vermiştir. Birinci dalga Alman taarruzu von Manstein'ın tam da planladığı gibi geri püskürtüldüler. General, bariz bir şekilde kuzey kanadıyla doğu yönünde saldırdığı izlenimi uyandırmıştı. Sovyet savunması kuzeyden gelen bu taarruza dönmüşken güneyden Karadeniz'den Alman askerleri botlarla hendeğe girdiler. Bu beklenmedik manevra karşısında Sovyet savunması pozisyon değiştiremedi. Kısa bir süre içinde Alman istihkamcılar hendek üzerinde piyadenin, hatta zırhlı araçların geçebileceği yüzer köprüler kurdular. Bu andan itibaren savunma çözüldü. Alman zırhlı araçları dağılan Sovyet piyadesinin peşine düştüler. Stavka Harekât Dairesi Başkan Yardımcısı General Sergey Ştemenko, "Birlikler üzerinde sevk ve idare kayboldu ve doğu yönünde emir dışı bir ricat başladı"" diye anlatmaktadır.
Yarımada'nın kuzeyinde kuşatılan Sovyet birlikleri, Luftwaffe'nin hava akınları karşısında silah bırakmak zorunda kaldılar.[54] Kerç yönünde çekilen bazı Sovyet birlikleri Saraymin'e taarruz eden Grodnek Tugayı'nı durdurmayı başardılar. Ancak Tugay kasaba yakınlarında savunma pozisyonuna geçti ve böylece Saraymin-Kerç yolunu kontrol altına almış oldu. İzleyen günlerde Sovyet kuvvetleri Kerç üzerine çekilmeye çalıştılar. Bu ilerleme için giriştikleri tüm taarruzlar geri püskürtüldü. 13 Mayıs'ın öğleden sonrası boyunca Groddek Tugayı'nın büyük bir bölümü Saraymin yakınlarındaki mevzilerinde savunmada bırakıldı. Diğer bölüm Ortaeli üzerinden Kerç yönünde ilerlemeye başladı ve bir sonraki gün Kerç'e ulaştı. Tugay'ın yeni komutanı Albay Korne komutasında girişilen taarruz 14 Mayıs'ta, yarımadadaki son direnek noktasının da üstesinden geldi. Bir önceki komutan Albay Groddek, aynı gün ölümcül biçimde yaralanmıştı ve birkaç gün sonra öldü. Birkaç saat sonra Groddek Tugayı, Kerç'in birkaç kilometre güneyindeki Kamiş Burnu'nda 132. Piyade Tümeni'yle temas kurdu. Tugay'ın hızlı ilerlemesi Sovyet askerlerinin geride yeni bir savunma düzeni almalarını engellemiştir. Muharebe, bir keşif grubunu ve iki piyade müfrezesinin Marna Ruskaya limanını ve buradaki 3 bin Sovyet askerini teslim aldığı ve Kerç'de duruma hakim olduğu 15 Mayıs'ta sona ermiştir.[3]
Yarımada'da kalan son Kızıl Ordu askeri de 20 Mayıs'ta[55] Alman kuvvetlerine teslim olmuştur. General von Manstein'ın OKW'ye gönderdiği rapora göre 170 bin tutsak alındığı yönündedir.[56] Aynı raporda 258 tank ve 1.133 parça top ele geçirdiği belirtilmektedir.[52] Sovyet kaynakları, çoğu hasta olmak üzere 140 bin kişinin tahliye edildiğini ileri sürmektedir. Sovyet askeri tarihçi Grigori Krivoşeyev, Sovyet kayıplarını toplam olarak 176.566 olarak vermektedir. Bir başka kaynakta 23 bini yaralı olmak üzere 86 Sovyet askerinin deniz yoluyla tahliye edildiği belirtilmektedir.[55]
Dikkatlice planlanan ve üç Sovyet ordusuna karşı iyi yürütülen taarruz, 1941 Aralık'ında elden çıkan Kerç Yarımadası'nı geri aldı. Alman basını tek bir ağızdan bu taarruzun, tüm savaşın en iyi hazırlanmış ve en iyi yürütülen saldırısı olduğunu ve tam bir başarı elde ettiğini duyurdular. Üç Sovyet ordusu tümüyle imha edilmiştir. Bu zaferin Sivastopol üzerindeki Sovyet tehdidini tümüyle ortadan kaldırdığı duyuruldu. [30]
