Loading AI tools
15. yüzyıl Özbek şairi şiirleri Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Nizamüddin Ali Şîr Nevaî veya yaygın adıyla Ali Şîr Nevaî (Çağatayca: نظام الدین علی شیر نوایی; Özbekçe: Alisher Navoiy; Uygurca: نىزامىدن ئەلشىر ناۋائى; Farsça: نظام الدین على شير هروی Nizām al-Din ʿAlī Shīr Herawī veya kısaca علیشیر نوایی Alishīr Nevāī; 9 Şubat 1441, Herat - 3 Ocak 1501, Herat), 15. yüzyıl Türk şairi.[1]
Nizamüddin Ali Şîr Nevaî | |
---|---|
Doğum | 9 Şubat 1441 (Hicrî takvimde 17 Ramazan 844) Herat |
Ölüm | 3 Ocak 1501 (59 yaşında) (Hicrî takvimde 12 Cemaziyelahir 906) Herat |
Meslek | Şair, Yazar, Siyasetçi, Dilbilimci, Mistik, Ressam |
Ali Şîr Nevaî, 1441 yılında (günümüzde Kuzeybatı Afganistan'da bulunan) Herat'ta doğdu. Ali Şîr Nevaî'nin yaşadığı dönemde Herat, Timurlu Devleti hükmü altında idi ve Herat bu devletin en önemli kültürel ve entelektüel merkezlerinin başında gelmekteydi. Ali Şîr Nevaî'nin ailesi Çağatay sülalesindendi ve Ali Şîr Nevaî Timurlu Devleti içinde yüksek rütbeli bir sınıftan olarak "emir" (Farisi olarak mir) unvanını taşımaktaydı. Ali Şîr Nevaî'nin babası Siyabettin "Kıçına (Küçük)" adı ile bilinmekteydi. O zamanlar Sultan Timur'un dördüncü oğlu olan Şahruh Mirza Timurlu Devleti'nin Horasan eyaletinin valisi olup 1405'te Timur'un ölümünden 1447'ye kadar Timur devletinin batısını gayet bağımsız olarak Herat'tan yönetmekte idi. Siyabettin "Kıçına (Küçük)" "Şahruh"un Devlethane denen sarayında onun hükümdarlık alanında yüksek bir devlet idarecisi idi. Bir dönem için Siyabettin bu devletin önemli şehirlerinden biri olan Sebzevar şehrinin valiliğini yapmıştı. Ali Şîr Nevaî'nin annesi de Şahruh'un sarayında Şahruh'un şehzadelerinin birisinin mürebiyyesi görevini yapmakta idi.
Ali Şîr Nevaî küçük yaşta iken, babası öldü. Timurlu sülalesinin bir üyesi olan Timur'un torununun oğlu olan ve Horasan valiliği de yapan "Ebül-Kasım Babür Mirza bin Baysüngör Beg" vesayetine geçerek onun yanında yetişti.
Bu saray eğitiminde Ali Şîr Nevaî sonradan Horasan'da Timurlu Devleti hükümdarı olacak Hüseyin Baykara ile beraber yetiştirildi. Fakat 1447'de Şahruh'un ölümünden hemen sonra Herat karıştı ve politik durum istikrarsız oldu. Bu nedenle Ali Şîr Nevaî ile birlikte eğitim arkadaşı olan Hüseyin Baykara, vasileri olan "Ebül-Kasım Babür Mirza bin Baysungur Beg" başlarında Meşhed'e kaçmak zorunda kaldılar. Ertesi yıl Meşhed'de iken bin Baysüngör Beg öldü. Hüseyin Baykara ve Ali Şîr Nevaî'nin gelecekteki hedefleri ayrıldı. Hüseyin Baykara kendini devletin sultanı yapıp politik iktidar kazanmak için o dönemin politik hayatına atıldı. Ali Şîr Nevaî önce Herat'ta sonra Semerkand'da Nızamiye medresesine devam etmeye başladı ve Semerkand medresesinde müderrisliğe başladı.
Bu arada Herat, Timurlu Devleti'nin Semerkand Hükümdarı olan ve Şahruh'un torunu olan Ebu Sa'id Mirza'nın eline geçti. Hüseyin Baykara bir müddet hapiste yattıktan sonra annesinin aracılığı ile Herat'ı Ebu Said Mirza adına yönetmeye başladı. 1469'da Ebu Said Mirza Karabağ Muharebesi'nde isyancı Uzun Hasan komutasındaki Akkoyunlular'a yenilip Timurlu Devleti hükümdarı tarafından idam edilince Timurlu Devleti çöktü.
