Vâsik
9. Abbasi Halifesi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
9. Abbasi Halifesi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Vasık veya Hârûn el-Vâsık Billâh (Arapça الواثق) (Tam ismi : Ebû Câʿfer "el-Vâsık bi’l-Lâh" Hârûn bin Muhammed el-Muʻtasım) (d. 812 Mekke - 847 Samarra), dokuzuncu Abbasi halifesi olarak 842 (hicri 227) ile 847 (hicri 232) döneminde hüküm sürmüştür.
Vasik Harun el-Vâsık Billâh | |||||
---|---|---|---|---|---|
9. Abbâsî Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 842-847 | ||||
Önce gelen | Muʻtasım | ||||
Sonra gelen | Mütevekkil | ||||
Doğum | 812 | ||||
Ölüm | 10 Ağustos 847 (34-35 yaşında) | ||||
| |||||
Hanedan | Abbâsî Hanedanı | ||||
Babası | Muʻtasım | ||||
Dini | Sünni İslam |
Vaşık, babası Mutasım 26 Aralık 841'de öldüğünde hemen halife olarak Abbâsî devleti basına geçti. Asıl adı Ebu Cafer olmakla beraber taht adı olarak "Vasık Billah (Allaha inanan)" unvanını aldı.
842'de annesi cariye asıllı Karati, Vasık'ın kardeşi (sonradan Mütevekkil adı ile halife olacak) Cafer ile birlikte Mekke ve Medine'yi hac ziyaretine gitmeye karar verdiler. Ancak Karati 16 Ağustos 842'de Hicaz yolunda iken hayata gözlerine yumdu. Mezarı Küfe'de bulunmaktadır.
Mutasım'ın ölümünden hemen önce Filistin'de çok ciddi bir isyan çıkmıştı. Bir asker bir kadına kötü muamele edip evinin kapısını kırmaya çalışmıştı. Kadının kocası bunu fırsat bilip Filistin'de Ürdün Irmağı'nın batısında bulunan eski Emevi hanedanı destekçisi bedevi Arap kabilelerini ayaklandırdı. Bu kişiye, yüzünü devamlı bir peçe ile kapadığı için, "El Mübaraka" adı verilmekteydi. Bunlar üzerine 842de büyük bir Abbâsî ordusu gönderildi. Ancak bu ordu Al Mübaraka taraftarları ile uğraşmakta iken Şam'da yine eski Emeviler taraftarları Arap kabile mensupları ciddi bir diğer isyan çıkardılar ve ordu bunlar üzerine gönderildi. Abbâsî ordusu ile isyancılar arasında Şam şehri dışında bir muharebe yapıldı. İsyancılar bin kişi kadar zayiat vererek mağlup oldular ve Şam ve Suriye'de asayiş yeniden kuruldu. Sonra ordu yine Filistinli isyancılar üzerine yürüdü. Filistinli isyancı ordu hasat mevsimi olduğu için çok zayıflamıştı. Abbâsî ordusu isyancılara büyük (20.000 kadar ölü) zayiat verdirerek, Filistin isyanını bastırdı. El-Mübaraka esir alınıp Samarra'ya götürüldü.
843-844de Vasık vezir ve bürokratların yozlaşmış tutumlarından kuşkulanmaya başladı. Kendisine büyük babası Harun Reşit döneminde Beramikilerin kazandığı iktidar gücü ve sonradan Harun Reşit'in bu aileyi ortadan kaldırıp halifenin gücünü yükseltme siyaseti anlatılmıştı. Vasık da buna uyarak vezir ve sekreterlerini görevleri sırasında çeşitli şekillerde kendi servetlerini artırdıkları gayet açık olduğunu bildirdi ve bunu karşılamak için devlet hazinesine fon aktarmalarını emretti. Bunu kabul etmeyenlerden birini öldürttü ve birkaçını ağır dayaktan geçirttikten sonra devlet idarecisi ve bürokratlar devlet hazinesine fonlar akıtmaya başladılar. Bu fonlarla 100.000 ile 1.000.000 dinar devlet geliri sağlandığı bildirilir.
