Loading AI tools
1918 yılı Fin İç Savaşı Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Fin İç Savaşı (Fince: Suomen sisällissota, Kansalaissota), sürmekte olan I. Dünya Savaşı sırasında bağlı bulunduğu Rus İmparatorluğunda Çarlık rejiminin devrilmesinin ardından yaşanan Ekim Devrimi sonrasında bağımsızlığını kazanan Finlandiya'da 27 Ocak-15 Mayıs 1918 tarihleri arasında yaşanan iç savaştır.[3] Solcularla sağcılar arasında yaşanan iç savaş sırasında sosyalistler Kızıllar (Fince: punaiset) olarak, karşı taraftaki anti-sosyalistler ise Beyazlar (Fince: valkoiset) olarak adlandırılmıştır. Kızıllar Sovyetler Birliği, Beyazlar ise Alman İmparatorluğu tarafından askeri ve ekonomik olarak desteklenmişlerdir.[3]
Fin İç Savaşı | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Vaasa kent meydanında Fin Beyaz Ordusu askerleri | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Beyaz Muhafızlar Alman İmparatorluğu |
Kızıl Muhafızlar Rusya SFSC | ||||||
Güçler | |||||||
80.000–90.000 Fin, 550 İsveçli gönüllü, 13.000 Alman[1] |
80.000–90.000 Fin, 4.000–10.000 Rus[1] | ||||||
Kayıplar | |||||||
3.414 öldürüldü, 1.400–1.650 yaralandı, 46 kayıp, 4 toplama kampında öldü[2] |
5.199 öldürüldü, 7.000–10.000 yaralandı, 2.000 kayıp, 11.000–13.500 toplama kampında öldü[2] |
Mart 1917'ye kadar Finlandiya, orduya veya polis teşkilatına sahip değilken sol ve sağ, kendi güvenlik gruplarını kurmaya başladılar. Sağ Beyaz Muhafızlar ve sol Kızıl Muhafızlar adları altında iki ayrı güvenlik grubu kurmuşlardır. Finlandiya'daki korku dolu atmosfer sonunda Beyaz Muhafızların Senatoda kendilerini ülkenin millî ordusu ilan etmeleriyle, iki kutup arasında savaş başlamasıyla doruğa çıkmış ve Beyazlar zafer kazanmışlardır. 1917–18 iç savaş krizinden sonra Finler yönlerini Sovyet Rusya'dan çok Almanya'ya çevirmişlerdir. Hatta senato, "Alman Krallığına Bağlı" mutlak monarşiyi dile getirmiştir. Fakat Almanya'nın I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılması, bu fikri tek başına "Bağımsız Demokratik Cumhuriyet" anlayışına çevirmiştir.[4]
Savaşın ana sebepleri, I. Dünya Savaşı ve bu savaşın Rus İmparatorluğu'nda başlattığı ve Ekim Devrimi'ne kadar giden yıkıcı etkileriydi. Finlandiya, Rusya'nın bir parçası olarak Rus-Alman savaşlarına mekan olmuş ve çatışmalardan çok etkilenmişti. İki imparatorluk da ekonomik, askeri ve politik olarak Finlandiya'ya çok önem veriyorlardı. Finlandiya'nın bağımsızlık eğilimini çok önceleri fark eden Çarlık rejimi Finlandiya'nın Ruslaştırılması çalışmalarını başlatmıştı.
