Godfrey de Bouillon (d. yaklaşık 1060, Baisy, Brabant, Belçika veya Boulogne sur Mer, Fransa – ö. 18 Temmuz 1100, Kudüs) Fransız Orta Çağ şövalyesi olan Aşağı Lorraine Dükü (Anjou ve Maine Dükü) ve Birinci Haçlı Seferi liderlerinden birisi. Kutsal Kabir Koruyucusu unvanı ile Kudüs Krallığı'nın kurucusu.[1]
Godfrey de Bouillon | |
---|---|
Godfrey de Bouillon | |
Aşağı Lorraine (Anjou ve Maine) Dükü | |
Hüküm süresi | 1089 – 1096 |
Önce gelen | II. Conrad, Aşağı Lorraine Dükü |
Sonra gelen | Henry (Aşağı Lorraine Dükü) |
Kutsal Kabir Savunucusu ve Kudüs hükümdarı | |
Hüküm süresi | 1099-1100 |
Taç giymesi | Haziran 1099, Kudüs |
Önce gelen | Makam oluşturuldu |
Sonra gelen | I. Baudouin |
Doğum | yak. 1058 Baisy, Brabant, Belçika veya Boulogne-sur-Mer, Fransa |
Ölüm | 18 Temmuz 1100 Kudüs |
Babası | II. Eustache, Boulogne Kontu |
Annesi | Ida Lorraineli |
Gençliği
Godfrey de Bouillon yaklaşık 1060'ta Boulougne Kontu II. Euctace'in ikinci oğlu olarak doğdu. Annesi İda Lorraineli Aşağı Lorraine Dükü III Godfrey ve karşı Doda'nın kızı idi.[2]). Doğum yeri bir 13. yüzyıl kronikçisine göre (modern Belçika'da ve o zaman Lorraine ülkesinde bulunan) Bassy kasabası idi. Bazı tarihçiler ise doğum yerini modern Fransa'da bulunan Boulogne-sur-Mer olarak verirler.
Bir dükün ikinci oğlu olarak gayet geniş arazilere sahip zengin malikane sahibi soylu babası ve sonra da varis olan ağabeyi yanında bulunan önemsiz bir şövalye olması çok muhtemeldi. Fakat dayısı olan Aşağı Lorraine Dükü "Kambur Godfrey" çocuksuzdu ve kendine varis olmak için ve Aşağı Lorraine Dükü unvanını da almak üzere kızkardeşinin ikinci oğlu Godfrey de Bouillon'u seçti.
O zamanlar Aşağı Lorraine Düklüğü Batı Avrupa'da stratejik bakımdan Fransa Krallığı ve Almanya devletleri arasında bulunan bir tampon devlet olarak gayet önemli olan bir konumdaydı. Aşağı Lorraine Düklüğü'nün Almanya devletleri ve Kutsal Roma İmparatorluğu için gayet önemli stratejik durumundan dolayı Kutsal Roma İmparatoru olacak IV. Heindrich Godfrey de Bouillon'un yeteneklerini sınamak ve devlet yönetimi tecrübesi kazanması için ona dayısının ölümünden sonra hemen düklük bahşetmedi. Aşağı Lorraine Düklüğü'nü oğlu olan ve sonra Kutsal Roma imparatoru olacak V. Heinrich'i atadı ve Godfrey de Bouillon'ı sadece Bouillon Kontluğu ve Antwerp Margravlığı unvanları ve görevlerine atadı. Godfrey de Bouillon Kutsal Roma İmparatoru IV. Heindrich'e sadık bir asker olarak hizmet verip destek sağladı. Önce IV. Heindrich için Almanya'da Robert Swabialı ordusu ile muharebelere katıldı. Papa VII. Gregorius ile IV. Heindrich'in arasında çıkan "Papalık Ataması Çatışması"nda IV. Heindrich yanında İtalya'yı fetheden Alman ordusunda bulunarak İtalya'da yapılan muharebelerde savaştı ve Almanların Roma'yı Papalık elinden almasına katkıda bulundu.
Bu sadık hizmeti dolayısıyla 1087'de Aşağı Lorraine Dükü olarak atandı. Birçok Avrupa tarihçisi eğer Godfrey de Bouillon Birinci Haçlı seferi'ne katılmayı tercih etmeseydi, Batı Avrupa tarihinde önemli işler yapmış bir devlet yöneticisi olarak isim yapmış olabileceğini iddia etmişlerdir.
Birinci Haçlı Seferinde komutanlık
1096'da başlayan Birinci Haçlı Seferi sırasında Baronların Seferi adı verilen etabında Fransa'dan Kudüs'e giden Haçlı ordusu içinde önemli bir rol oynamıştır.
