Anlatım bozuklukları, yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan hatalardır. Bu hatalar yapısal (dilbilgisel) veya anlam ve mantık bakımından olabilir. Öge eksikliği, ek eksikliği gibi yapısal bozukluklara "bağlaşıklık hataları"; gereksiz sözcük kullanımı, yanlış sözcük kullanımı gibi anlamsal bozukluklara ise "bağdaşıklık hataları" denir.
Yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan yapısal bozukluklar şunlardır:
Özne-yüklem uyumsuzluğu
Tekillik-çoğulluk bakımından
Özne tekil ise, yüklem de tekil olmalıdır. Ancak bazen saygı veya alay amacı ile yüklem çoğul kullanılabilir.
- Sayın Başbakanımız tören alanına teşrif ediyorlar. (doğru)
- Küçük Bey hâlâ kalkmadılar mı, hanım? (doğru)
Özne bir insan ise yüklem tekil de çoğul da olabilir. Özne insan değilse ve kişileştirilmemişse (hayvanlar, bitkiler, cansız varlıklar, soyut kavramlar vs.) yüklem tekil olur.
- Masanın üzerindeki kalemler yere yuvarlandı.
Edebî sanatlarla insan olmayan varlıklar kişileştirildiğinde yüklem çoğul olabilir.
- Kelebekler dans ederek baharın gelişini müjdeliyorlar.
Belgisiz sıfatlarla çoklu bir özne kastedildiğinde, yüklem tekil kalır.
- Herkes ikinci bir dil öğrenebilir.
- Amatör sporcuların çoğu bitiş çizgisine vardı.
Çoklu öznedeki şahıslardan biri birinci tekil şahıs zamiri (ben) ise yüklemin kişisi birinci çoğul şahıs (biz) olur.
- Ben ve ağabeyim yarın seni istasyondan alacağız.
Çoklu öznedeki şahıslardan biri ikinci tekil şahıs zamiri (sen) ise yüklemin kişisi ikinci çoğul şahıs (siz) olur.
- Murat ve sen beni dışarıda bekleyin.
Olumluluk-olumsuzluk bakımından
Türkçede bazı belgisiz zamirler ve bağlaçlar sadece olumlu veya sadece olumsuz yüklemle birlikte kullanılır.
- hem ... hem ..., ne ... ne ..., herkes, bütün... --> olumlu
- hiçbiri, kimse... --> olumsuz
- Konsere ne Esra ne de Aysun gitmedi (yanlış) || Konsere ne Esra ne de Aysun gitti. (doğru)
- Herkes canla başla çalışıyor, şikâyet etmiyordu. (yanlış) || Herkes canla başla çalışıyor, kimse şikâyet etmiyordu. (Doğru. Olumsuz yüklem ortak kullanılamaz.)
Öge eksikliği
Cümlelerde gerekli olan bazı ögelerin kullanılmamasından kaynaklanır. Düzeltilebilmesi için uygun ögelerin getirilmesi gerekir.
Özne eksikliği
Özne eksikliği hatası, genellikle birleşik, bağlı veya sıralı cümlelerde görülür. Bu tür cümlelerde birden fazla yargı bulunur. Yan cümleciklerin yargısı ana cümlenin öznesi ile uyumlu değilse (özne paylaşılamıyorsa), uygun bir özne eklenmelidir.
- Tava'nın bakırı çıkınca kullanılmaz oldu. || Tava'nın bakırı çıkınca tava kullanılmaz oldu. || Tava, bakırı çıkınca kullanılmaz oldu.
- Hastanenin inşaatı 29 Ekim'de tamamlanacak ve hizmete açılacak. || Hastanenin inşaatı 29 Ekim'de tamamlanacak ve hastane hizmete açılacak.
Türkçede gizli özne kullanımı oldukça yaygındır ve bu durum genellikle bir özne eksikliği hatası değildir.
- Konsere gelecek misin? ("Sen" öznesi gizli durumda, cümle doğru.)
Yüklem eksikliği
Sıralı ve bağlı cümlelerde yüklemin ortak kullanılması bazen yapısal bozukluklara neden olur.
- Sen kendi işine, biz kendi işimize bakalım. || Sen kendi işine bak, biz kendi işimize bakalım.
Nesne (düz tümleç) eksikliği
Nesne eksikliğinden kaynaklanan problemler, genellikle hem geçişli hem de geçişsiz yargı bulunduran cümlelerde görülür.
