Sosyal karşılaştırma teorisi, 1954 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiş bir sosyal psikoloji kuramı.
Kişilerde çeşitli açılardan (beceriler, yetenekler, vb.) yeterliliklerinin düzeyine ve çeşitli konulardaki görüşlerinin doğruluğuna dair bilgiye sahip olarak kendilerini değerlendirme güdüsünün var olduğu ve bu değerlendirmeyi yapmanın bir yolu olarak sahip oldukları özellikleri (becerilerini, yeteneklerini, vb.) başkalarınınkilerle karşılaştırdıkları iddialarının öne sürüldüğü kuramdır.[1] Kuramın temelinde, kişilerin kendilerine dair doğru değerlendirmelerde bulunabilmelerine yönelik bir güdü olduğu varsayımı yatmaktadır. Kuram, kişilerin yetenekleri ve görüşleri hakkındaki belirsizlikleri giderebilmek ve doğru bir benlik tanımı elde edebilmek üzere kendilerini diğer insanlarla nasıl karşılaştırdıklarını açıklamaktadır. Festinger'in sonrasında kurama katkıda bulunan bazı araştırmacılar tarafından, benlik yüceltme motivasyonu doğrultusunda gerçekleştirilen sosyal karşılaştırma süreçlerine odaklanılmıştır.[2][3] Ayrıca, yukarı ve aşağı yöndeki sosyal karşılaştırmalara neden olabilecek diğer bazı motivasyonlar da kuramsal çerçeve kapsamında geliştirilmiştir.[4]
Başlangıçtaki kuramsal çerçeve
Festinger tarafından, sosyal karşılaştırma süreçleriyle ilgili dokuz temel hipotez önerilmiştir.[1]
Hipotez I: Bireyler kendi yetenek ve görüşlerini doğru biçimde değerlendirmek üzere temel bir güdüye sahiptir ve bu değerlendirmeleri nesnel (sosyal olmayan) standartlar doğrultusunda gerçekleştirmek isterler. Örneğin, bir öğrenci bir sınavdan kaç puan aldığı bilgisini, bir sporcu 100 metreyi kaç saniyede koştuğu bilgisini başarı ölçütü olarak kullanır.
Hipotez II: Eğer nesnel standartlar mevcut değilse, kişiler yetenek ve görüşlerini değerlendirirken diğer kişilerle kıyaslamalara başvuracaktır. Örneğin, bir öğrenci başka hangi öğrencilerden daha başarılı, hangilerinden daha az başarılı olduğu bilgisini ya da bir sporcu diğer sporculara kıyasla ne kadar başarılı ya da başarısız olduğu bilgisini başarı ölçütü olarak kullanır.
Hipotez III: Diğer kişiyle karşılaştırmada bulunma eğilimi, o kişiyle yetenek ya da görüş açısından farklılaşma düzeyi arttıkça düşecektir. Örneğin, bir öğrenci bir sınavdaki başarısını başka sınıflarda okuyan öğrencilerden ziyade kendi sınıfındakilerle karşılaştırır; bir koşucu kendi performansını kendinden çok daha genç ya da çok daha yaşlı olanlarla değil, kendi yaşıtlarıyla karşılaştırır.
Hipotez IV: Yetenekler konusunda bireylerin kendilerinden biraz daha iyi konumda olan diğerleriyle karşılaştırmalarda bulunmaya yönelik tek yönlü güdülenmeleri söz konusudur.Bu güdü, kişilerin şu andaki durumlarından daha da iyi olabilme arzularıyla açıklanmaktadır.[5]
Hipotez V: Kişilerin yeteneklerini geliştirmelerini sınırlandıran bazı unsurlar söz konusu olabilir (Örneğin, matematik sınavlarından bugüne kadar en fazla 40 puan alan bir öğrenci, bir sonraki sınavda 50 almayı hedefleyebilir; kendisine hedef olarak 100 puan almayı belirlemez). Ancak bu sınırlandırıcı unsurlar, görüşler için söz konusu değildir.[1] Başka bir deyişle, kişilerin görüşlerini istedikleri zaman değiştirebilmeleri mümkündür.
