Loading AI tools
ana işlem biriminin fonksiyonlarını tek bir yarı iletken tümdevrede birleştiren programlanabilir sayısal elektronik bileşen Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Mikroişlemci, işlemci olarak da bilinen (bazen kısaltma olarak µP kullanılır), merkezî işlem biriminin (CPU) fonksiyonlarını tek bir yarı iletken tüm devrede (IC) birleştiren programlanabilir bir sayısal elektronik bileşendir.
Bu madde çoğu okuyucunun anlayamayacağı kadar teknik olabilir. (Nisan 2020) |
Bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için alakalı konuda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır. (Nisan 2020) |
Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. |
Tipik olarak bir veya daha fazla mikroişlemci, bir bilgisayar sisteminde, gömülü sistemde ya da bir mobil cihazda merkezî işlem birimi olarak görev yapar.
1970'lerin ortalarından itibaren mikroişlemciler, mikrobilgisayarların doğuşunu mümkün kılmıştır. Bundan önce, tipik olarak elektronik ana işlem birimleri, birkaç transistöre eşdeğer büyük, ayrık anahtarlama aygıtları (daha sonra Small-Scale tüm devreler) kullanılarak yapılırdı. İşlemciyi, bir veya birkaç Large-Scale tüm devre (binlerce veya milyonlarca ayrık transistörün eşdeğeri) içine gömmekle işlemci gücü maliyeti büyük ölçüde düşürüldü. 1970'lerin ortalarında tüm devrelerin doğuşuyla, mikroişlemciler, diğer bütün türleri değiştirerek, ana işlem biriminin yapımında en yaygın yol haline geldi.
Mikroişlemcilerin evrimi, performanslarının yıllar boyu sürekli artışı ile Moore Yasası'na dayanmaktadır. Bu yasa, bir entegre devredeki transistör sayısının yaklaşık olarak her iki yılda bir iki katına çıkacağını öngörür. Bu görüş, 1970'lerin başından itibaren kanıtlanmıştır. Mikroişlemcilerin performanslarındaki sürekli artış, mikroişlemcilerin diğer bilgisayar sistemleri arasında ön plana çıkmasını sağlamıştır. Günümüzde, en büyük ana bilgisayarlardan en küçük el bilgisayarlarına kadar her sistemin çekirdeğinde mikroişlemci kullanılmaktadır.
Teknolojideki birçok gelişmeyle beraber, mikroişlemci fikri gerçekleşmeye hazırdı. Üç proje, aynı zamanda tartışmalı bir şekilde tam bir mikroişlemciyi doğurmuştu: Intel'in 4004'ü, Texas Instruments'ın TMS 1000'i ve Garrett AiResearch'ün Central Air Data Computer'ı. 1968'de Garrett'ın, Birleşik Devletler ordusunun yeni uçağı F-14 Tomcat ana uçuş kontrol bilgisayarını yapması istendi. Tasarım 1970'te tamamlanmıştı ve çekirdek ana işlem biriminde olduğu gibi MOS tabanlı bir yonga seti (chipset) kullanıyordu. Tasarım, yarıştığı diğer mekanik sistemlere göre daha küçük ve çok daha güvenilirdi ve bütün öncü Tomcat modellerinde kullanılmıştı. Fakat sistem o kadar gelişmiş görüldü ki; ordu, tasarımın yayımlanmasını 1997’ye kadar reddetti. Bu yüzden, kullandığı CADC ve MP944 yonga setleri günümüzde bile hâlâ tam olarak bilinememektedir.
Texas Instruments (TI), 4-bit TMS 1000’i üretti ve önceden programlanmış gömülü uygulamalara önem verdi. 17 Eylül 1971’de TMS1802NC olarak adlandırılan bir versiyon, bir hesap makinesinin tüm işlevlerini bir çip üzerinde gerçekleştirebiliyordu. Intel’in çipi 4-bit 4004, 15 Kasım 1971’de piyasaya sürüldü ve Federico Faggin tarafından geliştirildi.
TI, mikroişlemci için patent başvurusunda bulundu. Gary Boone, 4 Eylül 1973'te tek-çip mikroişlemci mimarisiyle U.S. Patent 3,757,306 17 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. aldı. Hangi şirketin, laboratuvarlarında ilk çalışan mikroişlemciye sahip olduğunu bilmek hiçbir zaman mümkün olmayabilir. İlginç bir şekilde, bir üçüncü şahıs “mikroişlemci” yi de kapsayabilen bir patente sahip olduğunu iddia etti. Bu sitede 26 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., bir mucidin TI ve Intel'den önce bulduğu, “mikroişlemci” sayılabilecek ya da sayılamayacak, “mikrodenetleyici” (microcontroller) anlatılmaktadır.