İkinci Sivastopol Muharebesi
Kuvvetler
Alman Komutanlığı, Kırım'daki Sovyet kuvvetlerinin büyük kısmı henüz muharebeyi bırakmadan, 17 Mayıs'ta dikkatini Sivastopol'e çevirmiştir. Sivastopol'e saldırı için kuvvetlerin yeniden tertiplenmesine General von Manstein'ın ordusu tarafından bu tarihte başlanıldı[3] ve taarruzun, Haziran ayının ilk haftasında yapılması planlandı. En az sekiz Alman, üç Rumen tümeni ve bir Alman panzer tümeni bu operasyon için Kırım'ın batı kısmında toplandı. Alman ve Rumen birlikleri toplam 204 bin kişilik bir kuvvettir. Von Manstein'ın elinde 670 top, 450 havan, 720 tank.[55] Kara birliklerini desteklemek için Kırım'da toplanan hava gücü çok net değildir. Alman kayıtlarından görüldüğü üzere 1.500 uçaktan az olmamalıdır. Bu hava gücü, General von Richthofen komutasında 8. "Yakın Destek" Hava Kolordusu olarak düzenlendi. Rumen Koramiral Georgescu komutasında, en ağırı destroyer olmak üzere İtalyan, Rumen ve Alman gemilerinden oluşan küçük, birleşik bir deniz filosu harekâta katılacaktır. [30]
Sivastopol bu tarihte Bağımsız Sahil Ordusu tarafından savunulmaktadır. Ordu, yedi piyade tümeni, dört deniz piyade tugayı ve iki piyade tugayından oluşmaktadır. Toplam asker mevcudu 106 bindir. Savunmanın topçu desteği 450 değişik çapta toptur. Bunların 151 tanesi sahil topu olup Maksim Gorki tahkimatındaki güçlü 305 mm'lik topları da kapsamaktadır. Ayrıca bölgede 38 tank ve 55 uçak vardır.[3]
Planlar, hazırlıklar
Sivastopol'ün iç ve dış tahkimat hatları civarındaki arazi yapısı taarruz eden bir kuvvet için büyük güçlükler yaratmaktadır. Arazi, sarp tepeler ve derin vadilerden oluşur ve zayıf bir bitki örtüsüyle kaplıdır. Sovyet Komutanlığı 1941 ve 1942 yıllarının kış aylarını, mevcut tahkimatı kuvvetlendirmek için kullandılar. Oldukça derin ve geniş tank hendekleri Alman tanklarının ilerlemesini zorlaştıracak şekilde inşa edilmişti. Savunma kuşağına 137 bin civarında tank mayını döşendi. Tahkimatlarda 3.597 makineli tüfek yuvası ve daha hafif tarzda sabit savunma düzenekleri yer almaktadır. 1940 Mayıs'ındaki Alman raporları, Sivastopol'ün modern bir tahkimat tarafından savunulduğunu ifade etmektedir. Tahkimatın belirgin bir zayıflığı vardır. Karadeniz'in karaya doğru yaklaşık 10 km giren fiyort benzeri derin ve geniş bir girintisi, savunma sistemlerini iki eşit parçaya bölmektedir. Sivastopol kenti bu girintinin güney sahilindedir. Savunmanın bu iki parçasını sadece dar bir kara şeridi bağlamaktadır. [30]
Seferin taktik planı, tahkimatın kuzey yarısının, kuzeyden yapılacak derin ve hızlı girmeyle işgal edilmesine dayanmaktadır. Bu esas taarruz sürdürülürken diğer Alman ve Rumen birliklerin doğudan ilerleyerek, hem Sivastopol'e hem de Balaklava'ya hakim durumdaki Sapun Sırtı'nı ele geçirmeleri öngörülüyordu. Alman hava kuvvetlerine önemli bir görev verilmişti. Sivastopol'de konuşlanmış bulunan Sovyet hava unsurları ister istemez sayıca azdı ve çok az sayıdaki havaalanından operasyon yapmak durumundaydı. Kafkasya, burada konuşlanmış Sovyet hava unsurlarının