Aslında bu savaşın esas nedeni sınıf faklılıklarıydı. Bu antidemokratik sınıf farkları Finleri ekonomik, sosyal ve politik anlamda iki gruba ayrılmaya yönlendirdi. Sol, 1899 yılından sonra sadece Ruslaştırma politikasına değil, diğer tüm demokratik yapıya karşı faaliyet gösteriyordu. Finlandiya'nın nüfusu bu dönemde hızla artınca, endüstriyel bir işçi sınıfının ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmişti. Sol, endüstri devrimi ve ekonomik özgürlük kavramlarının Finlandiya'ya sıçraması ve Çarlık rejiminin emperyalist ve otokratik yönetiminin olumsuz etkisiyle gittikçe güçlendi. Solun faaliyetleri ile birlikte milliyetçilik ve liberalizm fikirleri de yaygınlık kazanıyordu. İnsanların hayat standardının yükselmesi, sanayileşme, zengin ile fakir arasındaki uçurumu daha da artırdı.[5] Artan işçi hareketleriyle aynı dönemde, 1899 yılında Finlandiya Sosyal Demokrat Partisi kuruldu. Sosyalist hareket, Rusya'nın 1905 yılındaki Rus-Japon Savaşında Japonya'ya yenilmesi sayesinde, ortaya çıkan siyasi iktidarsızlıktan etkilendi. Bu dönemin ardından iktidarını yeniden tesis eden Rus Çarının unvanları arasında Finlandiya Grandükü de geçmekteydi.
Sürmekte olan savaşın getirdiği yoksulluk, açlık ve yenilgi ortamı Çarlık rejiminin yönetimsel başarısızlıklarıyla birleşince kendiliğinden patlak veren Şubat Devrimi imparatorluğu sardı. Devrilen rejimin yarattığı boşluk Finlandiya'da da hissedildi. Fin Parlamentosu iktidar boşluğunu doldurma girişiminde bulunarak durumunu güçlendirdi. Finlandiya, devrim öncesinde Rus toprağı sayılırken artık otonom bölge olarak değerlendirilmekte ve modern anlamda bir parlamentoya sahip bir yapılanma hâline geldi. Parlamento bileşimi yine sağ ve sol öğeler barındırmaktaydı.
Şubat Devrimi ile Çarlık rejiminin çöküşü, Finlandiya'da kurumsal otorite boşluğuna yol açmıştır. Polis gücünün çözülmesi belirsizlik ortamına sebep olmuştur. Bu duruma tepki olarak sağ ve sol gruplar kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla güvenlik kuvvetleri oluşturmaya başladılar. İlk başlarda bu gruplar yereldi ve çoğunluğu silahsızdı, ancak 1917 yılı sonbaharı itibarıyla parlamentonun dağılması ve istikrarsızlık sebebiyle gruplar daha askeri ve ulusal bir karakter kazanmaya ve silahlanmaya başladılar.[6]
Fin parlamentosunun dağılmasından sonra; ülkedeki Sosyal Demokratlar ve muhafazakârlar arasındaki kutuplaşma ve gerginlik, çarpıcı bir şekilde tırmandı ve Finlandiya'da 1917 yılının Ocak ayında yapılan seçimler sonucunda tamamen muhafazakâr bir hükûmet oluşturulmasından da vahim bir durum ortaya çıktı. 1 Kasım'da Sosyal Demokratlar, "İstiyoruz" adında, siyasi bir program sundu. Bu programın amacı, Sosyal Demokratların iç siyasette bazı haklara sahip olmasını sağlamaktı. Sosyal Demokratlar, ayrıca Finlandiya'nın Bolşeviklerden bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi konusunda 10 Kasım'da bir manifesto yayınlamayı ve bunu Sovyetler Birliği'ne aktarmayı düşündüler. Ancak Petrograd'daki belirsiz durum nedeniyle bu plan ertelendi. Sosyal Demokratlar'ın katı "İstiyoruz" programı başarısız olunca; sosyalistler, 14 Kasım günü genel grev ilan ettiler. 16 Kasım günü parlamenter reform beklentisinde olan sosyal-demokratların şerhine rağmen sosyalistlerin ağırlığını oluşturduğu İşçilerin Devrimci Konseyi iktidarı aldığını kamuoyuna duyurdu. Bu sırada çıkan çatışmalar iç savaşın ilk işarteleri sayılmaktadır.
