Loading AI tools
Roma İmparatoru (MS 270-275) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Lucius Domitius Aurelianus[1] (9 Eylül 214–Eylül 275), Aurelian olarak bilinen ve 3. yüzyıl sonu - 4. yüzyıl başında (270–275 arası) Roma İmparatorluğunun gücünü tekrar toparlamasına yardım eden birkaç başarılı "asker imparator"dan ikincisi olan Roma imparatoru.
Aurelian | |||||
---|---|---|---|---|---|
44. Roma imparatoru | |||||
Hüküm süresi | 9 Eylül 270 – Eylül 275 | ||||
Önce gelen | Quintillus | ||||
Sonra gelen | Marcus Claudius Tacitus | ||||
Doğum | 214 | ||||
Ölüm | Eylül 275 Çorlu | ||||
Eş(ler)i | Ulpia Severina | ||||
|
Saltanatı sırasında, on beş yıl süren ayaklanmaların ardından, topraklarının üçte ikisini kendisinden ayrılan imparatorluklara (Doğuda Palmyra İmparatorluğu ve Batıda Galya İmparatorluğu) kaptıran ve barbar işgalleriyle harap olan imparatorluğu, yeniden tamamen birleştirdi. Başarısı, İmparatorluğun 3. Yüzyıl krizlerinin sonu olmuştur.
Aurelian Dacia ripensis ya da Sirmium'da pek tanınmayan bir ailede (Pannonia) doğmuştur,[2] ve babası, tüm aileye adını vermiş olan Aurelius adında bir senatördür.[3] Aurelian birkaç savaşta general olarak görev yaptı ve başarıları ile sonunda İmparator Gallienus'un sağ kolu ve ordusunda dux equitum (Süvari komutanı) oldu. 268'de, Aurelian'ın süvarileri Gotların en güçlü süvari birliği ile Naissus Muharebesi'nde karşılaştı ve Hannibal zamanından beri Roma topraklarına yönelik en korku verici işgale son verdi. Kaynaklara göre Aurelian, Gallienus'un 268 yılında öldürülmesine iştirak etmişti ve taht için Claudius II'yi desteklemişti.[4]
İki yıl sonra Claudius öldüğünde, kardeşi Quintillus senatonun desteği ie tahta çıktı. 3. Yüzyıl Krizleri'nde rastlanan tipik bir tepki olarak, ordu yeni imparatoru tanımayı reddetti ve bunun yerine kendi komutanlarını desteklemeyi terih ettiler. Aurelian, 270 yılının eylül ayında, Sirmium'daki Roma lejyonları tarafından imparator ilan edildi. Aurelian, Quintillus'un birliklerini bozguna uğrattı ve Quintillus'un ölümünün ardından senato tarafından imparator olarak tanındı. Aurelian'ın, taht için Claudius tarafından hasta yatağında seçildiği iddiaları[5] propaganda olarak reddedildi. Sonradan; belki de 272 yılında Aurelian, Claudius'un ölüm gününü dies imperii olarak koydu, böylece üstü kapalı olarak Quintillus'un bir isyancı olduğu ima edildi.[6]
Güvenlik sağlandıktan sonra, dikkatini Roma'nın en büyük problemi olan son yirmi yılda kaybedilmiş topraklara ve res publicanın reforme edilmesine verdi.