Sivastopol'deki mücadeleye müdahale edebilmesi için fazlasıyla uzak bir konumdadır. Bu nedenle Sivastopol'deki Sovyet hava gücünü etkisizleştirmek, Alman Yüksek Komutanlığı için nispeten basitçe halledilebilecek bir hedefti. Bu bağlamda Alman hava unsurlarının büyük kısmı, kara unsurlarının taarruzlarını desteklemek ve örtme için kullanılacaktı. Hava unsurlarının bir diğer görevi de Sivastopol Limanı'nın kuzey kesimindeki tahkimatın imha edilmesi ya da etkisizleştirilmesi görevidir. Alman Hava Kuvvetleri, 1930'lu yılların ortalarından itibaren betonarme tahkimatlarda kullanılmak üzere özel bombalar ve tapalar geliştirdiği bilinmektedir. Sivastopol operasyonlarıyla ilgili Alman kayıtlarında bu bomba ve fünyelerin yaygın olarak kullanıldığını gösteren kanıtlar bulunmaktadır. [30]
Sivastopol'e bu son taarruz için General von Manstein'ın, "Mersin Balığı Operasyonu" kapalı adını verdiği planı, hatalı olarak Severnaya Koyu limanının kentin ana ikmal bağlantısı olduğunu varsaymakta ve bu limanın her santimetrekaresinin yıkılmasıyla kentin can damarının kesileceği hesabına dayanıyordu. Ancak kentte daha önce alınmış olan önlemler bu planı geçersiz hale getirmiştir. Sonbaharda önce sis yüzünden Luftwaffe'nin operasyon yapamayacağı bilen Stavka, önceden hatırı sayılır miktarda ikmal malzemesi stoku yapmıştı.
von Manstein'ın elinde Sivastopol'de kullanacağı beş kolordu vardır.
- 30. Kolordu - 28. Hafif Tümen, 72. Piyade Tümeni ve 170. Piyade Tümeni
- 54. Kolordu - 22. Piyade Tümeni, 50. Piyade Tümeni, 132. Piyade Tümeni ve daha sonra katılan Rumen 4. Dağ Tümeni
- Rumen Dağ Kolordusu - 18. Piyade Tümeni, 1. Dağ Tümeni
- 42. Kolordu
- Rumen 7. Kolordu
Von Manstein'ın planına göre taarruz üç kolordu tarafından yapılacaktır. Bunlardan, 54. Kolordu 17 km'lik bir cephe hattından kuzeyde, 30. Kolordu ise 8,5 km'lik bir cephe hattından güneyde taarruz edecektir. Merkezde ise Rumen Dağ Kolordusu'nun 18. Piyade Tümeni kuzeyindeki 54. Kolordu'nun sol kanadında, 1. Dağ Tümeni ise güneyindeki 30. Kolordu'nun sağ kanadında taarruz edecektir. Rumen Dağ Kolordusu'nun görevi, Sovyet kuvvetlerinin merkez kesimini yerine bağlamak ve her iki yanındaki Alman kolordularının ileri hareketine destek olmaktır. Rumen birliklerinin de cephe hattı 54. Kolordu gibi 17 km'dir. Fakat dört yerine iki tümenleri vardır. Öte yandan Sivastopol civarındaki taarruz yönünde ne zor bölgedir, düzensiz ormanlık alandır. 11. Ordu'nun geri hatlarının güvenliğini 42. Kolordu ve Rumen 7. Kolordusu sağlamaktadır. Rumen 7. kolordusu esasen Kerç Yarımadası yönünden gelebilecek olası bir Sovyet çıkarma operasyonuna karşı artı güvenliği sağlayacaktır.[3]
Esasen General von Manstein, koydaki Sovyet savunmasının en zayıf olduğu kesimden bir saldırı yapmaya karar vermişdi. Bunun için, en kuzey kesimden güney yönünde bir taarruz için, beş tümenli 54. Kolordu'yu muharebeye sürecekti. Öte yandan 30. Kolordu'nun üç tümeni tarafından kentin güney kesimine yapılacak taarruz bir tespit taarruzu olarak düşünülmüştür. Burada amaç, Sovyet komutanlığının kuzey kanadı takviye etmek için birlik kaydırmasını önlemekdir.
