İnsanlar Yaşadıkça (Türkiye) Tant qu'il y aura des hommes (Fransa) Da qui all'eternità (İtalya) D'aquí a l'eternitat (İspanya) Verdammt in alle Ewigkeit (Almanya)
Film Pearl Harbor baskınının hemen öncesinde Hawaii'de bir Amerikan üssünde görevli askerlerin sorunlarını irdelemektedir. Filmdeki şiddet ve cinselliğin dozu kitaptakinden çok daha azaltılmış olsa da çevrildiği yıl oldukça sansasyon yaratmıştı. Filmde göze çarpan sadizm, zorbalık, küfür, zina, kaba cinsellik gibi unsurlar bu günün ölçülerinde artık yadırganmamaktadır.
Olaylar 1941 yılında Hawaii'de Japonların Pearl Harbor baskınının öncesinde bir Amerikan askerî üssünde geçer. Yüzbaşı Dana Holmes (Philip Ober) adaya yeni transfer edilmiş Er Robert Prewitt (Montgomery Clift)'in yetenekli bir boksör olduğu haberini alır ve ondan kendisinin de başkanı olduğu alayın boks takımında dövüşmesini ister. Vicdani sebeplerden dolayı bu teklifi reddeden er Prewitt'i zor günler beklemektedir. Kararını değiştirmesi için başta Başçavuş Milton Warden (Burt Lancaster) olmak üzere diğer astsubaylar tüm zor görevleri er Prewitt'in üstüne yıkarak hayatı onun için zorlaştırmaya başlarlar. Bu zor zamanlarında derdini kelimelere dökemeyen Prewitt trompetini üfleyerek çıkardığı melodilerle teselli bulmaya çalışır. Tek destekçisi ise disiplinsiz ve şakacı arkadaşı Er Angelo Maggio (Frank Sinatra) 'dur. Bu özelliklerinden dolayı er Maggio sadist çavuş 'Fatso' (şişko) (Ernest Borgnine)'nun hışmına uğrar ve eziyet görür. Bütün bu olaylar olurken Başçavuş Milton Warden ve Yüzbaşı Holmes'un karısı Karen (Deborah Kerr) arasında bir yasak ilişki başlar. Japonların adaya beklenmedik saldırısı her şeyi değiştirecektir.
Barbara Morrison ... Mrs. Kipfer-Yeni Kongre Kulübü'nün sahibi
Roman yayımlandığında kimse bunun uzunca bir süre sinemaya aktarılabileceğine inanmıyordu. Romanda Amerikan ordusu olumsuz bir biçimde resmediliyordu ve film çekimleri için lojistik destek vermeyeceği aşikardı. Kitapta birçok kutsal kuruma dil uzatılıyordu, küfür ve kaba konuşmalar çoktu. Hem ordunun desteğini almak hem de sansürü aşmak için senaryo aşamasında birçok değişiklikler yapıldı. Örneğin romandaki genelev, 'gece kulübü' oldu, genelevdeki fahişeler eskort kızlara dönüştürüldü. Küfürlü konuşmalar ayıklandı, askerî hapishanedeki işkence sahneleri yumuşatıldı, Yüzbaşı Holmes kitaptaki gibi terfi ettirilmek yerine ordudan ihraç ettirildi. Savaşta yarbay rütbesi ile görev yapmış olan yapımcı Buddy Adler'ın özel ilişkileri de ordunun desteğinin alınmasında yardımcı olmuştur.
Frank Sinatra'nın bu filmdeki rolünü mafya bağlantıları sayesinde kaptığına dair bir şehir efsanesi vardır (Bu olay 1972 tarihli Baba filminde de ima edilmişti, filmde İtalyan kökenli şarkıcı/aktörü yeni filminde oynatmamakta ısrar eden yönetmeni ikna edebilmek için çok sevdiği atının kafasını kesip uykudayken yatağının içine bırakıyorlardı). Gerçekte ise rolü almasında o zaman evli olduğu Ava Gardner'in etkisi olmuştu. O zaman Columbia Pictures için bir filme başlayan şöhretinin zirvesindeki Ava Gardner'ın önerisini şirketin başındaki Harry Cohn hemen kabul etti. Sinatra'nın o zamanki ücreti çok yüksek değildi, hatta bu filmde bedava oynayabileceğini bile beyan etmişti. Sinatra bu film için sadece $8.000 almıştır.
Deborah Kerr ve Burt Lancaster'in plajdaki ihtiraslı öpüşme sahnenin senaryo gereği ayakta olması gerekirken Burt Lancaster'ın önerisi ile uzanarak çekilmesine karar verilmiş. Bu sahne filmin en unutulmaz sahnesidir. Bu sahne zamanında sansürün hışmına uğramıştı ve lobi fotoğraflarına ve afişlere basılması yasaklanmıştı. Hatta bir sinemadan diğer sinemaya gönderilen projeksiyon kopyaları, projeksiyon görevlilerinin hatıra olarak bu sahneleri kırpıp kendilerine ayırmaları nedeniyle gitgide kısalıyordu. Günümüzde çok masum kalan bu sahnenin maruz kaldığı muamele, o devirdeki sansür anlayışını anlamak açısından önem taşıyor.
O zamana kadar daha çok şarkıcı olarak ünlenen Frank Sinatra çekim aralarındaki içki içme maratonları sırasından Montgomery Clift'ten aldığı oyunculuk tüyolarının da yardımı ile kendisine Akademi Ödülü'nü de getiren müthiş bir oyunculuk çıkarmış ve artık sinemada da bir yıldız olduğunu tescil ettirmişti.
Bu filme kadar hep kara filmler ve tarihi avantür filmlerde kalıplaşmış rollerde oynayan Burt Lancaster ise ilk kez farklı bir maço rolde oynuyordu.
1950'li yılların en çok gişe yapan filmlerinden biri idi. 1.65 milyon dolarlık bir bütçe ile tamamlanan film o yıl 30.5 milyon dolar hasılat yapmıştı. Bu miktar bugünün değeri ile çeyrek milyar dolara karşılık gelmektedir.
"From Here to Eternity" (1979) TV Mini dizisi.60'ar dakikalık 6 bölüm (Toplam 360 dakika).Buzz Kulik 'in yönettiği dizide Burt Lancaster'in rolünü William Devane Deborah Karr'ın rolünü Natalie Wood Montgomery Clift'in rolünü Steve Railsback Frank Sinatra'nın rolünü de Joe Pantoliano üstlenmişti.Kim Basinger ve Peter Boyle dizinin diğer oyuncularıydı.
"From Here to Eternity" (1980) TV dizisi. 60'ar dakikalık 13 bölüm. Burt Lancaster'in rolünü William Devane Deborah Karr'ın rolünü Barbara Hershey, Montgomery Clift'in rolünü de Don Johnson üstlenmişti.Kim Basinger, John Calvin ve Janet Wood 'un da dahil olduğu geniş bir oyuncu kadrosu vardı.