844-845'te Arabistan çok karışmıştı. Beni Süleim ve diğer bedevi kabileleri Kutsal şehirlere akın yapıp bu şehirlerin pazarlarını bastılar ve pazarları ve şehrin büyük binalarını yağmaya koyuldular. Hammad bin Jarır el-Tabarı komutasındaki Arabistan'daki Abbâsî ordusuna karşı galip gelip onu öldürdüler. Bunun üzerine Vasık büyük bir Abbâsî ordusunu "Boğa el-Kabir" adlı Türk asıllı komutan idaresinde Arabistan'a gönderdi. Bu ordu bu isyanı bastırmayı başardı ve Bedevi kabile mensuplarından 1.500'ünü esir olarak Medine'de alıkoydu. Fakat bu sırada Suriye'de bir isyan çıkınca bunları Medine'de geri bırakıp Suriye'ye geçti. Esirler kaçma hareketine geçince Medine şehir halkı bu esirleri sardı ve bütün hepsi şehrin köleleri tarafından öldürüldü. Suriye'de isyanı bastırıp asayişi temin eden Boğa geri dönüp Arabistan yarımadasının ortasında ve güneyindeki isyancı Bedevilere karşı uzun süren ve her zaman başarılı olmayan bir bastırma harekâtına girişti.
846da Halife Vasık ve Bizans İmparatoru arasında eldeki esirlerin değiştirilmesi hakkında bir anlaşma yapıldı. Böyle bir esir mübadelesi daha önce halife Emin zamanında 810 yılında yapılmıştı. Bu mübadele için Tarsus'un kuzeyinde bir ırmak kıyılarına iki taraf da ellerindeki esirleri getirdiler. Tabari'ye göre Bizanslılar elinde kadın erkek 4.362 müslüman esir bulunmaktaydı. Ancak Vasık bunların hepsinin müslüman olup olmadığından şüphe etmekte olduğunu bildirip ancak Abbâsî sarayının uyduğu Sünni inançları gösterenlerin mübadele edilmesini şart koştu.
Aynı yıl 846da Vasık'ın hükûmetine karşı daha yakınlarda daha ciddi sorunlar çıktı. Vasık'ın islam dini hakkında kendi görüşlerini herkese zorla kabul ettirme uğraşlarından çok kişi tedirgin olmuştu. Bunlar arasında Bağdat'ta bir grup hükûmet darbesi yapma planlarına geçmişti ve bu grubun başını Ahmet bin Nasır adlı bir seyid çekmekteydi. Hükûmet darbesi büyük bir halk kütlesinin Bağdat'ta bayraklar ve davullarla bir büyük gövde gösterisi şeklinde 4 Nisan 846 günü yapılması planlanmıştı. Fakat darbeyi idare edenlerden ikisi bir gün önce gelecek zaferlerini kutlamak için içmeye koyuldular; planlar karıştı ve planlanandan bir gece önce bazı gruplar ortaya çıktı. Böylece planlanan darbe bir fiyaskoya dönüştü. Halifenin adamları darbecileri yakalamayı başardılar ve Ahmet bin Nasır tutuklanıp Samarra'ya halife huzuruna götürüldü.
Halife'nin bu seyidi hilafete ihanetle suçlayacağını beklenmekteydi, ama bunun fena etkileri olabileceğini gören Vasık bu seyid ile karşılamayı müslüman bir seyidin hak yolundan ayrılmasının bir muhakemesi haline dönüştürdü. Ahmet bin Nasır Müslümanlığın temel inanışlarına uymadığı suçu ile yargılanıp idam mahkûm edildi. İdam hükmünü Vasık hemen orada büyük efsanelere neden olan "Amr bin Madıkerib"'in ünlü kılıcı Samsama ile şahsen infaz ederek seyidin başını gövdesinden ayırdı. Ahmet'in gövdesi halka gösterilmek üzere Samarra'da Babek'in gövdesi yanına asıldı ve kesik başı Bağdat'a gönderilerek oradaki halka gösterildi.