- Siz birbirinizi bağışlasanız bile ben bağışlamam! (Orhan Çubukçu) (yanlış) || Siz birbirinizi bağışlasanız bile ben sizi bağışlamam! (doğru)
- Ona hem çok kızıyorum hem de çok seviyorum. || Ona hem çok kızıyorum hem de onu çok seviyorum. (doğru)
Dolaylı tümleç eksikliği
Genellikle geçişli ve geçişsiz yargı barındıran sıralı veya bileşik cümlelerde görülür.
- Yeni çıkan kitapları incelemek ve tezi için yararlanmak istiyordu. || Yeni çıkan kitapları incelemek ve onlardan tezi için yararlanmak istiyordu. (doğru)
Zarf tümleci eksikliği
Genellikle sıralı cümlelerde görülür.
- Yaşlı komşusuna hemen her gün uğrar, ilgilenirdi. || Yaşlı komşusuna hemen her gün uğrar, onunla ilgilenirdi.
Ek-fiil eksikliği
Türkçedeki ek-fiiller (ek-eylemler) "idi", "imiş", "ise" ve "-dir"dir. Bunların özellikle bağlı veya sıralı cümlelerde kullanılmaması, anlatım bozukluğuna neden olabilir.
- Yemekler lezzetli fakat yeterince sıcak değildi. || Yemekler lezzetliydi, fakat yeterince sıcak değildi.
Fiilimsilerin yanlış kullanılması
Türkçede fiilimsiler (eylemsiler) isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiildir. Bunların hatalı kullanımı veya gerektiğinde kullanılmaması anlatım bozukluğuna neden olur.
- Doktor hastanın tuzlu yemekler ve alkol almasını yasakladı. (Yemek "alınmadığı" için, "yeme" isim-fiili eklenmelidir.)
- Doktor hastanın tuzlu yemekler yemesini ve alkol almasını yasakladı. (doğru)
Yardımcı fiil hataları
Cümlede "etmek", "olmak" gibi yardımcı fiiller hatalı olarak eksik bırakılmamalı, bileşik fiillerin ilk sözcüğü, sıralı ve bağlı cümlelerde hatalı yardımcı fiillere bağlanmamalıdır.
- Umut etmek (yanlış) || Umutlanmak (doğru)
- Kuşku etmek (yanlış) || Kuşkulanmak (doğru)
- İstek almak (yanlış) || İstemek (doğru)
- Hasta olmak (yanlış) || Hastalanmak (doğru)[1]
Fiil çatısı uyumsuzlukları
Cümledeki fiillerin çoğunlukla etkenlik-edilgenlik bakımından uyumsuz olmasından kaynaklanır.
Tamlama hataları
İsim ve sıfat tamlamalarının yanlış yazılması veya yanlış sözcüklere bağlanması anlatım bozukluğuna neden olur. Örneğin Türkçede kalıplaşmış birkaç özel tamlama dışında sayı tamlamalarında çoğul eki kullanılmaz.
- Üç Silahşorlar, iki elma
- Orman, ötüşen kuşları ve çiçekleriyle bir başka güzeldir. (Çiçekler ötüşmeyeceği için "kuşlarıyla" yazılmalı veya cümle ...çiçekleri ve ötüşen kuşları... diye düzenlenmelidir.)
Eklerin hatalı kullanımı
Ek hataları genellikle iyelik ekinin gereksiz kullanılmasından veya tamlayan ekinin kullanılmamasından kaynaklanır.
- Bu yaz bisiklete binmesini öğrenmişti. (Binmesini sözcüğündeki iyelik eki gereksizdir, sözcük binmeyi olmalıdır.)
- Metin, kimsenin önemsemediği önemli konuları içermesi beni mutlu etti. (Metin ... içermesi doğru olmayacağından metin sözcüğüne tamlayan eki getirilerek metnin ... içermesi olmalıdır. Bu örnek "tamlama hataları" başlığı altına da girebilir.)
Bağlaçların hatalı kullanımı
Bağlaçlar cümlede anlamlarına uygun olacak şekilde kullanılmalıdır.
- Üç dakikaya gelirim dedi ama tam üç dakika sonra geldi. (Ama bağlacı cümlenin yönünü değiştirir ve öncesindeki yargıyla sonrasındaki yargı çelişmelidir, bu cümlede ama bağlacı yerine ve gibi bir bağlaç kullanılabilir.)
