Loading AI tools
Alman hekim ve yazar (1878-1957) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Alfred Bruno Döblin (10 Ağustos 1878, Stettin - 26 Haziran 1957, Emmendingen) Alman romancı, deneme yazarı ve doktor. En tanınmış romanı Berlin Alexanderplatz (1929). Çeşitli edebi akımlarda ve stilde üretken olan Döblin, Alman edebiyatındaki modernizmin en önemli yazarlarından biridir.[1][2]
20. yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biri olarak kabul edilen hem doktor hem de yazar kimliğiyle dikkat çeken Döblin, özellikle yüzyıl başlarındaki Berlin'in karmaşık ve hızlı değişen yapısını romanlarına ustalıkla yansıtmıştır.
Alfred Döblin, 10 Ağustos 1878'de terzi Max Döblin ve eşi Sophie'nin dördüncü çocuğu olarak Stettin'de doğdu. 1888'de on yaşındayken babası, karısını ve çocuklarını terk edip kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla Amerika'ya gitti. Daha sonra annesiyle birlikte Berlin'e taşındı ve burada tıp fakültesinden mezun oldu. Döblin, psikiyatrist olarak çalışmalarına paralel olarak 1910'da Herwarth Walden'ın dışavurumcu dergisi Der Sturm (Fırtına) ile işbirliği yapmaya başladı, Berlin'in sanat ve edebiyat ortamıyla tanıştı ve böylece yazar ve doktor olarak ikili hayatına başladı.
28 Haziran 1912'de, kendisinden dört çocuğu olan Tıp öğrencisi Erna Reiss ile evlendi. Birinci Dünya Savaşı'nda askeri doktor olarak çalıştı. 1918'de Kasım Devrimi (Novemberrevolution) sırasında Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi (USPD)'ne yakın siyasi görüşleri vardı.
1912-1920 yılları arasında yayınladığı Die Ermordung einer Butterblume (Bir Düğün Çiçeği Cinayeti) adlı kısa öyküsü ve Die drei Sprünge des Wang-Lun (Wang-Lun'un Üç Sıçrayışı) (1915), Wadzeks Kampf mit der Dampfturbine (Wadzek'in Buhar Türbiniyle Mücadelesi) (1918) ve Wallenstein (1920) romanlarıyla, Ekspresyonist edebiyatın önde gelen temsilcilerinden biri olmuştur. 1924'te Fütürist romanı Berge Meere und Giganten (Dağlar, Denizler ve Devler) yayınlandı, 1928'de Prusya Sanat Akademisi (Preußische Akademie der Künste)'ne kabul edildi. 1929'da yayınlanan romanı Berlin Alexanderplatz (Berlin Alexander Meydanı) onun Weimar Cumhuriyeti'nde popüler bir yazar olmasını sağladı. Doktor olarak çalışan yazar, aynı zamanda Berlin'de edebi dışavurumculuğun önde gelen temsilcisi olarak da görülüyor, sol görüşlü sanatçılardan oluşan bir topluluk olan Gruppe 25'te yer alıyordu. Naziler tarafından Yahudi kökenleri nedeniyle Asphaltliterat (asfalt edebiyatçısı) olarak aşağılanan Döblin, Şubat 1933'te Reichstag yangını (Der Reichstagsbrand)'ndan bir gün sonra Zürih üzerinden Paris'e kaçtı ve 1936'da Fransız vatandaşı oldu.
Döblin, 1934-1937 yılları arasında sürgünde edebi olarak verimli çalışmalar yaptı. Babylonische Wanderung (Babil Göçü), Pardon wird nicht gegeben (Affedilmeyecek) adlı romanları ve Das Land ohne Tod (Ölümsüz Topraklar) adlı romanının ilk bölümü (1948'e kadar 3 cilt) çıktı. 1938'de Devrimci roman November 1918 (Kasım 1918)'in ilk cildi yayınlandı.
1939'da savaş başlayınca Nazi rejimine karşı bildiriler yazdı, 1940'ta Almanya'nın Fransa'yı işgal etmesiyle tekrar kaçmak zorunda kaldı ve Portekiz üzerinden ABD'ye Los Angeles'a ulaştı. Alfred Döblin 1941'de din değiştirerek Yahudilikten Katolikliğe geçti. 1945'te savaşın hemen ardından Almanya'ya, Baden-Baden'e döndü ve burada Fransız işgal bölgesinde edebiyat müfettişi olarak çalıştı. Aynı zamanda aylık edebiyat dergisi Das Goldene Tor (Altın Kapı)'un editörüydü. Federal Cumhuriyet'teki siyasi restorasyondan hayal kırıklığına uğrayarak 1953'te Paris'e döndü. 1956'da Hamlet oder Die lange Nacht nimmt ein Ende (Hamlet ya da Uzun Gece Sona Eriyor) adlı romanı yayımlandı ve olumlu karşılandı. Döblin'in geri kalan yılları sağlık durumunun kötü olması nedeniyle (Parkinson hastalığı) çok sayıda klinik ve hastanede uzun süre kalmasıyla geçti. Alfred Döblin, 26 Haziran 1957'de Emmendingen'deki hastanede vefat etti ve 28 Haziran'da Housseras'ta oğlu Wolfgang'ın yanına gömüldü.