Hipotez VI: Diğeriyle gerçekleştirilen karşılaştırmanın hoşa gitmeyen sonuçlara neden olma düzeyiyle doğru orantılı biçimde, karşıdakini küçümseme ve karşıdakine düşmanlık hissetme duyguları da eşlik eder.
Hipotez VII: Yetenek ve görüşler açısından gruplar arasında gerçekleştirilen karşılaştırmalar mevzubahis ise, karşılaştırmalarda bulunulan grubun önemini artırıcı herhangi bir faktör, karşılaştırma yapılan yeteneğe ya da görüşe ulaşabilmek için karşılaştırmayı yapan grup içindeki üniformite (tek-biçimlilik) arzusunu da artıracaktır. Karşılaştırma grubunun görüşünün ya da yetenek düzeyinin kişinin içinde bulunduğu grup için önemi, çekiciliği ya da grupla ilgililik düzeyi arttıkça, karşılaştırmaların yapıldığı görüş ya da yetenek konusundaki üniformite baskısı grup içinde artar (Hipotez VII).
Hipotez VIII: Karşılaştırma yapılan konu dışındaki diğer özellikler açısından karşılaştırma hedefiyle kişinin arasındaki farklılık düzeyi arttıkça, o kişiyle karşılaştırmada bulunma eğilimini sınırlandırma düzeyi de güçlenecektir.
Hipotez IX: Bir grubun içerisinde sahip olunan görüş ya da yetenek düzeyi açısından birbirinden çok farklı üyeler varsa, grubun moduna (standardına) yakın olanlar ile olmayanlar arasında üniformite baskısını diğerlerine uygulama düzeyi açısından farklılaşma olacaktır. Grubun moduna yakın olanlar daha uzak olanlara kıyasla, kendilerinden farklı olan diğerlerinin durumlarını değiştirmeye yönelik daha güçlü bir eğilim göstereceklerdir. Ayrıca grubun moduna yakın olan bu kişiler, diğer gruplarla karşılaştırma yapmayı sınırlandırmaya ve kendi bireysel durumlarını değiştirmeye yönelik daha zayıf bir eğilime sahip olacaklardır.
Teorik gelişmeler
Kuramın geliştirildiği günden bu yana, farklı pek çok araştırmacı tarafından kurama katkıda bulunulmuştur. Bu katkıların en önemlilerinden bir tanesi, sosyal karşılaştırma motivasyonlarının anlaşılmasına yöneliktir. Araştırmacılar tarafından geliştirilen en temel sosyal karşılaştırma motivasyonları şunlardır: öz-genişletim,[2][3] olumlu öz-değerlendirmenin sürdürülmesi,[6] kendini doğrulama ile ilişkili bileşenler[7] ve hata yapmaktan kaçınma.[8][9] Festinger'in orijinal kuramı pek çok açıdan değişse de, sosyal karşılaştırmanın genel süreçlerine dair temel bazı öneriler geçerliliğini sürdürmüştür.
Öz-değerlendirme
Thorton ve Arrowood'a göre, bireylerin sosyal karşılaştırmalarda bulunmaya yönelik motivasyonları birbirlerinden farklı olabilir. Söz konusu motivasyonlardan bir tanesi de öz-değerlendirme motivasyonudur.[10] Bu motivasyona sahip olan kişiler, karşılaştırma hedefi olarak kendileriyle benzer olan diğerlerini seçeceklerdir.[11] Özellikle, karşılaştırma hedeflerinin seçiminde ayırıcı bazı ortak özellikler gözetilecektir. Araştırmacılar kişilerin kendilerini doğru değerlendirme motivasyonuyla sosyal karşılaştırmalarda bulunduklarını önerse de, sosyal karşılaştırmaların amacı her zaman kendini doğru biçimde değerlendirme olmayabilir. Kişiler bazen kendilerini yanlı biçimde değerlendirme eğilimi de gösterebilmektedirler.