Mikroişlemcinin değişik bir biçimi olan bir-çipte-bilgisayar, (computer-on-a-chip) mikroişlemci çekirdeği (CPU), bellek ve G/Ç (giriş/çıkış) hatlarının hepsini tek bir çip üzerinde toplar. Bir-çipte-bilgisayar patenti (o sıralarda “mikrobilgisayar patenti” olarak adlandırılıyordu) U.S. Patent 4,074,351[ölü/kırık bağlantı], TI'dan Gary Boone ve Michael J. Cochran'a verilmişti. Bu patent bir yana, mikrobilgisayarın standart anlamı ana işlem birim(ler)i olarak bir veya daha fazla mikroişlemci kullanan bilgisayar iken, patentte tanımlanan kavram muhtemelen bir mikrodenetleyiciye daha yakındır.
A History of Modern Computing, (MIT Press), s. 220–21'e göre, Intel tasarlamakta olduğu bir terminalde kullanılacak bir çip için, daha sonra ismi Datapoint olacak olan San Antonio, Teksas merkezli Computer Terminals Corporation ile bir anlaşma yaptı. Daha sonra Datapoint çipi kullanmaktan vazgeçti ve Intel bunu Nisan 1972'de 8008 olarak piyasaya sürdü. Bu, dünyanın ilk 8-bit mikroişlemcisiydi. 8008 ve halefleri, dünyaca ünlü 8080, mikroişlemci bileşen pazarı oluşturdu.
4004'ü takiben, 1972'de, Dünya'nın ilk 8-bit mikroişlemcisi olan 8008 ortaya çıktı. Bu işlemciler, sonraki başarılı modeller olan Intel 8080 (1974), Zilog Z80 (1976) ve Intel'in 8-bit işlemcilerinin türevlerini müjdeliyordu. Rekabetçi bir yaklaşım olan Motorola 6800, Ağustos 1974'te piyasaya sürüldü. Bu mimari, 1975'te MOS Technology 6502 ile kopyalanıp geliştirildi ve 1980'lerde Z80'in popülerliği ile yarışacak bir noktaya geldi.
Z80 ve 6502, daha küçük paketleme, basit bilgisayar veri yolu ihtiyaçları ve ayrı bir çip üzerinde bulunması gereken devrelerin eklenmesiyle (örneğin, Z80 bellek denetleyicisi içermekteydi) genel maliyeti düşürmek üzerine odaklandı. Bu özellikler, 1980'lerin başındaki ev bilgisayarı "devrim"ini mümkün kıldı.
Western Design Center, Inc. (WDC) 1982'de CMOS 65C02'yi tanıttı. Bu tasarım, Apple IIc ve IIe kişisel bilgisayarların, otomotiv, endüstriyel ve tüketici aygıtlarının çekirdeğini oluşturdu. Motorola, 1978'de MC6809'u üreterek bütün 8-bit dünyasında büyük yankı uyandırdı. MC6809, tartışmasız olarak, gelmiş geçmiş en güçlü, ortogonal ve en temiz 8-bit mikroişlemcilerden biriydi - aynı zamanda üretime geçen mikroişlemciler arasında en karmaşık sert telli mantıksal tasarıma sahipti. Bu zamanlarda, MC6809'dan daha güçlü tasarımlar için mikro kodlama, sert telli mantığın yerine geçti - bu durum özellikle sert telli mantık için tasarım gereksinimlerinin çok karmaşık hale gelmesinden kaynaklanmaktaydı.
Başka bir 8-bit mikroişlemci olan Signetics 2650, yenilikçi ve güçlü komut kümesi mimarisiyle kısa bir süre ilgi gördü.
RCA'nın RCA 1802'si (CDP1802, RCA COSMAC, 1976), uzay uçuşu alanında kullanıldı. NASA'nın 1970'lerdeki Voyager ve Viking uzay sondalarında kullanılan bu mikroişlemci, düşük güç tüketimi ve safirde silikon üretim süreci nedeniyle kozmik radyasyona ve elektrostatik yayılımlara karşı diğer işlemcilere göre daha dayanıklıydı. Bu nedenle, 1802, radyasyona karşı güçlendirilmiş ilk mikroişlemci olarak kabul edilir.