General von Manstein'ın planında tank birliklerinin tutumlu bir şekilde kullanılması öngörülmüştür. Arazinin tank operasyonları için fazlasıyla engebeli olması, tank mayın alanları ve topçu yuvaları nedeniyle muharebe istihkamcılarının ve piyadenin tanklardan daha etkili olacağı hesap edilmişti. Dahası, Alman askeri doktrininde tankları gömülü istihkam karşısında kullanmak yoktu. [30] General von Manstein esas olarak topçuya dayanmıştır. O tarihe kadar Wehrmacht'ın ulaştığı en yüksek topçu yoğunluğunu sağladı. İçlerinde 600 mm'lik ağır havan topları "Thor", "Karl" ve 800 mm'lik "Dora"'nın da yer aldığı topçu yoğunluğu cephenin her kilometresi için ortalama 37'dir.[3]
Kentin bombalanması
General von Manstein'ın elinde, savunmayı yıpratmak için o ana kadar imal edilmiş en ağır bazı toplar vardır. Altı yüzden fazla top, 60 cm çapında bir havan topu olan Büyük Karl'lardan üçü Şubat sonlarına doğru bölgeye getirildi. Bunlara ilaveten 80 cm çapındaki "Gustav" demiryolu topu da kullanılmıştır.[57][58] Gustav, Bahçesaray'daki eski Tatar Hanı'nın sarayında konuşlanmıştı ve birkaç bin kişilik personeli vardır. Ağır çapına karşın çok kullanışlı bir silah değildir. Yine de Sovyet komutanlığının tahrip edilemez olarak gördüğü 30 metre yerin altındaki bir mühimmat deposunu havaya uçurmuştur.
Bu tarihlerde nüfusu 111 bin[59] olan kent, 1 Mayıs'tan itibaren, Alman topçusu ve bombardıman uçaklarınca bombalanmaya başlanmıştı. Hava taarruzları günde bin çıkışla sürdürülmüştür.[55] Bu bombardıman 2 Haziran'a kadar sürmüş, bu tarihte esas taarruz hazırlık bombardımanına geçilmiştir. Luftwaffe'nin General Wolfram von Richthofen komutasındaki 4. Hava Kolordusu Luftflotte 4, elindeki tüm uçaklarla asıl taarruz başlamadan önce beş gün süreyle verilen hedefleri bombaladı. Alman taarruzu 7 Haziran'da ikinci savunma hattına yönelik olarak başlatıldı.
