Aziz veya El-Aziz Billah tam adı Ebu Mansur Nizar El-Aziz Billah (Arapça: أبومنصور نزار العزيز بالله) (d. 10 Mayıs 955 Rakada, Kayravan, Kuzey Afrika - ö. 14 Ekim 996), 21 Aralık 975 - 14 Ekim 996 arasında beşinci Fatımi halifesi.
Aziz El-Aziz Billah | |||||
---|---|---|---|---|---|
Fatımi Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 25 Aralık 975 - 14 Ekim 996 | ||||
Önce gelen | El-Muizz Li-Dinillah | ||||
Sonra gelen | El-Hakim Bi-Emrillah | ||||
Doğum | 10 Mayıs 955 | ||||
Ölüm | 14 Ekim 996 | ||||
| |||||
Hanedan | Fatımi Hanedanı | ||||
Babası | El-Muizz Li-Dinillah | ||||
Dini | Şii İslam |
Yaşamı
Babası dördüncü Fatimiler halifesi Ebu Temim el-Muizz'in büyük oğlu ve veliahtı olan Abdullah daha babası 19 Aralık 976 tarihinde ölmeden önce vefat etmişti. Halife El-Muizz öldüğü zaman ikinci oğlu olan Ebu Mansur Nizar El-Aziz Fatimiler ordu komutanı olan Cevher Es-Sikilli'nin desteği ile Fatimiler beşinci halifesi olarak 21 yasında tahta çıkartıldı. Halifelik döneminde Fatimiler Devleti güney Akdeniz kıyılarında doğuda Filistin ve Suriye'den batıda Atlas okyanusu kıyılarına kadar erişmekteydi. Hicaz'da bulunan kutsal Müslüman şehirleri olan Mekke ve Medine de bu dönemde Fatimiler egemenliği altında bulunmaktaydılar.
El-Aziz tahta çıktığı zaman Fatimiler yeni olarak 769'da Filistin ve Suriye'yi ele geçirmişlerdi ve Fatımilerin buralardaki idaresi daha iyice istikrar kazanmamıştı. El-Aziz halifeliği sırasında devamlı olarak Filistin ve Suriye sorunları ve ayaklanmaları ile uğraşmak zorunda kaldı.
Alptekin ile mücadele
Abbasiler halifesi ordusunda Türk asıllı kölemen askerleri Bağdat'a hakim olan Büveyhoğullarıına 973'te isyan edip Bağdat'ı ellerine geçirmişlerdi. Bu Türk asıllı orduların komutanı Sebüktekin idi.[1] Bağdat'ta gerçek devlet idarecisi olan Buveyhilerin hükümdarı olan İzz El-Devle'yi Bağdat'tan Vasit'e kaçmaya zorlamışlar ve onu Vasit'te kuşatmaya almışlardı. Bu Türk asıllı Abbasiler ordusu askerlerinin komutanı olan Sebüktekin bu kuşatma sırasında öldü. Yerine bu orduda ikinci komutan olan Alptekin, ayaklanmacı ordusunun komutanlığını eline geçirdi. Buveyidler ana merkezleri olan İran'dan Bağdat'ta destek için gönderdikleri takviye ordusu ile ilerleyip Alptekin'in ordusu ile 975'te "Sirvan Nehri Muharebesi"'ne giriştiler. Bu muharebede Alptekin ve ayaklanmacı Türk asıllı ordu yenildi. Yenik ordu Irak'tan kaçıp Suriye'ye girdi ve Humus şehrini ellerine geçirdiler.[2]
Alptekin Hummus'ta iken Şii olan Karamatilerle müttefiklik anlaşması yaptı. Alptekin 975'te Akdeniz kıyılarına akın yapıp Fatimiler'in elinde bulunan Sayda liman şehrini kuşatıp ellerine geçirdi ve bu kuşatmada Fatimi ordusu 5000 asker zayiat verdi. Alptekin oradan Taberiye şehrine yürüyüp eline geçirip oradan da Şam şehri üzerine gidip ve bu şehri fethetti. Orada Şam Emiri olarak hükümdarlığa başladı.[3]