İlk çoklu-çip (multi-chip) mikroişlemci 1973'te üretilen National Semiconductor IMP-16 idi. Bu yonga setinin 8-bit versiyonu 1974'te IMP-8 olarak piyasaya sürülmüştü. National, 1975'te ilk tek-çip 16-bit mikroişlemci olan PACE'i üretti. PACE'in NMOS versiyonu olan INS8900 daha sonra bu takip etti.
TI'ın 16-bit mikroişlemcisi TMS 9900, TI-990 serisi mikrobilgisayarlarla uyumluydu. Ayrıca, TI 990/4 mikrobilgisayarlar, TI-99/4A ev bilgisayarı ve TM990 OEM mikrobilgisayarlarında da kullanılıyordu. Intel 8080 gibi birçok 8-bit mikroişlemci, daha yaygın, küçük ve ucuz plastik 40-pin DIP paketinde sunulurken, TMS 9900 büyük bir seramik 64-pin DIP paketiyle gelmekteydi. TMS 9900'ün ardından, TMS 9980, Intel 8080 ile rekabet etmek için tasarlandı. 9980, tüm TI 990'ların 16-bit komut setine sahipti; plastik 40-pin paket kullanıyordu; tek seferde 8 bit taşıyabiliyordu ancak sadece 16KB adresleyebiliyordu. Üçüncü bir çip olan TMS 9995, yeni bir tasarımdı. Daha sonra aile, 99105 ve 99110'u da içerecek şekilde genişletildi.
1984'te, The Western Design Center, Inc. (WDC), WDC CMOS 65C02'nin 16-bit yükseltmesi olan CMOS 65816'yı üretti. 65816, Apple IIgs'nin ve daha sonra Super Nintendo Entertainment System'in çekirdeğini oluşturdu. Bu, 65816'yı tüm zamanların en popüler 16-bit tasarımlarından biri yaptı.
Intel, farklı bir yaklaşım benimsedi. 8080 tasarımlarını geliştirerek bir minibilgisayar emüle etmeksizin 16-bit Intel 8086'yı üretti. İlk IBM kişisel bilgisayarı olan model 5150'de kullanılan 8088 mikroişlemcisi, 8086'nın harici bir 8-bit veri yolu ile uyumlu versiyonuydu. 8086 ve 8088'den sonra Intel, 80186, 80286 ve 1985'te 32-bit 80386'yı üretti ve işlemci ailelerinin geriye dönük uyumluluğu ile PC pazarındaki hakimiyetini sağlamlaştırdı.
Gömülü mikroişlemci bellek yönetim birimi (MMU), Intel'de Childs ve diğerleri tarafından ortaya atıldı ve 4,442,484 numaralı Birleşik Devletler patenti alındı.
32-bit tasarımları ortaya çıkmaya başladıktan sonra 16-bit tasarımları piyasada çok fazla kalamadı.
32-bit tasarımların en ünlülerinden biri, 1979'de üretilen MC68000 idi. Sık bilinen adıyla 68K, 32-bit yazmaçlara (register), fakat 16-bit dahili veri yollarına (data paths) ve pin sayısını azaltmak üzere 16-bit harici data bus a sahipti ve yalnızca 24-bit adreslemeyi destekliyordu. Motorola'nın onu genel olarak 16-bit bir işlemci olarak tanıtmasına rağmen, açık bir şekilde 32-bit mimarisine sahipti. Yüksek hız, büyük (16 megabayt) bellek alanı ve nispeten ucuz fiyatı onu sınıfının en popüler ana işlem birimi tasarımı haline getirdi. Atari ST ve Commodore Amiga gibi 1980'lerin ortalarındaki sistemlerde kullanılmasının yanı sıra aynı zamanda Apple Lisa ve Macintosh sistemlerinde de 68000 kullanılmıştır.