Taarruz
Taarruz öncesi hazırlık ateşi 2 Haziran'da başladı ve 7 Haziran sabahına doğru, saat 03.00'e kadar sürdürüldü. Alman kayıtlarına göre, kullanılan topçu sayısı ve yöneltilen ateş yoğunluğu, I. Dünya Savaşı'nda Batı Cephesi'ndeki herhangi bir muharebede ile başa baş olacak düzeydedir. Topçu ve hava unsurlarından yöneltilen ateşin büyük bir kısmı, Sovyet cephe hattında ve Belbek deresinin güneyindeki yüksek arazideki koruganlara yöneltilmiştir. Uzun menzilli toplarla ağır bombardıman filoları Sivastopol üzerinde, özellikle de donanma limanı ve ikmal depoları hedef alınarak toplandı. Taarruzun başlamasıyla muharebe istihkam kıt'aları ve piyade kuzey kesimde Sovyet ileri postalarına doğru ileri kaydırıldı. Bu hat, Belbek Deresi'nin güneyine düşmektedir. Yoğun topçu hazırlık ateşine karşın ilerleyen 54. Kolordu piyadesi ve muharebe istihkam kıt'aları ancak Sovyet ileri postaları hattını aşabildi. 8 Haziran'da anlaşıldı ki tahkimatlara taarruz edilmesinden önce daha fazla topçu ve hava hazırlığı gerekmektedir. Özellikle Sovyet savunma hattının en kuzeybatı ucunda kurulmuş olan Maksim Gorki tahkimatı tüm piyade taarruzlarını püskürtmeyi başarmıştı. Maksim Gorki tahkimatının Majino Hattı'ndan ya da Alman "Batı Duvarı" tahkimatlarından daha güçlü olduğu kabul edilmektedir. Tahkimatta, savaş gemilerinden sökülen, 30 cm'lik topları olan iki zırhlı taret bulunmaktaydı. Yeraltında inşa edilmiş dört katta, ağır mühimmat yanında bir garnizon için gereken her türlü malzemenin bulunduğu odalar yer almaktadır. [30]
Alman piyadesi ve istihkamcıları Belbek'in güneyindeki tahkimatlara doğru ağır ağır ilerlerken diğer Alman 30. Kolordusu ve Rumen birlikleri Sivastopol tahkimatının güney yarısına taarruz ettiler. Güneyden yapılan bu taarruz 11 Haziran'da başlatıldı. Başlangıçta bu taarruzlar sadece bölgeseldi ve Sapun Sırtları yönünde ilerlemeyi amaçlıyordu. Sovyet direnci öylesine kararlı ve ustacaydı ki, güneydeki bu taarruz da ancak kademe kademe ilerleme sağlayabildi. Özellikle vadilerde ve yamaçlarda kayalara oyulmuş koruganların ele geçirilmesinde Alman kuvvetleri büyük güçlüklerle karşılaştılar. [30]
Sovyet komutanlığı, daha belirgin bir ilerleme göstermesi bakımından asıl tehdidin kuzey kesimden geldiğini açıkça görmüştür. Neticede Sovyet birliklerinin büyük bir kısmı Sivastopol Limanı karşısına bölük pörçük sevk edildi. Bu birlikler Belbek güneyindeki yükseltilerdeki savunma hatlarında göğüs göğüse bir mücadeleye giriştiler. [30]
Ağır bir topçu ve hava bombardımanı ardından Alman piyadesinin ve istihkamcılarının giriştiği bir taarruzla 18 Haziran'da Maksim Gorki tahkimatlarına girildi. Bu olay, savaşın gidişatında belirleyici bir darbe olmuştur. Daha önce Stalin ve Siberya tahkimatları ele geçirilmişti. Alman kayıtlarında Maksim Gorki tahkimatlarının alınmasında kara ve hava kuvvetlerinin aşağı yukarı eşit derecede katkısı olduğunu belirtilmektedir. Bir pike bombardıman pilotu, tahkimatın güney kısmındaki tarete doğrudan bir isabet sağlamıştır. Buradaki patlama tareti muharebe dışı bıraktı. Bu sayede piyade ve istihkamcılar tahkimatın içlerine sızmayı başardılar. Dolayısıyla tahkimata girilmesindeki belirleyici olay söz konusu pike bombardıman uçağının vuruşu olmuştur. Ancak dört gün boyunca tahkimattaki Sovyet garnizonu, yerin altında dövüşmeye devam etmiştir. [30]