248 yılında, İmparator Arap Philip Roma şehrinin bininci kuruluş yıl dönümünü muhteşem ve pahalı törenler ve oyunlarla kutladı ve imparatorluğa muazzam bir kendine güven kanıtı sundu. Ertesi yıl, her nasılsa, İmparatorluk dış düşmanların ağır baskısı altına girerken aynı zamanda çok sayıda isyancı zorba nedeniyle devletin gücünü zayıflatıyor bu da imparatorluğu tehlikeli bir iç savaş tehdidi ile karşı karşıya bırakıyordu. Aynı zamanda, devletin ekonomik olarak alt yapısını oluşturan tarım ve ticaret istikrarsızlığın neden olduğu bozulma nedeniyle gittikçe daha kötüye gidiyordu. Sonuç olarak, imparatorluk 260 yılında İmparator Valerian'ın kuşatma rüzgarına karşı koyacak durumda değildi; doğu eyaletleri kurtarıcıları olarak Suriye eyaletindeki Palmyra kenti yöneticisini bulmuşlar ve Roma imparatorluğundan ayrı bir oluşum olarak Palmyra İmparatorluğu adı altında Pers tehlikesine karşı başarıyla mücadele etmişlerdi; Ren hattının batısındaki eyaletler ise Roma toprakları içindeki üçüncü otonom devlet olan ve Galya İmparatorluğu olarak adlandırılan devleti oluşturmuşlardı. Roma'daki imparator ise, iç tehditler ve İtalya ve Balkanların savunmasıyla meşguldü. Bu, Gallienus ve Claudius'un karşı karşıya kaldıkları durumun özetiydi ve şimdi sıra henüz saltanatını başında olan Aurelian'daydı.[7]
Yeni imparator ilk iş olarak Roma toprakları üzerinde kendi konumunu güçlendirmeyi amaçladı. 270 yılı sonlarında Aurelian, Vandallar, Juthungi ve Sarmatyalılar'ı Roma topraklarından kovmak için Kuzey İtalya'ya sefer düzenledi. Bu zaferleri kutlamak için Aurelian, Germanicus Maximus unvanına kefil oldu.[8]
İmparatorun otoritesine, Septimius, Urbanus, Domitianus ve imparatorluktaki emniyetsizlik duygusunu ve ordunun Roma siyaseti üzerindeki ezici etkisini kullanmaya çalışan Felicissimus ayaklanması gibi Roma isyancıları tarafından birkaç kez meydan okundu. Tecrübeli bir komutan olarak Aurelian, ordunun öneminin farkındaydı ve sikkelerinden bilinen propagandalarının da gösterdiğine göre, Lejyonların desteğini sağlamaya çalışmıştı.[6]
Her nasılsa, Kuzeyli Barbarların neden oldukları sıkıntı henüz sona ermemişti. 271'de, Alamanlar İtalya'ya doğru harekete geçip Padan ovasından ülkeye girerek köyleri yağmaladılar; Po Nehri'ni geçerek Placentia'yı işgal ettiler ve yüzlerini Fano'ya çevirdiler. O sırada Vandallar'ın geri çekilmelerini kontrol etmek için Pannonia'da bulunan Aurelian, hemen İtalya'ya girdi ancak ordusu Placentia Savaşı'nda bozguna uğradı (Ocak 271). Bozgun haberi Roma'ya ulaştığında, barbarların geleceği korkusu büyük bir paniğe neden oldu. Ama Aurelian, Metaurus Nehri yakınlarındaki Alamanni kampına saldırarak onları Fano Savaşı'nda yendi ve Po nehrinin gerisine çekilmek zorunda bıraktı. En sonunda Aurelian, onları Pavia Savaşı'nda bozguna uğrattı. Bu sebeple kendisine Germanicus Maximus unvanı verildi. Her halükarda, Germen halklarının tehdidi Romalılarca hissedilecek kadar yüksek kaldı ve bu sebeple, Aurelian sorunu Roma'nın etrafına Aurelian Duvarları olarak da bilinen duvarlarla çevirttirerek çözmeye çalıştı.[9]
İmparator Lejyonlarının yönünü Balkanlara çevirdi ve Tuna'nın ötesinde Gotları yenerek bozguna uğrattı, liderleri Cannabaudes'i öldürdü ve Gothicus Maximus unvanını aldı. Her nedense, Tuna'nın kuzey kıyılarındaki Daçya eyaletini, savunmasının çok zor ve pahalı olduğu iddiasıyla terk etmeye karar verdi. Bu eyaletin yerine, Tuna'nın güneyindeki eski Moesia eyaleti sınırları içinde başkenti Serdica olan Dacia Ripensis adında yeni bir eyalet oluşturdu.[10]
272 yılıyla birlikte Aurelian dikkatini kaybedilen Doğu topraklarında kurulmuş, "Palmira İmparatorluğu" olarak bilinen ve Palmira kenti Kraliçesi Zenobia tarafından yönetilen devlete verdi.[11] Zenobia, kendi imparatorluğunu Suriye, Filistin, Mısır ve Küçük Asya topraklarının büyük bir bölümünü içine alan parçalara ayırmıştı. Başlangıçta, her ne kadar Zenobia'nın oğlu Vaballathus rex ve imperator ("kral" ve "yüksek askeri komutan") unvanlarını almış olsa da Aurelian imparator olarak tanınmıştı ancak Aurelian, yeterince güçlendiğini hissettiği anda Doğu eyaletlerini işgal etmeye karar vermişti.