Öz-genişletim
Karşılaştırmalarda bulunan bireylerin öz-genişletim, yani özgüvenini artırma motivasyonuna sahip olmaları da olasıdır.[11] Öz-genişletim motivasyonuna sahip olan bireylerin kendilerini olumlu yönde görme ihtiyaçlarından dolayı, sosyal karşılaştırma enformasyonunu çarpıtmaları ya da göz ardı etmeleri söz konusu olabilir. Ayrıca bu kişilerin öz-genişletim amaçlarına en iyi biçimde hizmet edecek yukarı yöndeki (kendilerinden daha iyi durumda olanlar) ya da aşağı yöndeki (kendilerinden daha kötü durumda olanlar) karşılaştırma hedeflerini seçmeleri mümkündür. Özellikle, belirli bir alanda sahip oldukları yeteneğin düşük düzeyde olduğuna inanıyorlarsa, yukarı yöndeki sosyal karşılaştırmalardan kaçınacaklardır. Öz-değerlendirme motivasyonuna sahip olan kişilerin aksine, öz-genişletim motivasyonuna sahip kişilerin kendileriyle benzer diğerlerini karşılaştırma hedefi olarak seçmeleri olasıdır. Eğer karşılaştırma hedefinin kişiden daha iyi performansı nedeniyle kişinin benliği için bir tehdit söz konusu ise, hedefle paylaşılan ortak özellikler göz ardı edilebilir.
Yukarı ve aşağı yönde sosyal karşılaştırmalar
Wills, 1981 yılında aşağı yönde sosyal karşılaştırma kuramını geliştirmiştir.[3] Aşağı yönde sosyal karşılaştırmalar, öz-değerlendirme motivasyonuna karşıt bir görüş olarak kavramsallaştırılmıştır. Kişiler, benliklerini olumlu görmek ya da kişisel durumlarıyla ilgili kendilerini iyi hissetmek istediklerinde, sosyal karşılaştırma gerçekleştirecekleri konuda kendilerinden daha kötü durumdaki aşağı doğru karşılaştırma hedeflerini tercih edeceklerdir. Yukarı yöndeki sosyal karşılaştırmaların kişilerin benlik değerini düşürdüğüne,[12] aşağı yöndeki karşılaştırmaların ise benlik değerini artırdığına[13] yönelik çalışma bulguları mevcuttur. Aşağı doğru karşılaştırma teorisi, aşağı yöndeki sosyal karşılaştırmaların kişilerin öznel iyi olma hallerini artıracağını savunmaktadır.[3] Örneğin bir çalışmada, göğüs kanseri hastalarının çoğunlukla kendilerinden daha kötü hastalık seyrine sahip hastalarla sosyal karşılaştırma gerçekleştirmeyi tercih ettikleri bulunmuştur.[14]
Ancak Collins, yukarı yöndeki sosyal karşılaştırmaların her zaman benlik değerini düşürücü bir işlevi olmadığını iddia etmiştir.[15] Kişi farkında olarak ya da farkında olmaksızın, kendisini doğru biçimde değerlendirme ya da kendisini geliştirme motivasyonu ile yukarı doğru karşılaştırmalara başvurabilir. Kendini değerlendirme ya da kendini geliştirme motivasyonuyla yukarı yönde karşılaştırma gerçekleştiren kişi, öz-genişletimin mümkün olduğu bilincine sahiptir. Karşılaştırma hedefleriyle benzerliklerin göz ardı edildiği aşağı yöndeki karşılaştırmaların tersine yukarı yöndeki karşılaştırmalarda, kişinin karşılaştırma hedefiyle benzerliklerini ön plana çıkararak, kendisini üstün bir konumda hissetmesi mümkün olabilecektir.[8]
Aynı zamanda yukarı yöndeki sosyal karşılaştırmaların, ilerlemeye yönelik bir ilham sağladığı önerilmiştir. Bir çalışmada, göğüs kanseri hastalarının yukarı yöndeki karşılaştırmalara kıyasla aşağı yöndeki karşılaştırmaları daha fazla tercih ettikleri, ancak hastalıkla ilgili bilgi alma konusunda ise yukarı yöndeki karşılaştırma hedefleriyle iletişim kurdukları gösterilmiştir.[16] Başka bir çalışmada ise diyet yapan kişilerin buzdolaplarına zayıf hemcinslerinin fotoğraflarını yapıştırarak, yukarı yönde karşılaştırmalarda bulundukları gösterilmiştir.[15] Zayıf hemcinslerinin fotoğrafları bu kişiler için şimdiki kilolarını hatırlatıcı olmaktan ziyade, erişilebilir bir standart sağlamak suretiyle ilham verici bir nitelik taşımaktadır.
