Loading AI tools
1970 Birleşik Krallık filmi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Paralı Askerler, 1970 İngiltere yapımı savaş-macera filmidir. Özgün adı You Can't Win 'Em All (Türkçe: Her Zaman Kazanamazsın) olan film, bazı Türk oyuncuların da katkısıyla Türkiye'de çekilmiş olmasına rağmen sansürlenip yasaklandığı için uzun süre Türkiye'de gösterilememiştir. Ancak devlet televizyonu TRT 1, 2011 yılında, filmin oyuncularından birinin de katıldığı bir özel programda filmin bazı bölümlerini yayınlayarak yasağı delmiştir.[1][2] Peter Collinson (1936-1980)'ın yönettiği filmin diğer adları ise The Dubious Patriots (Türkçe: Kaypak Yurtseverler) ve Soldiers of Fortune (Türkçe: Paralı Askerler)'dur.
You Can't Win 'Em All | |
Yönetmen | Peter Collinson |
---|---|
Yapımcı | Harold Buck, Gene Corman |
Senarist | Leo Gordon |
Oyuncular | Tony Curtis Charles Bronson Fikret Hakan Salih Güney Michèle Mercier |
Müzik | Bert Kaempfert |
Görüntü yönetmeni | Kenneth Higgins |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Savaş, Komedi, Macera |
Renk | Renkli |
Yapım yılı | 1970, Birleşik Krallık |
Çıkış tarih(ler)i | 24 Temmuz 1970 (ABD) |
Süre | 97 dakika |
Dil | İngilizce |
Filmin senaryosunu, bir rolde de görünen Leo Gordon (1922-2000) yazmıştır. Film 1922 yılında, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye'de geçmektedir. Filmin başlıca rollerini Hollywood'un iki ünlü oyuncusu Tony Curtis ve Charles Bronson'un yanı sıra Fransız Michèle Mercier paylaşmışlardır. Türk oyunculardan Fikret Hakan filmde çok önemli bir rolde gözükürken Salih Güney'in nispeten daha küçük bir rolü vardır. Filmin diğer Türk oyuncuları arasında Erol Keskin, Yüksel Gözen, Bülent Gültekin, Mümtaz Alpaslan, Suna Keskin ve Kayhan Yıldızoğlu sayılabilir. Filmin çekimlerinin tamamı Türkiye'de yapılmıştır.[3]
Filmde Josh ve Adam adında iki paralı askerin silah satmak amacıyla Anadolu'ya gelmesi, daha sonra Türk Kurtuluş Savaşı'na Türklerin yanında katılması, milis güçler ve Kuvâ-yi Milliye arasındaki ilişkiler anlatılıyor.
Filmin konusu, artık neredeyse çökmüş olan Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında, 1922 yılında Anadolu topraklarında geçer. Batı Anadolu bölgesi hala Yunan ordusunun işgali altındadır. Kuvâ-yi Milliye bir kurtuluş savaşı sürdürürken, Padişah'a bağlı güçler Yunanlarla iş birliği yaparak bu ulusal güçlere karşı direnirler. Anadolu'daki savaş ve kargaşa haliyle birçok fırsatçı maceraperesti de bu topraklara çekmektedir. Amerikan ordusunun eski askerleri olan Adam Dyer (Tony Curtis) ve Josh Corey (Charles Bronson), bu maceraperestlerden ikisidir. İkilinin yolları Ege Denizi'nde silah taşıyan bir mavnada kesişir. Mavnada o devir için çok gelişkin silahlar olan Thompson makineli tüfekleri vardır. Silahların kime gideceği çok da önemli değildir. Bu ikili sadece kişisel maddi çıkarlarını düşünürler. Zaten onları ve beraberlerindeki bir düzine kadar paralı askeri bir arada tutan da bu çıkar birliğidir. Çıkarları o an neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. İlk çıktıkları liman olan İzmir'de Yunan askerleriyle çatışırlar, daha sonra onlarla kısa bir süre işbirliği yapacaklar, aynı şekilde önce İstanbul hükûmetine bağlı askerlerle, sonra da Ankara yanlısı güçlerle kader birliği edeceklerdir. Zaman zaman birbirlerine de kazık atmaktan geri kalmayacaklardır.