Pehr Evind Svinhufvud'un liderliğindeki Senato, 6 Aralık 1917 tarihinde parlamento tarafından benimsenen, Finlandiya bağımsızlık deklarasyonunu teklif etti.[7] Sosyal Demokratlar Svinhufvud'un teklifine karşı oy vermelerine rağmen, hemen hemen hiçbir farkı içermeyen alternatif bir bağımsızlık deklarasyonu sunma kararı aldılar. Sosyalistler, gelecekte politik çoğunluk kazanmayı umuyorlardı. Finlandiya'nın bağımsızlığını onaylaması için Lenin'e ricada bulunmak üzere iki delegasyonu Aralık 1917'de Petrograd'a gönderdiler. Her iki siyasi grup da ona liderlik etmek konusundaki kuvvetli anlaşmazlıklara rağmen, Fin egemenliği ihtiyacı konusunda hemfikirdiler.[8]
Finlandiya gibi küçük bir ülke için egemenliğin sağlanması beklenen bir sonuç değildi bunun için Rusya ve Avrupa'nın büyük güçleri tarafından tanınması gerekliydi. Bağımsızlık deklarasyonundan üç hafta sonra, Svinhufvud'un kabinesi, Rusya'nın egemenliği tanıması için, Lenin'le görüşülmesi gerektiği sonucunu çıkardı. Aralık 1917'de, Bolşevikler, Brest-Litovsk'ta Almanya ile sürmekte olan barış görüşmelerinde baskı altına girmişlerdi. Sonuç olarak 31 Aralık 1917 'de, Svinhufvud ve onun senato delegasyonu, egemenlik konusunda Lenin'in onayını almış oldular.[9]
Muhalif politik gruplar 1917 yılında kendi yeni düzenlerini yaratmaya ve toplumsal çöküşe mani olmaya yönelik birkaç başarısız girişimde bulundular.[10] Kasımdaki genel darbe olayları Finlandiya'da şüphe ve güvensizliğe neden oldu ve sonunda uzak bir uzlaşma ihtimaline kilitlenildi. Muhafazakârlar ve sağ görüşlü eylemciler radikal işçi gruplarının darbe süresince etkin olmalarını mal güvenliklerine tehdit olarak gördüler, böylelikle ordu dahil tüm servetlerini kullanmanın kendilerini savunmak için gerekli olduğuna karar verdiler. Aynı zamanlarda, devrimci işçiler ve sol kanat sosyalistler işçi hareketinin muvaffakiyetine olanak veren kuvvetten daha büyük ölçüde bir kuvvetle eski rejimi ortadan kaldırmak konusunda düşünüyorlardı.
Olayları savaşa götüren son gerginlik 1918'in Ocak ayının ilk günlerinde başladı. Helsinki, Kotka ve Turku'daki en radikal İşçi Güvenlik Muhafızları adlarını Kızıl Muhafızlar olarak değiştirdiler ve buralarda barış ile savaş arasında tereddütte olan Sosyal Demokrat liderlerini devrimi desteklemeye ikna ettiler. Aynı ayın sonunda Aralık'ta atanmış eski bir Rus ordusu subayı olan Ali Aaltonen komutasındaki İşçi Muhafızları resmen Kızıl Muhafızlar olarak anılmaktaydı. Aynı zamanlarda Svinhufvud Senatosu ve Parlamentosu 12 Ocak 1918'de İşçi Güvenlik Muhafızları'nın Beyaz Muhafızlar'ı yasallaştırmaya yönelik bir basamak olarak gördüğü, teşvik edici, güçlü bir polis hakimiyeti yaratmaya karar verdi. Senato Beyaz Muhafızlar'ı Beyaz Fin Ordusu olarak adlandırdığında Kızıl Muhafızlar bu unvanı tanımayı reddettiler. 15 Ocak'ta, Aaltonen gibi eski bir Rus ordusu subayı olan Carl Gustaf Emil Mannerheim, Beyaz Muhafızlar'ın en yüksek rütbeli kumandanı olarak atanmıştı. Aaltonen karargahlarını Helsinki'de kurarken, o da karargahlarını Vaasa'ya yerleştirmişti.[11]