Maksim Gorki tahkimatının düşmesi, Alman kuvvetlerine Sivastopol Limanı'nın yolunu açmış oldu. İlerleyen piyade 20 Haziran'da sahil hattına ulaştı. 21 Haziran'da kuzey tahkimatlarındaki son esas müstahkem mevki (Lenin Tahkimatı) düştü. Tüm Sivastopol kenti ve Sovyet Karadeniz Filosu'nun donanma üssü o andan itibaren Alman toplarının ateşi altına alınmıştır. Tüm niyet ve amaçlar için kaçınılmaz son belli olmuştu. Bununla birlikte Kızıl Ordu direnmesinde bir zayıflama işareti görülmedi. Mücadele umutsuz olsa bile Kızıl Ordu kumandanları ve askerleri teslim olmayı yanaşmadılar. [30]
Şimdi tahkimatların güney yarısındaki Alman taarruzu iki kat daha gayretli bir hal aldı. İnkerman Köyü yönünde art arda taarruzlara girişildi. Alman taarruzu kent yönünde azar azar toprak kazandı ve 28 Haziran'da taarruzun ileri unsurları Çernaya Deresi'ni geçmeyi başardı. Sivastopol'ün hemen doğusundaki Sapun Sırtları hattında güvenli bir yerleşme sağlandı. Alman topçusunun kanat ateşi Sivastopol Limanı'nın kuzeyinde toplanarak ilerleyen piyadeye destek sağladı. Tüm bunlara karşın Sovyet kuvvetleri, Çernaya'nın batısında tepeler hattında başarıyla tutundular. General von Manstein, Sovyet direncinin kırılması için daha fazla şey gerektiğine artık ikna olmuştu. Von Manstein, 28-29 Haziran gecesi, gecenin karanlığında ve yoğun, yapay bir duman perdesi altında, sonuç getirici bir darbe, bir çıkarma hareketini Sivastopol Limanı'nda (Severnaya Koyu) başlattı. Asker çıkarılan bu kesim, Alman birliklerinin en fazla zorlandığı Sapun hattının tam karşı yönündedir. Bu çıkarma manevrası, kentin doğusunda yenilenen piyade taarruzlarıyla birlikte yapılmıştır. Bu iki yönlü saldırı, Alman kuvvetlerinin Çernaya'nın batısındaki önemli sırtları boydan boya ele geçirmelerini sağladı. [30]
General von Manstein'ın bu çıkarma manevrası, bir bakıma Sapun Hattı'nı kanat açığından çevirmek, Sovyet savunmasını iki ateş arasına almak içindi. Doğuda Sapun Hattı'nda mücadele ederken batı tarafa da alman askeri çıkarılmıştır. Yine de von Manstein'ın bir hesabı daha vardır, ana ikmal limanını işlemez hale getirmek.
Ancak bu operasyon aşırı derecede yüksek kayıplara mal oldu. Bu kesimde Alman filotillası etkili olamamıştı. Alman topçusunun ve hava unsurlarının tüm çabalarına karşın bombardımanlar, derince yere gömülmüş Sovyet sahil savunması karşısında çok az etkili olabilmiştir. Sovyet savunması şiddetli taarruzlara karşın, takviye alabilecekleri akşama kadar mevzilerinde tutunabildiler. Bu durum karşısında General von Manstein muharebeye asker sürmeye devam etti.
