Nâsır veya Nâsır Lidînillâh (Arapça: أبو العباس "الناصر لدين الله" أحمد بن الحسن المستضئ " Ebû el-Abbâs "Nâsır Dînillâh" Ahmed bin el-Hasan el-Mûstâdhi (d. 1158 - o. 6 Ekim 1225) Bağdat'taki otuz dördüncü Abbâsî Hâlifesi, Mûstadhî’nin oğlu ve Mûstencid’nin torunu.

Pratik Bilgiler Nâsır, Abbâsî Halifesi ...
Nâsır
Nâsır Lidînillâh
Abbâsî Halifesi
Hüküm süresi1180-1225
Önce gelenMûstadhî
Sonra gelenZâhir
Doğum1158
Ölüm6 Ekim 1225 (67 yaşında)
Tam adı
Ebû el-Abbâs "Nâsır Dînillâh" Ahmed bin el-Hasan el-Mûstâdhi
HanedanAbbâsî Hanedanı
BabasıMûstadhî
DiniSünni İslam
Kapat

Yaşamı

1180 tarihinden 1225’e kadar ölene dek hâlifelik yaptı. Lâkabı "Allah'ın Dîninin Muzafferi" idi. 47 yıl süren uzun hâlifeliği süresince Abbâsî Hâlifeleri içinde en etkisiz olanı olarak bilinmektedir.[1]

Tekiş Harezmşah'ın Büyük Selçuklu Devleti ile mücadelesi

"Nâsır" halifeliğinin başında Büyük Selçuklu Devleti'nin gücünü ezmek amacıyla ve kendisininki ile değiştirme için III. Tuğrul'a karşı bir isyân çıkartarak kuvvet mücadelesine girişti. Kışkırtmaları neticesinde Harezmşahlar Devleti'nin 6. hükümdarı olan Tekiş Harezmşah Büyük Selçuklu Devleti’ne saldırarak 1194 yılında Tuğrul'u öldürdü. III. Tuğrul’un başı Bağdat'ta Abbasi halifesi Nâsır'ın sarayına gönderilerek orada teşhir edildi. Böylece Doğu'nun mutlâk hâkimiyetini ele geçiren Tekiş Harezmşah İran'da Selçuklu Hanedanı’nın sahip olduğu eyaletlerden bir kısmını Nâsır’a hediye etti.[2]

Tekiş Harezmşah ve halife Nasır

Halife Nasır Tekiş Harezmşah'ın bu cömertçe davranışına teşekkür etmek için Tekiş Harezmşah'a bir Sultanlık halife beratı ve bir şeref hilatı ile vezirini elçi olarak gönderdi. Fakat bu vezir kendini üstün gören çok gayri-diplomatik tavır ve davranışları ile Harezmşah tarafından gayet kötü bir diplomat olarak görüldü. Hatta vezirin maiyetinde gelmiş olan halifelik askerleri ile kendi görüşlerini Harezmşah devletine empoze etmeye yeltendi. Bunun üzerine Tekiş Harezmşah elçi ve maiyetindeki askeri birlikle bir çarpışmaya girişti ve mağlup olan halifelik birliğinin zayiatı içinde halifelik elçisi olan vezir de bulunmaktaydı. Bundan sonra Abbasi Halifeliği ile Harezmşahlar arasında ilişkiler genellikle açık düşmanlık olarak sürüdürüldü ve ilişkilerin en iyi şekilde olduğu zamanlarda bile gayet zayıf bir ittifak olmaktan ileri gitmedi.[2]

Bu arada Halife Nasır kendine karşı çok fena davranan bir Harezmşah eyalet valisini gayet kapalı yolla ortadan kaldırdı. Halife Nasır bu valiye açıkça savaş ilan edemedi. Ama gayet koyu Şii İsmaili olan ve eskiden "Haşhaşi" olarak buyuk isim yapan İsmaili mezhebi ileri gelenlerle gizli görüşmelere girişip özel olarak eğitilmiş bir İsmailî fedaisini mezhebe büyük bir meblağ vererek kiraladı. Halifenin elemine etmek istediği Harezmşah valisi bu İsmaili suikastçının bıçağına kurban gitti.[2]

