Antropomorfizm ya da insan biçimcilik,[1] insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesidir. Hayvanlar, cansız varlıklar, doğa güçleri, monoteist ve politeist dinlerdeki tanrılar, melekler, şeytanlar, cinler ve daha başka kavramlar da "Antropomorfizm" konusu olabilir. "Antropomorfizm", Yunancada insan anlamına gelen ανθρωπος (anthrōpos) ile şekil veya biçim anlamına gelen μορφη (morphē) kelimelerinden oluşur.

Thumb
Milo Winter'a ait bu çizimde insan biçimli bir tanrı rüzgâr üflemektedir.

Tarihçe

Eski Yunan dinlerinde antropomorfizm, Homeros ve Hesiodos'un tanrıları insan gibi anlatmasıyla başladı. Buna karşılık, pek çok Eski Yunan düşünürü, yurttaşlarının dini görüşlerine karşı çıktı, antropomorfizmi eleştirdi, soyut tek tanrılı inancı savundu. Meselâ, Aristo'nun Fizik kitabındaki ilk unsur, hiçbir insanî özellik taşımaz.

Sanat tarihinde antropomorfizm, asli amacı insanı tasvir etmek olmayan eser ve nesnelerin insana benzetilerek yapılması anlamına gelmektedir.

Dinlerde

Tanrı hakkında teşbihi antropomorfik bir dil kullanılıp kullanılamayacağı konusunda Yahudi, Hristiyan ve İslam düşünce tarihinde oldukça yoğun tartışmalar olmuştur. Kutsal kitaplarda Tanrı’yı hem teşbih eden hem de tenzih denilen olumsuzlama örneklerine rastlanmaktadır. Üç dinin de bu konuya yaklaşımını incelediğimizde hem Kur’an’ın hem de Kitab-ı Mukaddes’in olumsuz nitelemeler yanında olumlu nitelemeleri çok daha fazla kullanıldığı görülecektir; yani vahiyde tenzihten çok teşbih vardır.[2]

Thumb
Tanrı'nın tahtı tasviri, 1696., Müşebbihe'ye göre Allah'ın eli, yüzü, tahtı vb. gerçektir.

Örnekler: Tanrı, “Kendi suretimizde, kendimize benzer insan yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” (YARATILIŞ 1:26 TCL02) Peygamber İşaya rabbi gördüğünü, O'nun tahtta oturduğunu, elbisesinin eteklerinin tapınağı doldurduğunu ifade etmektedir. (İşaya, 6/1).[3]

Kitâb-ı Mukaddes’te Tanrının yüz, ağız, dudak, göz, kulak, kol, bilek, parmak ve ayakları bulunur. Konuşması, görmesi, işitmesi, yazması, oturması, dinlenmesi, uyanması, yürümesi, gülmesi gibi davranışlar sergiler. Tanrı tıpkı bir çömlekçi gibi yerin toprağından insanı şekillendirir (Tekvîn, 2/7), bir bahçıvan gibi ağaç diker (Tekvîn, 2/9), günün serinliğinde bahçede dolaşır (Tekvîn, 3/8), savaşır (Çıkış, 14/14-25), duvarcı ustası gibi bir sunak yapar (Çıkış, 15/17), tufan gelince geminin kapısını kapatır (Tekvîn, 7/16).[3][4]

İnsani duygular taşıması; sevinmesi, acı çekmesi, pişman olması, öfkelenmesi, intikam alması, kıskanması, usanması, yakılan kurbanların kokusundan hoşlanması, yorulması[3]

İncillerde antropomorfik ifadelerin yanında İsâ’dan Tanrı’nın oğlu, tanrıdan da “baba” diye söz edilmektedir: Babam (Matta, 7/21; 10/32; 11/27; Luka, 2/49; Yuhanna, 5/17), baban (Matta, 6/4), babanız (Matta, 10/29; Yuhanna, 8/42; 20/17).[3]

Değişimler; İbrani dini metinlerinde Tanrı ile ilgili Antropomorfik ifadeler zaman içerisinde hafifletilir veya yok edilirler. Örneğin Kitab-ı Mukaddes’teki Yunus kitabının, Midraş türü, tarihi bir gerçekliğe dayanmayan, eğitim veya nasihat amaçlı[5][6] Tevrat kıssasında Yahudi tercümanlar, antik metindeki antropomorfik betimlemeleri kaldırmıştır;

Yunus 1:6'da Masoretik Metin'de (MT) "... Tanrı belki halimizi görür de yok olmayız..." diye yazarken Yunus Targum'unda bu pasaj "...belki Tanrı'dan üzerimize rahmet gelir..." yazmaktadır. Gemi kaptanının teklifi ilahi geleceği değiştirmekten ziyade ilahi acımayı elde etmeye yöneliktir. MT'de Yunus 3:9'da "Belki o zaman Tanrı fikrini değiştirip bize acır, kızgın öfkesinden döner de yok olmayız" derken Targum'da "Her kimin idrakında günah varsa tövbe etsin ve Tanrı tarafından bize acınacak" yazar. Tanrı fikrini değiştirmemektedir; acımaktadır.

