Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Yaşamak, 1952 Japonya yapımı psikolojik, dramatik bir filmdir. Özgün adı Ikiru'dur. (生きる) Ikiru Japoncada yaşamak anlamına gelmektedir. "Japon sinemasının imparatoru" olarak da adlandırılan Akira Kurosawa'nın yönettiği, aynı zamanda Shinobu Hashimoto ve Hideo Oguni'yle birlikte senaryosunu da yazdığı filmin başlıca rollerinde Takashi Shimura, Shin'ichi Himori, Haruo Tanaka ve Minoru Chiaki oynamıştır. Siyah-beyaz görüntülerini Asakazu Nakai'nin çektiği "Ikiru"nun özgün müziğini, Kurosawa'nın gedikli bestecisi Fumio Hayasaka yapmıştır. Hayasaka, Kurosawa'nın yönettiği Sarhoş Melek (1948), Rashômon (1950), Budala (1951) ve Yedi Samuray (1954) gibi birçok filmin müziğini bestelemişti. Aynı şekilde Asakazu Nakai de Kurosawa'nın birçok filminde görüntü yönetmeni olarak yer almıştı.
Ikiru (生きる) | |
Yönetmen | Akira Kurosawa |
---|---|
Yapımcı | Sôjirô Motoki |
Senarist | Akira Kurosawa Shinobu Hashimoto Hideo Oguni |
Oyuncular | Takashi Shimura Shin'ichi Himori Haruo Tanaka Minoru Chiaki |
Müzik | Fumio Hayasaka |
Görüntü yönetmeni | Asakazu Nakai |
Kurgu | Kôichi Iwashita |
Stüdyo | Toho |
Dağıtıcı | Toho The Criterion Collection (DVD) |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Psikolojik dram |
Renk | Siyah-beyaz |
Yapım yılı | 1952 |
Çıkış tarih(ler)i | 9 Ekim 1952, Japonya 25 Mart 1956, ABD Mart 1992, 11. İstanbul Film Festivali, Türkiye |
Süre | 143 dakika |
Ülke | Japonya |
Dil | Japonca (yer yer İngilizce) |
Diğer adları | Yaşamak (Türkiye) Living ve To Live (İngilizce gayriresmî adlar) Vivre ve Vivre enfin un seul jour (Fransızca adlar) Vivere (İtalya) Vivir (İspanya) Ikiru - Einmal richtig leben ve Leben! (Batı Almanya'daki adlar) Doomed (alternatif ad) |
Yaşamak, II. Dünya Savaşı sonrasında Tokyo'da yaşayan orta yaşlı bir devlet memuru olan Kanji Watanabe (Takashi Shimura)'nin varoluşçu mücadelesini anlatmaktadır. Otuz yılını hiçbir iş yapmadan bir kamu dairesinde kırtasiye işleriyle uğraşarak dolduran bu uyuşuk memur, ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenince son bir gayretle hayatına anlam kazandıracak bir iş başarmak ister ve bunun için de canla başla bir mücadelenin içine girer. Film bu açıdan Zen okulu öğretilerinden, "başlanan işleri yarım bırakmamak ve bu dünyadan gözü arkada kalmadan göçmek" felsefesine de bir gönderme yapar.[1]
Filmin Hindistan'da iki kez yeniden çevrimi yapıldı, Japon televizyonu için de bir kez daha yeniden çekildi. Japon televizyonu için yapılan 2007 tarihli yeniden çevrim de "Ikiru" adını taşıyordu ve renkli çekilmişti.
Yaşamak, 1954 yılında 4. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Akira Kurosawa'ya "Berlin Senatosu Özel Ödülü"nü kazandırmış,[2] başrol oyuncusu Takashi Shimura da 1960 yılında en iyi yabancı oyuncu dalında BAFTA ödülüne aday gösterilmişti[3] Film ayrıca 1953 yılında Bükreş Film Festivali'nde "Altın Kurt" ödülüyle ödüllendirilmişti.
