Tanksavar terimi her ne kadar tank türünü işaret etse de aslında tüm askeri amaçlı ZSA sınıf araçları kapsamaktadır. Bu terim bu türden araçların imhasını veya etkisiz hale getirilmesi için kullanılan tüm silah türlerini kapsar. Bunlar başlıca yüksek namlu çıkış hızına sahip topçu sistemleri, füzeler (örneğin kablo güdümlü füze veya HEAT), değişik otomatik top ve tanksavar mayınlarını kapsar.

II. Dünya Savaşında Alman ordusunca kullanılan PaK38 tanksavar

Tanksavar silahların üç farklı amacı vardır; hareket ölümü,ateş gücü ölümü ve feci ölüm. Hareket ölümü terimi adından da anlaşılabileceği gibi aracın yürüyen aksamlarının etkisiz hale getirilmesidir. Örneğin tanklar palet sisteminlerinde meydana gelecek bir hasarla oldukları yerde kalırlar ve açık hedef haline gelirler. Ancak aracın silahları, belli bir menzil içerisinde hala etkilidir. Ateş gücü ölümü terimi ise aracın hareket kabiliyeti olmasına rağmen silah ateşleme sistemlerinin bozulmasıdır. Hareket veya ateş gücü ölümünde az da olsa araç hala ateş edebilir veya çatışma bölgesinden kaçabilir. Ancak feci ölüm terimin adından da anlaşılacağı gibi tankın tümüyle çatışma ve hareket kabiliyetini yitirmesi demektir. Bu da ancak tank mürettebatının ölümü gibi bir sebepten olabilir.

İlk sistemler

İlk tanksavar silahları I. Dünya Savaşı sırasında cepheye sürülen İngiliz yapımı Mark I tankına karşı kullanılan top veya geniş kalibreli tüfeklerden oluşuyordu. Bu tür silahlar aslında ne kadar kullanışsız ve etkisiz olduklarını kanıtladı. Bazı silahlar örneğin zırhdelici 7.92 ''K'' Mermisi atan geniş kalibre tanksavar tüfeği de zamanla tankların gelişmesi ile etkisiz kaldı. Bunun yanında bu iş örneğin Geballte Ladung ("Salkım El bombası") adındaki birkaç normal bombanın birleştirilmesinden oluşan el bombaları kullanıldı. Tanklar bunun yanında topçu ve hava silahlarına karşı savunmasızdı. Özellikle kötü hava koşullarında arazide ilerleyemeyen veya dikenli tel kümelerine takılan tanklar kolayca hedef oluyordu.

Savaşın sonunda birkaç tane örneğin İngiliz yapımı kısa kundaklı 37 mm lik top (İngilizler bu topa "2-pounder" adını veriyordu) bu iş için çok başarılı olduğunu ispat etti. Bu iş için birçok ordu geniş kalibreli ve yüksek namlu çıkış hızına sahip tipik .50 kalibre (12.7 mm) tüfekler kullanıyordu. O günün ince zırhlı tanklarına karşı etkili bir savunma silahıydı.

Tanksavar topları

Thumb
SSCB 45-mm tanksavar topu (1942 model)
Ayrıca bakınız: Tank topu.

Tanksavar topları zırhlı araçları yok etmek üzere tasarlanmıştır. Tankların ve zırhlı araçların zırhlarını delmek için bu toplar yüksek namlu çıkış hızına sahip mermiler kullanır.

II. Dünya Savaşının ilk yıllarında tanksavar topları çok ufaktı ve tanksavar tüfekleri tank imha etmek için en çok kullanılan silahtı. 50 mm kalibreden daha büyük çok az sayıda top bulunuyordu. Tank zırhlarındaki hızlı gelişmeler sonucunda daha da büyüyen top kalibreleri sayesinde geniş ve namlu çıkış hızı yüksek mermiler atabilme özellikleri kazandı. Bunlardan en geniş ve başarılı olanı Nazi Alman Ordusu tarafından kullanılan meşhur 88 mm toptu. Aslında uçaksavar silahı olarak tasarlanan ve üretilen top daha sonra tanksavar amaçlı olarak tüm cephelerde kullanılmıştır. Aynı şekilde çapı 90 mm ve üzeri olan tüm toplarda tanksavar amaçlı kullanıldı.