1095'te papa seçilen II. Urbanus Hristiyanlar için kutsal olan Kudüs şehrini ve kaleyi zaptetmiş olan Türk asıllı Artukluların elinden almak için bir kutsal haç şeklinde olan ama askeri bir saldırı olan Haçlı seferi yapmak için bir kutsal davet yapmaya başladı. Avrupa ülkelerinden gelen bu askeri saldırı ile Anadolu'yu istilaya geçen ve orada yerleşmeye başlayan Türkmen ve Selçuklu Hanedanı'in bu arazilerden çıkarılması için Bizans İmparatorluğu'na destek sağlanmış olunacaktı.
Bu Birinci Haçlı seferine katılan Avrupalı asillerin en yüksek unvanlılarından biri Aşağı Lorraine Dükü Godfrey de Bouillon oldu. Godfrey de Bouillon bu sefere kendi askerleri ile katılmak üzere sahibi olduğu arazilerin çoğunu sattı ve diğer bir kısmını Liège Piskoposu ve Verdun Piskoposu'nda aldığı borç için teminat olarak verdi. Sağlanan bu fonlarla Godfrey de Bouillon yaklaşık 1000 kadar şövalyeden oluşan bir ağır süvari birliğini Kudüs'e götürmeye karar verdi. Ağabeyi Eustace ve küçük kardeşi Baudouin de kendisine refakat etmekteydiler; ama bunların Avrupa'da arazileri bulunmamaktaydı.
Birinci Haçlı seferi'ne Godfrey de Bouillon yanında diğer Avrupalı asiller de iştirak etmekteydiler. Bunlar arasında en yüksek rütbeli olan asilin Toulouse kontu IV. Raymond (1041/1042 – 1105), (bazen Raymond de Saint-Gilles) olduğu kabul edilmektedir. 52 yaşında olan Raymond St Gilles Haçlı ordusuna en yüksek sayıda Haçlı şövalye askerî birliği getiren soylu baron olmaktaydı. Bu getirdiği asker sayısı, yaşı ve Avrupa'daki savaşlarda kazandığı ünü dolayısıyla Raymond St Gilles'in bu Birinci Haçlı seferinin "Baronlar Seferi" denen kısmının lideri olması beklenmekte idi.
Yine Frank asıllı olan büyük bir ordu ile Flandre Kontu II. Robert ayrı bir grup olarak Avrupa'dan Konstantinopolis'e giden bir Haçlı ordusunun başında idi. Bu Frank asıllı asil orduları yanında Norman asıllı ve Sicilya ile güney İtalya'yı eline geçirmiş olan Norman Sicilya Grandkontu I. Rugerro'nun oğlu olan Taranto'lu Boemondo Norman haçlılarla İtalya'dan Adriyatik Denizi'ni geçerek bu sefere katılmıştı.[3] Ayrıca Papa temsilcisi olarak Puy Piskoposu olan Adhemar bu sefere iştirak etmekte idi.
Avrupa'dan gelen Haçlılar dört değişik ordu grubu olarak ayrı olarak Avrupa'dan Konstantinopolis'e geçmeye başladı. Godfrey de Bouillon kardeşleri ile birlikte çoğunluğu Franklardan oluşan (bazı kaynaklara göre 40.000 askeri aşkın) bir şövalye ordusu başında Ağustos 1096'da Aşağı Lorraine'den sefere başladılar. Almanya ve Macaristan'dan geçerek kuzey Balkanlar Bizans sınırına eriştiler. Bu ordu Almanya ve Macaristan'da yerli halk ile bazı çatışmalara girişmişti. Balkanlardan Bizanslıların kurduğu ve idare ettiği menzil sistemi ve Bizans ordusunun sağladığı kılavuzluk ile daha disiplinli geçiş yapıldı. Godfrey de Bouillon ve ordusu, Vermandois'lı Hugh'un haçlı ordusundan sonra, ikinci ordu olarak Kasım'da Konstantinopolis'e erişti ve şehrin dışında şehirden pek uzak olmayan bir ordugaha yerleştirildi.
