Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Mehmet Hilmi Ziya Ülken (3 Ekim 1901, İstanbul – 5 Haziran 1974, İstanbul), Türk düşünce yaşamında ve Türkiye'de bir felsefe geleneğinin oluşmasında büyük etkisi olmuş bir filozof ve sosyologdur.
Hilmi Ziya Ülken 1901'de İstanbul'da dünyaya geldi. Babası kimyager Mehmet Ziyaettin Ülken, annesi Müşfika Ülken'dir. Annesi Müşfika Ülken, Kazan şehri ulemalarından Kerim Hazret'in torunudur. Ülken ilköğrenimini özel bir okul olan Tefeyyüz Mektebi'nde tamamladı. Orta ve lise eğitimini ise günümüzde İstanbul Erkek Lisesi (İEL) olarak bilinen İstanbul Sultanisî'nde tamamladı. 1918 yılında liseden mezun olduktan sonra Mülkiye'ye girdi ve 1921'de dereceyle mezun oldu. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde coğrafya asistanı oldu ve aynı zamanda fakülte kütüphanesinde memurluk elde etti. Felsefe bölümünden ise âhlak, sosyoloji, felsefe tarihi sertifikaları aldı. Bursa ve Ankara'da öğretmen olarak tayin edildi. Askerlik sonrasında İstanbul'a tekrar dönere Çapa Kız Öğretmen Okulu'nda tarih ve psikoloji, İstanbul Erkek Lisesi'nde ise felsefe dersleri verdi. 1933 yılına kadar İstanbul Erkek Öğretmen Okulu ile Galatasaray ve Kabataş liselerinde öğretmenlik yaptı. Yıl içinde reforme edilen İstanbul Üniversitesi'ne Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk medeniyeti doçenti olarak atandı. Bu konuda araştırmalar yapmak üzere Almanya'ya gönderildi. İstanbul'a dönüşü sonrasında üniversitede felsefe ve sosyoloji dersleri verdi ve bunu 1941'e kadar sürdürdü. Profesör unvanını almasını takiben, kürsü haline getirilen sosyoloji bölümümün başına getirildi. Bu aralıkta İstanbul Teknik Üniversitesi'nde 1948'e kadar sanat tarihi dersleri verdi. Bu tarihten sonra İstanbul Üniversitesi'nde Felsefe Grubu'nda mantık ve sosyoloji kürsülerinde değerler teorisi dersleri verdi, İslâm felsefesi derslerine de devam ediyordu. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde sistematik felsefe kürsüsün açık olduğu için buraya davet edildi ve ek dersler verdi. 1957 yılında ordinaryüs profesörlüğe yükseltildi. 27 Mayıs Darbesi sonrasında 147’ler listesinde adı geçti ve İstanbul'daki dersleri elinden alındı.[2] 5 Haziran 1974'te İstanbul'da ölene kadar ders vermeye Ankara'da devam etti.[3]
Ülken 1923-1924 arasında yakın çevresiyle Mihrab ve Anadolu Mecmuası'nı çıkarmıştı. Sonrasında Dergâh, Türk Yurdu, Ülkü, Hareket, İstanbul, Kültür Haftası, Millî Mecmua, Şarkiyat Mecmuası, Türk Düşüncesi, Türk Folklor Araştırmaları, Türkiyat Mecmuası gibi muhafazakâr eğilimleri olan dergilerde yazdı. Sahib-i imtiyazı olduğu Galatasaray dergisi ile Mülkiye de yazılar yayımladı. 1927 yılında Felsefe ve İçtimaiyat dergisini çıkarmışken 1938-1943 arasında İnsan ve 1960'a kadar Sosyoloji Dergisi'ni yayımladı. 1937 sonrasında ise birçok ulusal ve uluslararası bilimsel toplantıya katıldı. 64 yayımlanmış kitap ve 1300'den fazla makaleyle arkasında geniş bir külliyat bıraktı.[4]