Dünyanın ilk tek-çip tam 32-bit mikroişlemcisi (32-bit data yolları, 32-bit bus lar ve 32-bit adresleme), ilk örnekleri 1980'de gelen ve üretime 1982'de geçen AT&T Bell Labs BELLMAC-32A idi (Bu kaynakçasal referans a ve bu genel referans a bakabilirsiniz). 1984'te AT&T'nin dağılmasından sonra bu mikroişlemciye WE 32200 adı verildi (WE Western Electric'in kısaltmasıydı) ve iki takipçi nesile sahip oldu: WE 32100 ve WE 32200. Bu mikroişlemciler, AT&T 3B5 ve 3B15 mikrobilgisayarlarda, Dünya'nın ilk masaüstü süpermikrobilgisayarı 3B2'de, Dünya'nın ilk 32-bit dizüstü bilgisayarı “Companion”da ve günümüzdeki oyun konsollarındakine benzer ROM-pack bellek kartuşu kullanan Dünya'nın ilk kitap-boyutunda (book-sized) süpermikrobilgisayarı “Alexander” da kullanıldı. Bu sistemlerin tümü UNIX System V işletim sistemini çalıştırıyordu.
Intel'in ilk 32-bit mikroişlemcisi iAPX 432 idi. 1981'de üretilen bu mikroişlemci, ticari bir başarıya ulaşamadı. Gelişmiş bir yetenek tabanlı nesne yönelimli mimariye (capability-based object-oriented architecture) sahipti. Fakat Motorola 68000 gibi rakip mimarilere göre düşük performans elde ediliyordu.
Motorola'nın 68000 ile yakaladığı başarı, sanal bellek (virtual memory) desteği sunan MC68010'u doğurdu. 1985'te tanıtılan MC68020 tam 32-bit data ve adres bus larına sahipti. 68020, Unix süpermikrobilgisayar piyasası ve masaüstü sistemler üreten birçok küçük şirket (örneğin; Altos, Charles River Data Systems) için çok popüler oldu. Bunu takiben, MMU'yu çipe ekleyen MC68030 ile beraber 68K ailesi, DOS çalıştırmayan her sistem için uygun işlemci oldu. Devam eden başarı, daha iyi aritmetik performans için FPU'ya sahip olan MC68040'ı doğurdu. 68050, hedeflediği performansa ulaşamadı ve piyasaya sürülmedi. Takipçisi MC68060, piyasaya çok daha hızlı bir RISC tasarımla sürüldü. 1990'ların başlarında 68K ailesi masaüstü piyasasından çekildi.
Diğer büyük şirketler, 68020'yi tasarladı ve takipçilerini gömülü ekipmanlarda (Embedded Equipment) kullandılar. Bir noktada, gömülü ekipmanlardaki 68020'lerin sayısı, PC'lerdeki Intel Pentium'lardan daha fazlaydı (Gömülü kullanım bilgisi için bu siteye bakınız). ColdFire işlemci çekirdekleri, saygıdeğer 68020'nin türevleriydi.
Bu zaman süresince (1980'lerin başlarından ortalarına kadar), National Semiconductor, NS 16032 adında (daha sonra 32016 ismi verildi) 68020'ye çok benzer bir 16-bit pinout lu, 32-bit dahili mikroişlemciyi, tam 32-bit versiyonu olan NS 32032'yi ve bir sınıf 32-bit endüstriyel OEM mikrobilgisayarları üretti. 1980'lerin ortalarında, Sequent, NS 32032 kullanarak; ilk simetrik çoklu-işlemcili (Symmetric Multiprocessor (SMP)) server sınıfı bilgisayarı üretti. Bu, 32032'nin birkaç başarısından biriydi ve 1980'lerin sonunda piyasadan çekildi.
MIPS R2000 (1984) ve R3000 (1989) çok başarılı 32-bit RISC mikroişlemcilerdi. Uç sınıf (High-End) iş platformlarında ve serverlarda kullanıldı.
Diğer tasarımlardan biri, piyasaya çok geç giren ve çabuk çekilen ilginç Zilog Z8000'di.
1980'lerin sonlarındaki “mikroişlemci savaşları” bazı mikroişlemcileri öldürdü. Örneğin, sadece bir ana tasarım kazancıyla, Sequent'in NS 32032'si yok oldu ve Sequent, Intel mikroişlemcileri kullanmaya başladı.