Film II. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında yaralarını sarmaya çalışan savaş yorgunu Japonya'nın başkenti Tokyo'da geçer. Kanji Watanabe (Takashi Shimura) Tokyo Belediyesine bağlı halkla ilişkiler dairesinin kısım amiri olan orta yaşlı bir adamdır. Otuz yıldır aynı bürokratik işi yapmakta olan Watanabe'nin emekliliği de oldukça yaklaşmıştır. Dosyaların ve evrakların tavanlara kadar yığıldığı geleneksel yapıdaki dairede aynı odada yedi memuru ile birlikte çalışmaktadır. Çalışma lafı sözün gelişidir çünkü ortada yaptıkları gerçek bir iş, çözdükleri bir sorun yoktur. Belediye hizmetleri ile ilgili halktan gelen şikâyetler ya kulak arkası edilmekte ya da süratle başka bölümlere havale edilmekte, dönüp dolaşıp geri gelen dilekçeler diğer dosya yığınlarına eklenmektedir (belki de bu oyalama taktikleriyle ödenek yoksunu belediyeye zaman kazandırmaktadırlar). Dairedeki diğer memurlar sabırla terfi edecekleri zamanı beklerlerken günlerini gün etmektedirler. Ortalıkta evraklar, dilekçeler gidip gelir, imzalanıp mühürlenir, sevk edilip tasniflenir. Bütün bunlar olup biterken de Watanabe oturduğu makamda bir yandan çok meşgul gibi görünür ama kendisine gelen kâğıtları mühürlemek dışında hareket bile etmez. Anlatıcı dış sesin tanımlamasıyla "onun bir cesetten farkı yoktur, öleli de 20 yıldan fazla olmuştur".
Bazı mide şikâyetlerinden dolayı hastaneye giden Watanabe, burada yapılan tetkikler sonucunda mide kanseri olduğunu ve bir yıldan daha az bir ömrü kaldığını öğrenir ve dehşete kapılır. Aslında ölmekten değil hayatını hiç yaşamamış olmaktan dolayı korkmaktadır. Karısı uzun yıllar önce ölmüş olan Watanabe kendisini tek oğlunu yetiştirmeye adamış, yaşamayı sürekli ertelemiştir. Oğlu ve gelini de onunla birlikte kalmaktadır. Onlara maddi olarak destek olmasına rağmen karşılığında onlardan beklediği ilgiyi göremez hatta uğruna kendi hayatını feda ettiği oğlu, geliniyle birlikte dört gözle onun mirasına konacakları günü beklemektedir. Watanabe bu andan sonra kendi varlığının nedenini sorgulamaya başlar. İşe gitmeyi bırakmıştır. Ömrü boyunca biriktirdiği yüklü miktardaki parayı bankadan çekerek şehre iner. Daha önce hiç içki içmemiş olan Watanabe, bir meyhanede tanıştığı tanınmamış bir yazardan (Yûnosuke Itô) kendisine Tokyo'nun eğlence dünyasında yol göstermesini ister. Birlikte gece boyunca alkol alarak meyhaneleri, dans salonlarını, kumarhaneleri, randevu evlerini dolaşırlar, fahişelerle arkadaşlık ederler. Ama Watanabe bir türlü teselli bulamaz. Uğradıkları bir gece kulübünde piyanistin müşterilere istedikleri bir parça olup olmadığını sorması üzerine ondan yüzyılın başlarından kalma "Hayat Kısa, Âşık Olun Bakireler" adlı şarkıyı çalmasını ister ve parçayı hüzünlü bir tonda seslendirir. Bu kasvetli şarkı orada bulunan herkesi etkilemiştir.