II. Dünya Savaşı sırasında tanksavar topları araç şaseleri üzerinde, bazen zırhlı olarak çok ucuz hafif araçlar üretildi. Bazı araçlar taret üstleri açık, bazıları taretleri dönmeyen, bazıları ise taretsiz olarak üretildi. Amerikalılar bu araçlara kısaca tank imha ediciler dedi.

Thumb
Alman PaK 38 50-mm tanksavar topu

II. Dünya Savaşı başladığı zaman hala I. Dünya Savaşında kalma silahlar veya bunların kopyası hafif toplar kullanılmaktaydı. Ancak bu silahlar cepheye yeni ve gelişmiş kalın zırhlara sahip tankların gelmesiyle etkisiz kaldı. Örneğin Alman yapımı hafif sınıf yeni 37-mmlik topa kısaca "tank kapısını çalan" (Panzeranklopfgerät) takma adı verilmişti. Çünkü vurduğu hedefin zırhını geçemeyecek sadece ses çıkartabilecek kadar zayıf bir toptu.

1942 yılında itibaren tüm tanksavar tüfekleri cephelerden çekildi. Bunları yerine yeni ve gelişmiş tanksavar silahları cephelere gönderildi. 1943 yılında ortalama bir tanksavar topu 50 mm veya daha genişi oluyordu. Örneğin Alman yapımı mükemmel bir top olan 50-mm yüksek namlu çıkışlı ve Amerikan yapımı 57 mm toptan dönüştürülen İngiliz yapımı "6-pounder"dır. Bir yıl sonra Doğu Cephesi (İkinci Dünya Savaşı)ndeki yaşanan sıkışıklık Almanları 75 mm ve meşhur 88 mmlik topları geliştirmesine neden oldu. Kızıl Ordu ise bu iş için genel amaçlı üretilen 100-mm ve 122-mmlik toplardan faydalandı. İngilizlerin 17 pounder top 77 mmden daha düşük bir kalibreli olmasına rağmen kullandığı yüksek namlu çıkış hızına sahip mermilerle başarılı bir zırh delme özelliğine ulaştı.

Thumb
Alman PaK 40 75-mm tanksavar topu

Tanksavar toplarının gelişen yapısı bu silahların hareket özellikleri düştü. Bu sebepten bu toplara cephelerde saldırı görevlerinde çok savunma görevlerinde kullanılma zorunluluğu getirdi. Bu sebepten tank imha edicilerin üretilmesi çalışmalarına hız verildi. Alman tarafında tank özellikleri bir kenara bırakılarak zırhlı araç şaseleri üzerine bu toplar monte edilerek saldırı amaçlı kullanıldı.

Savaşın sonunda tanksavar top düşüncesi tamamı ile gözden düştü. Bunun en önemli nedenlerinden biri de büyüyen yapısından ötürü bu silahlar hareket özelliklerini tümüyle yitirmişti.

Thumb
İngiliz17 pounder tanksvar topu

Piyade silahları

El bombası

Tanksavar amaçlı çok çeşitli el bombaları üretildi. Bunlar genellikle içerisinde boşluklu imha hakkı bulunan el bombalarıydı. Örnek olarak İngiliz yapımı No. 68 tanksavar el bombası) ve içerisinde çok fazla patlayıcı bulunan yine İngiliz yapımı No. 73 El bombası). Bu bombaların etkilerini daha da artırmak için tanklara karşı yapışkan bomba veya manyetik bombalar üretildi. Almanların ürettiği manyetik ("Hafthohlladung 3") ise zırha 90 derece yapıştıktan sonra patlayan boşluklu imha hakkı türünde bir el bombasıydı.