1985'ten 2003'e kadar 32-bit x86 mimarisi, masaüstünde, dizüstünde ve server piyasasında giderek yaygınlaştı ve bu mikroişlemciler gittikçe daha hızlı ve daha yetenekli hale geldiler. Intel, mimarisinin öncü versiyonlarını diğer şirketlere lisansladı fakat Pentium'u lisanslamayı reddetti. Bu yüzden AMD ve Cyrix, kendi tasarımlarını yaparak bu mimarinin daha sonraki versiyonlarını gerçekleştirdiler. Bu kısa süre içinde, işlemcilerin karmaşıklığı (transistör sayısı) ve yetenekleri (komut/saniye) en az 1000 katına çıktı.
1990'ların başlarından beri bazı piyasalarda 64-bit mikroişlemciler kullanılırken, 2000'lerin başları PC piyasası için hedeflenmiş 64-bit mikroçiplerin doğuşu olarak kabul edilir.
AMD'nin Eylül 2003'te ilk 64-bit IA-32 ile geriye uyumlu mimarisi olan AMD64'ü tanıtmasından sonra, Intel de kendi x86-64 çiplerini üretti ve 64-bit masaüstü çağı başlamış oldu. İki işlemci de eski 32-bit uygulamaları çalıştırabilirken, yeni 64-bit yazılımları da destekliyordu. 64-bit Windows XP ve 64-bit çalışabilen Linux ile yazılımlar da bu işlemcilerin bütün gücünü ortaya çıkarma fırsatı buldu. 64-bit'e geçiş sadece yazmaç boyutlarının IA-32'ye göre artması değil ayrıca yaşlanmış CISC tasarımı için genel amaçlı yazmaçların sayısının da iki katına çıkması demekti.
64 bit'e geçiş, 90'ların başlarında PowerPC işlemcilerinin tasarımından beri amaçlanmıştı ve uyumsuzluk için büyük bir neden değildi. Mevcut tam sayı yazmaçları, ilgili data yolları gibi genişletilmişti fakat birkaç yıl boyunca IA-32'de olduğu gibi Floating Point ve vektör birimleri 64 bit veya daha fazlasında çalışıyordu. x86-64'e genişleyen IA-32'de olanın aksine, 64-bit PowerPC'ye yeni bir genel amaçlı yazmaç eklenmedi. Böylece, geniş adres alanını kullanmayan 64-bit modu uygulamaları çalıştırılırken elde edilen performans kazancı az oluyordu.
1990'ların başlarından beri server'larda ve iş platformlarında kullanılan ve popüler olan simetrik çoklu işlem (multiprocessing) tasarımlarında olduğu gibi, bilgisayarın performansını artırmak için değişik bir yaklaşım da bilgisayara daha fazla işlemci eklemekti. Moore Kanunu'na uygun kalmak; çip yapma teknolojileri, teknolojinin fiziksel sınırlarına yaklaştıkça daha da zorlaşmaktadır. Bu yüzden, piyasadaki sabit gelişimlerin hızını yakalamak için mikroişlemci üreticileri performansı artırmak adına başka yollar aramaktadır.
Birçok-çekirdekli işlemci, kabaca birden fazla mikroişlemci çekirdeğini kapsayan tek bir çiptir. Etkin olarak, potansiyel performansı çekirdek sayısıyla çarpmak (işletim sistemi ve yazılım birden çok işlemcinin avantajını kullanacak şekilde tasarlamışsa) genel performansı verir. Bus arayüzü ve ikinci seviye önbellek (Second Level Cache) gibi bazı bileşenler çekirdekler arasında paylaşılabilir. Çekirdekler fiziksel olarak birbirlerine çok yakın olduğu için, ayrık çok işlemcili sistemlere göre, birbirleriyle iletişimleri çok daha yüksek saat hızlarında gerçekleşir ve böylece genel sistem performansı artmış olur.
2005'te, ilk büyük piyasa çift-çekirdek (Dual-Core) işlemcileri duyuruldu ve 2006 itibarıyla, server'lar için dört-çekirdek (Quad-core) işlemciler kullanılabilir olmaya başlarken, çift-çekirdek işlemciler uç-sınıf server'larda ve iş platformlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
1980'lerin ortalarından 1990'ların başlarına kadar, birçok yeni, yüksek performanslı RISC (azaltılmış komut kümesi bilgisayarı (reduced instruction set computer)) mikroişlemciler üretildi. Bu mikroişlemciler, özel amaçlı makinelerde ve Unix iş platformlarında kullanıldı ve Intel-standart masaüstü hariç bütün rollerde evrensel bir hâle geldi.
