Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Suudi Arabistan'ın birleşmesi 1902 ve 1932 yılları arasında İbni Suud'un liderliğinde günümüzdeki Suudi Arabistan Krallığının Arap Yarımadasında bulunan çeşitli kabile, emirlik ve krallıklarla birlikte Arap Yarımadasının büyük bir kısmını ele geçirdiği askeri ve politik süreç.
Suudi Arabistan'ın Diriye Emirliğinden farklılığını vurgulamak ve Necd Emirliği olarak da adlandırılan İkinci Suudi Devleti ile karıştırılmaması için Suudi Arabistan yerine Üçüncü Suudi Devleti adlandırılması da kullanılmaktadır.
El Suud, 1893'te Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğinde bulunan Irak'tan sürülmüş ve bunu İkinci Suud Devleti ve Raşidi Hanedanının yönetimindeki Cebel Şammar Emirliğinin kuruluşu izlemişti. İbni Suud 1902'de, Suud Hanedanının eski başkenti Riyad'ı yeniden ele geçirdi. 1913 ve 1926 yılları arasında Necd, El-Ahsa, Cebel Şammar, Asir ve Mekke ile Medine'nin içinde olduğu Hicaz ele geçirildi. 1927'den Suudi Arabistan Krallığının ilan edildiği 1932'ye kadar El-Ahsa ve Katif'in alınmasıyla ortaya çıkan coğrafi politik alana Necid ve Hicaz Krallığı adı verilmiştir.
Daha sonradan Vahhabiliğin kurucusu olarak anılacak bir din adamı olan Muhammed bin Abdülvahhab ve Muhammed bin Suud arasında Diriye Antlaşmasının yapılmasına müteakiben temelinde Vahhabi İslamın kesin bir biçimde savunulduğu Birinci Suudi Devleti (Diriye Emirliği) kuruldu.
Arabistan'ın merkezi alanında Necd bölgesinin ortaya çıkışı ve Mekke'nin 1802'de ele geçirilmesiyle Arap Yarımadasının büyük bir kısmı Birinci Suudi Devletine geçti.
Osmanlı İmparatorluğunca Hicaz ayaklanmasını bastırmak üzere Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa görevlendirildi. Mehmet Ali Paşa Hicaz seferine çıkarak Mekke'yi Suudlardan geri aldı. Oğlu İbrahim Paşa kasaba kasaba yaptığı fetihlerle Necd içlerine doğru ilerledi ve Suudi Vahhabilerin merkezi Diriye'ye ulaştığında 1818 kışına kadar birkaç ay süren bir kuşatma ile Diriye'yi aldı. Ardında Suud ailesinin çoğunu ve İbni Abdülvahhabı Mısır'a ve İstanbul'a gönderdi. Son Suud imamı Abdullah bin Suud İstanbul'da idam edildi ve Birinci Suud Devletinin son imamı oldu.