Diğer Haçlı orduları birkaç ay içinde Konstantinopolis'e ulaştılar. Birdenbire Bizans İmparatorluğu başkentinin yanında 25.000-50.000 kişilik piyade ordusu ve 4.000-8.000 kişilik ağır süvari şövalye ordusu kampa girmişti. Bizans İmparatoru I. Aleksios ve Godfrey de Bouillon ve diğer Haçlı orduları komutanlarının hedefleri değişik ve çatışmalı idi. Bizans İmparatoru bu Haçlı ordusunun Orta Asya ve İran yoluyla Anadolu'ya göç eden Türkmenleri buralardan temizlemek ve Anadolu Selçuklu Devleti'ni ortadan kaldırmak için kullanılmasını istemekte idi. Godfrey de Bouillon ve diğer Haçlı orduları ise Anadolu'dan biran evvel geçerek Filistin'e inip Kudüs'ü ellerine geçirmeyi istemekteydiler. Bizans İmparatoru gelen Haçlı ordusu komutanlarından onları ve ordularının kendine biat ederek tabi olup vassalları olacağını ve ellerine geçirecekleri eski Bizans arazilerini imparatorluk yönetimine geri vereceklerine dair bir sadakat yemini vermelerini istemekteydi. Sonunda Godfrey de Bouillon diğer haçlı liderleri biraz değiştirilmiş sadakat yemini verdiler. Bizans donanması ile Anadolu yakasına geçirildiler.
1097'de Baronların Haçlı ordusu Anadolu'ya geçip yürüyüşe başladı. Önce Keşiş Piyer'in "Halk Haçlı Seferi" ufak kalıntıları ile birleştiler. Kılavuzluğu iki Bizans generali, Manuel Boutoumites ve Tatikios, komutasında Bizans ordusu sağlamaktaydı. İlk hedef Sultan Kılıç Arslan'ın Selçuklu başkenti olan Nikea (modern İznik) idi. 1. Kılıç Arslan Anadolu'da savaşmakta idi ama hazinesi ve ailesi Nikea'da kalmıştı. Haçlı ordusu Nikea'yı kuşatma altına aldı. Nikea Kuşatması'nda Beomondo Haçlı ordusunu komuta ederek önemli rol oynadı ve Godfrey ve Lorraine şövalyeleri nispeten ufak rol oynadılar. Haçlı ordusu kaleye son bir büyük saldırıya hazırlanırken kaleye Bizans bayrağı çekildiğini gördüler. Bizanslılar Selçuklu kale komutanı ile ayrı ve Haçlılardan gizli bir anlaşma yapmışlardı ve Nikea şehri Bizanslılara verildi. Fakat bu Haçlılar ile Bizanslılar arasını açtı.
Bundan sonraki Haçlı ordusunun Anadolu'yu geçişinde Godfrey de Bouillon ancak önemli çarpışmalarda belirli rol oynadı ve genellikle ordunun ilerlemesi Raymond de Gilles ve Tarantolu Beomondo komutasında oldu. İznik kuşatması ve fethinden sonra Haçlı ordusu, ordu idaresini ve iaşe toplamayı kolaylaştırmak nedeniyle, ikiye bölündü. Birisi Boemondo idaresinde Normanlardan ve kılavuz Bizanslılardan oluşmakta idi ve diğeri Godfrey de Bouillon ve Papa temsilcisi Adhemar idaresinde olup Frankları ihtiva etmekteydi. Dağlık araziden geçen iki ordu grubu Eskişehir yakınlarında Dorileon ovasında birleşmek kararlıydılar ve burada Birinci Dorileon Muharebesi yapıldı. Dorieleon ovasından 1 Temmuz'da öncü Normanlardan oluşan grup Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından bir baskınla karşılandı. Selçuklu ordusunun çok oynak okçu süvarileri öncü Haçlı ordu grubunu sardı. Bu gruptan Franklardan oluşan ikinci gruba bir atlı haberci gönderildi. Godfrey'in komutasında ikinci grubun zırhlı şövalye ağır süvarileri, hücuma geçip Kılıç Arslan'ın çemberini yarıp iki Haçlı ordu grubunu birleştirdi. İkinci gruptan bir ayrı birlik başında bulunan Puy Piskoposu Adhemar ise savaşanların kenarından geçti ve Selçukluları arkadan vurdu. Kılıç Arslan'in Selçuklu ordusu epeyce kayıp vererek ve hatta devlet hazinesini de geri de bırakarak geri çekmek zorunda kaldı.
Selçuklu orduları bu muharebeden sonra doğrudan doğruya Haçlı ordusu ile savaşa girişmekten kaçındılar. Kılıç Arslan gerilla tipi bir savaşa girdi ve yak-yık-boşalt tipi bir yıldırıcı ve yıpratıcı savaşa girişti. Haçlı ordusu ta Antakya'ya varıncaya kadar nerede ise hiç karşıtsız ilerledi. Haçlılar, kılavuz Bizanslı general Tatakios'a uyarak güneyde ve Bizans yerleşkeleri yakınların geçen bir güney güzergâh takip ettiler. Takip edilen yol şöyle oldu: Uluborlu (Polybotus), Yalvaç (Antioch-Pisidia), Akşehir (Philomelium), Ladik (Laodicea), Konya (Iconium), Ereğli (Hereclea), Kemerhisar (Tyana), Niğde (Augustapolis). Norman ve güney İtalyanlar Boemondo ve Tancred komutası altında Torosları Gülek Boğazı'ndan geçerek Çukurova'ya indi. Ama bu yol pusuya uygun olduğu için Godfrey de Bouillon ve Franklar'dan oluşan Haçlıların büyük bir kısmı Kayseri (Mazacha), Kahramanmaraş (Maraş) yoluyla Çukurova'ya indiler. Anadolu'yu geçmekte iken Haçlı ordusu liderleri birbirleriyle başkomutan olmak için devamlı mücadele ettiler. Anadolu'yu geçişte Godfrey de Bouillon'ın bir ayının saldırısına uğradığı ve bu saldırıdan sonra, yarası iyileşene kadar sedye ile taşınarak yol aldığı bildirilmektedir.[4] Haçlı ordusu Anadolu'yu 3 ayda geçerek Ekim 1097 Antakya önüne gelebildi.