Ertesi sabah memurelerinden biri olan Toyo (Miki Odagiri) onu sokakta yakalar. Neşeli ve hayat dolu bir genç kız olan Toyo, sıkıcı, tekdüze işinden bıkmıştır ve istifa dilekçesini imzalatmak için amirini aramaktadır. Watanabe Toyo'nun dilekçesini imzalar ama hayata aşırı bağlılığından da fazlasıyla etkilendiği bu genç insanla bir gün geçirmek ister. Onu evine davet eder. Yırtık çoraplarına gözü takılınca acıdığı bu fakir kıza maddi yardımda da bulunur. Ona çorap satın alır, gezdirir, yedirir, içirir. Birlikte sinemalara, oyun salonlarına, lokanta ve pastanelere giderler. Bu arada Toyo'nun belediyede herkese bir isim taktığını, kendi lakabının da "Mumya" olduğunu öğrenir, buna hiç kızmaz. Watanabe hayat sevincinden, gençliğinden etkilendiği Toyo'yu sürekli izlemektedir ama kendisini devamlı yedirip içirmesine rağmen Toyo bu durumdan sıkılmıştır, artık Watanabe ile gezmek istemez ve onu pastanede terk eder. Aynı pastanede gençlerin düzenlediği bir doğum günü partisi Watanabe'de bir fikir uyandırır. Ölmeden önce hayatına anlam katacak son bir şeyler yapmaya karar verir.
Ertesi gün dairedekilerin şaşkın bakışları altında işine geri döner. Artık daha canlı ve hevesli durmaktadır. Kenar mahallelerden birinden daha önce de defalarca gelmiş ve istekleri hep sürüncemede bırakılmış olan bir grup insanın işini bizzat kendisi elden takip etmeye karar verir. Bu insanların yaşadığı mahalle sürekli zehirli su baskınına uğramakta, çocukları hastalıktan kırılmaktadır. Belediyeden hastalık kaynağı olan bu suyun tahliye edilmesini istemektedirler... Bu arada Watanabe'nin mide kanserinden öldüğünü öğreniriz. Filmin bundan sonrasında onun çabaları ve yaptıkları, cenaze töreninde hazır bulunan iş arkadaşları, amirleri, bürokratlar, politikacılar ve bizzat belediye başkanının ağzından ve yer yer geriye dönüşlerle (flash back) anlatılır. Aslında ölmeden önce Watanabe amacına ulaşmış ve fakir semtteki suyu tahliye ettirdiği gibi oraya çocuklar için bir de oyun bahçesi yaptırtmıştır. Ancak başlangıçta Watanabe'nin bu başarısını görmezden gelen belediye başkanı ve üst düzey memurlar bununla da yetinmeyip bu başarıyı kendilerine mal etmeye çalışırlar. Onlara göre bu başarıda Watanabe'nin en ufak bir payı yoktur. Ancak geleneklere göre cenaze töreninin yapıldığı odada ikram edilen içkileri fazla kaçıran grup sarhoş olup daha ön yargısız düşünmeye başlayınca Watanabe'nin hakkını teslim ederler. Watanabe bu başarıya ulaşabilmek için amirleri karşısında kendi onurunu çiğnetmeyi göze almış, mafya da dâhil birçok tehlikeyi göğüslemiş ve inanılmaz bir mücadele vermiştir. Sonunda yaptırttığı çocuk bahçesinde karlı ve soğuk bir gecede amacına ulaşmanın mutluluğu içinde salıncakta sallanırken ölmüştür. Kendisini görenlerin anlattığına göre o sırada "Hayat Kısa, Âşık Olun Bakireler" adlı şarkıyı mırıldanmaktadır.