Fatimi Halifesi Aziz ünlü Fatimiler askeri komutanı Cevher Skilli komutasında bir orduyu Alptekin üzerine gönderdi. Bu ordu ilerlemesi ile Doğu Akdeniz sahilleri yine Fatimiler eline geçti. Fatimi ordusu Alptekin'i Şam'a kadar kovaladı ve bu şehirde onu kuşatma altına aldı. Fakat Alptekin'in müttefikleri olan Karmatiler yardıma gelince Fatimi ordusu kuşatmayı bırakıp geri çekildi.[3] Alptekin ve Karamatiler Fatimilerin geri çekildikleri Aşkelon kalesini kuşattılar. Uzun bir kuşatmadan sonra bir kesin sonuç çıkmayacağını anlayan iki taraf da bir anlaşma yapmaya razı oldular. Bu anlaşma ile Alptekin'e Filistin verildi ve Fatimiler kuzey sınırı Gaza'yi hemen içine almaktaydı. Bu anlaşmanın uygulanması için Alptekin isimsel olarak Fatimiler egemenliğini kabul etti.[2][3]
Bu sefer 978'de Buveyhoğulları arasında anlaşmazlık çıktı ve Irak'ı elinde bulunduran İzz El-Devle kardeşi Adud El-DEvle'ye yenilip idaresi altındaki Irak'tan kaçmış ve Şam'da bulunan Alptekin'e sığınmıştı. Alptekin İzz El-Devle'nin ordusunu kendinin Türk asıllı gulam ordusu ile birleştirmişti. Fatimiler de Mısır'da yeni bir ordu kurmuşlar ve bu ordu Halife El-Aziz Billah komutası'nda Filistin'e girmişti ve Şam'ı ele geçirmeyi hedeflenmişti. 997'de iki ordu "Ramla Muharebesi""'ne giriştiler. Halife El-Azız Billah'ın Fatimiler ordusu Alptekin'in ordusunu büyük bir hezimete uğrattı. Alptekin'in ordusunda 20.000 zayiata olup bu ordu tamamen dağıldı.[3]
Alkptekin çöle kaçarak canını zor kurtardı. Fakat bu çölde susuzluktan ölmek üzereyken Banu Tayy bedevi kabilesi tarafından kurtarıldı. Fakat bu kabile reisi Müharric bin Dağfal bin El-Carrah Alptekin'e önce iyi muamele yapmakla beraber sonunda onu 100,000 altın dinar karşılığında Fatimiler Halifesi El-Aziz Billah'a sattı.[3]
Alptekin, ordusundan Fatimilere esir olan askerlerle birlikte Kahire'ye götürüldü. Halife El-Aziz Billah ona gayet iyi davrandı ve Alptekin komutanlığı altında esir Türk asıllı askerlerden kurulan bir birlik Fatimiler ordusuna katıldı. Fakat Alptekin Fatimiler idarecilerinin güvenini kazanamamıştı. Sonradan Halife El-Aziz Billah'in Veziri olan Yâkup bin Killis tarafından zehirletilip öldürüldü.[3]
Banu Tayy aşireti ve reisi Mufarric ile mücadele
Tayy aşiretinin reisleri Carrahî sülalesinden gelmekteydi. "Dagfal bin El-Carrah" 970'li yıllarda Fatimiler Mısır'ı ele geçirip Filistin ve Suriye'ye hücuma geçtikleri zaman Karamatilerle birlikte Fatimilere karşı direnen Banu Tayy aşiretinin reisi idi.
975'te Fatimiler Halifesi olan El-Aziz Billah halifeliğinin ilk yıllarından itibaren Sünni inançlı dinsel lider olan "Muhammed bin Ahmed El-Nablusi" ve yandaşlarının Fatimiler aleyhinde başlattıkları propaganda kampanyasının etkisinden kurtarmak için politika uygulamaya başladı. Bunun için önce Halife El-Aziz Billah önce Hermon Dağı'nin güneybatı eteklerinde yani "Cavlan" bölgesinde (günümüzde Golan Tepeleri'nde) bulunan antik Roma şehri olan "Baniyas" şehrinin kontrolünü eline geçirdi.
Dağfal bin El-Carrah'ın oğlu olan "Mufarric bin Dagfal bin El-Carrah" ilk defa Şam Emiri olan Alptekin'in 977'de Fatimilere karşı yaptığı ve mağlup olduğu "Ramla Muharebesi"'nde ismini duyurmuştur. Bu hezimetten kaçan Alptekin'i çölde susuzluktan ölmek üzereyken kurtarmış; ona iyi muamele edip iyileşmesini sağlamış; ama sonunda Alptekin'i 20,000 altın dinar karşılığında El-Aziz'e satmıştı.
