Loading AI tools
Anadolu'da çoğunluğunu sözel eserlerin oluşturduğu edebî birikim Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı"[1] ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.
Oğuz Türkleri Anadolu'ya dilleriyle, gelenekleriyle, geleneksel halk edebiyatlarıyla gelmişlerdir. Ozan dedikleri saz şairleri, Anadolu'nun gittikçe Türkleşen bölgelerinde, gezici şair olarak sazlarıyla şiirler söylüyorlardı.
Söyleyeni belli olmayan veya zamanla topluma mal olan, halkın ortak malı sayılan ürünlerden oluşur. Sözlü edebiyat geleneğinin devamıdır. Bu dönemdeki şiirler halkın konuştuğu dil ve dörtlükler halinde yazılmıştır. Şiirlerde tıpkı İslamiyet öncesi Türk edebiyatında olduğu gibi hece ölçüsü kullanılmıştır. Verilen eserlerde yabancı dil ve sözcük sayısı azdır. Bu dönem ürünlerinde genellikle aşk, doğa, sevgi, hasret, yiğitlik ve kahramanlık gibi konular işlenmiştir.[2]
Anonim halk edebiyatı düzyazı türleri: Atasözü, Deyim, Tekerleme, Bilmece, Fıkra, Halk hikâyesi (Ayrıca: Meddah, Orta oyunu ve Karagöz ve Hacivat da bu ayrıma girmektedir.)
Anonim halk edebiyatı şiir biçimleri: Mâni, Ninni, Türkü, Ağıt
15. yüzyıldan sonra gelişen ve günümüze kadar gelen halk edebiyatı ayrımıdır. Aşık adı verilen halk şairleri tarafından ortaya konan şiirlerden oluşmaktadır. Bu sözlü ürünler cönk adı verilen el yazması kitaplarda toplanmıştır. Halk şairleri genellikle okur yazar değillerdir ve şiirlerini saz eşliğinde çalıp söylemektedirler. Şiirlerini kâğıt kalem kullanarak yazan aşıklara ise kalem şairi denmiştir. Kalem şairleri ise okuma yazma bilen, eğitim almış kişilerdir ve bazıları Divan şiirinden etkilenmiştir. Bu dönemin aşıkları köylerde, kasabalarda veya şehirlerde yetişmiştir. Aşıklar saz şairliği yapmayı başka bir aşığın (daha tecrübeli aşıkların) yanında öğrenirler ve ustalarından birer mahlas alarak çeşitli yerlerde şiirlerini saz eşliğinde söylerler. Aşık halk edebiyatı doğrultusunda eser veren şairler şiirlerin son dörtlüğünde mahlaslarını kullanmayı tercih etmişlerdir. Aşık edebiyatı şairlerinin bazıları Divan şiirinden etkilenirken bazıları ise hiç etkilenmeyerek klasik halk edebiyatını bağlı kalmıştır. Bu dönemde hece ile aruzu beraber kullanan şairler de olmuştur. Şiir birimi olarak ise anonim halk edebiyatından farklı olarak dörtlüğün yanı sıra beyit de kullanılmıştır. Şiirlerde kullanılan sade dil 18 ve 19. yüzyıllardan sonra zayıflamıştır. Bu dönem ürünlerinde genellikle aşk, doğa, sevgi, hasret, ayrılık, gurbet, kıskançlık gibi konular işlenmiştir.[2]
Aşık edebiyatı şiir biçimleri: Koşma (Koşma türleri: Güzelleme, Taşlama, Koçaklama ve Ağıt), Semai, Varsağı, Destan
Aşık edebiyatı başlıca temsilcileri: Karacaoğlan, Köroğlu, Kayıkçı Kul Mustafa, Âşık Ömer, Gevheri, Dadaloğlu, Dertli, Bayburtlu Zihni, Âşık Seyrani, Erzurumlu Emrah
Halk edebiyatında destan, savaş, afet, salgın, güldürücü olaylar ve kahramanlık üzerine kurulabilir. Aynı zamanda eleştiri, dönemin sosyal olayları olağanüstü ögelerle harmanlanarak verilebilir. Kısacası destanlar oldukça geniş konuları ele alır. Âşık edebiyatında birçok halk ozanı gördükleri geçirdikleri zorluklar veya güzellikler neticesinde ya da anonim olarak bildikleri destanları derleyerek birçok eser meydana getirmişlerdir.