Ekim 1098'da Haçlılar Selçuk emiri Yağı-Sayan tarafından savunulan Antakya Kuşatması'na başladılar ve bu kuşatma gayet uzun sürdü. Bu kuşatma sırasında Anadolu'dan geçişte kendisine refakat eden karısı ölen Godfrey'in küçük kardeşi Baudouin Bouluognelu Edessa'da, (modern Şanlıurfa) Ortodoks Hristiyan olan Rum halkı tarafından beğenilmeyen bir Ermeni Katolik Kilisesi mensubu olan Ermeni kralı Toros'a yardım icin ordudan ayrıldı. Baudouin kendine bağlı şövalyelerle Urfa'ya ulaşınca onu özel bir törenle evlat edinerek kendine varis yaptı. Birkaç hafta geçmeden Toros bir suikastla öldürüldü. Böylece Baudouin Bouluognelu kendisine Edessa Kontu unvanı vererek idareyi ele alıp ilk Haçlı Devleti olarak Edessa (Urfa) Kontluğu devletini kurdu.
Bu uzun süren kuşatma sırasında Bizans İmparatoru olan I. Aleksios Antakya'nın Haçlılara düşmeyeceğine karar verip Haçlılara yaptığı yardım ve destekleri kesti ve yeni yardım sağlamamaya başladı. 2 Haziran 1099'da akşamı Firuz adında Ermeni'den dönme bir zırh tamircisi Yağı-Sayan'ın kendini cezalandırmasının öcünü almak için ve Haçlıların kendine vadettikleri altın ve toprak bağışlarından gözü kararak şehrin büyük kulelerinden olan "İki Kızkardeş Kulesi"'nde bir pencereyi açtı ve Beomondo komutasında şehre giren Haçlılar kale kapılarını açıp Haçlıların şehre girmesini sağladılar.
Haçlılar Antakya kalesini ellerine geçirdikten üç gün sonra, uzun zaman yolda kalıp çeşitli diğer ordularla takviye edilmiş Selçuklu Musul Atabeyi Kurboğa'nin ordusu Antakya önünde göründü ve kale içinde bulunan Haçlı ordusunu kuşatmaya aldı. Tarihçi Ali ibn el-Esir'e göre Antakya'yı zapt ettikten sonra 12 gün Haçlılar yiyeceksiz kale içinde kapalı kaldılar. Antakya kalesi içinde beklenmedik bir mucize ortaya çıktı. Bir keşiş İsa'nın çarmıhta öldürülmesi için kullanılan Kutsal Mızrak'ın Antakya'da Katedralinin zemininde gömülü olduğunu ve bu mızrağı kullanarak Müslümanlara karşı galip geleceği rüyasını gördü ve Antakya Katedrali'nde yapılan kazıda bir mızrak bulundu. Haçlılar moral kazanıp başlarında Kutsal Mızrak taşıyan Le Puy Başpiskoposu bulunarak 18 Haziran 1098'de Antakya'dan bir büyük huruç hareketi yapıp Kurboğa'ya saldırıya geçtiler. Şam Emiri Dukak ve diğer bazı emirler Kurboğa ordusundan kaçtılar ve Kurboğa'yla kalan müslüman ordusu büyük bir mağlubiyete uğradı.