979'da Hamedanlılar Emiri olan ama Buveyidlerin askeri baskısı ile kendi yönetim yöresi olan El Cezire'den den ayrılmak zorunda kalan Ebu Taglib Filistin'e gelip o zaman "Cavlan" bölgesi olarak tanınan Golan Tepeleri yöresine yerleşti. Fatımiler Devleti ile bu yörede bulunan mahalli aşiretler arasında çeşitli entrikalarla politik durumu kötüleştirip bu yörede kendinin idare edebileceği bir devlet kurma çabalarına girişti. Ebu Taglib Şam Emiri olmak istemekteydi ama bu bölgenin Fatimiler tarafından Şam Valisi olarak tayin edilmiş olan ama bu sırada onlara karşı ayaklanma halinde olan Emir Kassam tarafından bu şehre alınmadı. Bunun üzerine Ebu Taglıb daha güneyde bulunan Taberiye Gölü civarında yerleşti.
Bedevi Tayy aşireti Mufarric bin El-Carrah reisliğinde 982'de Fatimiler aleyhinde Filistin'de bir isyan çıkardılar ama bu isyan yörel Fatimi güçleri tarafından bastırıldı. Şam cihetine ve Şam'a kaçan Tayy aşiretinin isyancı ileri gelen mensupları da teker teker yakalanıp 783'te isyan tümüyle bastırıldı.
Bundan sonra Mufarric o zamanlar güney Suriye'yi kontrolü altında bulunduran Fatımiler Halifeliğine karşı bir sıra isyanda bulunmuştur. Bu isyanlar birkaç defa Fatımiler tarafından bastırılmış ve isyan başlatan aşiret reisi olan Mufarric birkaç kez sürgüne gitmek zorunda kalmıştır. Halife El-Aziz Billah Ramla'yi Tayy aşiretine vermişti ama yerel Fatımiler emiri olan "El-Fadl bin Salih" bu kenti Ebu Taglid'e verdiğini bildirdi. Ebu Taglid Tayy bedevi aşireti rakibi olan Banu Ukayl bedevi aşireti ile müttefiklik yaparak Ramla'ya hücum etti. Tayy aşireti reisi Mufarric ise Fatımiler emiri "El-Fadl bin Salih" desteğini aldı. İki taraf arasında 29 Ağustos'ta yapılan "Ramla Muharabesi"'nde Ebu Taglib mağlup oldu ve esir düştü. Tayy aşiret reisi Mufarric Ebu Taglid'i bir müddet devesine bağlı olarak etrafa gösterdikten sonra kendi eliyle idam edip öldürdü.
Bundan sonra Tay aşiret reisi Mufarric ile Fatimi Emiri El-Fadl önce aralarında bir anlaşmaya uyarak sonra da Kahire'den gelen ciddi bir buyrukla anlaşmazlık çıkarmama emirlerini kabul ederek bir süre çatışmasız geçindiler. Ama yine de Tayy bedevi aşireti bu dönemde eşkıyalıkla uğraştı.
Temmuz 961 başında bir Fatimi ordusu ayaklanmış eski Fatımiler valisi Emir Kassam elinde bulunan Şam'a hücuma geçip bu şehri kuşattı. Bunun üzerine Mufarri ve Tayy aşireti Fatimilere karşı açıkça isyana geçti ve onların isyan hareketine Fatımiler Taberiye bölgesi valisi Emir Bişara da katıldı. Carrahiler komutasında birçok bedevi Arap'tan ve olmuş Ebu Taglip'ın eski Hamdani ordusu askerlerinden oluşan bir büyük ordu kuruldu. Fatımiler Halifesi El-Aziz Billah bu isyancılar üzerine Mısır'dan gelen askerlerden oluşan ve Emir Resik El-Aziz komutasında bir yeni ordu gönderdi. Mufarriç ve ordusu bu Fatimiler ordusuna yenildi. Bu yenik bedeviler ordusunun kalıntıları Haziran 992'de Mekke'den Hac'dan geri dönen hac alayına ve hacılar üzerine baskın yaptı. Sonra da geri dönerek "Ayla Muharebesi"'nde kendilerini takip etmekte olan Müflih El-Vahbani komutasında Fatimiler ordusunu mağlup etti. Fakat bu başarılarından sonra Mufarric ve ordusu Filistin'e dönünce Emir Resik El-Aziz ordusuna karşı yaptıkları muharebeyi kaybettiler. Mufarric ve aşiret ordusu kalıntıları bu sefer 992 kışında Halep merkezli Hamdani'lerin Humus emiri Bakcur'a sığındılar.
