Boykot
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Boykot, şiddet içermeyen bir protesto ifadesi olarak bir ürün, kişi, kuruluş, şirket veya ülkeden gönüllü olarak uzak durma eylemidir. Genellikle ahlaki, sosyal, politik veya çevresel sebeplerden dolayı olur. Boykotun amacı, hedeftekine ekonomik bir zarar vermek veya ahlaki bir öfke yaratmaktır; genellikle sakıncalı bulunan bir davranışı değiştirmeye zorlamak için kullanılır.
Kelime, İrlandalı milliyetçi lider Charles Stewart Parnell ve İrlanda Toprak Birliği'nin 1880'de yaptığı bir öneri üzerine bu taktiğin başarıyla uygulandığı Yüzbaşı Charles Boycott'tan gelmektedir.

Etimoloji
Özetle
Bakış açısı
Boykot kelimesi İngilizce'ye İrlanda’daki "Toprak Savaşı" sırasında girmiş ve İrlanda’nın Mayo Kontluğu’nda yaşayan Lord Erne adlı bir toprak sahibinin arazi temsilcisi Yüzbaşı Charles Boycott’tan türemiştir. Kaptan Boycott, 1880 yılında İrlanda Toprak Birliği tarafından organize edilen bir toplumsal dışlanmanın hedefi olmuştur. O yıl hasat kötü geçtiği için Lord Erne kiracılarına kiralarda %10’luk bir indirim teklif etmiş ve kiracıların talep ettiği %25’lik indirimi reddetmişti. Bunun üzerine Boycott, araziden 11 kiracıyı tahliye etmeye çalışmıştır. İrlandalı lider Charles Stewart Parnell, tahliye edilen kiracının yerine yerleşen başka kiracılarla mücadele ederken şiddete başvurmak yerine, bölgedeki herkesin onları toplumdan dışlamasını önerdi. Parnell, konuşmasında doğrudan emlakçı veya ev sahiplerine atıfta bulunmasa da, bu taktik ilk kez Boycott'a uygulandı. Eylemi gerçekleştirenlerin yaşadığı kısa vadeli ekonomik sıkıntılara rağmen Boycott, kısa sürede kendini yalnız bulmuş; işçileri tarlalarda, ahırlarda ve hatta evinde çalışmayı bırakmıştı. Yerel iş adamları onunla ticaret yapmayı kesmiş ve yerel postacı bile postalarını getirmez olmuştu.[1]
Kendisine karşı alınan ortak tavır, onun sorumluluğundaki mahsulleri hasat edecek işçi bulamaması anlamına geliyordu.[2] Hasattan sonra "boykot" başarıyla sürdürüldü ve kısa sürede bu yeni kelime her yerde kullanılmaya başlandı. New York Tribune muhabiri James Redpath, boykot hakkında ilk kez uluslararası basında yazan kişi oldu. İrlandalı yazar George Moore şöyle demektedir: “Bir kuyruklu yıldız gibi 'boykot' fiili ortaya çıktı.”[3]
Kasım 1880'de The Times gazetesi örgütlü toplumsal dışlamayı tanımlamak için bu kelimeyi kullanmıştır: "New Pallas halkı, onları 'boykot' etmeye karar verdi ve onlara yiyecek veya içecek sağlamayı reddetti." Daily News gazetesi de 13 Aralık 1880'de şöyle yazmıştır: "Zaten en cesur yürekliler bile her taraftan 'Boykot' edilme korkusuna yenik düşüyor."[4]
Türkçe'de boykot kelimesi ilk olarak 1908 yılında Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan mallarına karşı gerçekleştirilen Osmanlı Fes Boykotu esnasında yaygınlık kazanmıştır.[5][6]

Önemli boykotlar
Özetle
Bakış açısı
Terim 1880'lere dek ortaya atılmamış olsa da, uygulamada İngiliz kölelik karşıtlarının özgür ürün hareketine öncülük ettiği 1790'lara kadar uzanmaktadır.[7] Diğer örnekler şunlardır:
- 1891'deki İran Tütün Boykotu[8]
- Ayrımcılığı protesto etmek için sivil haklar hareketi boykotları (örneğin, Montgomery ve Tallahassee Otobüs Boykotları)
- Birleşik Tarım İşçileri Sendikası üzüm ve marul boykotları
- Amerikan Devrimi sırasında Boston Çay Partisi gibi İngiliz mallarına Amerikan boykotu
- 1902'de Çin Dışlama Yasası'nın uzatılmasını protesto etmek için 1905'te Çin'in Amerikan ürünlerini boykot etmesi.[9]
- Mahatma Gandhi tarafından düzenlenen İngiliz mallarına Hint boykotu
- 1920'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nde Henry Ford'a karşı düzenlenen başarılı Yahudi boykotu
- 4 Mayıs Hareketi'nden sonra Çin'deki Japon ürünlerinin boykotu
- 1930'larda Nazi Almanyası'nda Yahudi işletmelerine yönelik Yahudi karşıtı boykot
- 1933'te Litvanya, ABD, İngiltere, Polonya ve Filistin Mandası'ndaki Alman mallarına Nazi karşıtı boykot
- Arap Birliğinin İsrail'i ve İsrail ile ticaret yapan şirketleri boykotu
- Filistin sivil toplumunun İsrail Devletine karşı yürüttüğü dünya çapında Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) kampanyası.
- Desmond Tutu tarafından "gezegeni kurtarmak için apartheid tarzı bir boykot" olarak tanımlanan küresel fosil yakıttan çıkış hareketi,[10] tarihteki en büyük boykot türü kampanya olarak kabul edilmektedir.[11]
- İspanyol milliyetçiliğinin Katalan ürünlerine karşı bir asrı aşkın süredir uyguladığı tekrarlanan boykotlar. Yıllar boyunca, Katalanların bazen ayrılıkçı bir isyan olarak çarpıtılan siyasi ve ekonomik talepleri ve özerklikle ilgili dönüm noktaları, genellikle Katalonya'ya yönelik ticari boykot çağrılarıyla karşılanmıştır.[12]
Mayıs 2006'da, Göçmensiz Gün olarak da adlandırılan Büyük Amerikan Boykotu gerçekleşmiştir. ABD’de yaşayan çoğunlukla Latin Amerikalı göçmenler, göçmen işçi ve toplulukların ABD ekonomisi ve toplumu üzerindeki kritik rolünü vurgulamak ve o dönem tartışılan göçmen karşıtı yasaları protesto etmek için bir gün boyunca işe ve okula gitmeyerek, alışveriş yapmayarak göçmen nüfusunun yokluğunun etkisini göstermeyi hedeflemişlerdir.[13][14]
Kolektif davranış ve etkililik
Özetle
Bakış açısı
Kolektif davranış sosyolojisi, bireysel eylemler yerine, bir topluluk tarafından gerçekleştirilen davranışların nedenleri ve koşullarıyla ilgilenir. Ayaklanmalar, panikler, modalar, boykotlar bu kapsamda değerlendirilen örnekler arasındandır. Bazı araştırmacılar, boykotların son derece rasyonel bir yapıya sahip olduğunu, mevcut norm ve yapılara dayandığını savunarak geleneksel kolektif davranış biçimlerinden farklı bir kategoriye koymuşlardır. Lewis Killian bu görüşü eleştirerek, Tallahassee otobüs boykotunu, kolektif davranış teorisiyle örtüşen bir örnek olarak gösterir.[15]