Gereksiz sözcük kullanımı
Eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması
Cümlede eş anlamlı sesteş iki sözcüğü birlikte kullanmak anlatım bozukluğuna sebep olur.
- İşini hâlâ daha bitirememiş.
- Sağlık ve sıhhat insanın en büyük hazinesidir.
Türkçede bazen aynı sözcüğü birden fazla kez kullanmak gerektiğinde, aynı sözcüğü tekrar kullanmaktan kaçınmak için, eş anlamlı sözcükler birlikte kullanılabilir. Bu bir anlatım bozukluğu değildir.
Yardımcı fiilin gereksiz kullanılması
Cümlede "etmek", "olmak" gibi yardımcı fiiller hatalı olarak eksik bırakılmamalı, bileşik fiillerin ilk sözcüğü, sıralı ve bağlı cümlelerde hatalı yardımcı fiillere bağlanmamalıdır.
- Umut etmek (yanlış) || Umutlanmak (doğru)
- Kuşku etmek (yanlış) || Kuşkulanmak (doğru)
- İstek almak (yanlış) || İstemek (doğru)
- Hasta olmak (yanlış) || Hastalanmak (doğru)[1]
Sözcüğün anlamının başka bir sözcükte/ekte bulunması
- Kardeşim ne istediğini sessizce kulağıma fısıldadı. ("Fısıldamak" sözcüğünde "sessizce" anlamı vardır.)
- Bir çocuk dergisi vasıtasıyla tanıştığım mektup arkadaşımla uzun yıllar karşılıklı mektuplaştık. (İşteş fiilde "karşılıklı" anlamı mevcuttur.)
- Eğer bileti almamış olsaydım gelmezdim. (“-sa” eki “eğer” anlamını vermektedir.)
- Bunu sana ödünç veriyorum çünkü vereceğini bildiğim için. (Çünkü bağlacı ve için edatı, ikisi de neden bildirir.)
Sözcüğün yanlış yerde kullanımı
Cümledeki sözcüklerin hatalı sıralaması anlam bozukluğuna neden olabilir.
- Sanatçı konserde bestelediği şarkıları söyledi. (Şarkılar konser esnasında bestelenmediği için "kendi" sözcüğü eklenebilir veya ögelerin sırası değiştirilebilir.)
- Sabahtan beri çok başım ağrıyor. (yanlış) || Sabahtan beri başım çok ağrıyor. (doğru)
- Tamirci, on dakikada havuzun suyunu boşaltan dinamoyu tamir etti (yanlış) cümlesindeki “on dakikada” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmaktadır çünkü söylenmek istenen dinamonun havuz suyunu on dakikada boşaltması değil, tamirin on dakikada yapılmasıdır || Tamirci, havuzun suyunu boşaltan dinamoyu on dakikada tamir etti. (doğru)[1]
Türkçede vurgulanan öge yükleme yaklaştığı için sözcük sırası her zaman bir hata belirtisi değildir.
Anlam belirsizliği (kapalılığı)
Cümleden birden fazla anlamın çıkmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğudur.
Zamir eksikliğinden kaynaklanan belirsizlikler
"Onun" ve "senin" zamirleri ile kurulan belirtili isim tamlamalarında zamir kısmı gizli durumda bırakıldığında bazen anlam karmaşası ortaya çıkabilir.
- Gazetedeki yazılarını zevkle takip ediyoruz. (Kimin yazılarının takip edildiği tek başına bu cümleden anlaşılamaz.)
Karşılaştırma hataları
Cümlede kıyaslama yapılırken sözcüklerin yanlış kullanılması veya eksik olması anlam karmaşasına neden olabilir.
- Akif, sınıf arkadaşlarına göre az çalışıyor. (Kıyaslamayı yazarın mı yoksa diğer öğrencilerin mi yaptığı açık değildir.)
- Tatlı yemeyi senden çok seviyorum. (Yazarın tatlı yemeyi karşısındaki kişinin tatlı yemeyi sevdiğinden mi, karşısındaki kişiden mi çok sevdiği belli değildir.)
Noktalama işareti hataları
Türkçede noktalama işaretlerinin; özellikle nokta, virgül ve noktalı virgülün hatalı kullanımı bir cümlenin anlamını değiştirebilir.