Âşıklar Tarafından Ortaya Konulmuş Bazı Destanlar:
Dini ve tasavvufi düşünce yapısı ile bu düşünce yapısının gerektirdiği yaşantıyı yaymak için ortaya çıkmış edebiyattır. Bu edebiyatın temeli Allah sevgisi ve Vahdetivücut düşüncesidir. Bu dönemdeki tekke şairlerinin çoğu tarikatlara bağlı olan dergahlarda ve diğer medreselerde yetişmiş kişilerdir. Bu kişiler hoşgörüyü, ilahi aşkı ve sevgiyi benimsemiş kişilerdir. Şairler bağlı bulundukları tarikatın inançlarını ve yaşayış biçimlerini yayma gayesi gütmüş ve onun için edebiyatı bir araç olarak görmüşlerdi. Şairler hem divan hem de halk şiirine ait biçimleri kullanmışlardır ve genellikle halkın anlayabileceği yalın bir dili kullanmışlardır.[2]
Tekke ve tasavvuf edebiyatı nazım birimleri: İlahi, Nefes, Nutuk, Devriye, Şathiye
Tekke ve tasavvuf edebiyatı başlıca temsilcileri: Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Tapduk Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Abdullah Rûmî, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Niyâzî-i Mısrî, Erzurumlu İbrahim Hakkı
Türk halk edebiyatı'nın düzyazı alanındaki öyküleri, Türk, Arap ve İran-Hint kaynaklı olmak üzere 3 grupta toplanır. Türk kaynaklı öyküler arasında Dede Korkut, Köroğlu, Danişmendname gibi serüven-kahramanlık öyküleri, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Karacaoğlan ile İsmigan Sultan, Emrah ile Selvihan Furkan ile Gülçin gibi âşıkların yaşam öyküleri çevresinde gelişen öyküler yer alır. Doğu Anadolu’da kaside adı verilen küçük öyküler, Güney Anadolu’da bozlaklar, meddah öyküleri v. b.
Bu yüzyılda ele geçen eserler daha çok fetih ve savaşlara aittir. Bunların en önemlileri İslami Türk destanlarıdır. Battal Gazi Destanı, Danişmentname bunlardan en ünlüleridir. Dönemin en ünlü kişisi Nasreddin Hoca'dır. O, zekasıyla, keskin görüşleri ve zeki söyleyişleriyle, nükteleriyle dünyaca tanınmış biridir. 13. yüzyılda yaşadığı halde halka mal olarak kendinden sonra gelen Timurlenk ile karşılaştırılmıştır. Bu asrın en önemli şairi Yunus Emre'dir.
Bu yüzyılın en önemli eseri Kitab-ı Dede Korkut'tur. Bu kitapta hikâyeler Oğuz Türkleri arasında yaşanmış ve yayılmıştır. Kitapta Oğuz Türkleri'nin Gürcüleri, Rumlar, Ermeniler ve diğer Türk boylarıyla yaptıkları barışlar anlatılır. Hikâyelerde nazım, nesir iç içedir. Dili destansı bir dildir. Bazı yönleriyle destana benzer. Bu yüzden destandan halk hikâyeciliğine geçiş ürünü olarak görülür.
Bu asırdaki en ünlü şair, Yunus tarzı söyleyişleriyle ün kazanan tekke şairi Kaygusuz Abdal'dır.
