Loading AI tools
126. Osmanlı sadrazamı Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Yeğen Mehmet Paşa (d. ?, Antalya - ö. 20 Ağustos 1745, Revan) I. Mahmud saltanatında, 19 Aralık 1737 - 22 Mart 1739 tarihleri arasında; bir yıl, üç ay, dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Yeğen Mehmet Paşa | |
---|---|
Osmanlı Sadrazamı | |
Görev süresi 19 Aralık 1737 - 22 Mart 1739 | |
Hükümdar | I. Mahmud |
Yerine geldiği | Muhsinzade Abdullah Paşa |
Yerine gelen | Hacı İvaz Mehmed Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Antalya |
Ölüm | 20 Ağustos 1745 Revan |
Antalya'da doğmuştur.[1] 1697 de idam edilen Sahib ayar Alâiyeli Gül Yusuf Efendi'nin kızkardeşinin oğlu olduğundan "yeğen" lâkabı ile tanınmaya başlanmıştır. Bir müddet Antalya'da mültezimlikle uğraşmış ve sonra İstanbul'a gelmiştir. Maliye hizmetlerinde yetişmiş hacegan sınıfına girmiştir. 1728-29'da İstanbul gümrük eminliği yapmıştır. 1732'de Erzurum valisi olan Topal Osman Paşa'ya kapı kethüdasi olmuştur. 1733'te mevkufatcı; ardından 2. kez gümrük emini; sonra 1736 Avusturya seferine sırasında İstanbul'da sadaret kaymakamı olan Köprülüzade Hafız Ahmet Paşa'nın kethüdası olmuştur. 1737'de Hafız Ahmet Paşa Avusturya eline geçmiş olan Niş kalesinin geri alınması için serdar tayin edilince Yeğen Mehmet Efendi, vezirlik verilerek onun yerine İstanbul sadaret kaymakamı görevine getirilmiştir. 1737'de kapıkulu askeri kış için İstanbul'a dönmüş ve Sadrazam ve serdar-ı ekrem Muhsinzade Abdullah Paşa da görevinden azledilmiştir.[1]
İstanbul sadaret kaymakamlığı sırasında gösterdiği yetenekleri dolayısıyla Yeğen Mehmet Paşa padişah I. Mahmut'un beğenisini kazanmıştı. Böylece 19 Aralık 1738'de Yeğen Mehmet Paşa'ya sadrazamlık görevi verilmiştir.[2]
Yeğen Mehmed Paşa kendinden önceki sadrazamlar gibi çok mütacaviz olan Rusya ve hilekar olarak görülen Avusturya'nın Fransa elçiliği aracılığı yaptıkları sulhçu girişimlere inanmamaktaydı ve bunların Osmanlı ordunun sulh ümidiyle boşu boşuna oyalama oyunu olduğunu düşünmekteydi. Bu nedenle Fransa elçisinin getirdiği teklifleri reddederek yeni savaş mevsimin başında Mart 1738'da Avusturya cephesi serdarlığını da üzerine alarak Avusturya üzerine yürüdü. Rus cephesi serdarlığını görevi Genç Ali Paşa'ya verildi. Ordu Haziran 1738'de Niş'e erişti. Sadrazam buradan Belgrad üzerine yürümek istemekteydi. Ama Niş ve Vidin seraskeri İvazzade Mehmed Paşa'nın Adakale'yi kuşatma için destek istemesi üzerine Adakale üzerine yüründü.[2]
Bu sırada 100.000 kişilik bir Avusturya ordusunun üzerine geldiğini haber alan İvazzade Mehmed Paşa Adakale kuşatmasını bırakıp Muhaddiye Boğazı'na geçti. Daha sadrazam komutasında esas Osmanlı ordusu erişmeden burada yapılan Muhaddiye Muharebesi'nde büyük Avusturya ordusu mağlup edilip çok miktarda ağırlık arkada bırakıp çekildi. İvazzade Mehmed Paşa tekrar Adakale'yi kuşatmaya geçti. Fakat bir müddet sonra İvvazzade Mehmet Paşa bu kuşatmayı kaldırdı. Bunu haber alan Sadrazam Yeğen Mehmet Paşa Fethulislam kalesine gelip burada İvvazzade Mehmed Paşa'yı seraskerlikten azletti. Fakat yerine getirdiği Genç Ali Paşa başarısız kaldı ve Avusturyalılar tekrar Muhaddiye'ye gelip elde edilmiş olan kaleleri geri aldılar. Onlardan kaçan askerlerin Tuna sağ sahillerine geri kaçmalarına İvazzade Mehmed Paşa engel oldu. İvazzade Mehmed Paşa tekrar seraskerliğe getirildi ve Muhaddiye'ye geri dönüp Avusturya ordusunu tekrar orada bozguna uğratıp o tarafları temizledi.[2]
Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa Macaristan ve Erdel (Transilvanya)'nın kilit noktası olan Adakale'yi kuşatmaya koyuldu. Tuz Paşa ve Murtaza Paşa komutasında 20.000 kişilik bir güç Erdel ve Temaşvar üzerine akın yaptı ve diğer bir akıncı grup Belgrad üzerine gönderildi. Üç ay süren kuşatmadan sonra Adakale Ağustos 1738'de teslim oldu.[2]
Bu sırada Rusya'da esir olan Yahya Paşa Rusların sulh istediklerini bildirmişti. Ordu o yılki seferden sonra İstanbul'a döndü. Sadrazam Belgrad'ın geri alınması için çok ciddi hazırlık yapmaya başladı. Bu sırada Fransa'nın aracılığıyla Avusturya, Pasarofça Antlaşması sınırlarına dönülmesi şartıyla sulh istedi. Sadrazam, Kardinal Flori'nin barış aracılığı teklifini içeren mektubunu getirmiş olan Fransa elçisini kabul etmeyerek, büyük azimle hazırlığına devam etti ve Belgrat ile Temeşvar'in iadesi şartıyla sulh yapmak istiyordu. I. Mahmut, İstanbul'a gelmiş olan Kırım Hanı II. Mengli Giray'dan barış antlaşması veya savaşa devam edilmesi hakkındaki fikrini sorduğunda ondan hazır Osmanlılara galip durumda iken sulh yapılmasının uygun gördüğü yanıtını aldı. Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa özellikle Rusların iki kere Kırım'ı işgal ve yağma etmelerinden sonra Kırım hanının bu mütelaasını çok üzücü gördü. Sadrazam Belgrad'ın mutlaka geri alınmasını istemekteydi. Devletin diğer ileri gelen ricali de sulhe taraftar oldukları için savaş taraflısı olan Yeğen Mehmet Paşa adeta yalnız kalmıştı.[2]
Özellikle pâdışâhin çok yakın danışmanı olan ve onun üzerinde çok etkisi olan kızlarağası Hacı Beşir Ağa'nın savaşa karşı gelmesi sadrazamı çok düşündürmekteydi. Sadrazam yakınlarına "ordu çıkınca kızlar ağasının hakkından gelirim" demişti ve onlar da bunu Beşir Ağa'ya yetiştirmişlerdi. Beşir Ağa hemen ona karşı harekete geçti. 23 Mart günü kapıkulu askerleri tüm hazırlıklarını bitirmişler ve yola çıkmak için Davutpaşa'ya gitmek üzere idiler. Tam o gün Beşir Ağa onu azletirme tertipleri yaptı. Sadrazam güya cirit oyunu seyretmek üzere Gülhane'ye davet edildi. Yeğen Mehmet Paşa oraya vardığında silâhdar ağa kendisinden mühr-ü humâyün istedi ve sadrazamlıktan birdenbire azil edildi. Bostancıbaşıya teslim edildi ve Balıkhane mevkiinde tutuklandı. Yerine Vidin tarafı seraskeri Hacı İvazzade Mehmet Paşa'ya sadrazamlık görevi verildi.
Yeğen Mehmet Paşa, tutuklamasından sonra sürgün olarak Sakız adasına gönderildi. Sonra affedilip 1740'ta Girit valiliğine gönderildi. Şubat 1742'de Girit Valiği eski sadrâzam Silâhtar Seyyid Mehmet Paşa'ya verildi Yeğen Mehmed Paşa Eğriboz muhafızlığına nakil oldu. 1 Ağustos 1742'da ise kendisinden sonra sadrazam olup, sadrazamlıktan azledilen Hacı İvazzade Mehmet Paşa Eğriboz Muhafızlığına tayin edilince Yeğen Mehmed Paşa'ya Bosna Eyalet valiliği verildi. Ekim 1744 sonlarında ise Bosna'dan alınarak Aydın muhassallığına getirildi.