Bunlardan başka Almanlar özel tipte el bombaları da üretti. Nebelhandgranaten veya "Blendkörper" (Türkçe "duman el bombası") adındaki bu bombalar tankın hava giriş fanlarının önüne yapıştırılıyordu. İçeriye giren dumandan ötürü tank mürettebatını savaşamaz durumda bırakıyordu. Molotofkokteyli ise özellikle Kış Savaşının ilk zamanlarında çokça kullanıldı. Bu süre zarfında zayıf zırhlı tanklara karşı oldukça başarılı oldu. Tank zırhlarının kalınlaşması ile etkisini yitirmesine rağmen motor kısmına isabet etmesi halinde tankı hareketsiz bırakabiliyordu.

HEAT ve HESH

II. Dünya Savaşı süresince hafif tanksavar silahlarının üretimi tamamıyla arttı. Birçoğu temelde Munroe etkisi ile çalışan (Boşluklu imha hakkı) ve HEAT adındaki mermilerdi. Bu etki hızı ne olursa olsun mermiye aynı gücü sağlıyordu. Bu yoğunlaştırılmış etki sayesinde mermiler kendisinde çok daha büyük tanksavar mermilerinden daha başarılı oldu. İlk HEAT mermileri tüfek bombalarıydı. Bunlardan İngiliz PIAT Amerikan Bazooka ve Alman yapımı Panzerschreck itici mekanizma olarak roketlerden faydalanıyordu. Alman Panzerfaust ise küçük bir geri tepmesiz top ile ateşleniyordu.

Diğer bir tür olan HESH mermileri de İngilizler tarafından üretildi. Bu mermiler geri tepmesiz tüfeklerle atılıyordu. HESH mermileri ince bir kalıp içerisindeki bol miktarda plastik patlayıcıdan oluşuyordu. Bu merminin zırhı delmek gibi bir amacı bulunmuyordu. Mermi zırha çarptığı zaman çok büyük bir basınç yaratıyor bu da tankın içerisindeki mürettebat ve cihazlara hasar veriyordu.

Piyade yakın saldırısı

Tanklar özellikle dağlık arazi ve yerleşim alanlarında yakın piyade saldırılarına karşı savunmasızdır. Tanklar yapıları itibarıyla hem çok büyük hem de çok ses çıkartır. Bu özellikler düşman güçlerine tankı izlemek, nişan almak, vurmak ve kaçmak için yeterli vakit kazandırmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında ağır sınıf tankların yoğun biçimde kaybedilmesi üzerine tanklar dost piyade birliklerinin desteği ile kullanılmaya başlandı.

Çünkü tank mürettebatının görüş açısı kısıtlıydı. Özellikle yerleşim alanlarında tank komutanı içeride oturmak zorunda kalıyor çevreyi çok ufak nişangah ve gözetleme deliklerinde seyrediyordu. Üst kapak açık durumlarda ya komutan hemen vuruluyor ya da düşman tank içerisine patlayıcı atıp bütün mürettebatı öldürüyordu.

Yakın piyade saldırılarında tank topu ve eşeksenli makineli tüfek düşmana karşı tamamıyla etkisiz kalıyordu. Tank grupları halinde yapılan saldırılarda gerideki tank öndeki tankı hafif makineli tüfekleri ile koruyordu.

Dünya savaşı sırasında üretilen tanksavar roket, füze ve el bombaları tankın cephe zırhına karşı etkisizdi. Bu silahlar genellikle daha zayıf olan üst ve arka zırhlarına veya yürüyen aksama karşı fırlatılıyordu. Yürüyen aksamı vurulan tankların hareket ölümü gerçekleşiyordu.

Tanklar ayrıca elle yerleştirilen tanksavar mayınlarına karşıda savunmasızdı. Düşman piyadeleri genellikle bu mayınları yapraklar veya toprakla örtüyordu. Mayının isabet etmesiyle hareket özelliğini yitiren tanklar ardından piyadelerin saldırısına uğruyordu. Bu taktik özellikle uzun menzilli tanksavar silahları olmayan İngiliz Ulusal Muhafız birlikleri tarafından uygulandı.