Hüseyin Baykara Herat'ı eline geçirerek 1469'da kendini Herat Timur Devleti Sultani ilan etti. Bundan sonra Horasan Sultanı olan Hüseyin Baykara 1470'e kadar Akkoyunlular ve Ebu Said Mirza'nin oğulları ile savaşa girdi ve 1470 yılının güzünde bunları ayrı ayrı yenerek Herat'ta hükümdarlığını pekiştirdi. 1470'te önemli bir rakibi kalmadı. Ali Şîr Nevaî Semarkand'daki medrese görevinden ayrılıp Herat'a gitti ve Sultan Hüseyin Baykara altında devlet idareciliği görevine başladı.
Sultan Hüseyin Baykara'nın Herat'ta Sultan olarak hükûmet etmesi 1506'ya kadar sürdü. Ama 1471'de "vezir" unvanı da verilen Ali Şîr Nevaî'nin ona görevi 3 Ocak 1501'de Ali Şir Nevai'nin eceli ile ölmesine kadar devam etti. Ali Şîr Nevaî bu dönemde bir münzevi derviş hayatı yaşadı; ne bir kadınla evlendi ne de yanına bir cariye aldı ve hiçbir çocuğu olmadı. Ali Şîr Nevaî'nin mezarı Herat'ta bulunmaktadır.
Ali Şir Nevai, hayatının son dönemlerinde Herat'ta Sultan Hüseyin Baykara yanında vezir, yüksek devlet idarecisi ve danışman olarak görev yapmıştır. Bu dönemde Hüseyin Baykara'nın hüküm sürdüğü Büyük Horasan bölgesinde büyük imar işleri başarmıştır. Bu bölgede 370 kadar cami, medrese, kütüphane, hastane, kervansaray ile eğitim, vakıf ve hayır işleri için kullanılan binalara finansman sağlamış; onları restore ettirmiş veya yeniden yaptırmıştır. Sırf Herat şehrinde 40 kervansaray, 17 cami, 10 büyük konak, 9 hamam, 9 köprü ve 20 havuz yaptırdığı belgelenmiştir.[2]
Bu imar eserleri arasında en önemlileri 13. yüzyılda ünlü tasavvuf şairi olan Ferîduddin Attâr için kuzey-doğu İran'da Nişabur şehrinde tasarımını yaptırıp ve bina edilmesini sağladığı türbe ve Herat'ta bulunan "Halasiya Medresesi" binasıdır.
Ali Şir Nevai'nin Çağatayca[3] edebiyatının oluşmasında büyük bir rolü vardır. Çeşitli konularda yazılmış 30'a yakın eseri bulunmaktadır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Çağatayca Divan (5 tane), Farsça Divan (5 tane), Çihil Hadis (Kırk Hadis) ve Muhakemet'ül Lugateyn (İki dilin karşılaştırılması)'dır.
15. yüzyılda Çağataycanın klasik bir yazı dili olarak kimlik kazanmasında Ali Şir Nevai'nin önemi bilinmektedir. Nevai öncesinde ve Nevai'nin çağında, Timurlular devletinde Türkçe yazan sanatçılar azdır. Nevai, Türkçeyi edebi dil olarak kullanmayan, Farsça yazan çağdaşlarına çatar. Çağdaşlarının Farsçanın karşısında edebi dil olarak Türkçeyi yetersiz görmelerini eleştirir; eğer emek verilirse Türkçenin de Farsça kadar, hatta daha fazla anlatım inceliklerine sahip olduğunun görüleceğini belirtir. Bu görüşlerini Muhakemet'ül Lugateyn'de görürüz.[4]
Türk dili tarihinde Divânu Lügati't-Türk'ten sonra ikinci önemli kitaptır.[kaynak belirtilmeli] Hamse sahibi ilk Türk şairidir (hamse 5 mesneviden oluşur). Tezkire sahibidir (günümüz edebiyattaki biyografi): "Mecalüs'ün Nefais". Şehrengiz: Doğup büyüdüğü "Herat" kentinin doğal güzelliklerini anlatır.