Doğuda İran Şahı ilan edilen Şah Safi namına Osmanlı topraklarına giren Nadir Şah'a karşı Kars cephesi seraskeri Şehla Ahmet Paşa iken hastalığı dolayısıyla istifa etmişti. Yerine Kars tarafı seraskeri olarak Aralık 1744'te Yeğen Mehmed Paşa, aynı zamanda Anadolu valiliği ile birlikte, tayin edildi. Yeğen Mehmed Paşa 26 Haziran 1745'te Erzurum'dan hareketle Revan (günümüzde Erivan) yanında "Yagorvat" sahrasında siperli ordugahı bulunan Nadir Şah üzerine yürüdü.[3]
Bu etrafı metrisler ile çevrili Nadir Şah ordugah mevkine Osmanlı ordusu 11 Temmuz'da (Hicri 12 Receb'de) erişti. Osmanlı ordusu Nadir Şah'ın İran ordusuna hemen hücuma geçti. İlk gün İranlılar metrislerine geri sürüldüler. Ertesi gün metris çarpışmaları başladı. Metrislerde bu süren çetin çarpışmalar sonucu Osmanlı ordusu birer birer İran metrislerini ele geçirmeye başladı. İranlılar iyice sıkışınca (bir Cumartesi günü olan Hicri 23 Recep'te yani 21 Ağustos'ta) İran ordusunu katı büyük taarruza geçmeye karar verilmişti. Ama Osmanlı ordu komutanları taarruzu planlama toplantılarına ağır hasta olan serasker Yeğen Mehmed Paşa katılamamıştı. Fakat 10.000 mevcutlu süvari leventleri birliği komutanı olan Binbaşı Hacı Nasuh ve deli ve gönüllü kuvvetleri komutanları taarruz yapma aleyhindeydiler. Ertesi gün planlanan taarruz başladı, ama çok geçmeden serasker Yeğen Mehmed Paşa'nın bir gün önce (yani 20 Ağustos'ta) hastalıktan kurtulamadan vefat ettiği haberi orduya yayıldı. Öğle vakti süvari leventleri ve bazı deli ve gönüllü birlikleri taarruzdan geri dönmeye başladılar. Bu ordunun diğer kollarına da sirayet etti, onlar da dağılıp geri çekilmeye başladılar. Galebe beklenirken Osmanlı ordusu 21 Ağustos 1745'te Revan Muharebesi'ni 20.000'den daha büyük zayiat verip kaybetti. Mağlup Osmanlı ordusu bozuk düzen içinde Kars'a döndü.[2]
Yeğen Mehmed Paşa'nın cesedi Kars'a getirilip o şehirde defnedilmiştir.
Avusturyalı tarihçi olan Hammer, belki de Avusturya'ya karşı zaferlerinden etkilenerek, onu
mutaazzim, şedid, bildiğinden şaşmaz ve inatçı bir vezir
olarak tavsif etmektedir. Revan muharebesi esnasında hasta bulunması, bir gün meselesi olan zaferin elde edilememesine sebep olmuştur.
Kendisini yakından tanıyan Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa ise onu çok övmektedir.
Uzunçarşılı ise Yeğen Mehmed Paşa'yı şöyle değerlendirmektedir:
Yeğen Mehmet Paşa ciddî, kadirşinas, vakur, açık sözlü, dürüst tabiatlı ve bu yüzden hiddetli, doğrulara karşı muhabbetli, mürtekip ve mürteşilere karşı düşman olup kalemden yetiştiği halde ordunun zapt ve rabtında ve sevk ve idaresinde muvaffak olmuş bir vezir ve serdardı. Muhtelif vesilelerle hazineden para çekenlere ve suiistimale alışık olanlara karşı gösterdiği şiddet, bu gibi tufeylilerin işlerine gelmediğinden, başka yollarla aleyhine harekete geçmişler ve kızlar ağasının da yardımıyla bu gazi veziri azle muvaffak olmuşlardır.
"Osmanlilar Ansiklopedisi" değerlendirmesi şöyledir.[1]
Dürüst, sert tavırlı, ve açık sözlü (idi).
Kabataş tarafında Ayas Paşa sarayına çıkan Çiftevav sokağının başında bulunan 1732 tarihli çeşme Yeğen Mehmed Paşa'nındır. Samatya'da da bir diğer çeşmesi vardır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.