Suud Hanedanı sürgünde bulunduğu dönemde Turki bin Abdullah'ın Riyad'ı aldığı 1824'te kurulup 1891'de Reşidilerle yapılan Mulayda Muharebesi ile sona erdiği kabul edilen İkinci Suud Devletini kurmaya girişti. Birincisi ile karşılaştırıldığında İkinci Suudi Devleti daha az genişleme göstermişti. Mulayda yenilgisi sonrası, Suudi ailesi Kuveyt'e kaçtı. Kuveyt'te ise Muhammed bin Sabah üvey kardeşi Mübarek bin Sabah tarafından öldürüldü (Mayıs 1896). Osmanlı İmparatorluğu tereddütlede olsa Muhammed bin Sabah'ın Kuveyt kaymakamlığı'nı tasdik etti. Kuveyt Emiri Mübarek el-Sabah, 23 Ocak 1899 tarihinde İngilizlerle gizli bir anlaşma imzaladı.[1][2] Bu anlaşmaya göre Kuveyt, İngiliz hükûmetinin izni olmaksızın hiçbir ülkenin siyasi temsilcisini kabul etmeyecek, topraklarından herhangi bir parçayı İngiltere'den başka bir devlete terk etmeyecek veya kiralamayacaktı.[3] Bunun karşılığında çeşitli yardımlar ve silah alacaktı. Bu anlaşmayı kabullenemeyen Osmanlı ise İngilizlerle anlaşan Kuveyt Emiri'ne karşı rakibini destekledi. Almanların etkisiyle II. Abdülhamid, Osmanlının himaye ettiği Reşidilerin yani Cebel Şammar Emirliği'nin Kuveyt'e saldırmasını emretti.[4] II. Abdülhamid'i bu işe yönlendiren Alman İmparatoru, bu defa II. Abdülhamid'e başvurarak askerî birliklerini geri çekmesini istedi.[4] Bu olaydan sonra Kuveyt'teki İngiliz nüfuzu dokunulmazlık kazanmış kadar oldu.[4]
Öte yandan Kuveyt'in özerklik kazanması ve İngiliz hakimiyetinin güçlenmesi bölgede Osmanlı için çok daha büyük sorun olarak yıkılan 2.Suud Devleti kralı Abdurrahman bin Faysal bin Türkî el-Suud ve oğlu Abdülaziz bin Abdurrahman el-Suud (İbn Suud) sorununun doğmasına neden oldu.Zira Kuveyt emiri İngiliz desteğinden güç alarak Osmanlı'nın vasalı Reşidilere karşı onlarla birlikte Riyad vs. Arap topraklarını almak ve kendisine müttefik bir 3.Suudi devleti kurülması için Reşidilere karşı saldırıya geçti. Kuveyt Emiri Mübârek es-Sabâh, Reşîdîler’e ait büyük bir kervanı ele geçirerek ilk önemli darbeyi vurdu. Yine Mübârek es-Sabâh’ın kuvvetleri, Müntefik aşireti reislerinden Sa‘dûn ve İbn Suud ve babasının kuvvetleriyle birlikte Reşîdîler’e karşı saldırıya geçti ancak Cebel Şammar Emirliği'nden İbni Reşid 1901'de Sarif Muharebesi'ni kazanarak hem Kuveyt emiri hem de Abdurrahman bin Faysal bin Türkî el-Suud'u püskürttü.Bu sırada Riyad'ı kuşatan Ibn Suud'da burayı savunan İbn Ajlan karşısında Sarif muharebesinde alınan yenilgi, lojistikten mahrumiyet neticesi kuşatmayı kaldırıp geri çekildi.
1901'de,Sarif muharebesine babasının çekilmesine karşın kendisi mücadeleyi bırakmayan daha sonradan İbni Suud olarak adlandırılacak olan Abdurrahman bin Faysal'ın oğlu Abdülaziz bin Suud [lower-alpha 1] [lower-alpha 2] Kuveyt Emirinden Reşidilerin elindeki Riyad'a saldırmak üzere tekrar Kuveyt Emirine giderek destek talebinde bulundu. Kuveyt Emiri bu isteme tekrar olumlu yanıt vererek İbni Suud'a at ve silah desteğinde bulundu. Adamların sayısında kesinlik olmamakla birlikte genellikle 40 kadar adamını ona bıraktığı düşünülmektedir.[lower-alpha 3]
Ocak 1902'de İbni Suud ve adamları Riyad'a ulaştılar. İbni Suud az miktardaki güçleriyle Masmak Kalesi'ni zapt edip İbni Ajlan'ı öldürdükten sonra bir gece içinde kenti ele geçirebileceğini düşündü. Kenti biraz şans, biraz kader, birazda iyi bir zamanlama, planlama karşı tarafın ihmali ile başarılı gece sızması sonucu sabah namazını kıldıktan hemen sonra ibn Ajlan'ı öldürüp Cebbel Şammar Emirliği'nden almasıyla Riyad Emirliği dönemi başladı. [8][9] Cebbel Şammar Emirliği'nin sonrasında İbn Suud'u engellemeye Riyad'ı geri almaya dönük giriştiği Dilam Muharebesi başarısızlıkla sonuçlandı.