Şiirleri yaşamının değişik dönemlerine göre sınıflandırıp kronolojik olarak divanında toplamıştır.
Farsça'nın resmi dil olduğu, Türk aydınlarının bu dille eser vermeyi hüner kabul ettiği bir zamanda Nevai, Çağatayca'nın Farsçadan üstün bir dil olduğunu savunmuştur. Bunu da eserleri ile kanıtlamış ve kendinden sonrakileri bu yolda eserler vermeye teşvik etmiştir.
Türkçe yazdığı şiirlerde kalem adı Nevāī (نوائى anlamı "ağlayan") adı altında, Ali Şir Nevai baş yazarların arasında, yazınsal Türk dilleri ailesi yararına büyük değişlik yapmıştır. Nevai kendisi başlıca Çağatay dilinde yazar ve 30 yıllık bir dönemin üzerinde 30 eser üretir, böylece Çağatayca Yazınsal dil olarak çok saygın ve önemli kabul edilmiştir.
Nevai ayrıca Farsça yazdığı şiirlerde ise, Farsça dilinde (فانى ; Fāni kalem adı altında, anlamı Arapça "fena" sözünden: yok oluş; mecazi mânâsı ise Allah'ın aşkıyla kendinden geçme, yok olma veya "gelip geçici"), Arapça ve Hintçe çok daha az bir sayıda eser yazmıştır. Ali Şir Nevai'nin en çok tanınmış şiirleri onun dört divan'nında veya kabaca 50,000 şiir koleksiyonu bulunur.
Nevai bu ilk 842 şiir bulunan divanını 1470 yılında yazar. Bunlardan 585'i gazel, üçü müstezad, dördü muhammes, ikisi müseddes, üçü terci'-i bend, kırk dokuzu kıt'a, yetmiş sekizi rubâî, onu çistân, elli ikisi muamma, onu tuyuk, kırk altısı müfred'dir.
1476 - 1483 yıllarında yazdığı şiirlerini bu ikinci divanında topladı.
1499 yılında yazdığı bu kitabı, devrinde olduğu gibi bugün de Türk dünyası için önemli olan, Türk dilinin gücünü ve yerini anlatan büyük bir eseridir.
Bedâîü'l-Vasat orta yaş, yani 35-45 yaşları arasında yazılmış şiirlerden meydana gelir.
Piri, üstadı ve dostu Nureddin Abdurrahman Cami hakkında "Hamsetü'l Mutehayyırın" ismindeki eserini 1492-94 yılları arasında yazmıştır.
1488 yılında Astrabad valisiyken yazdığı "Târîh-i Mülûk-i ‘Acem" (İran Memleketleri Tarihi) kitabı, bunlardan biridir. Nevai, bu eserinde "Arjasp Binni Efrasiyab kim, Türk Padişahi erdi.[6] şeklinde Alp Er Tunga'dan söz eder.
Bir derleme, 450 üzerinde çoğunlukla çağdaş ozanların (şairlerin) yaşam öyküsü (biyografik) kısa hikâyeleri içeren, çağdaş Timur kültürü tarihçilerine altın bir bilgi kaynağı oluşturur.
Hüseyin Baykara'ya ve başkalarına yazdığı mektupların toplandığı bu eserini 1498 yılında yazmıştır.
Bu kitabında Nevai'nin yaptırdığı imaret, hânegâh, havuz, ribât (kervansaray) vb. eserlerin listesini veriyor.
Lisan-üt-Tayr, (لسان الطیر, Lisan-ol-tayr): Feridüddin Attar (Farsça:فرید الدین عطار, Farīdo d-Dīn ’Attār)'ın Manteq-ol-tayr veya (منطق الطیر, Maqāmāt-e Toyūr)'dan esinlenerek, varlık ve ilahi gerçek üzerine görüşlerini, insan, tabiat ve yaşam üzerine 3500 beyitten oluşan tasavvufi bir eserini 1499 yılında yazmıştır.
Nesaim-ül-Mehabbe, (نسایم المحبت, Nasāyim ul-Muhabbat): 750 tanınmış Sufi şeyhlerin listesi, Nureddin Abdurrahman Cami'nin Nafahat al-uns (نفحات الانس) adındaki eserinin Çağatayca çevirisidir.