Haçlı askerleri hemen Kudüs'e yürümek istemekteydiler. Ama önemli asil komutanlar, başlarında Raymond de Saint-Gilles ve Norman Tancred, kuşatmada aç ve perişan olan Haçlılar ordusunun bir müddet Antakya'da bekletmeye karar verdiler. Bu bekleme sırasında Temmuz, Ağustos aylarında Haçlı ordusu ve şehir nüfusu içinde bir veba salgını çıktı ve birçok kişi, bunlar arasında 1 Ağustos'ta Papalık temsilcisi Le Puy Başpiskoposu Adhemar, öldü. Haçlı orduları komutanları, Bizans İmparatoru'nun onların şehri almadan önceki tutumu nedeniyle onlara destek verme sözünden ayrıldığı için Haçlı komutanların Bizans'a verdikleri yeminlerin geçersiz düşürdüğü iddiası ile, işgal ettikleri Antakya ve diğer arazileri Bizanslılara geri vermeyeceklerini ilan ettiler. Bu arada şehre ilk giren komutan olan Beomondo şehrin hükümdarı olma isteğini açıkça savunmaya başladı. Haçlı ordusunun Antakya'da beklemesi alelade Haçlı askerlerin ve Haçlıları takip eden sivillerin bekleme takatlerini aştı ve Raymond de Saint-Gilles'i Kudüs'e gitmek için zorlamaya başladılar ve Godfrey de Bouillon da bunlara katıldı.
Tam bu sıralarda Kudüs ve Filistin'de büyük değişiklikler oldu. Mısır'da bulunan Fatımiler devleti, Selçuklu Devleti adına, Kudüs ve Filistin'i emir unvanı ile yöneten Artuklu kardeşler (Sökmen Bey ve İlgazi Bey) elinden tekrar Fatımiler halifeliğinin eline geçirmeye karar verdi. Fatımi Veziri Şahinşah El-Afdal, komutasındaki Fatımi ordusu ile Filistin'e girdi ve Kudüs'e yönelerek şehir kuşatmaya aldı. Kudüs'ü yöneten Selçuk Emirleri Artukoğlu kardeşler Haçlıların Antakya Kuşatması'nı kırma amaçlı Musul Atabegi Kurboğa'nın seferine katılmışlardı. Fakat bu sefer Haçlılara yenilgi ile sonuçlanınca alelacele Kudüs'e geri dönmüşlerdi. Artuklu kardeşlerin komutasında, Kudüs kalesi kırk gün kadar süren bir direnmeden sonra Fatımiler eline geçti. Fatımiler Suriye'de ilerlemekte olan Haçlılarla anlaşma yapmayı denediler ama Kudüs'ten vazgeçmedikleri için bu imkânsız oldu. Bunun üzerine Fatımiler Veziri El-Afdal Ağustos 1098'de İftikar El-Devle komutasında, çoğu Arap asıllı olmayan Berberi ve Nübyeli siyahi askerlerden oluşan, Fatımiler ordusunun küçük bir kısmını, Kudüs'ü savunmaya bırakarak Mısır'a geri çekildi.
En sonunda Ocak 1099'da Haçlı ordusu tekrar Kudüs üzerine yürümek için Antakya'dan ayrıldı. Ama şehir Bizans'a geri verilmedi ve burada bir Haçlı devleti olan Antakya Prensliği devletini kurup başına Beomondo'yu geçirdiler. Kudüs'e yönelen Haçlı ordusu Toulouse kontu IV. Raymond tarafından sevk ve idare edildi. Saycar ve Trablusşam kaleleri etrafından geçildi. Hisn-el-Akrad kalesi, Tartus, Kasariya, Arsuf, Ramallah ve Beytüllahim şehirleri Haçlılar ellerine geçti. Raymond de Saint-Gilles Akka kalesine ve Godfrey de Bouillon Jabala kalelerine saldırdılar ama ele geçiremeyip başarısız kaldılar. Uzun ve yıpratıcı bu seferden ve bu sefer güzergâhı üzerindeki Müslümanlara karşı gerçekleştirdikleri pek çok yağma ve katliamdan sonra gerçekten de Haçlılar 7 Temmuz 1099'da Kudüs kale duvarları önüne vardılar.
7 Temmuz 1099 başlayan Haçlılar Kudüs Kuşatması 15 Temmuz 1099'e kadar sürdü. Bu kuşatmada Godfrey de Bouillon büyük cesaret ve kahramanlık gösterip kendi hakkında bir efsane doğmasına neden oldu. Haçlı orduları önce şehrin surlarına birçok başarısız saldırılarda bulundular ve geri püskürtüldüler. Denizden Yafa yakınlarına gelen Cenevizliler karaya oturttukları gemilerini parçalayarak tahtalarını Kudüs önlerine getirdiler ve iki tane büyük kuşatma kulesi yaptılar. Bunlar 14 Temmuz gecesi şehrin duvarları önüne getirildi. Bu kulelerden şehrin kuzeydoğu kapısı önünde bulunana Godfrey komuta etmekteydi. Askerlerinden iki Flandralı şövalye ilk defa kuleden şehre girmeyi başardı. Sonra Godfrey, kardeşi Boulogne'lu Eustace, Tancerd ve askerleri de şehre girdiler. Raymond komutasındaki ikinci kule bir hendek dolayısıyla ilerleyemedi. Fatımiler komutanı İftikar el-Devle fazla direniş yapamayacağını anlamıştı. Raymond de Saint-Gilles İftikar El-Devle'ye bir haberci göndererek teslim olursa kendisi ve ordusunun ziyan görmeden serbest olarak Kudüs'ten ayrılmasına izin verileceğini bildirdi. İftikar el-Devle bu teklifleri kabul edip teslim olup şehir kapılarını Haçlılara açtı. Kudüs 15 Temmuz sabahı Haçlılar eline geçti. Raymond bu sözünü tuttu ve İftikar El-Devle ve ordusu 15 Temmuz akşamı Kudüs'ten ayrılarak Eskalon kalesine gittiler.