II. Dünya Savaşı sırasında bazı çatışmalarda Kızıl Ordu birlikleri düşman Alman tanklarının ana top ve makineli tüfeklerine yakalanmadan tank üzerine çıkıyor.Ardından benzin döktükleri Alman tanklarını ateşe vererek mürettebatı ile beraber yakıyordu.

Mayın ve diğer patlayıcılar

  • Hawkins bombası
  • SSCB II. Dünya Savaşı sırasında sınırlı sayıda tanksavar köpeği kullanmıştır.
  • Japon ordu güçleri savaşın son devrelerinde Lunge Mayını adındaki intihar mayınları kullandı.[1]

Topçu

Klasik patlayıcı taşıyan top mermileri çok fazla patlayıcı taşıyanlar hariç, tanklara karşı pek bir etki gösteremiyordu. Bazı mermiler zırhı delemese bile tank zırhına yaptıkları dinamik etkiler ile iç zırha ve aletlere ağır hasar vererek hem mürettebatı hem de araçları iş göremez hale getirebilmektedir.

Son otuz yıl içerisinde taarruz tanklarına karşı çok değişik ve özellikte tanksavar mühimmatı üretildi. Bunların içerisinde lazer güdümlü mermiler, iptal edilmiş Amerikan Copperhead CLGP (Toptan atılan güdümlü mermi) doğrudan hedefi vurabiliyordu. Bazı CLGP lerin içerisinde yüksek patlayıcı yerine HEAT başlıkları bulunuyordu.

Güdümlü ve güdümsüz parçalı mühimmat ve yarı mühimmatlarda üretildi.Bünyesinde birçok ufak mühimmatı barındıran tanksavar mermileri de üretildi.

Diğer bir formda tankın üzerinden geçen başlık tam tankın üzerinde parçalanıyor ve başlık bünyesindeki (HEAT) veya HEDP (Yüksek patlayıcılı ikili düzenek) bombaları infilak ediyordu. Bu sayede tankın en zayıf olduğu taretin üst tarafından tanka büyük hasar veriyordu.

Diğer bir serpme başlık ise bünyesindeki küçük tanksavar mayınları ile tankın palet kısmına hasar vererek hareketsiz kalmasına sebep oluyordu. Hareketsiz kalan tank daha kolay imha ediliyordu.

En karmaşık yarı mühimmat ise hedefini bulan mermilerdi. Bu mühimmatın tankın üzerine geldiğinde başlığı patlayarak daha küçük başlıklara bölünüyor. Bu başlıklar kızılötesi veya milimetrik radarları sayesinde tankın yerini bulduğunda iticileri ateşlenerek tankı vuruyordu. Küçük başlıklar ilk uçuşları sırasında paraşütle iniş yapıyor bu sayede hedefini sesinden izliyordu.

Bunun yanında geniş kalibreli (81-mm ve yüksek) güdümlü havan mühimmatı üretildi. Bunlar hedefi dahili (kızılötesi veya radar) veya harici (lazer güdümlü) seyrüefer sistemleri kullanmaktadır.

II. Dünya Savaşından günümüze

Dünya savaşının ardından HEAT mermileri dünya çapında top ve tank birliklerinde yoğun olarak kullanıldı. İngilizler savaş sırasında düşman sığınak ve binalarını yıkmak için HESH ve yüksek patlayıcı sıkıştırılmış başlık mermilerini üretti. Bu mermilerin daha sonra sürpriz bir şekilde düşman tanklarına karşıda etkili olduğu anlaşıldı. HEAT mermileri uzak menzillerden büyük tanklara karşı daha başarılı oluyordu. HEAT'nib bu başarısına rağmen HESH mermileri kısa menzillerde itici sistemlerdeki sorunlar yüzünden yeterli etkiyi gösteremiyordu.Bunun yanında piyade birliklerini yeni taktiklerle tanksavar birliklerine karşı ani baskınlar uygulamaya başladı.Sonuçtan tanksavar birliklerine saldırıya uğramadan sadece bir veya azami iki atış şansı veriyordu.