Finlandiya İç Savaşının resmi başlangıç tarihi tartışma konusudur. İlk ciddi muharebeler Viipuri kasabasını kontrol altına almak ve silah yarışını kazanmak için 17-20 Ocak tarihlerinde Finlandiya'nın güneydoğu köşesinde yer alan Karelia'da yaşandı. The White Order to engage was issued on 25 January; the Red Order of Revolution was issued on 26 January. Ertesi gün, Beyaz Muhafızlar, Lenin'in Kızıllara söz verdiği, Rusya'dan gönderilen, silahların büyük kısmını taşıyan trenlere saldırdılar. Resmi çarpışmalar 27 Ocak'ta akşam geç saatlerde başladı, bunu Rus garnizonlarının 28 Ocak'ın ilk saatlerinde Ostrobothnia'da silahsızlanması takip etti. Savaşın, sembolik olarak, başlama tarihi, Kızıllardan bir grubun Helsinki İşçileri Binası'nın kulesine tırmanıp kırmızı bir feneri yakarak, Finlandiya tarihinin ikinci büyük isyanının başlangıcını işaret etmesi olarak nitelendirilebilir.[12]
Savaşın başlarında, öncü kuvvetler güney Finlandiyayı batıdan doğuya katederek ülkeyi Beyaz Finlandiya ve Kırmızı Finlandiya olarak fiilen ikiye böldüler. Kızıl muhafızlar kuzeyi kontrol altına aldılar, Kuzey, neredeyse tüm endüstriyel ve tarımsal kaynakları kapsıyordu. Beyaz Muhafızlar ise kalan toprakları kontrol altına aldılar. Karşıt güçlerin yerleşim birimleri sınırın her iki tarafında da mevcuttu: Beyaz alanda endüstriyel kasabalar olan Varkaus, Kuopio, Oulu, Raahe, Kemi ve Tornio; kırmızı alanda ise Porvoo, Kirkkonummi ve Uusikaupunki bulunuyordu. 1918 şubatında bu kalelerin ele geçirilmesi her iki kuvvet içinde öncelikli hedefti.
Askerlerin sayısı her iki tarafta da 50 ila 90 bin arasında değişiyordu. Kızıl Muhafızlar, çoğunlukla gönüllülerden oluşurken, beyaz ordunun sadece 11000-15000 kadarı gönüllülerden oluşuyordu. Ordunun geri kalanları askere alınmış kişilerdi. Gönüllü olmanın temel sebepleri ekonomik faktörlere (maaş, yiyecek), idealizme ve mahalle baskısına dayanıyordu. Kızıl Muhafızlarda ayrıca Güney Finlandiya'daki endüstri merkezlerinden toplanmış ve çoğu genç kızlardan oluşan 2000 kadın asker de vardı. Her iki ordu da yaşları 15, 17 arasında değişen çocuk askerler kullanıyorlardı bunun en ünlü örneği daha sonra uzun bir dönem Finlandiya devlet başkanlığını yapacak olan Urho Kekkonen'dir. Kızıl Muhafızların çoğunluğunu şehirli ve tarımsal işçiler oluşturuyordu, oysaki Beyaz Ordunun belkemiği arazi sahibi çiftçiler ve iyi eğitim görmüş insanlardan oluşmuştu.[13]
Kızıl Muhafızlar iç savaş süresince hem karargâh hem de cephede deneyimli komutan sıkıntısı çektiler. Bu yüzden hem önemli askeri fırsatlar değerlendirilemeyecek hem de çoğu harekât başarısızlıkla sona erecektir. Meslekten asker olmayan Kızıl Muhafızlar çoğunlukla silahlandırılmış işçiler ve sivillerden oluşuyordu. Disiplin ve askeri eğitim yetersizliği nedeniyle muhafızlar özellikle Beyazların yardımına gelen Alman Ordusu karşısında hiçbir direniş gösteremeyecektir. İç savaş süresince Kızılların saflarında savaşan Rus askerlerin sayısı özellikle Almanya'nın Rus topraklarına yeniden saldırmaya başladığı 1918 yılı Şubat ayıyla birlikte gözle görülür şekilde düşmüştür. Sonunda imzalana Brest Litovsk Antlaşamsı nedeniyle Kızıl Muhafızları destekleyemeyen Bolşevikler sadece Petrograd yönünde savunma cephesinde kalmışlardır.