Bu suikastın halife Nasır tarafından yaptırıldığını bilen Tekiş Harezmşah kendisine gönderilmiş olan ve bir çarpışmada ölmüş olan halifenin elçi vezirinin cesedinin mezarından çıkartılarak başını kestirdi ve bu kesik başı Harezm başşehrinde halka teşhir ettirdi.[2]

Bu ve buna benzer diğer düşmanca Harezmşahlar yaptırımlarına karşılık olarak Abbasi halifesi Nasır Harezmşahlar bayrağı altında Hicaz'a hacca gitmekte olan hacı adaylarına karşı gayet hakaretkar tavırlara takındı ve onların hacca gitmesini önledi. Bunlar günümüzde biraz çocukça olarak görülebilirse de halifenin Basra Körfezi'nden ta Seyhun-Ceyhun bölgesine ulaşan büyük bir devlete uygulayabileceği efektif olabilecek pek az sayıda yaptırım bulunduğu aşikardır.[2]

Harezmşah'ın Bağdat'a doğru ilerlemesi

Tekiş Harezmşah'ın oğlu olan ve ondan sonra tahta geçen Alaaddin Muhammed Abbasi halifesi Nasır ile devamlı çekişmeden gocunmaktaydı. Halife Nasır'ın dünya devletini bir an evvel ortadan kaldırmayı planlamaktaydı. Bunun yanında dini olan gücünü de kırmayı amaçlayıp Şiilik inançlı bir diğer halifeyi Bağdat'a halife olarak tahta geçirmek istemekteydi. Bu nedenle Harezm'de İslam alimlerinden oluşan bir şura organize etti. Toplanan bu şura Halife Nasır'ı bir suikastçı ve din düşmanı olarak ilan eden fetvayı içeren bir bildiri kabul edip yayınladı. Bağdat'taki Abbasi halifelik makamı için Şiiler arasından peygamber Muhammed ve halife Ali'nin ecdadından gelmiş yeni bir halife adayı bulundu. Bu yeni halife adına tüm Harezmşahlar ülkesindeki camilerden hutbeler okundu ve tüm eski Abbasi ülkelerinde geçerli olmak hedefiyle darphanelerde sikkeler bastırıldı.

Bundan sonra Alaaddin Muhammed Harezmşah Bağdat'taki Abbasi Halifesi Nasır'a karşı askeri yaptırımlar uygulama planları hazırlattı.

Bağdat'ta Halife Nasır tüm bu hazırlıklardan haberdar olmuştu. Harezm'e çok değerli bir İslam alimi olan bir elçi gönderip kendini savunma hakkı istedi. Fakat Harezmşah devleti yöneticileri Bağdat'ı eline geçirecek bir fatihin Halife Nasır'dan daha uygun ecdadı olan bir değerli ve yetenekli kişiyi elçinin temsil ettiği halifenin yerine geçireceği açıklaması ile bu elçi hiç kimse ile görüşemeden Bağdat'a eli boş geri döndürüldü.

Nasir'in Cengiz Han'dan destek istemesi

Bağdad Abbasi halifesi bunun üzerine doğuda askeri ünü çok yayılmış olan ama İslam dininden olmayan Moğol Hanı Cengiz Han'dan destek istemeye karar verdi. Cengiz Han'a bir elçi gönderip Alaaddin Muhammed Harezmşah yaymakta olduğu fetva bildirisi ve Harezm'de toplanan İslam alimler şurasının kararlarının yayılması aleyhinde onun askeri yardımını istedi.

Alaaddin Muhammed Harezmşah hemen ordusunu harekete geçirmişti. Doğu Irak bu ordu tarafından fethedilmişti ve ordunun Bağdad kapılarına varmaya fazla mesafe kalmamıştı. Fakat mevsim geç sonbahardı ve İran platosunda ve kıyıya paralel dağlarda kışın çok ağır geçmesi beklenmekteydi, Bu nedenle Alaaddin Muhammed Harezmșah ordusunu Horasan'a geri çekmek gereğini duydu.