Birinci Suud Savaşı ya da Kasim Savaşı yeni doğan Riyad (Necid) Emirliğinin Suud Krallık güçleri ile Osmanlı Devleti'nin desteklediği Reşidlerin Hail Emirliği (Cebel Şammar) arasında oldu. Riyad Emirliği El Kasım bölgesini de ele geçirmek için harekât düzenledi. Savaş boyunca Osmanlı İmparatorluğu askerlerininde Cebel Sammar lehine müdahale ve yardımlarına karşın, baskın,pusu, gerilla tarzı vurkaç saldırılarla yapılan neredeyse tüm muharebeler Suud üstünlüğü ile bitti. El Kasım Bölgesi Suudlarca 13 Nisan 1906'da yapılan aldatmalı, kesin Suud zaferi ile biten Ravzatu'l-Muhanna Muharebesi ile kesin olarak Cebel Şammar ve Osmanlı kontrolünden çıkarıldı. Bu muharebe neticesi artık Osmanlı İmparatorluğu ve Cebel Şammar Emirliği'nin Necid ve El-Kasım Bölgesinde hakimiyeti tamamen kaybetti yine Reşidiler ayrıca en deneyimli güçlü liderleri İbn Reşid'i de kaybettiler.[10] Diğer çarpışmalar 1907'ye kadar sürdü ve 1907'deki Tarafiyah Muharebesi'de İbn Suud'un başarısı ile sonuçlandı.
İbni Suud 1913'te İhvan adı verilen Vahhabi Bedevilerin desteğiyle[11] 1871'den beri [12] Osmanlı kontrolünde olan El-Ahsa'yı Osmanlılardan aldı.[13] El Ahsa ve Katif dominyon olarak emirliğe dahil edildi. Riyad Emirliği'nin adı Necid ve Ahsa Emirliği olarak İbn Suud tarafından değıştirildi. Bölgede yaşayan halk hem şii hem de sünni inanışlardan olup Şiilere sert cezalar uygulandı.[11]
İbni Suud Kuveyti topraklarına katmak istemesi nedeni ile Kuveyt-Necd savaşı meydana geldi.[14][15] İbni Suud Kuveyt topraklarının kendisine ait olduğu hususunda ısrarını sürdürdü.[15] Kuveyt ve Necd arasında yapılan şiddetli çarpışmalarda yüzlerce Kuveytli hayatını kaybetti. Savaş 1919-1920 yılları arasında ara sıra meydana gelen sınır çarpışmalarıyla sürdü.
Kuveyt-Necd Savaşının ardından İbni Suud Kuveyt'e karşı 1923'ten 1937'ye kadar 14 yıl süren sert ticari ambargo uyguladı.[14][16] Suud ekonomik ve askeri saldırısı Kuveyt'in mümkün olduğunca fazla miktarda toprağını ilhak etmek amacını taşıyordu.[14] Kuveyt temsilcisinin bulunmadığı 1922 Uqair Protokolünde Kuveyt ve Necd sınırları belirlendi.[14] İbni Suud burada Percy Cox'u Kuveyt topraklarının 2/3'ünün kendisine verilmesine ikna etti ve Kuveyt topraklarının yarısından fazlası Suud'lara geçti.[14] Akir (Uqair) konferansının ardından da Kuveyt üzerindeki Suud ambargosu ve aralıklı Suud saldırıları sürdü.[14]
I. Dünya Savaşı yıllarında 1915 yılı Aralık'ta İngiltere'nin servis elemanı William Henry Irvine Shakespear aracılığı ile İbn Suud ile başladığı görüşmeler Darin Antlaşması'yla sonuçlandı. Shakespear'in Jarrab Savaşı'nda hayatını kaybetmesinden sonra İngiltere İbni Suud'un rakibi Hicaz Emiri ve Mekke Şerifi Haşimi Hüseyin bin Ali'yi desteklemeye başladı. İngiltere'ten politik tanınma talebinde bulunan Şerif Hüseyin McMahon ile yazışmalarında, bilinen adıyla McMahon-Hüseyin Yazışmaları'nda, Osmanlıya İngiltere ile birlikte saldırması karşılığında desteğinin Kuveyt, Aden ve Suriye kıyısı dışında olmak üzere Mısır ve İran arasında toprakla ödüllendirileceği teminatını aldı. Haşimi Şerif Ali ile yapılan görüşmelere rağmen İngiltere Ali'nin muhalifi Suud Hanedanını İngiltere mandası olarak kabul eden Darin Antlaşmasına girdi. Suud, Osmanlı müttefiki Reşidilerle tekrar savaşmayı taahhüt etti. Reşidilere düzenleyeceği saldırının masrafları için kendisine bir miktar da aylık bağlandı.