Haçlı ordusu üç yıl süren sefer sonunda hayallerine ve isteklerine erişmişler ve Kudüs'ü ve Hristiyanların en kutsal saydıkları Kutsal Kabir'i ele geçirmişlerdi. 15 Temmuz 1099 günü öğleden sonra, akşam üstü ve ertesi sabah Haçlı ordusu mensupları Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başlayıp dünya tarihinde eşine az rastlanır bir vahşet gerçekleştirdiler. Haçlı ordusu Kudüs'te iki gün içinde şehirdeki 70 binden fazla olmak üzere tüm Müslümanları ve Yahudileri kılıçtan geçirdiler. Birçok Müslüman Kudüslü Mescid-i Aksa camisine, Haremi Şerif, Süleyman Tapınak Tepesine, Yahudiler ise Batı Duvarı (Ağlama Duvarı) kenarında bulunan kendi sinagoglarına sığınmışlardı. Haremi Şerif, Süleyman Tapınak Tepesi üstünde kendi tapınaklarına sığınanların hepsi (Müslüman ve Yahudiler) öldürüldü.
Kudüs hükümdarı ve Kutsal Kabir Koruyucusu
15 Temmuz 1099'da Haçlılar Kudüs'ü ellerine geçirdikten sonra Haçlı ordusunun soylu komutanları Kutsal Kabir Kilisesi'nde 22 Temmuz'da yapılan bir toplantı ile bu Hristiyan eline geçmiş olan Kutsal şehrin ve diğer arazilerin nasıl yönetilebileceği hakkında kararlar aldılar. Yeni bir Kudüs Krallığı kurulmasına karar verdiler. Bu krallık Hristiyanların kutsal saydıkları topraklarda dinsel olmayan devlet işleri ile uğraşmaya yetkili olacaktı. Kudüs Krallığı Kudüs şehri yanında Suriye'in güneyi ve Filistin'i de ihtiva edecekti. Bizans Hükümdarı I. Aleksius'a verdikleri sadakat yemini ve kazanılan eski Bizans topraklarını tekrar Bizans yönetimine verecekleri sözüne rağmen hiçbir Haçlı soylu buna yanaşmamıştı. Fakat Kudüs krallığının bir teokratik devlet mi olup olmayacağı üzerinde tartışma oldu ve sonra krallık tacının Katolik Kilisesi hiyerarşisinden olmayan Avrupalı asıllı olan asillere verilmesi kabul edildi. Bu devletin başına Toulouse Kontu Raymond St Gilles'in geçirilmesi bu toplantıya katılanların çoğunluğu tarafından beklenmekteydi. Raymond, ya kendi tutumunu mütevazı bir dindar göstermek için yahut ta katılan soyluların ne de olsa kendini seçeceklerini beklediği için önce bu hükümdarlığı kabul etmekte çekingen davrandı. Fakat ona rakip olan Godfrey de Bouillon böyle bir çekingenlik göstermedi ve Antakya Kuşatması ve fethine olan katkısı dolayısıyla Haçlı soylu komutanları arasında kazandığı popülerliği kullanarak kendinin kutsal Kudüs kralı olarak seçilmesini sağladı. Godfrey'un bu başarısı Raymond tarafından hiç iyi karşılanmadı ve hatta Raymond bu gelişmeye çok kızarak kendi komutası altında olan birliklerle Kudüs şehrinden çekilip kırsal bir ordugâha yerleşti.