Bu yüzyılın tanınmış ismi Hacı Bayram Veli'dir. Ankara'da doğan Hacı Bayram Veli, çok güçlü bir medrese tahsili yapmıştır ve Bayramilik tarikatının kurucusudur. Aruzla da yazmakla birlikte daha çok hece ölçüsünü kullanmış ve dini şiirler yazmıştır. İlahileri tekkelerde, zaviyelerde dillerden dillere dolaşmıştır.
Bu yüzyılda sadece Tekke edebiyatının değil, din dışı konularda söylenen şiirlerin de metinleri ele geçmiştir. Ellerinde sazlarla diyar diyar dolaşan, nerede bir güzel görülürse ona âşık olan ve şiirler söyleyen şairler, ordularda, kışlalarda, hudut boylarında boy gösteren aşıklar eski halk geleneğini sürdürmüşler ve "Aşık Edebiyatı" denen edebiyatı yaşatmışlardır. Bunların en tanınmışı, yüzyılın sonlarında şöhret kazanan Köroğlu'dur. Ayrıca Kul Mehmet, Hayali, Bahşi adlı aşıklar da dönemin önemli şairleridir. Tekke Edebiyatının bu dönemdeki temsilcisi Pir Sultan Abdal'dır. Pir Sultan Abdal tekke şairleri arasında şiirlerini sazla söyleyen ender kişilerdendir. Daha çok nefesleriyle tanınır.
Bu dönem Türk edebiyatının altın çağıdır. Hem Aşık edebiyatı hem Tekke edebiyatı hem de Anonim Halk edebiyatı[3] ürünlerden birçoğu ele geçmiştir. Tekke edebiyatının önde gelen şairleri Aziz Mahmut Hüdai ve Niyazi Mısri'dir. Her iki şair de derin ilim sahibidirler.
Bu asırda Aşık edebiyatında büyük gelişmeler olmuş, Divan şairlerine bile ilham verecek lirik şiirler söylenmiştir. Ayrıca aruzla şiir söyleyen saz şairleri, kendilerini Divan şairleri kadar başarılı saymışlardır. Bunların arasında Yeniçeri ordusunda bulunan ve Evliya Çelebi'nin de dikkatini çeken Kâtibi, denizci olan Kayıkçı Kul Mustafa ünlüdür.
Ancak günümüzde bile çok sevilen, şiirlerin çoğu halk türküsü haline gelen aşık Karacaoğlan'dır. Şiirlerinin tümünü hece ölçüsüyle söyleyen, halk anlayışını, yaşayışını şiirlerine en iyi şekilde yansıtan Karacaoğlan tabiat ve sevgili teması ile yazdığı koşmalarıyla tanınır.
Dönemin diğer büyük saz şairi Aşık Ömer'dir. Halk şairleri arasında en kültürlü, en yaratıcı olarak tanınır.
Bu yüzyılda halk edebiyatı şairleri, divan şairleriyle boy ölçüşme, aruzla şiir söyleme bu devirde biraz daha yaygınlaşmıştır. Tekke edebiyatı bu dönemde bir duraklama içindedir. Dönemin en büyük tekke şairi, aynı zamanda büyük bir alim olan Erzurumlu İbrahim Hakkı'dır. İlahiname adlı divanında genellikle tasavvufi kasideler, gazeller, ilahiler bulunur. Ayrıca şairin Marifetname adında nesir eseri de vardır.
Halk şiir geleneği bu asırda klasik söyleyişini sürdürmüştür. Özellikle Âşık edebiyatının çok yetenekli saz şairleri görülür. Bunlardan biri de Bayburtlu Zihni'dir. Hem Divan hem de âşık tarzı şiirleriyle tanınmıştır. Çok iyi medrese eğitimi görmüştür. Bu nedenle divan tarzında yazdığı şiirler, Divan şairlerini aratmaz. Ayrıca halk tarzında söylediği şiirlerde tam bir âşık söyleyişi vardır. Dönemin diğer tanınmış şahsiyeti Erzurumlu Emrah'tır. Divan tarzı şiirleri pek başarılı değildir. Asıl lirik şiirleri, koşma tarzında söyledikleridir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.