Philip Balsiger, politik tüketimin (örneğin boykotların) genellikle çift amaçlı bir eylem repertuarı izlediğini belirtir: Hem boykot hedefleri üzerinde baskı kurmak hem de tüketicileri eğitip harekete geçirmek. Balsiger bu duruma bir örnek olarak İsviçre'deki Temiz Giysi Kampanyası'nı gösterir. Bir sivil toplum örgütü tarafından yürütülen bu kampanya, bir yandan şirketlerin üretim koşullarını medya aracılığıyla kamusal bir sorun haline getirerek, mağaza önlerinde stantlar kurup etik moda defileleri düzenleyerek, onbinlerce tüketicinin şirkete protesto kartı göndermesini sağlayarak şirketler üzerinde kamuoyu baskısı oluştururken, aynı zamanda etik alışveriş haritaları, atölyeler, reklamlar ve broşürler aracılığıyla tüketiciler bilinçlendirerek yerel şirketlerin etik uygulamaları hakkında farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır.[16] Yüksel ve Mryteza'ya göre, bir şirkete yönelik protesto stratejisinde boykotun yanı sıra tüketicileri eğitmeye yönelik çabaların da yer alması, başarı şansını en fazla artıran yöntemlerden biridir.[17]
Dixon, Martin ve Nau, 1990’lar ve 2000'ler boyunca şirketlere karşı gerçekleştirilen 31 kolektif eylem kampanyasını inceledi. Başarılı protestolar arasında boykotlar da vardı ve boykotların etkili olabilmesi için üçüncü bir tarafın (devlet müdahalesi ya da medya desteği) dahil olması önemli bir faktördü. Devlet müdahelesi, şirket yöneticilerinin düzenleyici yaptırımlardan çekinmesi nedeniyle boykotların etkisini artırırken; medya desteği, şirketlerin itibarına zarar verme potansiyeli taşıdığı için boykotun başarı şansını yükseltebiliyordu. Araştırmaya göre, en görünür ve itibarı en yüksek şirketler, boykotlara karşı en savunmasız hedeflerdi. Üçüncü taraf aktörlerin desteği düşük olduğunda, bu tür şirketler boykotçulara taviz vermezken, medya veya devlet müdahalesinin yüksek olduğu durumlarda talepleri karşılamak zorunda kalıyorlardı. Özellikle, eğer bir şirket yüksek görünürlüğe sahipse, yerel tüketicilere doğrudan bağımlıysa ve ikame ürünlere kolayca erişilebiliyorsa, boykotçuların taleplerine karşı daha duyarlı hale gelmekte ve taviz verme olasılığı artmaktadır. Koku, Akhigbe ve Springer de boykotların doğrudan bir finansal tehditten çok, itibarına zarar verme riski taşıdığını belirtmiştir.[18][19]
Delacote, boykotların başarı şansını azaltan bir soruna dikkat çeker: Tüketimi fazla olan ve dolayısıyla piyasa üzerindeki en fazla etkiye sahip tüketiciler, fırsat maliyetlerinin daha yüksek olması sebebiyle boykotlara katılma olasılığı en düşük olanlardır. Buna karşılık tüketimi az olan tüketiciler, boykota katılma konusunda daha isteklidirler. Bir diğer zorluk ise, boykota katılan geniş ve dağınık gruplar arasında doğrudan bir koordinasyon sağlamanın zor veya imkansız olmasıdır.[20] Yüksel ve Mryteza, tüketici boykotlarında bedavacılık sorununa vurgu yaparak, bazı bireylerin boykota katılmayı kişisel fayda açısından fazla büyük bir fedakârlık olarak algılayabileceğini belirtirler. Bununla birlikte, tüketicilerin boykotu belirli bir amaca yönelik kolektif bir eylem olarak değerlendirmesi, katılım olasılığını artırmaktadır.[21]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.