Uzun menzilli silah araştırmaları dünya savaşının ardından başlandı. Amerikalılar tarafından geliştirilen geri tepmesiz tüfek modelinden en çok kullanılanı 75-mmlik tasarımıydı. Az sayıda 90-;mm ve 106-mm tasarımıda üretildi. (En son üretilen tasarım jeep üzerinde kaideye monteli ve bir piyade eri tarafından kullanılıyordu.) Amerikalılar üzerinde altı adet 106 mmlik geri tepmesiz tüfek bulunan Ontos tankını üretti. SSCBde 73 mm, 82 mm ve 110 mmlik (günümüzde geriye 73 mmlik tüfekler kaldı) silahlar üretti. İngilizler ise 1950 li yıllarda geliştirdiği büyük 120-mmlik (4.7-inch) tasarımı BAT serisini MILAN füzelerine geçene kadar uzun bir süre kullandı. Ancak bu geri tepmesiz tüfek bir piyadenin taşıyabileceğinden çok büyüktü. Bu sebepten genellikle bir kaide veya araç üzerine monteli kullanıldı.

Geri tepmesiz tüfeklerin devri kablo güdümlü füzelerin ve tanksavar güdümlü füzelerin geliştirilmesi ile sona erdi. 1950'li yılların sonu ve 1960'lı yılların başlarında geliştirilen bu füzeler sayesinde piyade birlikleri tanklara yakalanmadan uzun menzillerden bu silahları ateşleme şansı oluyordu. İngiltere, Fansa ve diğer NATO ülkeleri ilk olarak 1958 yılında geliştirilen Malkara füzesini (İngiltere/Avustralya ortak yapımı) kullanmaya başladı. 1970 yılında Amerikalılar tarafından geliştirilen BGM-71 TOW füzesi Batı ülkeleri tarafından en yaygın olarak kullanılan kablo güdümlü füze oldu. Kendinden önce geliştirilen füzelere oranla çok güçlü bir füzeydi.

Dünyanın en önemli ve güçlü ordularından Sovyet Kızıl Ordusu ve doğu bloku ülkeleri genellikle 100-mm, 115-mm ve 125-mm lik tanksavar topları kullandı. Bunlardan125-mmlik tanksavar topu o kadar aşırı hantal ve büyüktü ki bir yere çekmek için devasa paletli araçlar istiyordu. Bununla beraber maliyetleri çok ucuzdu. Üzerlerine takılacak lazer nişangahlar ve mühimmat olarak kullandığı tüketilmiş uranyum mermileri ile kesinlikle ölümcül bir hal aldı. Ancak taktiksel bakımdan ne kadar başarılı oldukları tartışılmaktadır.

Zaman şunu göstermektedir ki yanlarında birkaç tanksavar füzesi taşıyan ufak bir piyade birliği eğer yeterince gizlenip rahat nişan alabilecekleri bir yerden atış yaptıklarında büyük ve gelişmiş tankları imha edebilirler.1973 yılında Yom Kippur Savaşı sırasında iyi eğitilmiş Mısır birlikleri tarafından kullanılan ilk nesil Sovyet kablo güdümlü füzeler İsrail ordusuna ait zırhlı birliklere çok büyük zayiat verdirdi. Sonuçta İsrailli tank tasarımcıları tank yapıları üzerinde radikal değişikliklere gitti.

Tanksavar silahlarına karşı kullanılan yenilikler arasında (örneğin M-84, Yugoslav modeli T-72) tank üzerine yerleştirilen aygılayıcılar düşman tarafından fırlatılan füzenin yaydığı yüksek ısıyı tespit ediyor ardından sisteme bağlı makineli tüfekler bu ısıya doğru ateş ediyordu. Yugoslavya İç savaşı sırasında bu tanklara karşı yapılan saldırılarda düşman önce ya farklı bir füze ile sistemi yanıltıyor ya da aynı anda çok sayıda füze atarak sistemi aşırı yüklenerek çalışamaz hale getiriyordu.