Aynı yıl Samara'da bulunan devlet hazinesine hırsızlar girmeyi başardılar ve hazineden 42.000 dirhem dinar çalıp kaçtılar. Fakat halifenin bu çok cüretkerane suçu işleyenleri yakalaması için memur ettiği Yezid el-Hüvadı hiç durmadan çalışıp didinip hırsızları yakalamaya muvaffak oldu.
846-847 yıllarında Vasık Abbasi ordusunu Türk asıllı komutanı olan Boğa el-Kebir komutanlığı altında, etrafındaki yaşayanlara büyük zararlar veren bedevi Banu Nümayr kabilesi üzerine gönderdi. Bu ordu ile Araplardan oluşan bir güç Yamamah'ta muharebeye giriştiler. Bu muharebenin başlarında, birliklerinin bir kısmını civarlara göndermiş olan Boğa el-Kabir Arap hücumlarına zor dayanabildi, ama civara gönderilmiş olan güçler geri dönüp Arapların gerilerine hücuma geçince Araplar çok fena mağlup oldular ve Banu Nümayr tehlikesi ortadan kalktı.
Vasık'ın halifeliğinin son yıllarında birçok isyanlar çıktı. Hariciler Musul'da ve Kürtler İran'da isyan ettiler. Ama bunlardan en mühimleri Arabistan ve Suriye ve Filistinde oldu. Bu isyanların başlıca nedeni babası Mutasım'ın zamanında kurulan Abbâsî ordularında bulunan Türk asıllı askerlerin çok büyük iktidar gücü kazanması ve her geçen gün bu güçlerini gösterecek hareketlere girişmeleri idi. Bu durumdan ve Türk askerlerin tutumundan Arap asıllı nüfus tedirgin olmaktaydı. Özellikle eski Emevilere destek sağlayan Suriye ve Filistin'de bu tedirginlik isyanlara yol açtı. Bu isyanlar Vasık'ın orduları tarafından bastırıldı. Ama bunun bir neticesi orduda bulunan Türk asıllı askerler ve komutanlar daha da fazla prestij kazandılar ve Arap nüfus ile Türk askerlerin arasındaki uçurum daha da genişledi.
Vasık 10 Ağustos 847'de başşehri olan Samarra'da iken kendini devamlı susuz hissettiren bir hastalığa yakalandı. Yüksek ateşi olmasına rağmen bir fırın yakınında oturması tedavi olarak tavsiye edildi. İyileşemeyip yüksek hararetten öldüğü bildirilir.
Yerine halife olarak kardeşi Mütevekkil geçti.
Tarihçi Tabari tarafından bildirildiğine göre Vasik orta boylu, yakışıklı ve iri yapılı idi. Sarışın saçlı, sağlıklı kırmızı yanaklı idi; ama halifeliği sırasında sol gözü felce uğramış görünüşte idi.
Vasik babası gibi eğitime ve ilime büyük bir ilgi göstermiştir. Zamanının bilim adamlarına ve alimlerine büyük maddi ve manevi destek sağlamıştır. Vasık sanata da önem vermiş ve sanatçıları da korumuştur. Vasık'ın büyük müziksel yetenek gösterdiği bilinmektedir ve sayıları 100'ü aşan şarkı besteleri bulunduğu bilinmektedir.
Tarihçi Tabari halife Vasık dönemini değerlendirmek için halifeye zamanının ünlü Arap şairi Ali bin al-Cam'in yazdığı mersiye şiirini vermektedir:
Bütün bunlara ek olarak halife Vasık, Kehf suresinde bahsi geçen Zülkarneyn Seddini bulmak için Sellâm et-Tercumân başkanlığında bir keşif heyetini Kafkasya yönüne göndermiştir. Heyet buradan doğuya Çin Seddi'ne dek giderek oradan da güneybatıya dönerek yaklaşık üç yıl süren bir yolculuk sonucu Samarra'ya dönmüştür. Yolculuğun detaylarını İbn Hurdazbih aktarmaktadır.[1]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.