Fakat daha başka daha hayati önemi haiz gelişmeler ortaya çıkmıştı. 1218'de Otrar Faciası adı verilen olayla Cengiz Han Moğolları ile Harezmşahlar arası gayet açılmıştı. Cengiz Han Harezmşah devletini mağlup edip elimine etmek için hazırlıklara başlamıştı. 20 tümenden oluşup yaklaşık 200.000 askere ulaşan Moğol ordusu Harzemşah ülkesine saldırıya geçti. Bütün Harezmşah ülkesi Moğolların istilâsına uğradı. Önce 17 Mart 1221'de yeni Harezmşah bașkenti Semerkant Mogollara teslim olup oradaki Harezmşah savunma ordusunun ve halkın tümü katliama uğradı. Sonra Mart 1221'de Hocent, Cend ve Otrar, Mayıs'ta Urgenç, Zave ve Habûsan, Temmuz'da Semnan, Ağustos'ta Âmil, Rey ve Tahran, Eylül'de Hamedan, Ekim'de Erdebil Moğol işgaline uğradı ve yerle bir edildi. 14 Haziran 1222'de Herat da düştü. Alaaddin Muhammed Harezmşah yanında oğlu ve vârisi Celaleddin Harezmşah ve küçük bir sadık orduyla batıya kaçtı ve Hazer Denizi üzerinde bir küçük adaya sığındı. Aralık 1220'de bu adada neden olduğu bilinmez şekilde Alaaddin Muhammed Harezmşah hayata gözlerini kapadı. Bu Moğol istilası ile uğraşmak Alaaddin Muhammed Harezmşah oğlu ve vârisi yerine geçen Celaleddin Harezmşah'a düştü.

Halife Nasır ve Haçlılar

Halife Nasır döneminde Filistin ve Suriye'de Müslümanlar Selahaddin Eyyubi'nin komutası ve idaresi altında Üçüncü Haçlı Seferi ile uğraşmaktaydılar. Sultan Selahaddin devamlı olarak Halife'den Haçlılara karşı şahsi destek istemişti. Fakat Halife Nasır'ın pek politik ve askerî gücü kalmamıştı ve şahsen bir savaşa katılmak hiç istememekteydi. Bu nedenle Haçlılara karşı Müslümanların savaşında Halife Nasır'ın desteği Haçlı ordularına karşı mancınıklarla atılan yangın bombası olarak kullanılmak üzere kapalı kaplarla epey miktar "nafta" gönderilmesi ile kaldığı, bazen alaylı şekilde, açıklanmaktadır.[2]

Selahaddin'in oğlu Ali ailesi ile yaptığı bir taht mücadelesi sırasında halife Nasır'dan yardım istemişti ve halife Nasır ona yardım göndereceğini bildirmişti. Ama sonunda gönderdiğinin sadece bir kelime oyunlu bir mektup olduğu bildirilir. Bu mektupta yazılan kelime oyunu şöyle ifade edilebilmektedir:[2]

Ali peygamberin ölümünden sonra kendine destek sağlayamamıştı; ama günümüzde ise Halife'nin kendisi "AN-NASIR" (yani Ali'nin savunucusu) rolündedir"

Değerlendirme

Halife Nasır 47 yıl halifelik yaptı. Birkaç defa sınırlarından dışarı sefer yapmakla beraber idaresi altında kalan ülke Tikrit'den Basra Körfezi'ne uzanan günümüz Arap=Irak arazileri idi. Bu ülkede idaresinin çok baskıcı ve cezalandırıcı olduğu bildirilmiştir. Bağdat'ta iyi bir polis teşkilatı kurduğu ve böylece uzunca bir dönem için başkentte sulh sükunu sağladığı bilinmektedir. Bu sulh sükun atmosferi altında Halife Nasır Bağdat'ta kamu yararına olan epeyce hayır eserleri yaptırmıştır. Bunlar arasından okullar, medreseler, kütüphaneler, yaşlılar, hastalar ve fakirler için bakım evleri gibi hayır eserleri bulunduğu bilinmektedir; ama bunların çoğu Bağdat'ın Moğollarca istilası sonunda kaybolmuşlardır.

Harezmşahlara karşı düşmanca tutum ve davranışları ve özellikle Moğollardan yardım sağlamak ve destek almak için onlara başvurması gününde önemli ve etkili olmamış gibi görülmüştür. Ama bu gayet kısa görüşlü ve pek düşüncesiz uygulanan stratejiler ve yapılan hareketler 1258'de Moğolların Bağdat'ı kuşatıp almalarının, şehri yakıp yıkıp ve sakinlerine gayet büyük katliam uygulamalarının ve Bağdad Abbasi halifeliğine son vermelerinin kötü tohumlarını atmıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar

Wikiwand in your browser!

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.

Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.