Uçak

II. Dünya Savaşında itibaren Hawker Hurricane MK. IID, Hawker Typhoon, Henschel Hs 129, İlyuşin İl-2, Junkers 87 Stuka G-1 ve G-2; günümüzde A-10 Thunderbolt II ve SU-25 Frogfoot uçakları özellikle piyade birliklerine yakın hava desteği sağlamak için üretilmiş olsa da zamanla tanksavar amacıyla da kullanıldı. Aynı türden geniş kalibreli tanksavar topları, havadan karaya füzeler (örneğin AGM-65 Maverick), değişik türden bombalar – güdümsüz veya lazer güdümlü—veya yarı mühimmatlar helikopterler tarafından da kullanılmaktadır.

Helikopter

Tanksavar helikopterleri özellikle tankların zırhlarının zayıf olduğu üst kesimlerine karşı saldırılarda oldukça başarılı olmaktadır. Aslında tank ve helikopterler uzun bir süre çatışmalarda karşılıklı olarak kullanılmadı.

Günümüz gelişmiş tanklarına karşı kullanılan en önemli tehdit ATGWler (İngilizce Anti-Tank Guided Weapons yani Türkçesi Güdümlü Tanksavar Silahları) veya tanksavar toplarıydı.

İlk zamanlar helikopterler açısından pek de kolay olmadı. Tanklara karşı hedef almak için yakına gelmesi gereken helikopterler tanklar tarafından kolaylıkla tespit edilip düşürülüyordu.

Birçok helikoptere yüklenen ATGWler doğru hava koşullarında çok uzaklardan fırlatabilmektedir. Ancak bu durumda tanklar sahip olduğu silahlar ile savunmaya geçmektedir. Savunma konusunda en iyi çözümü İsrail bulmuştur.İsrail’in ürettiği Lahat füzesi Merkava ana muharebe tankının namlusundan fırlatılabilmektedir. Bu füze hem tanksavar hem de helikopter savar amaçlı kullanılmaktadır. Şans eseri Hindistan ordusuna ait Arjun tankları da bu füzelerden kullanılmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti sahip olduğu tankların 100mmlik toplarında fırlatılabilecek Rus tasarımlı füzeler kullanmaktadır. Bunlara örnek GP2 füzesi Rus yapımı Bastion veya AT-10 Stabber. Yazılan raporlarda bu füzenin hem hava hem de tank hedeflerine karşı oldukça başarılı olduğu belirtilmektedir. Aynı füzeler Çin e ait tankların 105 mmlik tank toplarından fırlatılabilmektedir. Ruslar bu füzelerin yanında hava ve kara hedeflerine karşı otomatik olarak hedef bulabilen Reflex sistemini geliştirmiştir.

Bir helikopter ilk silah 1955 yılında ve Bell 47 modelinde uygulanmıştır. Özellikle tanksavar ve saldırı helikopteri olarak üretilen ilk helikopter Bell tarafından 1966 yılında geliştirilen AH-1 Cobradır.

Taktikler

Eğer doğru askeri taktikler uygulanırsa elinizde tank gücü olmadan düşman tank birliklerini etkisiz hale getirebilirsiniz. Tanklar genellikle piyade birliklerini tarafından (eğer destek verecek uçak veya tank birlikleri yoksa) üst kısmına yapılan saldırılarla kolaylıkla etkisiz kılınabilir.

El Alameyn

İngiliz Komutan Bernard Montgomery El Alameyn Muharebeleri sırasında aslında tankların lojistik desteğe ne kadar ihtiyaç duyduklarını gözler önüne sermiştir. Savaşın en önemli kırılma noktası Kuzey Afrika kuvvetleri komutanı Erwin Rommele bağlı orduların Mısır içerisinde İngilizleri durmadan takip etmeleriydi. Bu koşturma esnasında Alman birlikleri lojistik destek aldıkları limanlardan giderek uzaklaştı.Bu arada boş durmayan Montgomery'e bağlı birlikler de Tobruk limanını ele geçirdi.