Alfred Döblin çok yönlü bir sanatçıdır, sadece edebiyat alanında değil, aynı zamanda sinema senaryoları ve oyunlar da yazmıştır. Tek bir edebi akıma bağlı kalmayan Döblin, tarihi romanlardan bilimkurguya, denemelerden oyunlara kadar geniş bir yelpazede eserler vermiştir. Bu çeşitlilik, onun yaratıcılığının ve farklı konulara olan ilgisinin bir göstergesidir.
Alman edebiyatındaki modernizmin en önemli temsilcilerinden, öncülerinden biri olarak kabul edilir. Eserlerinde geleneksel anlatım biçimlerini kırarak, yeni ve deneysel teknikler kullanmıştır. Berlin Alexanderplatz romanı, geleneksel anlatım biçimlerinin dışında, iç monologlar, akış tekniği gibi modernist anlatım yöntemlerini kullanmasıyla dikkat çeker. Döblin kent romanının öncülerindendir. Yapıtlarında Berlin'i ve kent hayatının karmaşasını başarılı bir şekilde yansıtarak kent romanının gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.
Döblin'in eserlerinde, toplumsal adaletsizliklere, yoksulluğa ve savaşın yıkıcı etkilerine sıklıkla yer verilir. Özellikle Berlin Alexanderplatz, Weimar Cumhuriyeti'nin çöküşü ve yükselen Nazizm'in toplum üzerindeki etkilerini ele alır.
Döblin, Yahudi kökenli bir yazardır. Yahudi kimliği belirleyici özelliklerinden biridir. Bu nedenle yapıtları Nazilerce aşağılanmış ve sonunda Nazi Almanyası'ndan kaçmak zorunda kalmış, savaşın bitimine kadar sürgünde yaşamıştır. Bu deneyim, eserlerinde derin izler bırakmıştır.
Döblin'in en tanınmış eseri olan Berlin Alexanderplatz (1929), Weimar Cumhuriyeti dönemi Berlin'inde yaşayan bir suçlunun hayatını anlatır. Roman, dönemin sosyal ve siyasi koşullarını, kent hayatının karmaşasını ve bireyin bu karmaşa içindeki mücadelesini etkileyici bir şekilde yansıtır. Döblin romanında iç monolog, akış tekniği gibi modern anlatım tekniklerini ustalıkla kullanarak okura farklı bir okuma deneyimi sunar. Alman edebiyatının bir klasiği olarak kabul edilen roman, Weimar Cumhuriyeti dönemi Berlin'inin çalkantılı atmosferini ve toplumun tüm kesimlerini canlı bir şekilde resmeder.
Tarihi bir roman olan Wallenstein (1920), Otuz Yıl Savaşı'nda önemli bir rol oynamış olan Albrecht von Wallenstein'ın hayatını konu alır. Shakespeare'in Hamlet oyununu yeniden yorumladığı eser olan Hamlet oder die Kunst des Sterbens (1956), Döblin'in son romanlarından biridir.
Döblin, modern kentin kalabalığı, yalnızlık, suç ve yozlaşma gibi konulara odaklanarak, 20. yüzyıl insanının karmaşık psikolojisini derinlemesine analiz etmiştir. Geleneksel roman anlayışını aşan deneysel anlatım teknikleri ve karmaşık karakter yapılarıyla edebiyatı yenilemiştir. Yapıtları tarihsel bir belge niteliğindedir. Döblin'in eserleri, Weimar Cumhuriyeti ve Nazi Almanyası gibi önemli tarihi dönemlerin toplumsal ve siyasi yapısı hakkında değerli bilgiler sunar. Eserlerinde sıklıkla toplumsal adaletsizlikleri, yoksulluğu ve bireylerin yaşadığı sıkıntıları ele alır.
Döblin'in eserleri, Weimar Cumhuriyeti ve Nazi dönemi Almanyası'nı anlamak için önemli bir kaynak niteliğindedir. Modernist edebiyatın karakteristik özelliklerini görmek için Döblin'in romanlarını okumak, iyi bir başlangıç noktası olabilir. Döblin'in eserlerinde ele aldığı yoksulluk, adaletsizlik, savaş gibi temalar, her dönem ve her toplum için geçerliliğini koruyan evrensel konulardır. Yapıtlarının günümüzde hala ilgi görmesinin nedenlerinden biri de budur. Alfred Döblin, 20. yüzyıl Alman edebiyatının önemli bir figürüdür. Eserleri, hem edebi açıdan zengin hem de toplumsal açıdan düşündürücüdür.
Döblin, 20. yüzyıl Alman edebiyatının yanı sıra dünya edebiyatını da derinden etkilemiştir. Eserlerinde sıklıkla modernizmin, ekspresyonizmin ve natüralizmin izlerine rastlanır. İç monolog, akış tekniği gibi yenilikçi anlatım biçimlerini kullanarak roman sanatına yeni bir boyut kazandırmıştır. Döblin'in eserleri, özellikle Franz Kafka, James Joyce ve William Faulkner gibi yazarlar üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.