İlk ticari tasarım, MIPS Technologies tarafından yapıldı, 32-bit R2000 (R1000 piyasaya sürülmemişti). R3000 tasarımı gerçekten pratik bir hâle getirmişti ve R4000 dünyanın ilk 64-bit tasarımı olarak tanıtıldı. Rakip projeler, IBM'in POWER ve Sun'ın SPARC sistemlerini doğurdu. Kısa bir süre içinde, tüm büyük üreticiler bir RISC tasarımı üretmeye başladılar. Bunlardan bazıları ise: AT&T CRISP, AMD 29000, Intel i860 ve Intel i960, Motorola 88000, DEC Alpha ve HP-PA'ydı.
Piyasa güçleri, ana masaüstü RISC işlemci olarak PowerPC'yi ve sadece Sun tasarımlarında kullanılan SPARC'ı bırakarak; bu tasarımlardan çoğunun eriyip gitmesine neden oldu. MIPS, en önemlisi Cisco router'larında olduğu gibi çoğu gömülü tasarım olarak kullanılan bazı SGI sistemleri sağlamaya devam etmektedir. Orijinal tasarımların geri kalanı ise günümüzde ya yok olmuştur ya da yok olma eşiğindedir. Diğer şirketler, özellikle ARM'a yöneldi. ARM orijinal olarak ev bilgisayarlarını amaçlamış fakat daha sonra gömülü işlemci piyasasına yoğunlaşmıştır. Bugün, MIPS, ARM veya PowerPC çekirdeği tabanlı RISC tasarımları işlemsel aygıtların (computing devices) çok geniş çoğunluğuna güç vermektedir. 64-bit hesaplamalarında, DEC Alpha, AMD64, MIPS, SPARC, Power Mimarisi ve HP-Intel Itanium popüler tasarımlardır.
“Mikroişlemci” terimi, geleneksel olarak bir tek-çip veya çoklu-çip ana işlem birimini veya bir-çipte-sistemi (System-on-a-chip (SoC)) işaret ederken; aynı teknolojiyle birkaç tip özelleşmiş işlem aygıtı üretildi. En yaygın örnekler mikro denetleyicilerdir: Sayısal Sinyal İşleyiciler (Digital Signal Processors (DSP)) ve Grafik işleme birimleri (Graphics Processing Units (GPU)). Bunların çoğu örneği, ya programlanabilir değil ya da kısıtlı programlama yeteneklerine sahiptir. Örneğin, genelde 1990'lardaki GPU'lar büyük ölçüde programlanabilir değildi ve ancak yakın zamanda programlanabilir Vertex Shader gibi sınırlı yeteneklere kavuştular. “Mikroişlemci” ile ne tanımlandığı konusunda evrensel bir konsensüs yoktur fakat aksi özellikle belirtilmemişse terimin bir özel amaçlı işlemciyi değil genelde bir genel amaçlı ana işlem birimini işaret ettiğini varsaymak yanlış olmaz.
RCA 1802, statik tasarıma sahipti. Statik tasarımın anlamı, saat frekansının keyfî olarak 0 Hz'e, tam bir durma hâline, kadar düşürülebilmesiydi. Bu, Voyager/Viking/Galileo uzay araçlarının yolculuklarının olaysız anlarında minimum elektrik enerjisi tüketmesini sağlıyordu. Yön bulma güncellemeleri, Dünya'ya göre meyil kontrolü, data alımı ve radyo iletişimi gibi önemli görevlerde zamanlayıcılar ve/veya sensörler işlemciyi zamanında hızlandırabiliyordu.
Günümüzde tasarlanan ve üretilen işlemciler PC'lerde, cep telefonlarında, gömülü sistem uygulamaları gibi hayatımızın pek çok alanında kullandığımız elektronik aletlerde kullanılmaktadır. Tarihsel işlemci tasarım sürecinde teknolojinin hızla gelişmesiyle bazı tasarımlar güncelliğini kaybetmiştir, bununla birlikte bazı tasarımların kullanımına ise günümüzde de devam edilmektedir. Bu kadar çeşitli alan için tasarlanan işlemciler elbette tek bir kriter göz önüne alınarak sınıflandırılamaz. İşlemci sınıflandırması birçok farklı duruma göre yapılabilir. Bunlar: paralelliğe, mimariye, belleklere, adresleme kiplerine göre yapılabilmekte.
Bu sınıflandırma paralel ve paralel olmayan şeklindedir.
