Loading AI tools
1979-1981 yılları arasında ABD ve İran arasında yaşanan diplomatik açmaz Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İran rehine krizi (Farsça: تسخیر سفارت آمریکا), İran ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yaşanan diplomatik bir açmazdır. Aralarında geleceğin İran Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan, geleceğin Devrim Muhafızları Başkomutanı Muhammed Ali Caferi ve geleceğin İran Ordusu Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri'nin de bulunduğu,[1] İran Devrimi'ni destekleyen İmam'ın Çizgisinin Müslüman Öğrenci Takipçileri'ne mensup bir grup silahlı üniversite öğrencisinin, Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'ni ele geçirip onları rehin almasının ardından 53 Amerikalı diplomat ve vatandaş, İran'da rehin tutuldu.[2][3] Rehineler, 4 Kasım 1979'dan 20 Ocak 1981'de serbest bırakılmalarına kadar 444 gün boyunca alıkonuldu. Bu kriz İran-Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.[4]
İran rehine krizi | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
İran Devrimi'nin konsolidasyonunun bir parçası | |||||||||
İranlı öğrenciler, ABD'nin Tahran Büyükelçiliği önünde | |||||||||
|
Batı medyasında kriz, “intikam ve karşılıklı anlayışsızlık'tan oluşan bir karışıklık” olarak tanımlandı.[5] ABD Başkanı Jimmy Carter, rehin alma olayını bir “şantaj” eylemi ve rehineleri de “terörizm ve anarşinin kurbanları” olarak nitelendirdi.[6] İran'da bu olay, İran Devrimi'ni baltalama girişimleri ve 1979'da devrilen İran Şahı Muhammed Rızâ Pehlevî'ye uzun süredir verdiği destek de dahil olmak üzere, ABD'ye ve ABD'nin İran'daki etkisine karşı bir eylem olarak görüldü.[7] Şah Pehlevi devrildikten sonra kendisine sığınma hakkı tanındı ve kanser tedavisi için ABD'ye kabul edildi. Yeni İran rejimi, yönetimi sırasında gizli polisi aracılığıyla İranlılara karşı işlemekle suçlandığı suçlardan yargılanmak üzere geri dönmesini talep etti. Bu talepler reddedildi ve İran, ABD'nin bu ihlallerde suç ortaklığı yaptığını düşündü. ABD, rehin alma olayını, diplomatlara tutuklanmaya karşı dokunulmazlık tanıyan ve diplomatik yerleşkeleri dokunulmaz kılan Viyana Sözleşmesi gibi uluslararası hukuk ilkelerinin korkunç bir ihlali olarak gördü.[8][9][10] Şah, Aralık 1979'da ABD'den ayrıldı ve nihayetinde Mısır'a sığındı. 27 Temmuz 1980'de, 60 yaşındayken kanser komplikasyonlarından öldü.
Yakalanmaktan kurtulan altı Amerikalı diplomat, 27 Ocak 1980'de CIA ve Kanada'nın ortak operasyonuyla kurtarıldı. Diplomatik görüşmelerin rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamada başarısız olmasının ardından kriz, 1980 başlarında doruk noktasına ulaştı. Carter, ABD Ordusu'na, İran yakınlarındaki sularda devriye gezen USS Nimitz ve USS Coral Sea'nin de aralarında bulunduğu savaş gemilerini kullanarak bir kurtarma operasyonu - Kartal Pençesi Operasyonu - gerçekleştirmesi emrini verdi. Helikopterlerden birinin bir nakliye uçağına çarpması sonucu 24 Nisan 1980'deki başarısız girişim, bir İranlı sivilin ölümü ve sekiz Amerikan askerinin kazayla hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. ABD Dışişleri Bakanı Cyrus Vance, başarısızlığın ardından görevinden istifa etti. Eylül 1980'de Irak, İran'ı işgal ederek İran-Irak Savaşı'nı başlattı. Bu olaylar, İran hükûmetinin ABD ile müzakerelere başlamasına ve Cezayir'in arabuluculuk yapmasına yol açtı.
