cel (biyoloji) hücre, göze cel [1] gök cel (halk ağzı, meteoroloji) (Kuzey Kırım ağzı) yel, rüzgâr Bu sözcük kuzey (çöl) şivesinde kullanılmaktadır. Edebî

celse

celse (belirtme hâli celseyi, çoğulu celseler) Oturum Yargılamanın her bir evresi. Arapça

celi

celi (karşılaştırma daha celi, üstünlük en celi) [1] (') Açık, aşikâr [2] Parlak, cilalı. [1] Arapça

Found in dictionary

celle celaluhu

celle celalühü Arapça جَلَّ جَلَالُه‎ (celle celālüh) Heceleme: cel‧le ce‧la‧lu‧hu celle celaluhu (İslam) "O’nun şânı yücedir." Allah celle celaluhu,

celle celalühü

celle celalühü Heceleme: cel‧le ce‧la‧lü‧hü celle celalühü (İslam) celle celaluhu kavramının farklı yazılışı

cel

cel (biyoloji) hücre, göze cel [1] gök cel (halk ağzı, meteoroloji) (Kuzey Kırım ağzı) yel, rüzgâr Bu sözcük kuzey (çöl) şivesinde kullanılmaktadır. Edebî

celse

celse (belirtme hâli celseyi, çoğulu celseler) Oturum Yargılamanın her bir evresi. Arapça

celi

celi (karşılaştırma daha celi, üstünlük en celi) [1] (') Açık, aşikâr [2] Parlak, cilalı. [1] Arapça