Godfrey de Bouillon da güya mütevazılık göstermek için inanmış olduğu sıkı Hristiyan etik kurallarına göre Kudüs krallık tacının sadece İsa'ya ait dikenli taç olduğunu kabul etmekte idi ve kral olup altından bir taç giymeyi reddetmekte idi. Ama Kudüs'ün yönetimini üzerine almayı reddetmemekte idi. Bunlara uyan soylular toplantının kurdukları devlet olan Kudüs Krallığı'nin ilk hükümdarı olarak Godfrey de Bouillon seçildi. Bu görev için kendisinin seçtiği unvan "Kutsal Kabir Koruyucusu (Advocatus Sancti Sepulchri)" olmuştur. Fakat bu unvanı taşıyan herhangi Godfrey de Bouillon elinden çıkmış orijinal bir belge elimize geçmiş bulunmamaktadır. Godfrey'in elinden çıkmış ve günümüze gelmiş belgelerde kendisi için ya "princeps" (hükümdar) ya da Avrupa Aşağı Lorraine'de kullandığı unvan olan dux unvanını kullanmıştır. Birinci Haçlı seferi kronikçi tarihi yazanlardan sadece "Keşiş Robert (Robert the Monk)" Godfery'nin "Kudüs kralı" unvanının aldığını bildirmektedir. Fakat kendini takip eden Haçlı Kudüs Krallığı devleti hükümdarları "kral" unvanını seçmişlerdir.[5]
Kudüs Hükümdarı olarak kısa süren döneminde Godfrey önce Kudüs Krallığı'nı Mısır'da bulunan ve daha önce Filistin ve Kudüs'ü ellerinde bulunduran Fatımiler devleti ile silahlı çatışmaya girdi. Filistin'in bu güneydoğu kesimdeki sahil şehrinde Fatımi Devleti'nin gerçek idarecisi olan Vezir Afdal Şahenşah komutasında bir ordu toplanmaya başladı. Fatımiler Haçlılarla anlaşıp Suriye'yi onlara vermeyi kabul etmişlerdi; ama Filistin ve Kudüs'ü Haçlılara teslim etmemeye kararlıydılar. Ağustos 1100'de Aşkelon Muharebesi'nde Fatımi ordusunu yendi. Fakat Haçlı Franklar ordusu o yıl bu kaleyi eline geçiremedi ve bu kale Müslümanlara elinde kaldı ve yeni Hristiyan Kudüs Krallığı'nın yıllarca devamlı temkinli davranmalarına neden oldu. Bu sonucun doğmasına başlıca sebebin yeni hükümdar Godfrey de Bouillon'ın rakibi olarak gördüğü bu kaleyi kendi eline geçirip orada bir Haçlı devleti kurmasını önlemek için aldığı tedbirler olmuştu.
Bu krallığın bu Haçlı Seferi'ne iştirak eden Papalık Temsilcisi olan "Pisa'lı Daimbert" tarafından teokratik bir devlet olarak Papa idaresinde olması istenmekteydi ve Daimbert kendine müttefik olarak Sicilyalı Tancred tarafından tutulmaktaydı. Fakat bu tez kabul edilmedi ve yeni krallık Batılı Avrupa Franklarının yönetim ve kullanım şekillerine uygun olarak kurulup ve geliştirildi. Ancak bu krallığı bazı idare organları ve idare tarzları bu krallığa özel orijinal şekilde geliştirilmiştir.
1100'de Kudüs krallığına yeni araziler katma politikası başarısız kalmıştı. Fakat ayni yıl yaptığı askeri seferlerin devam etmesi sonucu Godfrey, Akka, Aşkelon, Arsuf, Yafa ve Caesarea şehirlerini kendine yıllık tazminat veren şehirler haline dönüştürdü.
Fakat Godfrey'in "Pisa'lı Daimbert" ile olan fikir çatışmaları devam etti. "Pisa'lı Daimbert" kendine müttefik olan Tancred ile Kudüs'ü ve Kudüs Krallığı'nın aynen Roma'daki Vatikan gibi bir başpatrik tarafından fiilen idare edilen ve Roma Papalığı'na feodal bağlara tabi olan bir teokratik devlet olmasını istemekteydi. Bunun hakkında elimize geçen bilgilerin hemen hepsi Surlu Vilyam'ın kronik tarihinden gelmektedir.
Ölümü
Godfrey de Bouillion 18 Temmuz 1100'da Şam Emiri Dukak'in güçlerine karşı Aşkelon kalesinin kuşatılmasından sonra dönmekte iken ciddi olarak hasta olmuş ve Kudüs'e vardıktan hemen sonra ölmüştür. Ölümü hakkında zamanının kronikleri değişik nedenler vermektedirler. Hristiyan Haçlı tarihi-kronikçiler olan Albert Aixli ve Ekkehard Auralı hazırladıkları tarih eserlerine Godfrey'in Haziran 1100'de Caesarea'da yakalandığı bir hastalık sonunda öldüğünü yazarlar. Ekkehard Auralı bu hastalığını, Aşkelon Emiri'nin hazırlattığı bir zehirli elmayı yemesi sonundan zehirlenmesinden ortaya çıktığını bildirir. Birinci Haçlı seferi için en inanılır Hristiyan kronikçi olan Surlu Vilyam bu hastalıklardan bahsetmez. Günün Arap vakainüvisi olan İbnü'l Kalanisi'ye göre Akka kalesini kuşatmaya alan Kudüs Hükümdarının ciddi bir ok yarası aldığını ve bu yaradan epeyce muzdarip olduktan sonra Kudüs'e döndüğünde öldüğünü bildirir. Her ne surette olursa olsun Kudüs'e dönerken ciddi olarak hasta olan Godfrey de Bouillon 18 Temmuz 1100'da Kudüs'te ölmüştür.