Beyaz Ordu'daki sıradan askerlerin muharebe deneyimi, birçoğuna sağlanan kısa ve yetersiz eğitim dolayısıyla Kızıl Ordu askerlerinden daha iyi değildi.[14] Abcak Beyaz Ordu'nun Kızıl Muhafızlar'dan iki önemli üstünlüğü vardı: General Mannerheim'in ve ekibinin -ki bu ekibe 84 İsveçli gönüllü subay ve Çar'ın ordusunun Fin eski subayları da dahildir- profesyonel yönetimi ve yaklaşık 1300 kişilik, Almanya'da eğitilmiş ve Doğu Cephesi' nde savaş deneyimi kazanmış, elit Fin Jäger askerleri.
Mannerheim'ın stratejisi ilk olarak Finlandiya'nın güney batısındaki en önemli endüstriyel kasabası olan Tampere'ye saldırmaktı. Saldırıyı Tampere'nin 65 kilometre kuzeydoğusundaki Längelmäki'den başlattı. Aynı anlarda Beyaz Ordu Tampere'nin kuzey ve kuzeybatısından Vilppula–Kuru–Kyröskoski–Suodenniemi hattından yaklaşmaktaydı. Kızılordu çarpışmanın şiddeti nedeniyle geri çekilmek durumunda kaldı. Tampere yenilgisinden sonra, Kızıl Muhafızlar doğu yönünde geri çekildi. Beyaz Ordu 29 Nisan'da Karelia'nın başkenti Viipuri'yi alıp karargâhlarını oraya taşıdılar. Kızılların güneybatı Finlandiya'daki son kaleleri ise 5 Mayıs'ta düştü.[15]
Alman İmparatorluğu, 1918 yılı Mart ayında Beyaz Ordunun yanında yer alacak şekilde Finlandiya İç Savaşına müdahil oldu. Beyazlar 1917 sonbaharından beri Finlandiya'nın bağımsızlığı için, Almanlardan yardım bulmaya çalışıyorlardı. Ancak Almanlar, Brest Litovsk'ta başlayan ateşkes görüşmelerini baltalamak istemiyorlardı. Troçki'nin, Bolşeviklerin zayıf konumuna rağmen, Almanya'da devrimin başlayarak her şeyi değiştireceği umuduyla 10 Şubat'ta görüşmeleri durdurması ile Almanların tutumu radikal bir şekilde değişti. Alman hükûmeti duraklamayı saldırı için bahane olarak kullanarak Rus topraklarını işgal için harekât başlattı. 14 Şubat'ta, Berlin'de Vaasa Senatosunun temsilcileri beklenildiği gibi, yardım talebinde bulundu.[16] Bunun üzerine Almanlar, 18 Şubat'ta Rusya'ya saldırdı.