İzmir'den sonra atlarla yola devam eden paralı askerler kafilesi Kapadokya bölgesine ulaştığında burada onları daha önce Padişah'a bağlıyken şimdi kendi hesaplarına çalışan milis güçlerinin komutanlarından Albay Ahmet Elçi (Fikret Hakan) ve askerleri karşılar. Albay Elçi ve Yüzbaşı Enver (Salih Güney) Amerikalıları, emrinde oldukları bölge valisi Osman Bey (Gregoire Aslan)'e götürürler. Osman Bey silahlarla ilgilenir gibi gözükür ama asıl amacının başka olduğu anlaşılır. Osman Bey hem üç kızını (kızların dadısı Ayla'yı Michèle Mercier oynuyor) hem de yüklüce bir altın stoğunu trenle Batı Anadolu'ya taşımaya hazırlanmaktadır. Amerikalı maceraperestleri, Albay Elçi ve diğer Osmanlı askerleri ile birlikte bu trene muhafızlık etmeleri için tutmuştur. Nitekim tren yolda Kuvâ-yi Milliye askerlerinin saldırısına uğrar. Ancak trenin hem zırhlı oluşu hem de paralı askerlerin ağır silahlarla donatılmış olması sonucunda Kuvâ-yi Milliye askerleri geri püskürtülür. Tren tahrip olduğu için yola bu kez atlı olarak devam ederler. Mola verdikleri bir antik kentin yıkıntılarında Albay Elçi'nin başka bir art niyeti daha ortaya çıkar: Bu altınları zimmetine geçirip Roma'ya kaçmayı planlamaktadır. Çünkü Yunanların ve onların iş birlikçilerinin yenileceği günlerin çok yakın olduğunu hissetmiştir ve kendisini bu kargaşadan sıyırmanın en kârlı yolunun bu olduğunu düşünmektedir. Daha sonra mola verdikleri bir köy aynı taraftan oldukları halde Yunanlar tarafından topa tutulur. Yunanlarla ateşkes görüşmeleri sürerken Ayla Albay Elçi'yi bıçaklayarak öldürür. Bu sırada aniden ortaya çıkan Türk uçakları Yunan birliğini yerle bir ederken bunu fırsat bilen paralı askerler kızlarla birlikte bir Yunan kamyonuna atlayıp İzmir'e varırlar.
İzmir kargaşa içindedir. Büyük bir kalabalık, işgal kuvvetleriyle birlikte yakılıp yıkılmış şehri terk etmek için birbirlerini ezmektedir. Paralı askerler tam bir gemiye atlayıp kaçacaklarken Ulusal Güçler'in donanmasına ait bir gemi tarafından önleri kesilir. Tutuklanarak Kuvâ-yi Milliye karargahına getirilirler. Burada Atatürk olduğu varsayılan (ama açıkça belirtilmeyen) Türk General (Patrick Magee)'in huzuruna çıkartılırlar. Ayla da onun yanındadır. Aslında Ayla'nın General'in sağ kolu olduğu ve Anadolu'ya ayak bastıkları ilk andan itibaren paralı askerlerin attıkları bütün adımlardan karargahın haberi olduğu anlaşılır. Bir sürpriz daha olur, General aslında altınla veya silahla ilgilenmiyordur. Paralı askerlerin taşıdığı mücevher çantasının gizli bölümüne gizlenmiş, dünyada bir eşi daha bulunmayan tarihi bir Kur'an'ın peşindedir. Ona göre Halife Osman'dan kalan ve 13 yüzyıldır dini ve politik otoritenin bir sembolü olmuş bu kitap yanlış ellere geçerse Müslüman dünyasını olumsuz bir biçimde yönlendirebilecektir. Bu iki Amerikalıdan hoşlanmamasına rağmen General kitabı getirdikleri için onları bağışlar ve ülkeden ayrılmalarına izin verir.
Muhtemelen turistik kaygılarla filmin kahramanlarının film boyunca kat ettikleri mekânlar Anadolu'yu ve İstanbul'u bilenler için mantıklı bir sıra izlemez. Örneğin Ege Denizi'nden gelen mavna İzmir limanına varır, kısa bir süre sonra buradan ayrılan atlı kafile muhtemelen Akdeniz bölgesindeki bir koydan geçerek Yunan işgalinde olduğu varsayılan Kapadokya bölgesine ulaşır. Trenle Balıkesir'e doğru geri dönerlerken Efes antik kentinde mola verilir. Burada görüntüye Didim antik kentinin görüntüleri de karışır. Yolda başka bir mola yerinde tekrar Kapadokya manzaraları vardır. Sonunda İzmir'e gelinir. Burada yakılıp yıkılmış ve büyük bir göçe sahne olan İzmir'in görüntüleri olması gerekirken bunun yerine geri planda görülenler henüz harabe halinde olan Çırağan Sarayı, İstanbul Üniversitesi'nin ana kapısı gibi yapılardır. Arada İstanbul'daki bazı büyük camilerin avluları da gözükür. Vali Osman Bey'in Anadolu'da bir yerde olduğu varsayılan konağının iç çekimleri ise İstanbul'daki Said Halim Paşa Konağı'nda yapılmıştır.