Adından da anlaşılabileceği gibi bu gruba dâhil olan işlemcilerde komutlar eşit cycle sayısında işlenir. Örneğin tüm komutların 1 ya da 2 saat çevriminde bitirilmesi gibi. İşlemcide kullanılacak saat hızı seçiminde en yavaş komut (critical path) dikkate alınarak seçim yapılmalıdır.
Tasarımı single cycle tasarımına göre daha zordur. Tasarım yapılırken komutlar daha küçük kısımlara ayrılırlar. Bu küçük kısımlar daha hızlı bir saat çevrimi ile işlenir. Örneğin bir komut 5 küçük kısma ayrılıp 5 cycle'da işlenirken başka bir komut 2 cycle'da tamamlanabilir. Performans olarak kısa komutların çokça kullanıldığı bir programda single-cycle işlemcilerden hızlıdır. Tasarım yapılırken daha fazla komponente ihtiyaç duyulur.
Çok tekrarlanan ve alt parçalara bölünen işlemlerde kullanılır. Genel yapısı yandaki resimde gösterildiği gibidir.[1]
Pipeline aritmetik iş hattı ve komut iş hattı (Instruction Pipeline) olmak üzere iki kısımdan oluşur.[2] Merkezî işlem birimleri komutları işlenirken belli alt işlemleri tekrar ederler. En basit iş hattı iki segmanlı olarak kurulabilir. Verimi artırmak için komut işlemi daha küçük parçalara ayrılabilir.
Superscalar işlemciler, her saat sinyalinde birçok komutu okuyarak kendi komut sıralamasına koyar.[3] Aynı anda aynı fonksiyonel üniteler birden fazla komut tarafından kullanılamayacağından superscalar işlemcilerde fonksiyonel üniteler birden fazladır. Bunun dışında komutların program sırası dışında (out of order execution) işlenmesine olanak sağlayan yapılar ile paralellik arttırılabilir. Bu işlem “reorder buffer” ya da genişletilmiş register file ile sağlanabilir.[4]
CISC mimarisinin karakteristik iki özelliğinden birisi, değişken uzunluktaki komutlar, diğeri ise karmaşık komutlardır. Değişken ve karmaşık uzunluktaki komutlar bellek tasarrufu sağlar. Karmaşık komutlar iki ya da daha fazla komutu tek bir komut hâline getirdikleri için hem bellekleri hem de programda yer alması gereken komut sayısından tasarruf sağlar. CISC yapısının en çok kullanıldığı alan sinyal işlemede kullanılan DSP işlemcileridir.[3]
RISC mimarisi, CISC mimarili işlemcilerin kötü yanlarını piyasanın tepkisi ve ona bir alternatif olarak, işlemci mimari tasarımlarında söz sahibi olan IBM, Apple ve Motorola gibi firmalarca sistematik bir şekilde geliştirilmiştir. RISC yapısının güzelliği, basit yapılar içermesinden dolayı bu yapıların kullanılarak çok farklı şekilde kompleks yapıların çözülmesindedir.[3]
Sonuç: İşlemci sınıflamalarından iki mimari hakkında ön bilgi verildi. Fakat işlemci yapılandırılması bu iki mimari ile sınırlı değildir. Bu konu paralelliğe ve adresleme kiplerine göre ele alındı.
2003'te yaklaşık 44 milyar dolar değerinde mikroişlemci üretildi ve satıldı. Bu paranın yaklaşık yarısının masaüstü ve dizüstü kişisel bilgisayarlarda kullanılan ana işlem birimlerinde harcanmasına rağmen bunlar satılan bütün ana işlem birimlerinin sadece yaklaşık %0.2'siydi.
Dünyada satılan bütün CPU'ların yaklaşık %55'i 8-bit mikrodenetleyicilerdir. 1997'de 2 milyardan fazla 8-bit mikrodenetleyici satıldı.
Dünyada satılan bütün CPU'ların %10'undan daha azı, 32-bit veya daha fazladır. Satılan bütün 32-bit CPU'lardan %2 si masaüstü veya dizüstü kişisel bilgisayarlarda, geri kalanı ise tost makinesi, mikrodalga, elektrik süpürgesi ve televizyon gibi ev eşyalarında kullanılmıştır. “Genel olarak bakıldığında, bir mikroişlemci, mikrodenetleyici veya DSP’nin ortalama fiyatı 6$’ın biraz üstündedir.”
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.