Sosyal karşılaştırmalarda düzenleyici değişkenler
Aspinwall ve Taylor bireylerin aşağı ve yukarı yönde sosyal karşılaştırmalarda bulunmalarını artırabilecek değişkenler olarak; duygulanım, özgüven ve benlik tehdidi değişkenlerini incelemiştir.[17] Benlik tehdidi yaşayan kişilerin, yukarı yöndeki karşılaştırmalara kıyasla aşağı yöndeki karşılaştırmaların ardından benliklerini daha olumlu değerlendirdikleri bulunmuştur.
Yüksek özgüven ve sosyal karşılaştırma
Aspinwall ve Taylor'un çalışmasında, özgüveni yüksek kişilerin aşağı yöndeki karşılaştırmalara kıyasla yukarı yöndeki karşılaştırmaların ardından daha olumlu duygulanım yaşadıkları bulunmuştur. Araştırmacılara göre bu durumun nedeni, yukarı yöndeki karşılaştırmaların özgüveni yüksek kişileri motive etmesidir.[17] Ancak özgüveni yüksek kişilerin benlik tehdidi ile karşılaşmaları durumunda, aşağı yöndeki karşılaştırmalara kıyasla yukarı yöndeki karşılaştırmaların ardından daha olumsuz duygulanım yaşadıkları görülmüştür.
Düşük özgüven ve sosyal karşılaştırma
Büyük olasılıkla yaşamlarında benliklerini sürekli tehdit eden bir faktöre (akademik başarısızlık, hastalık vb.) sahip olan özgüveni düşük kişiler ise yukarı yöndeki karşılaştırmalara kıyasla aşağı yöndeki karşılaştırmaların ardından daha olumlu duygular hissetmektedirler. Özgüveni düşük olan ve olumsuz duygulanım yaşayan kişilerin olumsuz duyguları, aşağı yönde karşılaştırmalarda bulunmalarına bağlı olarak azalmaktadır. Ancak aşağı yöndeki karşılaştırmalar, özgüveni düşük kişilere kıyasla özgüveni yüksek kişilerde olumlu duyguların daha fazla hissedilmesine neden olmaktadır.[17]
Duygu/duygulanım ve sosyal karşılaştırma
Özgüvenden bağımsız olarak, olumsuz duygulanım yaşayan kişilerin hissettikleri olumsuz duygu düzeylerinin, yukarı yönde karşılaştırmalarda bulunmalarına bağlı olarak azaldığı görülmüştür. Ayrıca yine özgüvenden bağımsız biçimde, olumlu duygulanım yaşayan kişilerde, yukarı yöndeki karşılaştırmaların ardından hissedilen olumlu duyguların düzeyinde artış olmuştur. Ancak, benliğine yönelik bir tehdit yaşayan bireylerde aşağı doğru karşılaştırmalara kıyasla yukarı doğru karşılaştırmaların ardından daha yüksek düzeyde olumsuz duygular hissedildiği bulunmuştur.[17]
Sonuç olarak; aşağı ve yukarı yöndeki sosyal karşılaştırmalar ile bu karşılaştırmaların ardından hissedilen duygular arasındaki ilişkide, özgüven düzeyi ve benliğe yönelik bir tehdit yaşanması durumu düzenleyici değişkenler olmaktadır.
Rekabetçilik
Özellikle yeteneklerin karşılaştırıldığı durumlarda, yukarı yönde karşılaştırmaları gerçekleştirmeye yönelik eğilimin baskın olabileceği bilgisinden hareketle, akranlar arasında bir rekabetin açığa çıkması olasıdır.[18] Bu nedenle, sosyal karşılaştırmalarda bulunan kişi için karşılaştırılan konunun önem düzeyi, karşılaştırmayı gerçekleştiren kişinin statüsüne ve yeteneklerin değerlendirildiği sosyal bağlama bağlı olacaktır.