Savunmanın yarılması
54. Kolordu'nun bazı unsurlarıyla takviye edilen 30. Kolordu savunmada bir gedik açmayı başardı. Öte yandan merkezden sahte bir taarruz yaparak Alman ve Rumen birlikleri hattın güney ucunda Sovyet savunmasına yüklendiler. Her iki kanatta da savunma hatları yarılmasına karşın Kızıl Ordu Sapun Hattı'nda dayanmayı başardı, fakat topçu mühimmatı da tükenmişti. Bu durumda Sovyet kumandan Petrov, ikmal sağlayabileceği batı yönünde, Khersones Burnu üzerine çekilme emri verdi. Khersones Burnu, onun son direnek bölgesiydi. Yorgun Alman kuvvetleri derhal takibe geçemedi. Bu sayede Sovyet güçleri durumlarını pekiştirmeye fırsat bulabilmişlerdir. Bu arada Stalin'in emriyle Parti yetkilileri, idari yetkililer ve üst komutanlar bir denizaltıyla tahliye edildi. Oktyabrskii ve Petron, son anda gemiye bindiler.[60] General von Manstein savunmayı yıpratmak için kente yoğun bir bombardıman başlattı.
Alman ve Rumen birlikleri 1 Temmuz'da doğudan Sivastopol'e ilerledi ve kentin güneydoğusundaki hakim bir yükseltide kurulmuş olan Malakoff tahkimatına girdi. 1855'teki Sivastopol Kuşatması sırasında bu tahkimatın düşmesi, kuşatmanın daha erken sonuç getirmesine yol açmıştı. Aynı şekilde Malakhof tahkimatının düşmesi 1942'de de direnişin sonu olmuştur. Sivastopol, 3 Temmuz'da[55] Alman kuvvetlerinin eline geçti. Ancak Sovyet askerlerinin direnmesi kentin düşmesi ile sona ermedi. Kersonese Yarımadası'na çekilmiş olan (Alman kayıtlarına göre yaklaşık 70 bin) Kızıl Ordu askeri direnmeye devam etmiştir. Buradan Kafkasya kıyılarına geçebilecekleri gemiler bulacaklarını umuyorlardı. Ancak gerekli gemiler bölgeye ulaşamadı ve Sovyet direnmesi 4 Temmuz'da sona erdi. [30]
Kuşatmanın son günleri
Kent, aslında İnkerman Tepeleri'ndeki mevzilerdeki yenilgi ardından 29 Haziran 1942 tarihinde düşmüş sayılırdı. Askerler, teçhizatlarından çoğu Alman topçu ateşi altında paramparça olduğu halde çarpışmaya devam ettiler. Zehirli gaz olduğu iddia edilen duman yüzünden sığınaklarından çıkan askerler, topçunun ve tankların ateşi altında öldüler. Savunmanın neredeyse ezilmiş olduğu bu koşullarda bile Alman kuvvetlerinin kente tam olarak hakim olmaları 27 gün süren sokak çatışmalarından sonra olabilmiştir. Hitler, Sivastopol'ün düştüğü haberini alınca büyük bir sevinç duydu, von Manstein'ı "Sivastopol Fatihi" olarak övdü ve mareşalliğe terfisi için emir verdiğini bildirdi. Sivastopol düşmüş olmasına karşın Sovyet birlikleri 9 Temmuz'a kadar yarımada civarındaki bazı mağaralarda direnmeyi sürdürdüler. Resmen istila edilen kentte çatışmalar sona ermemişti. Alman Komutanlığı, bir araya sıkışan Kızıl Ordu unsurlarını imha etmek kararındaydı. Sonbahar sonlarına kadar süren çatışmalarda kayıplar daha da artmıştır. Kent ele geçirildikten hemen sonra adı değiştirildi, Ostrogot kralı Theodorich'in adı verildi.
Kayıplar ve devamı
Alman iddialarına göre 90 binden fazla Kızıl Ordu askeri tutsak alındı ve daha fazlası ise çatışmalarda öldü. Fakat bu rakamların sadece propagandaya hizmet ediyor olması kuvvetle muhtemeldir çünkü Sovyet kaynakları Sivastopol savunmasında başta zaten 106 bin kişilik bir kuvvet olduğunu, zaman içinde 3 bin kişi ile takviye edildiği belirtmektedir. Bu 109 bin kişilik kuvvetin, çok büyük bir kısmı yaralılardan ve -Stalin'in emriyle- subaylardan oluşan 25.157 kişilik bölümü tahliye edilmişti. İkisi ortası bir değerlendirme, Sovyet kayıplarının 11 bin tutsak ve 90 bin ölü olduğu yönündedir.