Siyasi analistler, bu açmazın Carter'ın başkanlığının devam eden çöküşünde ve 1980 başkanlık seçimlerini ezici çoğunlukla kaybetmesinde önemli bir faktör olduğunu belirttiler. Rehineler, Cezayir Anlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Amerikan Başkanı Ronald Reagan'ın yemin ederek göreve başlamasından sadece birkaç dakika sonra resmen serbest bırakıldılar. Kriz, İran'da Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin prestijini ve Batı ile ilişkilerin normalleşmesine karşı çıkan teokratların siyasi gücünü artırdı.[11] Kriz aynı zamanda İran'a karşı Amerikan ekonomik yaptırımlarına yol açarak iki ülke arasındaki bağları daha da zayıflattı.[12]
Irak'ın İran'ı işgali, elçilik çalışanlarının rehin alınmasının üzerinden bir yıl geçmeden gerçekleşti. Gazeteci Stephen Kinzer, Amerikan-İran ilişkilerinde müttefiklikten düşmanlığa doğru yaşanan dramatik değişimin, Irak lideri Saddam Hüseyin'in cesaretlenmesine yardımcı olduğunu ve ABD'nin İran'a duyduğu öfkenin savaşın aleyhlerine dönmesinin ardından Iraklılara yardım etmesine yol açtığını savunmaktadır.[13] ABD, Irak'a diğer şeylerin yanı sıra “helikopterler ve bombalama hedeflerinin seçiminde kullanılan uydu istihbaratı” sağladı. Bu yardım, “İran'daki Amerikan karşıtı duyguları derinleştirdi ve yaygınlaştırdı.”[13]
ABD ile müzakere edilen çözüm, İran'ın orijinal taleplerinin hiçbirini karşılamadığı için rehin alma olayı İran açısından büyük ölçüde başarısız olarak değerlendirilmektedir. İran, Irak'a karşı yürüttüğü savaş için uluslararası desteği kaybetti.[14] Bununla birlikte, İran'daki Amerikan karşıtlığı yoğunlaştı.[15] Humeyni ve Behzad Nebevi gibi siyasetçiler daha güçlü bir konumda kalırken, ABD ile ilişkili olan ya da ilişkili olmakla suçlananlar siyasi tablodan çıkarıldı. Humeyni'nin biyografisini yazan Baqer Moin, bu krizi “Humeyni'nin hayatında bir dönüm noktası” olarak tanımladı ve onu, “temkinli, pragmatik bir politikacıdan” “tek başına bir dogmanın peşinden giden modern bir devrimciye” dönüştürdü. Humeyni'nin ifadelerinde emperyalizm ve liberalizm “olumsuz kelimeler” iken, devrim ise “kutsal bir kelime haline geldi, bazen İslam'dan daha önemli oldu”[16]
İran hükûmeti, bu olayı her yıl büyükelçilikte bir gösteri düzenleyerek ve bir Amerikan bayrağını yakarak anmaktadır. Ancak 4 Kasım 2009'da demokrasi yanlısı protestocular ve reformistler, Tahran sokaklarında gösteri yaptı. Yetkililer onları “Amerika'ya ölüm” sloganları atmaya teşvik ettiğinde, protestocular bunun yerine, İran'ın dini lideri Ali Hamenei'ye atıfta bulunarak “diktatöre ölüm” sloganı attı.[17]
Amerika Birleşik Devletleri'ne döndüklerinde rehinelere, herhangi bir ikinci lig veya Major League Baseball maçına ömür boyu giriş kartı da dâhil olmak üzere hediyeler verildi.[18] 2000 yılında rehineler ve aileleri, 1996 tarihli Terörle Mücadele Yasası uyarınca İran'a dava açtılar. İran'ın savunma yapmaması üzerine davayı kazandılar ancak Dışişleri Bakanlığı, uluslararası ilişkileri zorlaştıracağı endişesiyle davayı sona erdirmeye çalıştı.[19] Sonuç olarak bir federal yargıç, ABD'nin rehineler serbest bırakılırken yaptığı anlaşma nedeniyle rehinelere tazminat verilemeyeceğine hükmetti.[20]
Eski ABD Büyükelçiliği binası, şu anda İran hükûmeti ve bağlı gruplar tarafından kullanılmaktadır. Bina, 2001 yılından bu yana devrim müzesi olarak hizmet vermektedir. Kapının dışında, bir tarafta Özgürlük Heykeli'ne dayanan bronz bir model, diğer tarafta ise rehinelerden birini tasvir eden bir heykel bulunmaktadır.[21]
The Guardian, 2006 yılında Küresel İslami Kampanya Şehitlerini Anma Komitesi adlı bir grubun, büyükelçiliği kullanarak Batılı ve İsrailli hedeflere karşı operasyonlar düzenleyecek intihar saldırganlarını topladığını bildirdi.[22] Grubun sözcüsü Muhammed Samedi, birkaç gün içinde birkaç yüz gönüllünün kaydını yaptı.[22]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.