Birinci Suud (Necd)-Haşimi (Hicaz) Savaşı ya da diğer adıyla Hurma anlaşmazlığı 1918-1919 yılları arasında Necd Emiri İbni Suud ile Haşimi Hicaz Krallığı arasında yaşandı. Savaş Arabistan'da üstünlük kurmak üzere tarihsel bir çatışma kapsamına ulaştı.[17] Savaş Haşimilerin yenilgisi ve Suudiler ve müttefiki İhvan'ın el Hurma'yı ele geçirmesiyle sonuçlandı. İngiliz müdahalesi ile Haşimilerin tümüyle çökmeleri önlendi ve 1924'te sona erecek bir ateşkes imzalandı.
Suud'ların İhvan kabileleriyle birlikte Hail Emirliğine (Cebel Şammar) saldırısıyla Reşidilerin elindeki Hail'in alınması İkinci Suudi-Reşidi Savaşı olarak da değerlendirilmektedir. Suudiler 2 Kasım 1921'de Cebel Şammar Emirliği'nin tüm topraklarını ele geçiridiler ve topraklarını Necid Emirliğine dahil ettiler. İbn Suud devletin adını da Necid Sultanlığı olarak değiştirdi.
Suud destekçisi Vahhabi Bedevi militanı ve göçebe bir Necd kabilesi olan İhvan'larca 1922 ile 1924 yılları arasında Transürdün'e yönelik bir dizi yağma saldırıları gerçekleştirildi. Bu saldırılar İbni Suud tarafından düzenlenmiş olmasalar da İbni Suud müttefikince düzenlenen bu saldırılara sessiz kaldı ve durdurmak için de bir girişimde bulunmadı. Hicaz'dan şerifileri çıkarmasından sonra artan bir eleştirel ve olumsuz tutum takınmasından sonrasında da İhvan saldırıları açık bir anlaşmazlığa doğru ilerleyerek geçmişin etkileriyle sürdü.
1920 başlarında İhvan'ın Vahhabi istilaları Necd'den emir Abdullah'ın Transürdün'ün güney topraklarına düzenlediği saldırılar Abdullah'ın Transürdün topraklarına yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğundan[18] emir bunlarla baş edebilmek için bölgede Amman'a 3 km. mesafedeki Marka'da küçük bir hava kuvveti bulunduran İngilizlerin desteğini aldı.[18]
İhvan'lar 1921'de Irak'ın güneyine saldırdıklarında Şii köylerini yağmalayarak 700 kişiyi katlettiler.
Abdülaziz bin Suud haşimileri Hicaz'dan çıkarmak için 1924-1925 yıllarında Hicaz Krallığı ile savaş başlattı. Sefer 1925 sonunda Cidde'nin Haşimilerden alınmasıyla sonuçlandı. 1926'da elde edilen topraklarla birlikte Suud toprakları için Hicaz ve Necid Krallığı adı kullanılmaya başlanıldı.İbn Suud ikili monarşi ile iki krallığı ve topraklarını yönetmeye başladı.