Nevai'nin diğer önemli eserlerini beş destansı şiir ve Nizami Gencevi (نظامی گنجوی, Nezāmī Ganjavī, tam ismi: Neẓām ad-Dīn Abū Muhammad Elyās ibn Yusūf ibn Zakī ibn Mu'ayyid)'den esinlenerek yazdığı Hamse yi oluşturur:
Hayret-ül-Ebrar (حیرت الابرار, Hayrat-ol-abrar), Nevai'nin bu birinci mesnevisi, 7976 mısralık, felsefî bir eseridir. Dünya hayatı, insan kalbi ve cemiyet; tarihler, efsaneler, meseller vasıtasıyla anlatılır.
Ferhat ü Şirin (فرهاد و شیرین, Farhād-o Shirin),
Leyla ile Mecnun (لیلی و مجنون, Layli va Majnun) , Azerice, Türkçe uyarlaması hikâye, "Leylâ ile Mecnun destanı" (داستان ليلى و مجنون, Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn) ismiyle 16. yüzyılda Fuẓūlī tarafından yazılmıştır. Nevai bu üçüncü mesnevisini, sonradan söylentiye göre efsâneye dönüştürülen bu aşk hikâyesini, yüksek bir sanat ve zevkle Türkçe ve Türk ruhuyla işler. Nevai bu mesnevisinin sonunda şöyle ifade ediyor:
Seb’a-i Seyyare (سبعه سیار, Sab'ai Sayyar) Nevai, dördüncü mesnevisi olan bu eserinde, Şark dünyasında çok yayılmış Behram Gur efsanesini ele alır.
Sedd-i İskenderi (سد سکندری, Sadd-i-Iskandari), Nevai, bu beşinci mesnevisinde Büyük İskender'le ilgili efsanevî tarihi anlatmanın yanında, bu konuyu araç edip kendi devrinin maddî, manevî problemlerini, devlet, şah, halkın yönetilmesi, adalet, hakikat gibi konuları da işlemiştir.
Ali Şîr Nevaî, bir beytinde, nevrûz günü gece ile gündüzün eşit olmasından söz etmekte; diğer bir beyitte ise nevrûzla Kadir gecesini bir arada kullanarak, nevrûzu âdeta kutsallaştırmaktadır. Şair, çok güzel olan bir beyitinde, hitap ettiği kişinin her gecesinin Kadir; her gününün de nevrûz olmasını temenni etmektedir:
On beşinci yüzyılda Çağataycanın (Çağatay Türkçesinin) klasik bir yazı dili olarak kimlik kazanmasında Ali Şîr Nevâî'nin önemi bilinmektedir. Nevâî öncesinde ve Nevâî'nin çağında, Timurlular devletinde Türkçe yazan sanatçılar azdır. Nevâî, Türkçeyi edebî dil olarak kullanmayan, Farsça yazan çağdaşlarına çatar. Çağdaşlarının Farsçanın karşısında edebî dil olarak Türkçeyi yetersiz görmelerini eleştirir; eğer emek verilirse Türkçenin de Farsça kadar, hatta daha fazla anlatım inceliklerine sahip olduğunun görüleceğini belirtir. Bu görüşlerini Muhakemetül-lugateyn'de görürüz.[9]
Nevai'nin doğuda Hindistan'ı ve batıda Osmanlı İmparatorluğu'na kadar olan alanda büyük bir etkisi olmuştur.
Babür Herat'ta şöyle yazar:
“ | "Herkes onun faaliyetlerindeki kusursuzluğuna ulaşmayı denedi."[10] | „ |
Gazelinden bir örnek:
Ali Şîr Nevaî'nin yarattığı orijinal eserler Türk Dünyasında geniş karşılanmış ve beğenilmiştir. Yıllar boyunca eserlerine şerhler ve sözlükler yazılmıştır. En adlım sözlüklerden birisi Nadir Şah Afşarın Münşi-ül Memâliki olan Mirza Mehdi Han Asterabadi tarafından Farsça yazılmış Senglah Sözlüğü adlı açıklamalı sözlüktür.[11] Şu kitabı Gerard Clauson faksimilesini 1960 yılında neşretti.[12] 2014 yılında ise İranlı Türkolog Hüseyin Düzgün (Hosein Mohammadzadeh Sedigh) kitabın edisyon kritik yayınını 3 ciltte[13] Tebriz'de yayınlama şansı kazanmıştır.[11]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.