Kudüs Krallığı devletinin teokratik olmayan bir krallık olmasını isteyen Haçlılar ilerigelenleri tarafından Kudüs kralı olmaya Godfrey de Bouillon küçük erkek kardeşi olan ve Haçlı Edessa Kontluğu kontu olan I. Baudouin çağrıldı. Baudouin Edessa Kontluğu'nu (sonra II. Baudouin adı ile Kudüs kralı olacak) Baudouin Bourcq'e bırakarak Kudüs'e yönelmiştir ve Kasım başında Kudüs'e ulaşmıştır. Fakat hemen bir askeri sefere çıkmış ve ancak 25 Aralık 1100'de Kudüs kralı olarak taç giydirilmiştir. Ama bu seremoniyi Katolik Kudüs Patriği Dagobert Pisalı kutsamamıştır.
Hakkında mitler ve edebiyat ve sanat eserleri
Fransız yazar Albert Aixli 1100-1110 döneminde Godfrey de Bouillon hakkında tarih yazdığı zaman objektif olarak tarihsel incelemelerden ayrıldı ve Godfrey de Bouillon tarihine bir efsane veya mit olma karakteri verdi.
Godfrey de Bouillon'un yaşadığı zamanların kronikçilerinden en inanılır olduğu kabul edilen Surlu Vilyam da Godfrey de Bouillon'a efsanevi nitelikler atfedederek onun yaptıklarını masalsal olarak "Eracles'in Tarihi" adlı eserde gayet detaylı bir destan şeklinde anlattı.
Orta Çağlar sonlarında geliştirilen ve sonradan 19. yüzyılda Wagner tarafından opera haline hazırlanan Lohengrin adlı efsanevi eserde bulunan "Kuğu Şövalye" Godfrey de Bouillon karakteridir.
İtalyan rönesans şairi Torquato Tasso (yaşamı 1544–1595) en önemli şiirsel eseri olan Kudüs'ün Kurtarılışı (La Gerüsalemme liberata) adlı eserinin kahramanı olarak Godfrey de Bouillon'u kullanmıştır.
İtalyan şairi Dante Alighieri (yaşamı 1265-1321) tarafından hazırlanmış klasik İlahi Komedya (La Divina Commedia) adlı eserinde Godfrey de Bouillon'un ruhunu diğer "İnanmışlar Savaşçıları" ile birlikte Mars Cenneti'nde olarak göstermektedir.
1711 yılında George Frideric Handel tarafından hazırlanan Rinaldo opera eserinin baş kahramanları arasında Goffredo adı ile kontralto sesi ile Godfrey de Bouillon bulunmaktadır.
Fransa'da 19. yüzyılda ortaya çıkan romantik edebiyat akımın baş yazarlarından olan Chateaubriand hazırlamış olduğu günlükte Godfrey de Bouillon'un şövalyeliğinin Kutsal Kabir'de kutsanmasının Fransız olan Godfrey de Bouillon'un Fransa vatanının şeref ve sanını artırdığını ve bu nedenle Fransızların ve özellikle şairin kendisi için büyük bir sevgi, sevinç ve övünme kaynağı olduğunu yazmıştır.
1830'da bağımsızlığını kazanan Belçika liderleri yeni ortaya çıkan ülkeye tarihsel kökler bulmak ve her Belçikalı'ya bu yeni çıkartılan milliyetçi tarihsel kökleri kabul ettirmek için Godfrey de Bouillon'u bir millî kahraman olarak kabul edip onu lanse etmeye başladılar. Bu nedenle modern Valon Brabant'ta bulunan Godfrey de Bouillon doğum yeri olduğu kabul edilen küçük Baisy-Thys köyüne gayet büyük önem verip bu köyün milliyetçi Belçikalılar için bir turistik mevki olmasını sağladılar. Belçika başkenti Brüksel'de bulunan kraliyet sarayı önündeki "Kraliyet Meydanı (Place Royale)" için, heykeltıraş "Eugène Simonis" tarafından 1848'de hazırlanmış bir Godfrey de Bouillon'un bronzdan atlı bir heykelini ihtiva eden bir büyük anıt yaptırıldı.
Kaynakça
Dış bağlantılar
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.