Fakat Hamdaniler'ce iyi karşılamalarına rağmen Mufarriç ve Tayy aşiret ordusu daha kuzeye geçerek Bizans İmparatorluğu korumasına girdiler. Bizans İmparatoru II. Basileios onları Bizans ordusuna yerel askerî birlik olarak dahil etti. 983 sonbaharında Bizans İmparatorluğu ordusu "Antakya Dükü" olan Bardas Fokas komutanlığı altında Araplara bir askeri sefere başladı. Bu seferin hedefi Hamdaniler hükümdarı olan Saad ed-Devle'ye isyan etmiş olan ve Hamdaniler ordusu tarafından Halep'te kuşatılmakta olan Emir Bakcur'u bu kuşatmadan kurtarmaktı.
Fakat hemen sonra Mufarriç ve aşiret ordusu Fatimiler Sultanı El-Aziz Billah'a teslim olmak ve ondan kendisi ve aşiretine "aman" belgesi almak için müzakerelere başladı. Bu af çıktıktan sonra Mufarric ve Tayy aşireti askerleri 983-984 kışında Fatimiler ülkesine geri döndüler. Fatımiler tarafından Şam Emiri tayin edilen Emir Bakcur ile yakın ilişkiler kurdular.
Fakat Mısır'da bulunan Fatimiler Veziri Yâkup bin Killis Şam Emiri Bakcur'un düşmanı kesildi. En sonunda 998'de Vezir Yâkup bin Killis Fatimiler Halifesi El-Aziz Billah'ı, Emir Bakcur'u Şam Emirliği görevinden attırmayı başardı. Bakcur'un bunu kabul etmemesi üzerine Bakcur ve müttefikleri (Ramla'da yerleşik olan Muharric ve Tayy aşireti dahil) üzerine Emir Munis komutasında bir Fatimiler ordusu gönderildi. Bu ordu ilerledikçe Tayy aşireti Şam'a doğru çekildi. Tayy aşireti aleyhtarı olan civar bedevi Arap aşiretlerinden askeri destek alan Fatimiler ordusu ile Emir Bakcur ordusu Ekim içinde Şam yakınlarında "Dariye Muharebesi"'ne giriştiler. Bu muharebeyi Emir Munis komutasındaki Fatımiler ordusu kazandı. Bakcur Şam'ı 29 Ekim'de terk etti ve Tayy aşireti savaşçıları dahil ordusu ile kuzeye Fırat Nehri üzerindeki Rakka'ya çekildi. Fatımiler Veziri Yâkup bin Killis, Mufarric ve Tayy aşiretini devamlı olarak tehlikeli bir düşman olarak görmekte idi. Eğer Mufarric Fatimiler arazilerine girerse onun derhal öldürülmesi için bir buyruğu Halife El-Aziz Billah'tan almıştı ve son günlerinde hastalığı sırasında bile Vezir Yâkup bin Killis halifenin Mufarric'i hiç af etmemesini tavsiye etmişti.
Yâkup bin Killis 991'de öldü. Halife El-Aziz Billah, ölmüş vezirine verdiği sözü dinlemeyerek Mufarric; Carrahiler sülalesi mensupları ve Tayy aşiretine tam bir af buyruğu çıkarttı. Bundan sonraki 990'lı yıllarda Mufarric kendini ve Tayy aşiretini (Jund Filistin bölgesinde bulunan) Ramla ve etrafındaki Filistin yörelerinde de facto olarak otonom olarak tek idareci hükûmet olarak kabul ettirdi. Fatimiler devleti de bu gerçeği (hiç itiraz ve aksi etki ile tedbirler göstermeden) kabul etmiş olduğu görüntüsü vermekteydi.