Ülken felsefe, sosyoloji, psikoloji ile İslâm felsefesi ve felsefe tarihi üzerine Türkiye'de öne çıkan isimlerden biridir. İlk evrelerinde Ziya Gökalp ve Durkheim etkisinde olan Ülken daha sonra le Play ve Gaston Richard sosyolojisine de ilgi duymaya başlamıştı. Bireyi merkeze alan bir düşünce yapısına sahipti. Émile Boutroux eserlerinden çoğulcu görüş düşüncesini benimserken Spinoza da felsefi ve sosyolojik fikriyatını etkilemişti. Aşk Ahlâkı adlı eserinde Hegel idealizmiyle beraber tasavvufi bir etki ve natüralizm söz konusuydu. 1936'da Yirminci Asır Filozofları'nı yayımladığı vakit Marksizm etkisindeydi ve ekonomik bakışı bu sayede şekillenmişti. Ülken'e göre birey ve toplum tek bir bütünün iki ayrı parçasıydı ve birbirlerini tamamlıyorlardı. Bu nedenle çoğulcu ve ferdiyetçi bir dünya görüşüne sahipti. Marksizm'den de ileri dönemlerinde kopacaktı. Bu kopuşu Tarihi Maddeciliğe Reddiye adlı eseri simgeliyordu. Eserde insanın kalıtımsal özellikleri olduğunu ve bunu bir şekilde değiştirebilecek bir kuvvete sahip olmadığını ileri sürdü. Marksizm karşıtı düşüncenin felsefi temelini atmak istedi. 1948 sonrasında düşünsel bir istikrar sağladı ancak onun eserleri birbirini tamamlayan bir özelliğe sahipti.[5] Eserlerini kendisinin gelişim sürecini yansıttığı fikrindeydi ve bu pozisyonunu hep savundu.[6]
Ülken herhangi bir olayı incelerken bütün özelliklerini dikkate alan bir yaklaşıma sahipti. Batı kaynaklarını okuyan ve yayınlarında kullanan bir isimdi. Türk hümanizması idealini taşıyan Ülken, ülke sorunlarıyla ilgiliydi ve soyut bir dille toplumsal açıdan medeniyet ve çağdaşlaşma olaylara bakıyordu. Aşk Ahlâkı ve İnsani Vatanperverlik'te Doğu ile Batı arasında Osmanlı ve Cumhuriyetin durumuna, yönetici ve aydın kesiminin vaziyetine değindi. Daha önce de Türk Tefekkür Tarihi'ni Atatürk'e imzalayarak sunmuş ve onun dikkatini çekmişti, bu sayede yurtdışına çalışmalar yapmak için gönderilecekti.[7] Gençlik dönemlerinde ise Anadolucu hareketin içinde yer almış ve bu eğilimle eserler vermişti. Ülken toplumsal konulara değinse dahi sınıfsal polemik taşıyan eleştirileri çok azdı. Bu konu üzerine çalışan ve fikirler üreten insanlarla da polemikleri neredeyse hiç yoktu. Sadece Şeytanla Konuşmalar adlı eserinde hicivsel bir üslup takındı.[8]
Ülken'in Türk modernleşmesi üzerine değerlendirmeleri ağırlıkla Millet ve Tarih Şuuru, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü ve Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi adlı eserlerinde okunabilmektedir. Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, her ne kadar yazıldığı dönemde büyük bir ilgi görmese de[9] hala güncel bir konu olan modernleşme sancılarını doğrudan ele alan bir eserdi, günümüzde dahi önemini korumaktadır. Medeniyeti “sürekli bir yürüyüş” olarak gören Ülken'in bu eseri 1960'lardaki tartışmalara bir katkıdır. Tanıl Bora Cereyanlar'ı yazmasında bu kitabın ilham kaynağı olduğunu belirtmektedir.[10]
Ülken çoğulcu ve toplumsal yönüyle referansları da bu çerçevede oldukça genişti. Ali Artun'a göre 1942'de yayımladığı Resim ve Cemiyet adlı kitabı onun toplumsal tarih düşüncesinin özetidir. Marksizm etkisinde olduğu aralıkta yazdığı bu eser materyalist bir bakış taşıyan ve sanat tarihindeki dönüşümleri bu çerçevede, üretim, iş süreç ve örgütleri ile sınıf mücadelesi gibi kavramlarla okuyan bir eserdi. Mekân ve zaman sürekliliğini ileri süren eser sanatın toplumsal yönüne sıkı sıkıya bağlıydı. Ona göre millî resim toplumsal bir yön taşımalıydı ve bu sağlandığı zaman memleketin sorunları (işçilerin durumu ve sefalet gibi) daha görünür olacaktır. Hülasa onun toplumcu görüşleri hümanist ve evrensel modernlik düşüncesine dayanan, bireyi merkeze alan, kültür medeniyet ayrıklığını reddeden felsefesinden ileri geliyordu.[11]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.