Küçük Asya kolayca kuşatıldı ancak Byzantium ve Tyana (şimdi Kemerhisar) ona teslim olmamak için biraz direnç gösterdi. Tyana kentinin düşüşü kendi başına bir efsane haline geldi; Aurelian kendisine karşı koyan şehirleri yerle bir ediyordu ancak çok saygı duyduğu 1. yüzyıl filozoflarından Tyanalı Apollonius'u rüyasında gördüğünden dolayı Tyana kentini bağışlamıştı. Apollonius, rüya'da:"Aurelian, yönetmek arzusundaysan masumların kanını dökmekten uzak dur! Aurelian, fatih olmak istiyorsan, merhametli ol!" demişti. Sebep her ne olursa olsun Aurelian, Tyana kentini bağışladı. Bu birçok kentin imparatorun intikam peşinde olmadığı fikrine kapılmalarına yardımcı oldu. Orduları altı ay içinde, Kraliçeleri Zenobia Sasani İmparatorluğu'na kaçmayı denediğinde teslim olan Palmyra kenti kapılarına dayanmıştı. Artık "Palmyra İmparatorluğu" yoktu. Nihayetinde Zenobia ve oğlu esir alınmış ve onun Roma'daki zafer geçişi sırasından caddelerde yürümek zorunda bırakılmışlardı. Persler ve Mısırdaki isyancı Firmus ile yapılan birkaç çatışmadan sonra 273 yılında şehrin tekrar ayaklanması üzerine Palmyra'ya dönmek zorunda kaldı. Aurelian bu defa askerlerine şehri yağmalama izni verdi ve Palmyra bu yağmadan sonra bir daha ayağa kalkamadı. Bu olaydan sonra Parthicus Maximus ve Restitutor Orientis ("Doğunun Yeniden Kurucusu") unvanlarını aldı.[6]
274 yılında, muzaffer imparator dikkatini tekrar batıya, Claudius II tarafından zaten kısmen zayıflatılmış olan "Galya İmparatorluğu"na verdi. Aurelian, bu seferi büyük ölçüde diplomasi ile kazandı; "Galya imparatoru" Tetricus tahtı terk ederek İmparatorluğun Galya ve Britanya'ya geri dönmesinin yolunu açmak niyetindeydi ancak açıkça Aurelian'a teklif edememişti. Bunun yerine, göründüğü kadarıyla ikisi birlikte bir plan yapmış, ordular Châlons-en-Champagne'da karşılaştığında Tetricus, hemen Roma ordu kampına kaçmış ve Aurelian karşısına çıkan Galya ordusunu kolaylıkla bozguna uğratmıştı. Tetricus, bu plandaki rolü nedeniyle İtalya'da yüksek dereceli bir pozisyonla ödüllendirildi.
Aurelian Roma'ya döndü ve Senatodan son onursal unvanı olan Restitutor Orbis ("Dünya'nın Yeniden Kurucusu") unvanını aldı. Dört yıl içinde imparatorluğun tüm sınırlarında güvenliği sağladı, imparatorluğu yeniden birleştirdi ve ona 200 yıl sonra sona erecek yeni bir başlangıç şansı verdi.
Aurelian bir reformcuydu ve imparatorluğun yönetimsel organlarının fonksiyonlarını (ekonomi ve din de dahil) yeniden düzenledi. Ayrıca birçok kamu binasını tamir ettirdi, yiyecek rezervlerinin yönetimini yeniden organize etti, en önemli mallarda fiyatları sabitledi ve görevlerini suistimal eden kamu çalışanları hakkında kovuşturma açtırdı.
Aurelian, güneş tanrısı Sol ya da Oriens'in konumunu ve Roma pantheon'undaki tanrısallığını güçlendirdi. Niyeti, İmparatorluktaki tüm sivil ya da askerlerin, doğulu ya da batılıların kendi tanrılarına ihanet etmeden inanabilecekleri tek bir tanrı inanışı sunabilmekti. Bu kültün merkezi, Roma kentinde 271'de inşa edilen ve muhteşem dekorasyonu Palmyra İmparatorluğu'ndan elde edilen ganimetlerle finanse edilen yeni tapınak Campus Agrippae idi.
Aurelian, diğer dinden olan insanları cezalandırmadı. Her halükarda, göründüğü kadarıyla kısa saltanatında, Diocletianus tarafından da tam olarak kabul edilen "tek tanrı, tek imparatorluk" prensibini takip etmişti. Yine bazı sikkeleri üzerinde bulunan deus et dominus natus ("Tanrı ve kral olarak doğan") ibaresi yine Diocletian tarafından da benimsenmiştir. Lactantius, eğer yeterli zamanı olsaydı Aurelian'ın tüm diğer tanrıları yasa dışı ilan edeceğini iddia eder.