Finlandiya Sosyalist İşçi Partisi, 8 Nisan'da Helsinki'den ve 25 Nisan'da Viipuri'den Petrograd'a kaçtı. 14–15 Mayıs'ta küçük bir Rus kıtası Karelian Isthmus üssündeki kıyı topçu birliğinden geri çekildiğinde Finlandiya İç Savaşı sona erdi. Beyaz Finlandiya, 16 Mayıs 1918'de Helsinki'de ilan edildi.[17]
İç savaş esnasında, Beyaz ve Kızıl Orduların her ikisi de terör suçunu işlemişlerdir. İlk değerlendirmelere göre, her iki taraf da kesin bir şekilde "çarpışma kuralları" konusunda anlaşmışlardı, fakat kural ihlalleri başlangıçta meydana geldi. İhlallerin başlıcaları Kızıl Muhafızlar 17 askeri 31 Ocak'ta, Suinula'da idam ettiğinde ve Beyaz Ordu 200 askeri 21 Şubat'ta Varkaus'ta idam ettiğinde meydana geldi. Bu olaylardan sonra her iki taraf da terörizme ve soykırıma eğilimi kızıştıracak olan yerel düzeyde intikam idamlarına başladılar.[18]
Kırmızı terörün en az üçte biri ve muhtemelen Beyaz terörün büyük çoğunluğu merkezi olarak yönetiliyordu. Beyaz Finlandiya ve Kızıl Finlandiya hükûmetleri resmî olarak teröre karşı çıksalar da cephede bu tür kararlar alınarak uygulanabiliyordu.[19]
Toplam olarak, 1,400–1,650 Beyaz, Kızıl terörde ve 7,000–10,000 Kızıl, Beyaz terörde idam edildi. Finlandiya İç Savaşında çarpışma kurallarının bozulması, diğer birçok bağımsızlık savaşında gözlemlenenlere uyuyordu.[20]
Kayıplar | ||||
---|---|---|---|---|
Ölüm Sebebi | Kızıllar | Beyazlar | Diğerleri | Toplam |
Çatışmada ölmüş | 5,199 | 3,414 | 790 | 9,403 |
Öldürülmüş | 7,370 | 1,424 | 926 | 9,720 |
Toplama kampında ölmüş | 11,652 | 4 | 1,790 | 13,446 |
Kamptan ayrıldıktan sonra ölmüş | 607 | - | 6 | 613 |
Kayıp | 1,767 | 46 | 380 | 2,193 |
Diğer sebepler | 443 | 291 | 531 | 1,265 |
Toplam | 27,038 | 5,179 | 4,423 | 36,640 |
Kaynak: National Archive10 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. |
İç savaş Finlandiya halkı için tam bir yıkım olmuştur. Ölen 37 bin kişiden 5,900 kişi (%16) 14 ve 20 yaşları arasındaydı. Savaşın en dikkate değer özelliklerinden biri de kayıpların 10 bin kadarının savaş alanında meydana gelmiş olmasıdır. Ölümlerin çoğu terör yüzünden ve hapishanelerdeki korkunç şartlardan dolayı meydana gelmişti. Ayrıca savaş 20 bin kadar çocuğu yetim bıraktı. Kızıl Finlandiya destekçilerinin büyük çoğunluğu savaşın sonundaki yenilginin ardından Sovyetler Birliği'ne kaçtı.[21]
Beyaz Ordu ve Alman kuvvetleri, savaşın bitmesiyle birlikte 5 Mayıs 1918 günü yaklaşık 80 bin Kızıl tutukluyu esir aldı. Beyaz terör dindiğinde, binlercesi serbest bırakıldı, fakat 74,000 kişi hala mahkûmdu. En büyük toplama kamplarından biri Suomenlinna şehrindeydi, bu şehir Helsinki'ye yakın bir adadadır. Hämeenlinna, Lahti, Viipuri, Ekenäs, Riihimäki ve Tampere diğer başlıca toplama kamplarının bulunduğu şehirler. Fin senatosu bu insanların tehlikesiz olduklarına inandıkları zamana kadar hapis tutmayı kararlaştırmıştı.
Finlandiya'da savaşı konu edinen ve genel anlamda beğeni kazanan ilk kitap, Nobel edebiyat ödüllü yazar Frans Emil Sillanpää tarafından 1919'da yazılmış Hurskas kurjuus (Türkçesi, Dindarca Sefalet)'tir. 1959 ve 1962 arasında, Väinö Linna, üçlemesi Täällä Pohjantähden alla (Kuzey Yıldızı'nın altında)'da, İç Savaş'ı ve II. Dünya Savaşı'nı sıradan insanın bakış açısından tasvir etmiştir. Şiirde, Tampere Çatışması'nın korkunçluğunu daha dokuz yaşında görmüş olan Viljo Kajava, 1960'larda çıkmış kitabı Tampere 1918 Şiirleri kitabında iç savaşa pasifist bir bakış açısını sunmuştur.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.