992'de Fatimi Halifesi El-Aziz Billah Muharric ve Tayy aşireti savaşçılarını Halep'i eline geçirmiş olan Türk asıllı kölemen asker olan ve El-Aziz tarafından Şam Emiri tayin edilmiş olan Mançutekin'in Hamdaniler ve Bizanslılara karşı yapacağı sefere katılmaya davet etti. Fakat Mufarric'in bu sefere katılıp katılmadığı bilinmemektedir. 886'da Halife El-Aziz Billah'ın ölümünden hemen sonraya kadar Muharric ve Tayy aşiretinin Ramla'da barış içinde yaşadıkları kabul edilmektedir,.
Hamdaniler ve Bizans İmparatorluğu ile mücadeleler
982'de halifeliğinin son dönemlerinde Halife El-Aziz kuzey Suriye'yi ülkesine katmak hedefiyle Halep'te bulunan Hamdaniler üzerine askeri hücumlar başlattı. Bu hücumlar nispeten başarılı olmakla beraber Hamdanilerinin Hristiyan Bizans İmparatorluğu'ndan destek aramaların yol açtı. Zamanının büyük askeri ve kültürel güçlerinin başında olan Bizans İmparatorluğu ile Fatimiler arasındakı bu anlaşmazlık gittikçe büyüdü. Ortaya çıkan savaş durumu ta El-Hakim Bi-Emrullah'in halifelik dönemine kadar çözümü sağlanamayan çatışmalara yol açtı.
El-Aziz'in halifeliğinin sonlarına doğru Fatimi Veziri Yâkup bin Killis Fatimiler politika hayatının tam hakimi olmuştu. Fakat bu arada halife El-Aziz kendine bir önemli rol sağlamak amacıyla Suriye'de daha fazla mütecaviz politikalar uygulamaya karar verdi. Bu nedenle halife devletin Şam Emiri olarak Mançutekin'i tayin etti. Mançutekin, Muiz tarafından köle olarak Fatimiler ordusunda yeni kurulan Türk asıllı kölemenlerden oluşan ve Berber Kutuma asıllı birliklere karşı bir denge olarak kurulan bir birlik içinde ve Fatimiler ordusunda sivrilmiş Türk asıllı bir kölemen gulam askerdi.
Bu dönemde Halep'te kurulu bulunan ismen yarı bağımsız Helep Hamdaniler Emiri olan "Saad El-Devle Şerif" yeni ölmüş idi. Ona bağlı olup yeni Halep emiri "Saîd ad-Devle Saîd" ile geçinemeyen bazı Hamdaniler yüksek devlet memurları Fatimiler'e sığınmışlardı. Bunların teşviki ile halife El-Aziz Şam Emiri Mançutekin'e Halep'e yeni bir askeri sefer açma emri verdi. Mançutekin emri altında bulunan ordu ile Hamdaniler arazilerinde ilerlemeye başladı. Halep emiri ve genç Hamdani Emiri'nin taht naibi olan "Luk-ul-Kebir" üst-egemen olan Bizans'tan yardım istedi. Hamdanilerinin istedikleri destek üzerine Fatimilere karşı Hamdanilere yardıma gelen Bizans Antakya Doux'u Mihail Burces komutasından bir Bizans ordusu gönderildi. Mihail Burces yaşlı bir generaldi ve daha gence ve yetenekli Türk asıllı Mançutekin karşısında Haziran 992'de yapılan muharebeyi Mançutekin galip olarak bitirdi. Bundan sonra Mançutekin ordusu ile Halep'e yürüyüp bu şehri kuşatma altına aldı. Fakat bu kuşatma şehirdeki Hamdaniler direnişi karşısında başarısız kaldı. Böylece 993 ilkbaharından 13 ay süren bir askeri seferden sonra Mançutekin'in ikmal kaynakları kurudu ve kuşatma ve seferi bırakıp Şam'a geri dönmeye mecbur kaldı.
994 ilkbaharında Şam Emiri Mançutekin Hemdaniler üzerine yeni bir sefere çıktı. Humus, Epemiye ve Şayzar'ı eline geçirdi. Eylül'de yine Hamdanilere desteğe gelen Mihail Burces ile 15 Eylül 994'te Orontes Muharebesi'ne girişti ve onu da yenip emrindeki Bizans gücünü elemine etti. Mançutekin sonra Halep'i kuşattı. Bu sefer yeterli tedarik ve ikmal kaynakları bulunmaktaydı. Kuşatma Halep şehrinde büyük açlığa yol açtı. Ama şehrin savunmasını komuta için şahsen şehre gelmiş olan naip Luk-ul Kebir'nun başarılı direnişi ile kuşatma başarı kazanamadı.