Aurelian'ın saltanatı sadece darphane işçilerinin ayaklanmasını kaydeder. Roma'daki darphane ustası Rationalis Felicissimus, Aurelian'a karşı ayaklandı. İsyana, aslında darphane işçileri ve sikke yapımında kullanılan gümüşleri çalan ve düşük kalitede sikke üreten darphane ustası Felicissimus neden olmuştu. Aurelian bu düzeni bozmak istemiş ve Felicissimus'u mahkemeye çıkartmıştı. Rationalis, darphane işçilerini isyana teşvik etmişti; isyan sokaklara sıçramıştı ve bu durumda da Felicissimus hemen öldürülmüş ya da idam edilmiş olmalıdır. Mısır'daki Palmirene isyanı, büyük ihtimalle Roma'nın tahıl tedarikini azaltmış bu da halkın imparatora olan saygı ve sevgisinin azalmasına neden olmuştur. Bu isyan aynı zamanda, büyük olasılıkla Quintillus'ın seçiminde onu desteklemiş olan bazı senatörlerin desteğini de almış böylece Aurelian'dan korkacak bir şeyleri olmuştur. Aurelian, imparatorluk ordusundan bazı birliklere güçlendirilmiş olan şehir Kohort'larına isyancı çetelere saldırılmasını emretmiştir: bunun sonucu Caelian tepesi'ndeki savaş, isyanın sonunu belirlemiştir (bazı kaynaklarda, ölü sayısı muhtemelen biraz abartılı olmakla birlikte 7000 olarak verilir). İsyancıların birçoğu idam edilmiş, aynı zamanda bazı isyancı senatörlere ölüm cezası verilmiştir. Roma darphanesi geçici olarak kapatılmış ve yeni kurulan birkaç darphane ile birlikte imparatorluğun ana darphanesi hakimiyetini kaybetmiştir.[12]
Aurelian'ın sikke reformu, içinde %5 gümüş bulunan antoninianii sikkelerinin takdimini içerir. Üzerinde, XXI işareti (ya da Yunan sayısal sistemine göre KA) bulunan ve bu sikkelerden yirmi tanesinin eski gümüş sikke denarius ile aynı miktarda gümüşe sahip olduğunu anlatan bir ibare bulunur.[13]
275 yılında, Aurelian Sasanilere karşı yeni bir sefer hazırlığı için Küçük Asya'ya hareket etti. Kral I. Şapur'un 272'de ölümü ve oğlu Kral I. Hürmüz'ün 273'te tahttan çekilmesinden sonra zayıf yönetici I. Behram'in güç olarak yükselmesi, Sasani İmparatorluğuna saldırmak için ortamı uygun hale getirmişti.
Aurelian, yolu üzerindeki Galya'da muhtemelen Tetricus'un memurlarından ya da isyancılarından biri olan Faustinus'a karşı başlayan bir ayaklanmayı bastırdı ve barbar yağmacıları Vindelicia'da (Almanya) bozguna uğrattı.
Her halukarda Aurelian, Küçük Asya'ya geçmek için Trakya'da beklerken bir suikast sonucu öldürülmesi nedeniyle Pers topraklarına asla ulaşamadı. Bir yönetici olarak Aurelian, ahlaksız subayların ya da askerlerin cezalandırılması konusunda oldukça sertti. Aurelian sekreterlerinden birisi (Zosimus, Eros olduğunu aktarır) basit bir şey için yalan söyler. İmparatorun yapabileceklerinin korkusu ile güya imparator tarafından hazırlanan ve üzerinde idam edilecek yüksek dereceden subayların işaretlenmiş adların bulunduğu sahte bir belge hazırlar ve bu belgeyi Aurelian'ın düşmanlarına verir. Notarius Mucapor ve yüksek dereceden Praetorian subayları, imparatorun onları cezalandıracağı korkusu ile Aurelian'ı 275 yılının Eylül ayında Trakya'da Caenophrurium (Çorlu) kentinde öldürürler.
Aurelian'ın senatodaki düşmanları kısa süre sonra senatodan imparator için Damnatio Memoriae uygulanması kararını geçirtirler ancak bu karar yıl bitmeden geri alınır ve Aurelian tıpkı selefi Claudius gibi Divus Aurelianus adıyla tanrılaştırılır.
Aurelian'ın karısı ve 274 yılından itibaren Augusta unvanı taşıyan Ulpia Severina, söylenenlere göre Marcus Claudius Tacitus'un imparator seçilmesine kadar geçen iki imparator arası sürede imparatorluk yetkilerini eline almış ve imparatorluğu tek başına yönetmiştir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.