- Genç adamı hasretle kucakladı. (Genç bir adamın mı kucaklandığı yoksa bir gencin adamı mı kucakladığı belli değildir.)
- Burası elmasıyla meşhur bir yerdir. (Meşhur olan şeyin elma mı elmas mı olduğu açık olmadığı için kök tırnak içine alınmalıdır: "elma"sıyla, "elmas"ıyla.)
Anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması
Cümlede şüphesiz ve muhtemelen, yaklaşık ve tam gibi anlamca çelişen sözcükler bir arada kullanılmamalıdır.
- Şüphesiz bu tabloyu Sema Hanım yapmış olmalı. (yanlış)
Yanlış sözcük seçimi
Yanlış sözcük seçimi bazı kaynaklarda "sözcükleri yanlış anlamda kullanmak" olarak geçer. Anlamca benzer bazı sözcüklerin karıştırılması anlatım bozukluğuna neden olur. Bunlara örnek olarak şans ve risk, neden olmak ve sağlamak, dokumak ve örmek, has ve özgün, kapsamak ve kaplamak, özel ve özgü, sayesinde ve yüzünden gibi sözcük grupları verilebilir.
- Bu ameliyatta az da olsa ölüm şansı vardır. ("Şans" genellikle olumlu anlamda kullanılır. Burada "risk" kullanılmalıdır.)
- Yöneticilerin sorumsuzluğu şirketin iflas etmesini sağladı. (Yüklem olumsuz bir anlam taşıdığı için "neden olmak" daha uygundur.)
Deyim ve atasözlerinin hatalı kullanımı
Deyim ve atasözleri kalıplaşmış sözcük gruplarıdır. Bunların sözcüklerini eş ya da yakın anlamlılarıyla ile değiştirmek veya bunları yanlış anlamda kullanmak anlatım bozukluğuna neden olur.
- Arı kovanına parmak sokmak (yanlış) || Arı kovanına çomak sokmak (doğru)
- Eşim işyerinde üstlerinin gözüne batarak kısa zamanda terfi aldı. ("Göze batmak" olumsuz anlam taşır. Doğrusu "göze girmek" olmalıdır.)
Mantık ve sıralama hataları
Mantık hataları genellikle cümlede sözcük sıralamasından kaynaklanan hatalardır.
- Bebekler bu dönemde yürümeyi, ardından da ayakta durmayı öğrenirler. (Yürümek, ayakta durmakdan sonra öğrenilir.)
- Yoğun kar yağışı nedeniyle ölümlü kazalar ve hatta yaralanmalar meydana geldi. (Ölüm, yaralanmadan daha ciddi bir durumdur.)
- Birinci Geleneksel Şenlik'imize hoş geldiniz. (İlk kez yapılan bir şey geleneksel olamaz.)
Duruluk
Cümlede gereksiz sözcük, ek vs. bulunmamasıdır. Örneğin, “Doktor istirahat edip dinlenmemi istedi” cümlesi duru değildir çünkü “İstirahat etmek” ile “dinlenmek” aynı anlamdadır.
- “Doktor dinlenmemi istedi” cümlesi duru bir cümledir, gereksiz sözcük yoktur.
- “Olayı öğrenir öğrenmez hemen savcılığa koştu.” cümlesinde “öğrenir öğrenmez” ile “hemen” aynı anlamdadır ve duruluğu engellemektedir.[1]
Cümlenin herkesçe aynı şekilde anlaşılmasıdır. Birden çok yoruma yer vermemesidir.
- “Genç kadına yardım etti.” cümlesi iki anlama gelmektedir, virgül kullanımı veya bir özne eklenmesi bu duruma açıklık getirir.
- “Genç, kadına yardım etti.” cümlede anlam belirsizliği ortadan kalkmıştır, açık bir cümledir.[1]
- “Adam, genç kadına yardım etti.” cümlede anlam belirsizliği ortadan kalkmıştır, açık bir cümledir.
Doğruluk
Cümledeki tüm ögelerin tam ve yerinde kullanılmasıdır.
- “Seni seviyor, asla kızmıyoruz” cümlesinde “sana” dolaylı tümleci eksik olduğundan cümle doğru değildir.
- “Seni seviyor, sana asla kızmıyoruz.” cümlesinin ögeleri yeterlidir ve doğru bir cümledir.[1]