Bu sefer Balkanlarda bir askeri seferde bulunan Bizans İmparatoru II. Basileios Hamdanilere esas Bizans ordusu ile destek sağlamaya karar verdi. Fakat bu ordunun Anadolu'yu Nisan 995'da geçmesi askeri ve lojistik bakımdan imkânsız görünmekteydi. II. Basileios komutasındaki esas Bizans ordusu imparatorun mucit askerliği ile her askere (biri kendini taşıyacak diğeri ihtiyat binek olarak ve askerin silah ve erzağını taşıyacak) iki katır verildi. Böylece ordunun bütün askerleri bindirilmiş olarak Anadolu'yu geçtiler. Sonunda 16 günde tüm Anadolu'yu geçerek Nisan 995 sonunda 17.000 kişilik Bizans ordusu başlarında Halep önlerinde göründü. Hiç beklenmedik bir şekilde Anadolu'yu o zamana göre rekor sayılabilecek bir hızla geçip gelen Bizans ordusunun görülmesi ve Fatimiler ordusu içinde bu ordunun gücü hakkında yayılan dedikodular, Mançutekin'in Fatimiler ordusu içinde bir panik yarattı. Mançutekin hiç destek geleceğini beklemediği için Fatimiler ordusu süvari güçlerinin atlarını etraftaki meralara göndermişti. Böylece Fatimiler ordusu gerçekten Bizans ordusu ile boy ölçüşemeyeceği açıktı. Bunun üzerine Mançutekin askeri ordugahını yakarak; kuşatmayı bırakarak büyük bir panik içinde Şam'a çekildi. İmparator II. Basileios komutasındaki Bizans ordusu ise doğuya yöneldi. II. Basileous şahsen Humus'a (Emassa) yürüyüp o şehri talan etti. Bizans ordusu doğu Akdeniz sahillerine yöneldi. Tartus'u ellerine geçirdi ve Trablusşam'i kuşatmaya aldılar. Bu Bizans gücüne karşı Fatimiler Halifesi El-Aziz Billah Mısır'dan ordusu ile gelmeyi planlamaya başladı.[2]
Fakat yeni bir askeri sefere çıkmadan 13 Ekim 996'da Halife El-Aziz Billah Kahire'de hayata gözlerini yumdu. Yerine Fatımiler Halifesi olarak oğlu El-Hakim Bi-Emrillah tahta çıktı.
Gelişmeler
Fatımi Halifesi El-Aziz Billah döneminde yeni kölemen (gulam) askerlerinden askerî birlikler kurulmasına başlandı. Fatımiler'in İfrikiye'den getirdikleri Berber aşiretlerinden topladıkları askerî birlikler Suriye ve Filistin'de Karmetiler üzerine açılan askeri seferlerde büyük başarılar kazandılar. Bu başarıları örnek sayan El-Aziz Türk asıllı kölemen askerlerinden oluşan askerî birlikler kurmaya başladı.
Halife El-Aziz Billah döneminde Fatımiler Mısır ekonomisinin gelişmesi için çok dikkatli tedbirler aldılar. Ülkede geniş bir inşaat ve imar programı uyguladılar. Sulama sistemi ve ulaştırma için Nil Nehri kenarlarında yani kanallar inşa edildi. İstikrarlı bir ekonomi ortaya çıkmasına ve devlet vergi gelirlerinin ve ülkede madeni para hacminin ekonominin reel genişlemesi ile aynı hızla artırılmasına önem verildi.
Halife El-Aziz Billah döneminde Kahire önemli kültürel gelişmeler gösterdi. Kahire'de kurulan bir kütüphane için 200,000 cilt yazma eser toplandı. Fatımi Veziri Yâkup bin Killis (979-991) 988'de İslam dünyasına en önemli bir kültür merkezi olarak ve zamanımıza kadar önemini kaybetmeyen öğretim ve bilim merkezi olan, El Ezher Üniversitesi'ni kurdu.
Halife El-Aziz Billah döneminde dava, yani Şii İsmaili mezhebini yaymak, amacı ile İsmaili dailerinin Çin'e ulaştıkları bildirilmektedir.[4]
Kaynakça
Dış bağlantılar
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.