Montgomery El Alameyni kuzeyde Akdeniz olan uzaklığından ötürü Almanlar için bir boğma yok etme noktası olarak görüyordu. Daha güneyde başlayan çölden ötürü tanklar tamamıyla işe yaramaz bir hale gelecekti. Bu coğrafi şartlardan ötürü Rommel sıkça kullandığı ve çok başarılı olduğu kanat hücumu saldırısından mahrum kalacaktı. Sonuçta cepheyi doğrudan yaramayan Rommel birliklerini lojistik bölgelerine çekmeye çalıştı. Ancak onu hem Mısır hem de Tobruk'ta lojistik olarak desteklenmiş bir İngiliz ordusu bekliyordu. Sonuçta Montgomery Rommel'in birlikleri alt edecek konuma gelmişti.

II.DS Doğu Cephesi

1941 yılına kadar Doğu Cephesinde özellikle Polonya ve Fransa’ya yapılan saldırılarda Almanlar büyük başarılar elde etti. Ancak uçsuz bucaksız arazilerde lojistik olarak sıkışan Almanlara karşı Ruslar nasıl savaşılacağını ve bu tankları nasıl havaya uçuracaklarını öğrendi. Alman tankları yol dışında, balçık ve ıslak zeminde ilerleyemiyordu. Dar yolarda tek sıra halinde ilerleyen Alman zırhlı araçlarından önce ilk ve son aracı vuran Ruslar ardından hareket imkânı kalmayan aradakileri teker teker avlıyordu.

Tank tuzakları

Yeterli zaman olduğunda düşman tanklarının hareket imkânını zorlaştıracak tank engelleri yapılmaktaydı. Batı Avrupa cephesinde Almanlar büyük metal çubuklardan tank tuzakları kurmaktaydı. Bunları plajlara yerleştiren Almanlar düşman tanklarının sahile çıkmasını ve ilerlemesini zorlaştırdı. Bunun yanında kazılan derin çukurlara düşen tanklar ise levazım birliklerinin yardımı olmadan buralardan çıkamıyordu.

Kore Savaşı

Kore Savaşı sırasında geciken lojistik destek ve kötü arazi şartlarının tanklar için oldukça kötü sonuçlar doğurduğu anlaşıldı. Savaşın ilk zamanlarında hava ve piyade birlikleri tarafından çok iyi şekilde desteklenen Amerikan tank birlikleri Kuzey Koreye ait iyi ekipmanlı tank birliklerini Çin sınırında bulunan Yalu Nehrine kadar püskürttü. Ancak Çinin de Kuzey Kore yanında taraf olmasının ardında işler Amerikan birlikleri için kötüye gitmeye başladı. Çünkü Amerikan tanklarına destek sağlayan lojistik birliklerin kullandığı sadece iki tane ana yol bulunuyordu. Bu yolları elinde bulunduran Çin birlikleri Amerikan birliklerine giden lojistik desteğin sıkça kesilmesine neden oluyordu.

Gelecekte tanksavar silahları

1960’lı yıllarda tankların aleyhine olan bu durum 1970’lı yıllarda İngilizlerin Chobham zırhı ve Rusların reaktif zırhı bulmaları ile tankların lehine geçti. Zırhlar o kadar gelişmişti ki bunları delebilecek HEAT mermilerinin boyutu insanlar tarafından taşınamaz hale geldi.

Günümüzde tanksavar silah çeşitleri taşınabilir "üst saldırı" füzeleri, jeep veya helikopterden fırlatılabilen büyük HEAT füzeleri, yüksek namlu çıkış hızına sahip otomatik toplar ve daha da genişletilmiş tank toplarıdır.

Kaynaklar ve notlar

Dış bağlantılar

Wikiwand in your browser!

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.

Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.