![cover image](https://wikiwandv2-19431.kxcdn.com/_next/image?url=https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/a/ab/Territorial_changes_of_the_Ottoman_Empire_1683.jpg/640px-Territorial_changes_of_the_Ottoman_Empire_1683.jpg&w=640&q=50)
Osmanlı gerileme tezi
From Wikipedia, the free encyclopedia
Osmanlı gerileme tezi veya Osmanlı gerileme paradigması (İngilizce: Ottoman Decline Thesis), Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın o zaman gelişmiş kabul edilen ülkeleri ile kıyaslandığında bilim ve endüstride geri kalması ve ürünler ortaya çıkaramaması sonucu, dış ülkelere bağımlılığını tarif etmek amacı ile ortaya konmuştur. Türkiye'nin ve dünyanın tanınmış tarihçilerinden Halil İnalcık Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ adlı kitabında, “...18. yüzyılın uzun savaşlarıyla denge Avrupa’dan yana döndü. Osmanlı gücü inişe geçti, 18. yüzyılda Batı üstünlüğünün kabulüyle de imparatorluk politik ve ekonomik olarak Avrupa’ya bağımlı hale geldi, imparatorluğun varlığını sürdürmesi ve olası çöküşü, sonunda bir Avrupa politikası sorunu, Doğu Sorunu oldu ve Osmanlı politik yaşamı 1920'ye dek Avrupa'ya bağımlı olarak sürdü,” saptamasını yapmıştır.
![](http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/a/ab/Territorial_changes_of_the_Ottoman_Empire_1683.jpg/640px-Territorial_changes_of_the_Ottoman_Empire_1683.jpg)
Gerileme tezine göre, Sultan Süleyman'ın hükümdarlığı (1520-1566) devri ile özdeşleşen bir Altın Çağ'ı takiben imparatorluk zamanla hiç kurtulamadığı ve tüm kurumları etkisi altına alan, 1923'te Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasına kadar süren bir duraklama ve gerileme dönemine girmiştir.[1] Bu tez yirminci yüzyıl boyunca Osmanlı tarihini anlamada Batıcılık ve Cumhuriyet Türkiyesi için bir temel olarak kullanılmıştır.[2] Ancak, 1978'de, tarihçiler gerileme tezinin temel varsayımlarını yeniden ele aldılar.[3]
1980'ler, 1990'lar ve 2000'ler boyunca pek çok yeni çalışmanın yayınlanmasının ve daha önce yararlanılmamış kaynakların ve metodolojilerin kullanılması ile yeniden değerlendirilen Osmanlı tarihi çalışmalarının ardından Osmanlı İmparatorluğu'nu çalışan akademik tarihçiler Osmanlı gerileme tezinin tamamen bir mit olduğu konusunda fikir birliğine vardılar – bununla Osmanlı İmparatorluğu'nun esasen hiç duraklamadığı veya gerilemediği ama daha ziyade Muhteşem Süleyman'ın ölümünden çok sonra dinamik ve enerjik bir devlet olmaya devam ettiği düşünülmüştür.[4] Gerileme tezi "teleolojik", "gerilemeci", "Oryantalist", "basite indirgenmiş" ve "tek yönlü" olduğu gerekçeleriyle eleştirilmiş[5] ve "tarihsel analizde yeri olmayan bir mefhum" olarak tasvir edilmiştir.[6] Akademisyenler böylece "[onu] tartışmamak gerektiğini öğrenmişlerdir."[7]
Profesyonel tarihçiler arasındaki bu keskin paradigma değişimine rağmen gerileme tezi popüler tarihte ve Osmanlı İmparatorluğu üzerine uzmanlaşmamış olan akademisyenlerce yazılan akademik tarihte varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bazı durumlarda bu devamlılığın sebebi uzman olmayanların demode veya terk edilmiş çalışmalara dayanmaya devam etmeleriyken[8] diğer bazı durumlarda onların, gerileme anlatısının devamından bazı siyasi çıkarlar elde etmeyi sürdürmelerinden kaynaklanmaktadır.[9]