Sosyal statü
Sosyal karşılaştırmalardan kaynaklanan rekabetçilik düzeyi, karşılaştırmayı gerçekleştiren kişinin statüsünün yükselmesine bağlı olarak artabilir. Çünkü yüksek statüdeki kişilerin düşük statüdeki kişilere kıyasla kaybedecek daha fazla şeyleri olacaktır. Amerika'daki üniversite öğrencileriyle gerçekleştirilen bir çalışmada katılımcılara, sahip oldukları akademik ortalamalarını tamamen şansa bağlı bir kura programı yoluyla artırabilecekleri ya da ortalamalarının aynı kalabileceği söylenmiştir. Çalışmadaki katılımcılar, kendileriyle benzer ortalamaya sahip ya da kendilerinden daha düşük ortalamaya sahip sınıf arkadaşlarıyla eşleştirilerek, çiftler halinde program uygulamasına tabi tutulmuşlardır. Arkadaşının ortalamasının arttığı ve kendisinin ortalamasının değişmediği koşuldaki katılımcılardan; başlangıçta diğerinden daha yüksek statüye sahip olanların diğeriyle eşit statüye sahip olanlara kıyasla, kura programının verdiği sonuçlara ilişkin daha fazla ayrımcılık algıladıkları saptanmıştır. Araştırmacılara göre bu durumun nedeni, yüksek statünün kaybedilme korkusudur.[19]
Standarda yakınlık
Bir üniversite sınıfındaki öğrenciler gibi farklı örneklemelerle gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda; kişilerin başarı düzeyleri arttıkça, rekabetçilik düzeylerinde de artış olduğu bulunmuştur. Ulaşılabilecek en yüksek standart belirli ise ve karşıdaki rakibin statüsü bilinmiyorsa; en yüksek statüye sahip kişilerin, orta ve düşük statüdeki kişilere kıyasla daha rekabetçi oldukları görülmüştür. Ancak kişilerin birbirlerinin statülerinden haberdar oldukları koşulda yüksek ve düşük statüdeki kişilerin, orta statüdekilere kıyasla daha rekabetçi oldukları tespit edilmiştir.[20][21]
Sosyal karşılaştırma modelleri
Sosyal karşılaştırma süreçlerini açıklamak üzere önerilen bazı modeller şunlardır: Öz-Değerlendirmeyi Sürdürme Modeli,[12] Temsilci Modeli,[22] Üçlü Model ve Üçlü Benlik Modeli.[23]
Öz-Değerlendirmeyi Sürdürme Modeli
Öz-Değerlendirmeyi Sürdürme Modelinde, kişilerin kendilerine dair olumlu öz-değerlendirmelerini sürdürmek ya da artırmak amacıyla sosyal karşılaştırmalarda bulundukları iddia edilmektedir.[12] Yukarı yöndeki karşılaştırma hedefi, "yansıtma" süreçlerini tetikleyebilir ve karşıdakinin kendisinden daha iyi durumda olması, kişinin benliğinde olumlu yönde bir etki yaratabilir. Ya da tersine, yukarı yöndeki bir karşılaştırma hedefi "sosyal karşılaştırma" sürecini tetiklemek suretiyle, kişinin sahip olduğu olumlu benlik değerini düşürebilir. Yukarı yöndeki karşılaştırma hedefine maruz kalınması durumunda hangi sürecin tetikleneceği, karşılaştırmada bulunan kişinin sahip olduğu bir takım bireysel özelliklere bağlı olarak değişebilmektedir.[24]
Temsilci Modeli
Temsilci Modeli, aşina olunmayan bir konuda başarılı olabilme ihtimaline dair çıkarımların sosyal karşılaştırmalar yoluyla nasıl gerçekleştiği üzerine temellenmiştir. Karşılaştırmayı yapan kişinin sorduğu en temel soru şöyledir: "Ben bunu başarabilir miyim?". Karşılaştırma hedefinin statüsü ve o konuma ulaşmak için gösterdiği çaba, karşılaştırmayı yapan kişinin kendi başarısına dair çıkarımda bulunmasını sağlayan iki temel bileşendir.[8]