İslâm'da

"Tanrı Âdem'i kendi biçiminde yarattı.[7]

"Rabbimiz baldırını açar, her mümin erkek ve her mümin kadın O'na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür."[8]

İslamda Allah kızar-öfkelenir, "öç alma" yoluna gider, yatışır, düşünür, acır (Rahim), bağışlar; "efendi (Rabb) ve "kral" (Melik) olur, evi ve "tahtı" vardır. Kıyamette "8 taşıyıcı" üzerinde gelir. (Hakka 17) "Zorba" (Cebbar), "sevecen, "(Vedûd), öfkeli (Celil)dir. Kur'anda insansı bir dil ile Muğire Oğlu Velid’e zenim (18 yaşına kadar babası bilinmediği için soysuz denmiştir.) şeklinde hakaret edilir. (Kalem 8–13 Celaleyn 2/230)

Kur'an’da Allah'ın 99 ismi arasında verilen intikam alan, sabırlı olan gibi bazı isimler ile (yemin etme, beddua etme,(Tebe 30, Zariyat 8–11, Münafıkun 4, Müddeessir 18–25, Tebbet 1-5) hikâyeler anlatma, kendisine dostlar ve düşmanlar edinme gibi) bazı fiiller Kişisel tanrı olarak tanımlanan ve Tanrı’ya insanî sıfatlar atfeden diğer örneklerdir.

Batı'da ilk defa On Sekizinci Yüzyıl ortalarında kullanılmaya başlanılan "Antropomorfizm" [9][10] kelamcılar tarafından İslâm'daki Müşebbihe i'tikadî mezhebinin eşdeğeri olarak algılanmış ve bu durum putperestliğe denk olarak gösterilmiştir.

İslam toplumunda Allah inancının teşbih-tenzih tartışmaları üzerinden belirli değişimler geçirdiği, Örneğin Kur'an ve hadislerde Gökyüzünde Arş' (Koltuk)ta oturan, iki eli (Sad 75), yüzü (Bakara 115; Rahman 27), "gözler"i (Hud 37, Mü'mimun 27, Tur 48, Taha 39), karnı, bacağı gibi insani sıfatlarla tanımlanan yaratıcı inancının daha sonra kelamcılar tarafından sorgulandığı, bu kapsamda farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıktığı görülür.

  • Ehl-i Sünnet: (Mâtûridîyye - Eş'ariyye): Zahiri anlamı sarih akılla çelişen nasslardaki ifadeleri tevil yoluyla yorumlar ve teşbihden kaçınırlar. Örneğin Arş'a istiva(kurulma) ayetleri istivanın diğer bir anlamı olan "hükmetme" ile, Allah'ın yed'i (el) hakkındaki ayet ise "güç, kudret" ile tevil edilir.[11][12]
  • Mücessime, Müşebbihe: Kur'an ve hadislerde geçen "antropomorfik" anlatımları gerçek olarak değerlendirmiş ve Tanrı'nın bazı ad veya fiillerine insansı etkiler atfetmişlerdir. Allah'ı teşbihlerle anlatır, O'na el-yüz atfeder ve Arş'ta oturduğunu kabul ederler.
  • Selefi: Selef âlimleri Tefviz akidesine mensuptur. Yani müteşabih nasslar hakkında yorum yapmazlar, olduğu gibi kabul eder ve keyfiyetini Allah'a bırakırlar. Bununla birlikte sonraki dönem âlimleri kadar olmasa da teşbihe düşebilecek ifadeleri tevil eden âlimler ve sahabeler de vardır.

Selef imamlarından İmam Mâlik istiva hakkında soru soran birine şöyle cevap verir: “Allah’ın istivası (lügat anlamı ile) malumdur ve sabittir. Keyfiyeti ise imkânsızdır (oturma, yerleşme Allah hakkında imkansızdır) ve ona iman edilmesi farzdır. Bunun hakkında nasıl diye soru sormak bidattır.” [13]

  • Sûfî ekoller: Sembolik ifadelerle Allah'ın anlatılmasını onaylar,
  • Şia - Mutezile - Cehmiyye: Tevhide aykırı bularak Allah'ın herhangi bir şekilde insana benzetilmesine karşı çıkar ve soyutlama yapar.“[14][15]

Kaynakça

Ayrıca bakınız

Wikiwand in your browser!

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.

Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.