1920'lerde Suud yayılması yavaşladığında İhvan'ın içinden bir grup özellikle Haşimi toprakları olan Transürdün yönüne kuzeye doğru yayılmayı sürdürmek istediler. İngiltere ile yapılan anlaşma nedeni ile Suud-İhvan güçleri Orta Arabistan'da bulunan bazı yerleri işgal etmedi. Abdülaziz İngiltere ile ters düşmemeye özen gösteriyordu ama İhvan'a Vahhabi olmayan herkesin kafir oldukları öğretilmişti. İhvan'ın iki kabile şefi, Muteyr kabilesinden Faysal el Daviş ve Kuteybe kabilesinden Sultan bin Becad Abdülaziz'i yumuşak davranmakla suçladılar ve hatta sonraları anlatıldığına göre Suudların sapı bulunmayan bir deve çantası kadar kullanışlı olduğunu söylediler.
Neticede İhvan ayaklanması patlak verdi. 29-31 Mart 1929'da Riyad'ın 260 km. kuzeybatısındaki el Zülfi'de karşılaşan 10 bin kişilik İhvan ve 30 bin kişilik Suud güçleri arasındaki Sabilla Muharebesi'nde İhvan'lar mağlup edildi. Muharebenin ardından Avazim ve Cebel Şammar dolaylarında ek çarpışmalar olmakla birlikte ayaklanma 1930'da bastırıldı. Hayatta kalanlar hapsedildi. Ancak hayatta kalanlar hapse atılsa da, onların soyundan gelenler Suudi yönetimine karşı çıkmaya devam etti ve bu soydan gelenlerden biri olan Cüheyman el-Uteybi, 1979 Kâbe Baskını'na öncülük ederek kötü bir şöhret kazanacaktı.[lower-alpha 4][19]
23 Eylül 1932'de İbn Suud El Ahsa Katif Dominyonları ve Hicaz ile Necid Krallıklarının bundan sonra kendi yönetimi altında tek bir devlet (krallık) çatısı altında yönetileceğini ilan etti ve Suudi Arabistan Krallığı'nın kuruluşu ilan edildi. İbni Suud'un büyük oğlu Suud'da 1933'te veliaht prens ilan edildi.
1906'da Muhammed bin Ali El İdrisi'nin Osmanlı'ya isyan ederek sonrasında kurduğu İdrisi (Asir) Emirliği Suudi Arabistan tarafından 1934'teki tümüyle ilhakına değin var olan kısa ömürlü bir emirlik oldu. Günümüz Suudi Arabistan'ının güneyinde bulunan Asir bölgesi 1871'den itibaren Birinci Dünya Savaşı yıllarına değin Osmanlı idaresinde bulunmaktaydı. Hasan ibn Ali Al Ayde (El Aid)'ın Abha yönetimiyle fiili olarak bağımsız duruma gelmişti. İbni Ayde'ın torunu Yahya bin Hasan el Ayd'ın Abha'da bağımsızlık ilan ederek 1920'de İbni Suud'a katılmasından sonra İdrisi Emirliği 1934'e kadar Suud devletince tedricen elde edildi.
Yemen'in Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmasından sonra Yemen'de bir Zeydi imamı olan İmam Yahya ve neslinden gelenlerin yönetimindeki Yemen devleti oluştu. Yemenin Asir'de hak iddia etmesiyle 1933'te Suud-Yemen Savaşı başladı. 1934'te Foreign Affairs Dergisi'nde yazan tarihçi Hans Kohn bu çatışmayı bazı Avrupalı gözlemcilerin gerçekte İngiliz ve İtalyan çıkarlarının bir çatışması olarak değerlendirmek eğiliminde olduklarına değindi. Suudların İngiltere ile Yemen'in İtalya ile bağlarının bulunmasına karşın netice olarak iki emir arasındaki rekabetin iki ülke arasındaki rekabeti beslemeyeceği değerlendirmesini yaptı.
İhvan (Kardeşler) ile ilgili net bilgiler oldukça az olmakla birlikte göçebe Vahhabi Bedevilerden oluşmaktadırlar. Suud'ların Arap Yarımadasında genişlemelerinde önemli rol oynamışlardır.[20]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.