Üçlü Model
Üçlü Model, kişinin kendi inanç ve tercihlerini karşılaştırmak için hedef seçimini nasıl gerçekleşiyor olabileceği üzerine kurulmuştur. Sahip olunan inanç ve tercihlerin doğruluğunu değerlendirmek üzere kişiler bir takım sorulara yanıt aramaktadır. Modelde önerilen bu sorular şunlardır: "Ben X'i seviyor muyum?" (şimdiki tercihin değerlendirilmesi), "X doğru mu?" (inançların değerlendirilmesi), "X'ten gelecekte hoşlanacak mıyım?" (gelecekteki tercihlerin değerlendirilmesi). Tüm bu sorulara aranan yanıtları sosyal karşılaştırmalara başvurarak değerlendirecek olan kişi, kendisiyle çeşitli özellikleri açısından (cinsiyet, yaş, ırk, dini inanç gibi) en fazla benzerlik gösteren kişiyi karşılaştırma hedefi olarak seçecektir.[8]
Üçlü Benlik Modeli
Üçlü Benlik Modeline göre, sosyal karşılaştırma kuramı iki varsayıma dayalıdır. Modele göre kuramın ilk varsayımı; kişilerin sahip oldukları sosyal karşılaştırma motivasyonlarına bağlı olarak, karşılaştırma hedefi tercihleri değişebilmektedir. Modelin ikinci varsayımına göre, sosyal karşılaştırmaların kişiler üzerindeki etkileri bazı faktörlere (örneğin, grup kimliğinin tehdidi gibi) bağlı olarak değişebilmektedir.[23] Sosyal karşılaştırma hedefi olarak kimin seçileceği ve bu hedeflerle karşılaştırmaların kişinin benliği üzerinde olumlu yönde mi yoksa olumsuz yönde mi etkileri olacağı, kişilerin karşılaştırma sürecinde aktif olan benliği aracılığıyla belirlenecektir. Sosyal karşılaştırmalar sırasından aktif olabileceği önerilen üç farklı benlik tipi ise şöyledir: Bireysel benlik, olası benlik ve kolektif benlik.[25]
Medyanın etkisi
Medyanın, sosyal karşılaştırma süreçlerini tetiklediği çalışmalarda gösterilmiştir. Ergenlik dönemindeki kızlarla ve erkeklerle gerçekleştirilen bir çalışmada, hemcinsleri olan akranlarıyla ve medyadan tanınan ünlü kişilerle (modellerle) vücut ağırlığı açısından gerçekleştirilen sosyal karşılaştırmaların sıklığı arttıkça, vücuttan duyulan tatmin düzeyinin azaldığı bulunmuştur.[26] Kadınların erkeklere kıyasla kendilerini gerçekçi olmayan medya hedefleri (modeller/ünlüler) ile daha fazla karşılaştırdıkları (yukarı yönde karşılaştırmalar) bulunmuştur.[27] Medyada kadının; güçlü, başarılı ve zayıf bir bedene sahip olarak sunulması, kadınların çekici olmalarına yönelik oluşturulan sosyal normun kadınlar tarafından bir "ideal" olarak benimsenmesine neden oluyor gibi gözükmektedir.
Eleştiriler
Bazı araştırmacılar, Festinger'in benzerlik hipotezini eleştirmişlerdir. Deutsch ve Krauss,[28] benzer olunmayan kişilerle de sosyal karşılaştırmalar gerçekleştirilebileceğini iddia etmiştir ve bu iddia, bazı çalışmalarda desteklenmiştir.[29][30] Goethals ve Darley'e göre ise sosyal karşılaştırmaların gerçekleştirildiği konu dışındaki çeşitli özellikler açısından benzer olunan diğerleri karşılaştırma hedefi olarak seçilebilir. Ancak araştırmacılara göre görüşlerin karşılaştırılması durumunda, çeşitli özellikler açısından benzer olunmayan diğerleriyle aynı görüşün paylaşılması, karşılaştırmayı gerçekleştiren kişinin sahip olduğu görüşlerini güçlü bir biçimde doğrulayabilmesini sağlayacaktır.[7]
Kaynakça
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.