Aksiyon dergisinde filme dair ilginç bilgiler verilmiştir; 1969'da Tony Curtis ve Charles Bronson'un başrolü paylaştıkları "Dubious Patriots" (Paralı Askerler) adlı macera filmi, Türk Kurtuluş Savaşı'na Türklerin yanında katılan iki maceraperestin başından geçenleri anlatıyor. Filmin senaryosu, Türk makamları tarafından iyice incelenip onaylanır. Türkiye ve Türkler aleyhine tek satır olmamasına dikkat edilir. Her şey yolunda gidiyordur; ancak bir anda ortalık karışır ve filmin son sahnesi krize yol açar.
Final sahnesinde Atatürk iki maceraperesti kabul edecek ve onları onurlandıracaktır. 10 saniyelik Atatürk rolü için bir jön yerine bir karakter oyuncusu tercih edilmiştir. Aslında Türkiye'nin lehine olan film, bir anda skandala dönüşür. Medya ve devlet yetkilileri olayı kınar, filmin Türk oyuncuları hadiseyi protesto eder. Sorun, son sahnedeki iki kahramanın Atatürk'ün huzuruna değil de, başka bir Türk komutanın karşısına çıkartılmasıyla halledilir.[4]
Filmde Türkiye ve Türkler aleyhinde herhangi bir şey olmamasına rağmen sansüre takılmış ve Türkiye'de gösterimi yasaklanmıştı. Bu sansürün çok sudan bir nedeni vardır. Filmin başrol oyuncusu Charles Bronson o tarihte bir gazetenin röportaj teklifini geri çevirmiş, buna kızan gazeteler de filmin aleyhinde bir kampanya başlatmışlardı. Bu kampanya sansür kurulunu "Paralı Askerler"in Türkiye aleyhinde bir film olduğuna ikna etmişti. Oysa bu dev bütçeli film çekimler aşamasında Türkiye hükümeti tarafından oldukça sıkı bir şekilde denetlenmiş ve geniş çapta desteklenmişti. Film 2013'e kadar Türkiye'de ne sinemalarda ne de televizyonda gösterilmişti. 2013 yılında özel uydu kanalı olan Movie Smart'ta Türkçe dublajla yayınlandı.[5]
Oyuncu | Rolü |
---|---|
Tony Curtis | Adam Dyer |
Charles Bronson | Josh Corey |
Michèle Mercier | Ayla |
Grégoire Aslan | Osman Bey |
Fikret Hakan | Albay Ahmet Elçi |
Salih Güney | Yüzbaşı Enver |
Patrick Magee | General (Atatürk olduğu varsayılır) |
Tony Bonner | Reese |
John Acheson | Davis |
Horst Janson | Wollen |
Leo Gordon | Bolek |
Reed De Rouen | Amerikan deniz astsubayı |
Paul Stassino | Silah subayı |
Henia Halil | Madam |
Yüksel Gözen | Papadopoulos |
Erol Keskin | |
Kayhan Yıldızoğlu | Karargâhtaki Kuvâ-yi Milliyeci |
Suna Keskin | Kafedeki kız |
Mümtaz Alpaslan | |
N. Bülent Gültekin | Türk yüzbaşı |
"Paralı Askerler" filminde görülen I. Dünya Savaşı uçakları, bundan dört yıl önce çekilen Öldürme Emri (Blue Max) filminde de kullanılmıştı. Tıpkı yapım (replika) olan bu uçakları kullanan Akrobatik pilot ekibi de aynıydı.[6][7]
Filmde tavernada duvarda asılı duran Kanada bayrağı günümüzde kullanılan çağdaş Kanada bayrağıdır (15. dakika). Üzerinde akçaağaç yaprağının yer aldığı bu bayrak 1965 yılında kabul edilmiştir ve filmin çekildiği tarihte bile sadece beş yıldır kullanılmaktaydı. Oysa filmde olaylar 1922 yılında geçmektedir ve o tarihte bu bayrak kullanılmıyordu.[8]
Filmde "II. Dünya Savaşı" ifadesi kullanılmaktadır. 1922'de II. Dünya Savaşı'nın başlamasına daha 17 sene vardı ve kimse ikinci bir dünya savaşının çıkacağını 17 sene önceden bilemezdi.
Yolculuk sırasında Efes antik kentine vardıklarında Fikret Hakan'ın canlandırdığı karakter "burası Mezopotamya'nın kalbi" ifadesini kullanır, oysa Efes antik kenti İzmir'dedir.
1922 yılında, henüz Soyadı Kanunu çıkmadan önce Fikret Hakan'ın oynadığı Albay Ahmet Elçi adında bir karakter vardır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.