Oyuncu | Rolü |
---|---|
Takashi Shimura | Kanji Watanabe |
Shin'ichi Himori | Kimura |
Haruo Tanaka | Sakai |
Minoru Chiaki | Noguchi |
Miki Odagiri | Toyo Odagiri |
Yûnosuke Itô | Yazar |
Bokuzen Hidari | Ohara |
Minosuke Yamada | Kâtip Saito |
Nobuo Kaneko | Mitsuo Watanabe |
Yaşamak filminin özgün müziğini, Kurosawa'nın gedikli bestecisi Fumio Hayasaka yapmıştır. Filmde ayrıca işitilen müzik parçaları şunlardır:
Akira Kurosawa'nın edebiyata, özellikle de Rus edebiyatına olan derin ilgisi malumdur. Dostoyevski'den 1951'de Budala'yı, Shakespeare'den 1957'de Kanlı Taht'ı, Gorki'den yine aynı yıl Ayaktakımı Arasında'yı sinemaya uyarlamıştı. Kurosawa'nın varoluşçu felsefesini en iyi yansıtan filmlerinin başında gelen "Ikiru"nun çalışmaktan hayatı ıskalamış acınası başkarakteri Watanabe (Takashi Shimura) de Jean-Paul Sartre'ın kitaplarından ya da Lev Tolstoy'un İvan İlyiç'in Ölümü adlı romanından fırlayıp çıkmış gibi durmaktadır.[4]
Watanabe ancak ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrendiğinde yani iş işten geçtikten sonra yaşamın değerini anlar, 'yitik zaman'ı kazanmaya çalışır. Boşuna geçen ömrünün sonunda hayatına anlam kazandıracak son bir başarıya imza atmak ister. Film bu açıdan Zen öğretilerinden, "başlanan işleri yarım bırakmamak ve bu dünyadan gözü arkada kalmadan göçmek" felsefesine de bir gönderme yapar. Watanabe'nin hayatın anlamını sorgulaması, bunun için giriştiği varoluşçu mücadele filmin ana temasıdır. Filmin özgün adı da zaten 'yaşamak' anlamına gelmektedir.
Filmin kahramanı mide kanseri olduğunu öğrendiğinde yani ilk şoku alır almaz, henüz meditasyon aşamasına geçmeden önce, bankadaki tüm parasını çekerek eğlence dünyasına akmak ister. Otuz yıldır yaşamadıklarını, kaçırdıklarını birkaç gün içinde geri alacağını düşünür. O güne kadar ağzına hiç alkol koymamıştır. Gittiği meyhanede karşısına çıkan tanınmamış bir yazardan (Yûnosuke Itô) kendisine Tokyo'nun eğlence dünyasında rehberlik etmesini ister. Beşerî zevk ve hazlarda anlam bulacağına inanan Watanabe burada âdeta bir Faust gibiyken, siyahlar giyinmiş uzun suratlı yazar da onunla anlaşarak yol gösteren Mephistopheles'i andırır. Birlikte gece boyunca alkol alarak meyhaneleri, kalabalık dans salonlarını, randevu evlerini dolaşırlar, fahişelerle takılırlar. Tokyo'nun itiş kakış içerisindeki gece hayatının gösterildiği bu grotesk sahneler âdeta Hieronymus Bosch'un tablolarını andırır (özellikle de "Walpurgis Gecesi" adlı tablosunu). Bu sahnelerin başarılı bir şekilde perdeye aktarılmasında Akira Kurosawa'nın klasik resim eğitimi almış olmasının da payı vardır.[5]
Ancak bu eğlence dünyasında geçirdiği gecenin sonunda otuz yılda çok da önemli şeyler kaçırmamış olduğunu anlar. Genç memuresinden aldığı ilhamla da dünyada küçük de olsa anlamlı bir iz bırakmaya karar verir. Olumlu bir değişim göstermeye başlar. Bu aşamada film Ingmar Bergman'ın başyapıtı Yedinci Mühür'le belirgin benzerlikler gösterir. Watanabe de Yedinci Mühür'deki "Antonius Block" gibi ölüme mahkûmdur, her ikisi de ölmeden önce hayatın anlamını umutsuzca keşfetmeye çalışırlar. Her iki filmde de önerilen çözümler benzerdir: Hayatın anlamı iyilik etmekte, hayır yapmakta saklıdır. Antonius Block'un genç aileyi ölümden kaçırması gibi Watanabe de kenar mahalle halkını zehirli su baskınlarından kurtarır ve bataklığın yerine çocuk parkı yaptırtır.[6]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.