Sovyet kaynakları Alman saldırısında çok az sayıda kızıl ordu askerinin hayatta kaldığını kabul etmektedir. General von Manstein de, Kızıl Ordu askerlerinin bazen, teslim olmaktansa yakınlarındaki Alman askerleriyle birlikte kendilerini havaya uçurduklarını yazmıştır. Sivil halkın da yaşadığı bir kentin günler boyu en ağır toplarla ve uçaklarla bombalanması emrini vermiş olan von Manstein, Sovyet askerlerinin bu tutumunu, siyasi komiserlerin acımasızlığına bağlamakta ve "bu Asyalı gücün insan yaşamına değer vermemesi…" olarak yorumlamaktadır. Kızıl Ordu askerlerini teslim olmaktan alıkoyan nedenlere ilişkin bir başka açıklama, teslim olduklarında Alman askerlerinin uygulayacağı muamelelerden korkmalarıdır.
General von Manstein kendi kayıplarını, muhtemelen olduğundan düşük göstererek 24 bin gibi yuvarlak bir rakam olarak vermektedir. Bu rakamlara Rumen birliklerinin kayıpları dahil değildir. Ayrıca Khersones Koyu'nun alınmasını takiben yürütülen "temizleme" çatışmalarındaki Alman kayıpları da bu rakama dahil değildir.
Robert Forczyk, Sevastopol 1942: Von Manstein's Triumph adlı çalışmasında Alman kayıplarını 4.264 ölü, 21.626 yaralı ve 1.522 kayıp olmak üzere yaklaşık 27 bin, Rumen kayıpları 1.597 ölü, 6.571 yaralı, 277 kayıp olarak vermektedir. Aynı çalışmada Sovyet kayıpları ise oldukça yuvarlak rakamlarla 18 bin ölü, 5 bin yaralı ve 95 bin tutsak olarak gösterilmektedir.[61]
Sivastopol'ün düşürülmesinden hemen sonra söz verildiği gibi General von Manstein Mareşal rütbesiyle onurlandırıldı. Hitler ve kurmayları onun katı yürekliliğini fark ederek bundan etkilendiler.
Sonunca bir başarıya ulaşsa da Alman komutanlığı açısından harekât, umulandan çok daha uzun bir zaman almıştı. Buna bağlı olarak Güney Ordular Grubu'nun Stalingrad ve Kafkasya yönündeki genel taarruzu olan Mavi Durum'na başlangıçta 11. Ordu katılmadı. Sonuçta bu harekâta katılan kuvvetler, bir ordunun desteğini geride bırakarak operasyona giriştiler. Sivastopol direnişi bir bakıma Kafkasya ve Stalingrad'a yönelen Alman genel taarruzuna katılacak ordu gücünde bir kuvveti Kırım'a bağlamış oldu.
Dipnotlar
- "33 Sayılı Emir'e Ek Emir". 22 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Aralık 2010.
- Ancak 1942 yılı Haziran ayı sonlarında başlatılan Mavi Durum'nın güney taarruz kolu olan von Kleist'in 1. Panzer Grubu, öyle hızlı bir ilerleme gösterecekti ki, bu planın uygulanmasına gerek kalmayacaktı. L. Hart, İkinci Dünya Savaşı cilt 1, Sh: 264
- Her ne kadar operasyon sahası ikisinde de Kerç Yarımadası ise de Trappenfang ile karıştırılmamalıdır.
Dış bağlantılar
- 14 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. [kaynak güvenilir mi?]
Kaynakça
Kaynakça
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.